Dünya ve Türk-Osmanlı tarihinde önemli bir yere sahip olan mozaik sanatının örneklerine sadece müzelerde değil, yaşam alanlarımız içinde de rastlamak mümkün.
Geçmişi antik çağlara kadar uzanan mozaik sanatı halen etkisini devam ettiriyor. Mozaik kelime anlamı olarak bir yüzeyin, farklı renklerdeki küçük parçacıkların yan yana getirilmesi yöntemiyle süslenmesi olarak tanımlanıyor. Taş, cam, tuğla, metal veya deniz kabuğu gibi malzemelerden mozaik yapılabiliyor. Mozaik sanatının, benzer sanatlardan en ayırt edici özelliği, küçük mozaik parçalarının yüzeydeki çukurcuklara değil yüzeye bir yapıştırıcı ile tutturulması.
Mozaiği ilk kullanan medeniyet Sümerler
Mozaik, antik çağlara kadar uzanan bir maziye sahip. Sümer kenti Uruk'ta MÖ 3000 yılına ait, mozaiğe benzer duvar kaplamaları bulunmuş. Roma İmparatorluğu zamanında mozaik daha çok şehir kaldırımlarında, meydanlarda, ev avlularında kullanılmış. Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nde bulunan ve Zeugma antik şehrindeki villalardan çıkarılan mozaikler, bu dönem eserlerinin en güzel örnekleri arasında. Hatay'ın Antakya ilçesi de Roma dönemine ait seçkin bir mozaik koleksiyonuna sahip.
Mozaiğin altın yılları, 4’üncü ve 14’üncü yüzyıllar arasında Bizans İmparatorluğu zamanında yaşanmış. Bu dönemde Bizans'ta mozaik önemli bir yere sahipmiş. İslam kültürü ise mozaik desenlerine getirdiği matematiksel zenginliklerle bir fark yaratmış. Cam küpler ve taşların kullanıldığı İslami eserlerde, genelde çini plakalar kullanılmış. Öte yandan Antoni Gaudi, Guell Parkı’ndaki koltukları mozaikle kaplayarak mozaik tekniğine yeni bir bakış açışı getirmiş. Chagall ve Picasso'nun bulunduğu birçok modern sanatçı da eserlerini mozaik şeklinde ortaya koymuş ve bu sanat zenginlik katmışlar.
Yakın tarihimizin mozaikleri
Mozaikler yakın tarihimizde bina yüzlerinin güzelleştirilmesi için de kullanılmış. Türkiyeli sanatçılar, bu mozaik malzemeyle seyrine doyulmaz eserler ortaya çıkarmış. Özellikle 1960’ların başlarında Türkiye'nin ilk modern AVM’si olarak bilinen Unkapanı İMÇ (İstanbul Manifaturacılar Çarşısı) tasarlanırken, projeyi yapmakla görevlendirilen mimarlar, etraftaki eşsiz Osmanlı eserlerine saygılı ve uyumlu bir yapı ortaya çıkarmayı hedeflemiş. Bu alışveriş merkezinin içine o dönemin gözde sanatçıları Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eren Eyüboğlu Kuzgun Acar, Ali Teoman Germaner, Sadi Diren, Yavuz Görey, Nedim Günsur ve Füreya Koral’a çeşitli sanat eserleri yaptırılmış. Bu eserler içinde İMÇ duvarlarına yaptırılan son derece estetik mozaik çalışmalar da yer alıyor.
Daha sonraları ise bu eşsiz mozaik eserler bakımsızlığa terk edilmiş. 2008 yılında bir koruma projesi başlatılıp bu eserler temizlense de hâlâ gereken değer verilmiyor. Eserler, şirket tabelalarının arkasında ya da motorların park alanı arkasında bulunuyor. İMÇ mozaiklerini görmek isteyenler, Unkapanı’ndaki blokları gezebilir ve duvarlardaki estetik mozaik eserleri inceleyebilirler.
Toplu konut cephelerinde mozaik sanat eserleri
1940’lı yılların sonunda yapılmaya başlanan uydu kent projelerinin mimari yaklaşımları hep estetik üzerine olmuş. Emlak Kredi’nin İstanbul Levent’te başlattığı uydu kent projelerinde görevli mimarlar Kemal Ahmet Arû ve Rebiî Gorbon’un özellikle binaların yüzeylerini boş bırakılması yerine birbirinden güzel mozaik süslemelerin bulunmasını tercih etmişler.
1957’de bitirilen 450 konutluk projenin cephelerine yapılacak mozaikler için Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nurullah Berk, Ferruh Başağa, Sabri Berkel, Ercüment Kalmık ve Eren Eyüboğlu gibi dev sanatçılarla çalışılmış. Bu eserlerin bir özelliği de kamusal alanda yapılan ilk sanatsal çalışma olmaları.
Ancak 4. Levent mozaiklerinin kaderi, İMÇ mozaiklerinden çok daha kötü olmuş. Yedi eser mantolama, altısı tabela ve reklam panoları altında kalmış. Eserlerden iki tanesi tahrip edilmiş. Nurullah Berk’in mozaik eseri, vitrin açma amacıyla yok edilmiş.
Tahrip edilen eserlere koruma çalışması
2012 yılında Beşiktaş Belediyesi hayata geçirdiği bir projeyle bu eserlerin peşine düştü ve kurtarma çalışması başlattı. İstanbul 3 Numaralı Koruma Bölge Kurulu’na başvurulup kurulun Aralık 2012’de aldığı karar sonucunda bu 20 mozaik pano koruma altına alındı. 20 eseri ve bu eserlerin bulundukları cepheler tek tek çizilip geçirdikleri tahribatlar belgelendi. Sonrasında “Aradığımız Parça Sizde Olabilir” proje başlığı ve hazırlanan broşürlerle mozaik parçalarını bulup tekrar bir araya getirmeyi hedefleyen belediye, kurtarabildikleri eserleri koruma altına alabildi.
Bedri Rahmi Eyüboğlu’na ait üç duvar mozaiğinin rölöveleri alınıp 13 yıldır mantolama altında kalan Ercüment Kalmık’a ait duvar mozaiği gün yüzüne çıkarıldı. Ayrıca Sabri Berkel’in mantolama altında kalan mozaikleri de açılıp kurtarıldı. Bu eserler artık Beşiktaş Belediyesi ve Çağdaş Levent Derneği’nin yaptığı çalışmalarla koruma altında.
İstanbul’un diğer sokak mozaikleri
4. Levent Blokları ve İMÇ dışında İstanbul’un daha birçok yerinde mozaik çalışmalara rastlayabiliyoruz. Karaköy’de Aksu İşhanı’nın cephesinde Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun mozaik pano çalışmaları görülebilir. Aynı hanın içindeki Murat Muhallebicisi’nde yine Eyüboğlu’nun Kağnı adlı eseri koruma altına alınmış durumda.
Samatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin giriş merdivenlerinde Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun dev mozaik eseri görenleri kendine hayran bırakıyor. Harbiye’deki Arts Otel’de Füreya Koral’ın daha önce Ziraat Bankası için yaptığı mozaik duvar panosu halen korunuyor. Marmara Pera Oteli’nde, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğrencilerinin katkılarıyla tekrar bir araya getirilen seramik rölyef çalışması bulunuyor. Bu eser sanatçının son rölyef çalışması.
Tepki olduğunda bu eserlere koruma sağlanıyor
Irmak Özer, Sabancı Üniversitesi Toplumsal ve Siyasal Bilimler Bölümü mezunu. Sonrasında Atina Üniversitesi ve London School of Economics and Political Science’ta yine aynı alanda yüksek lisanslar yapmış. Bu eğitimlerinin yanında sanata da çok meraklı bir yazar. Yedi yıldır kültür sanat mecralarında yazıları ve araştırmaları yayınlanıyor.
Özer, Türkiye’nin göz ardı edilen kültürel mirasına sahip çıkma amaçlı olarak mozaiklerin peşine düştüğünü; geniş, bilinmeyen ve maalesef biraz harap da edilmiş bir dünyayla karşılaştığını söylüyor.
İstanbul'daki sokak mozaiklerinin en çok görüldüğü yerler nereleri?
Aslında bu iş bir define avı gibi. Bir kere algınız açıldığında, şehirde kafanızı kaldırıp baktığınızda sokaklarda, bir otelin içinde, bir apartmanın girişinde, bir tatlıcıda ya da bir hastane duvarında mozaiklerle karşılaşabilirsiniz. Bu eserler başta Fatih olmak üzere Harbiye, Karaköy civarlarına yayılmış durumdalar. İstanbul’da toplu halde en çok mozaik 4. Levent ve İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’nda (İMÇ) bulunuyor. Bunlar sonradan korumaya girdikleri için de haritalandırılabilen ve nispeten iyi durumda olan mozaikler.
Bu mozaiklere bugüne kadar nasıl davranılmış? Mozaiklerin başına neler gelmiş?
Yakın zamana kadar farkında bile olunmadığı için sanat eseri değil de herhangi bir duvar süsü hatta boyası olarak muamele edilmiş mozaiklere. Hiçbir bakım olmadığı gibi örneğin İMÇ’de mozaiklerin üzerine tabelalar çakılmış, eşyalar yaslanmış; birçok yerde üzerleri sıvayla kaplanmış. Hatta bir Bedri Rahmi Eyüboğlu mozaiğini korumak isteyen bir mekan, açıklayıcı kocaman bir tabela yaptırıp mozaiğin üzerine çakarak esere zarar vermiş. Örneğin; Sirkeci’de Doğubank İş Hanı’nın duvarındaki mozaiklerin üstü “Binaların dış cephelerinin güzelleştirilmesi” amacıyla zamanında kaplanmış. Bugün duyarlı bir mimarın kişisel başvurusu sayesinde üzerlerinin tekrar açılması için çalışmalara başlandı.
Günümüzde, bu mozaiklere nasıl bir koruma modeli geliştirildi? Bu koruma tedbirleri yeterli mi?
Aslında merkezi bir koruma modeli geliştirilmiş değil. Biliyorsunuz bir şeylere sahip çıkılması Türkiye’de çoğu zaman nacak tepki üzerine mümkün olabiliyor. Medya dikkat çekerse korumayla ilgili aksiyon alınıyor.
Beşiktaş Belediyesi, 2013’te “Aradığımız Parça Sizde Olabilir” diye bir kampanya başlattı, mozaiklere bakım yapıp onları haritalandırdı hatta broşürler üretti. Yine de onlara bile zamanla zarar verildi. Mozaikler Bizans döneminden itibaren İstanbul’un ruhuna işlemiş bir kültür mirası. Cumhuriyet Dönemi’nde bir kimlik oluşturmak için yine mozaiklere başvuruluyor. Bu mozaiklerde imzası olan sanatçılar Anadolu turlarına gönderiliyor ve oralardan alınan referanslarla şehrin duvarları dolduruluyor.
Şehrin duvarları üzerinden kültür politikaları oluşturma Meksika’nın öncülüğünü yaptığı, (Lyon’dan Porto’ya) Avrupa’da da sık görülen, önemli bir politika. Bu strateji bu ülkede de güdülmüş. Dolayısıyla mozaikler bizim için hem sosyo-kültürel miras hem de sanatsal tarih okumasının önemli bir öğesi. Yapılması gereken, bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilip koruma altına alınmaları.