Nerede o eski bayramlar…

Nerede o eski bayramlar…

Giyilen en güzel kıyafetler, kapı kapı gezip toplanan şeker ve çikolatalar, cebe atılan harçlıklar, akraba ziyaretleri, kahve ikramları, kalabalık sofralar ve mis kokan çiçekler… Barış Manço’nun sesi kulağınıza geldi değil mi? “Bugün bayram, erken kalkın çocuklar”. Bayram yazımızda eski bayramları, adetleri, akrabalarla bir araya gelmeyi andık biraz. Quick Sigorta acentelerinden de bayram özlemlerini ve anılarını dinledik. 

Sibel Ragıpoğlu / Sira Sigorta İstanbul


Benim için bayram demek, ailemle bir arada olmak demek. Paylaşma kültürü, sevdiklerimizin kıymeti ve varlıklarının sevinci demek. Son yıllarda ise bayram dendiğinde aklıma tatile gitmek ve alışveriş yapmak geliyor. Eski bayramlar, gezerek ve harçlık toplayarak coşku ile geçerdi. Şimdiki bayramlar ise harçlık dağıtmak ve misafir ağırlamak ile geçiyor tabii. Boş boş sokaklarda dolaşıp harçlık toplayarak geçen bayramları çok özlüyorum.

En güzel bayram adetimiz, bayram kahvaltılarını ailemizle birlikte büyük sofralar hazırlayarak yapmak. Kahvaltıdan sonra da yaş sırasına göre büyüklerin eli öpülür, genç ve çocuklara mutlaka hediyeler verilir. Hiç unutamadığım bir bayram anımı anlatmak isterim… İlkokul çağlarındayım, bayram kış aylarına denk gelmiş. O zaman şimdiki gibi hazır tekstil ürünleri yoktu, annem bol kabarık bir elbise dikmişti bana. Arife günü elbisemi giyip evde prova yapmıştım, ben döndükçe etekler açılıyordu ve evde fırıl fırıl dönüyordum. Bir anda kucağımda, avuçlarımda, yüzümde feci bir sıcaklık hissettim. Ben döne döne sobayı kucaklamışım! Herkes bayram sevinci yaşarken ben bayramı yanık bir halde ağlayarak geçirdim. Tabii annem babam da bana yanık kremleri sürmekle uğraşarak geçirdi bayramı. O hayalimdeki elbiseyi, haftalar sonra yanıklarım geçince giyebildim, hiç unutmam.



İhsan Bozyel / Bozyel Sigorta Adana
Bayram dendiğinde aklıma çocukluğum geliyor, çocukluğumdaki bayramlar gözümün önünden gitmiyor. Ben çocukken bayramlar hem maddi imkansızlıklardan hem de aile büyüklerine bağlılığımızdan dolayı akraba ziyaretleriyle geçerdi, şimdiki gibi tatil imkanlarımız yoktu. Çocuklarım küçükken de bayramlarımız çok güzel geçerdi ki o anları hiç unutamam. Bayram namazından sonra tüm aile başta eşim daha sonra sırası ile dört çocuğum elimi öperdi ve bayramlaşarak harçlıklarını alırdı. Daha sonra da birlikte kahvaltı yapardık. 

Ayhan Kılavuz / Nationel Sigorta Antalya

Benim için bayram demek; geniş aile ile keyifli bir kahvaltı sofrası, eski zaman bayramları ve çocukluğum demek. Eskiden bayramlar aile, komşu ve akraba ziyaretleri demekti. Tüm aile, dede evinde toplanırdı. Geleneksel kutlamalar, kalabalık sofralar, kuzenler ve yeğenlere önce utanarak sokulmalar sonra yüzümüz gözümüz ter içinde koşturmalar, birinin ağlama sesleri sonra sarılmalar, kaynaşmalar… Hala mümkün oldukça aile büyüklerine ziyarete gideriz. Tabii o toplanmalar eski neşesinde olmuyor. Zaman geçip büyükleri tek tek kaybettik, çocuklarımız büyüdü, aile üyeleri başka şehirlerde ve başka ülkelerde yaşıyor.

Hiç unutamadığım bir bayram anım var. Şehirde büyüdüm ben. Yabancılarla konuşmayın, tanımadığınız kişilerin verdiği yiyecekleri yemeyin, biz yanınızda değilsek kimseyle bir yere gitmeyin, denilerek büyütüldük. Aile büyüğünün yaşadığı köydeki bir günümü unutamam. Bayram sabahı dedeler, nineler, dayılar, yengeler ve kuzenlerle zengin bir bayram kahvaltısı yaptık. Ceplerimiz bayram harçlığı, karnımız ev baklavası dolu; oyun oynayacak halim kalmamış… Kuzenler ellerinde poşetle gelip “Hadi şeker toplamaya gidiyoruz” dediler. Kültür şokunun dibine vurdum bir anda. Bütün öğretilerin tersine, kim nereye çekerse oraya gittim; kim ne verdiyse onu yedim, bütün köyün basılmadık zili, tadılmadık şekerlemesi kalmadı. Ağzımdaki tadı ve topladığımız cep harçlıklarını büyük bir servet gibi saklamayı hiç unutmadım.

Şehir hayatının karmaşasında bayramları tatil gibi görüyoruz artık. Çekirdek aile içinde minik ritüellerle yaşıyoruz bayramı. Bayram kahvaltısını hala çok önemserim ve evde kim varsa o erken saatteki zengin kahvaltı sofrası keyfini yaşamak için zorlarım. Uyumak isterlerse yandılar yani. 


Adem Köroğlu / Köroğlu Sigorta Şanlıurfa

Bayram dendiğinde, büyükleri ziyaret etmek ve küçükleri sevindirmek aklıma geliyor. Bayramda ilk önce annem ve ablalarımı ziyaret etmeyi, çocuklarımla beraber olmayı ve uzaktaki sevdiklerimizle bir arada olup huzurla vakit geçirmeyi istiyorum. Bayramlar, dinlenmek ve tatil yapmak için de uygun zamanlar olduğu için heyecanla bayramların gelmesini bekliyorum tabii. Bayram heyecanının hiç bitmemesini diliyorum. Bayramda kurban kesmek, büyüklerimizi ziyaret etmek ve aile fertleriyle yemek yemek en önemli bayram adetlerimiz.

Eskiden bayramlarda sabah namazını kılıp ondan sonra mezarlıkları ve aile büyüklerimizi ziyaret ederdik. Babamın bana ayakkabı ve kıyafet aldığını, yastığın altına koyup bayramda giyebilmek için bir hafta boyunca sakladığımı hatırlıyorum. Bayramlarda çocuk olmayı ve ev ev dolaşıp şeker toplamayı çok özledim.

Hüseyin Yıldırım / Lider Grup Sigorta Adana

Benim için bayram demek; sevgi, saygı, hoşgörü, kardeşlik, paylaşım ve barış demek. Eskiden bayramlarımız şöyle geçerdi: Sabah erken bayram namazına giderdik, sonra aile mezarlığını ziyaret edip dualar okurduk, ardından kurban kesip eve gelirdik. Ailemizin bayramını kutladıktan sonra mahallemizdeki akrabaların ve komşuların bayramını kutlardık. Şu an pandemiden dolayı eş dost akrabaları telefonla arayıp bayramlarını kutlamak üzücü bir durum.

Hiç unutamadığım bir bayram anım var… 10 yaşlarındaydım, mahallede bayramlaşıp şeker topluyordum. Akrabalarımdan da para toplamıştım. Günün sonunda eve geldiğimde amcam bizdeydi. Elini öpünce bana “Ne kadar para toplamışsın bir bakayım” dedi ve bana topladığım paradan daha fazlasını verdi. O bayramı hiç unutmam, çok mutlu olmuştum. Çocukluk yıllarında yaşadığım bayramların coşkusu başkaydı. Kıyafetimi ve ayakkabımı baş ucuma koyar, heyecandan uyuyamazdım. Annem bana “Uyu oğlum, sabah erken uyanacaksın” derdi. Bayram sabahında annem ve babamın elini öpmeyi, kardeşlerimin bayramını kutlamayı, arkadaşlarımla tüm mahalleyi gezip şeker toplamayı ve oyun oynamayı özledim. 


Aydın Kaya / Mert Grup Sigorta Ankara

Bayram denildiğinde, çocukluğumuzda ailemizle geçirdiğimiz güzel bayram sabahları aklıma geliyor. Komşu ve akraba ziyaretlerinde hoş vakit geçirmek, daha fazla insanları sevmek, saygı göstermek, yardımlaşmak gibi huzur dolu zamanlar olarak ifade edebilirim. Eski bayramlarda güne, aile büyüklerimizin bayramını kutlayarak başlardık. Akraba ve komşularımızın bayramını kutlayarak devam ederdik. Özellikle bayramın ilk günlerinde yeni kıyafetler giymek önemliydi bizim zamanlarımızda. Heyecanla bayramı sabahını beklerdik. Şimdi ise kendi çocuklarımıza aynı hissi ve heyecanı yaşatmaya çalışıyoruz. Ailecek eski bayramlarda yaşadığımız kültürü sürdürmek için geçmişimizden kopmadan yaşamaya önem veriyoruz. Aile büyüklerimizin ellerini öpmek, küslerin barışmasına vesile olmak, imkanlarımızın verdiği ölçüde ihtiyacı olanlara destek vermek, akraba ziyaretleri, evimizde bayrama özel tatlılar bulundurmak gibi güzel bayram adetlerimiz var. Bize atalarımızdan miras kalan bu güzel bayram adetlerinin yaşatılması gerektiğine inanıyorum ve kendi adıma yaşatıyorum.

Küçükken babamla birlikte bayram namazına gitmek için hazırlanmıştım. Bayram sabahı olduğu için namaza yeni ayakkabılarımla gitmek istedim. O kadar kalabalıktı ki o karışıklıkta namaz sonrası ayakkabımı yerinde bulamadım ve babam üzüldüğümü görünce omuzuma elini koyarak “Üzülme, yenisini alırız evlat” dedi. Üzüntümü unutarak babamla birlikte aynı bayram sevinciyle eve dönmüştüm. Ailemin kıymetini daha iyi anladığım zamanlardı. Eski bayramlardaki; bayram sabahlarını, insanların birbirlerine karşı göstermiş oldukları saygıyı, samimi olduğuna inandığım gülümsemeleri, komşularımızı, mahallemizi, birlikte şeker topladığım arkadaşları özledim.