Teknoloji tüm dünyanın olduğu gibi müzik sektörünün de emrine amade. Sanal starlar milyonları stadyumlarda bir araya getiriyor, müzikseverler evlerinden çıkmadan konser izliyor, ölmüş starlar televizyon programlarına çıkıyor. Peki hologram teknolojisi sanatla kurduğumuz ilişkiyi ne yönde değiştiriyor?
Son yılların en gözde teknolojilerinin başında artırılmış gerçeklik geliyor. Geçen ay bu alana odaklanan girişim Magic Leap, Belçika merkezli bir hologram yazılımı firması Mimesys’i satın aldığını duyurdu. Magic Leap 2018’in sonunda Facebook'un Oculus cihazına rakip olabilecek Magic Leap One ürününü piyasaya sürmüş ve artırılmış gerçeklik alanındaki ilk fiziksel ürününü tanıtmıştı.
Mimesys'in geliştirdiği yazılım, Magic Leap One ekipmanlarını takan kişilerin birebir hologram görüntüsünü oluşturmaya olanak sağlıyor ve böylece fiziksel olarak orada olmasanız bile bir ortamda var olabiliyorsunuz. Böylece gidemediğiniz bir iş toplantısına sanal olarak da olsa katılabilmeniz ya da ölmüş bir pop starın konserini izleyebilmeniz mümkün oluyor.
Donanım ve i̇nternet hızı eksi̇k
İnternet ağı üzerinden neredeyse gerçek zamanlı olarak 3D görüntü aktarmak hem donanım hem de internet hızı anlamında henüz çok hazır olmadığımız bir teknoloji olabilir ancak bu mümkün olduğunda neler yaşayacağımıza dair ufak da olsa bir fikrimiz var. Nasıl mı?
Elbette popüler kültür sayesinde. Teknolojinin karanlık yüzünü gözler önüne seren Black Mirror 5. sezonunda Miley Cyrus’ın başrolünde olduğu bir bölümde izleyicilere yapay zekanın bir sanatçının yerini aldığı bir hikaye aktardı. Bölüm, bitkisel hayata giren genç bir müzisyenin üzerinden çevresinin para kazanma arzularını ele alıyordu. Dizide Cyrus’ın canlandırdığı karakterin bütün bilişsel varlığı bilgisayar ortamına aktarılıyor ve hologram kimliği hayatına devam ediyor, adeta uzaktan kumanda edilen bir bebeğe dönüşüyordu.
"Rachel, Jack and Ashley Too" adını taşıyan bölüm bir dizi soruyu da akıllara getirdi.
Teknolojinin imkanları genişlerken gerçeklik algımız nasıl daralıyor? Tüm bunlar olurken
sanal starlarla ilişkimiz nereye doğru gidiyor?
2006’dan bugüne sanal starlar
Bu noktada hologram teknolojisiyle müzik sektörünün ilişkisine biraz yakından bakmakta fayda var. Biliyoruz ki çok sevdiğiniz bir sanatçıyı konserde en önden izlemenin yarattığı adrenalin patlaması, başka hiçbir heyecanla karşılaştırılamaz. Bu heyecana renkli ışıkları, muhteşem bir ses sistemini ve sizinle aynı heyecanı paylaşan binlerce hatta milyonlarca insanı eklediğinizi düşünün. Şimdiden çığlıkları duyar gibiyiz. Peki ama ya o çok sevdiğiniz yıldız bir gün hayata gözlerini yumarsa? Endişeye mahal yok zira tüm dünyayı cebimize sığdıran dijital teknoloji, bu derdimize de çare buluyor. Hologram teknolojisi sayesinde ölmüş ya da hatta hiç var olmamış sanatçıların konserlerini izlemek mümkün.
Pop hologramların tarihine kısa bir bakış atmak teknolojinin nasıl bir hızla ilerlediğini anlamamızı sağlıyor. 2006’da 48. Grammy Müzik Ödülleri’nde aday gösterilen sanal grup Gorillaz, Madonna’yla Hung Up şarkısında sahnede bir düet gerçekleştirdi. Bundan bir sene sonra Celine Dion American Idol sahnesinde uzun zaman önce aramızdan ayrılan Rock’n Roll’un kralı Elvis Presley’le birlikte If I Can Dream şarkısını seslendirdi. Yaklaşık 100 bin dolara mal edilen proje büyük yankı uyandırdı.
1996’da bir silahlı çatışma sırasında öldürülen ünlü rapçi Tupac Shakur, 2012 yılında Coachella Festivali’nde hayranlarıyla buluştu, yakın dostu Snoop Dogg ile düet bile yaptı.
Takvimler 2014 yılını gösterdiğinde, ölümünden tam altı yıl sonra, Michael Jackson Billboard Müzik Ödülleri’nde tüm dünyanın önünde yine moonwalk yaptı.
Liste uzun… Ancak müzik sektörü hologram teknolojisiyle sadece yıllar önce ölen sanatçıları sahnede canlandırmıyor kimi zaman da tamamıyla bilgisayar teknolojisinin ürünü karakterler konser veriyor.
2010 yılının nisan ayında Japonya’da verilen konserde bir çizgi film karakteri olan Hatsune Miku sahneye çıktı ve dinleyicilere üç boyutlu olarak şarkılarını seslendirdi.
Dünyada tüm bunlar olup biterken Türkiye de elbette teknolojinin nimetlerinden uzak duramazdı. Pop müzik yıldızı Keremcem bir ilki gerçekleştirerek sanal bir karakter olan Kita’yla sahnede buluşarak düet yaptı. Bostancı Gösteri Merkezi’nde gerçekleşen konserde Kita sahneye 2FRESH hologram teknolojisi ile 3D animasyon birleştirilerek çıktı. Türkiye’de bir ilk olan bu hologram konser oldukça büyük yankı uyandırdı.
Bombanın ti̇k tak sesleri̇
Yıllar içinde sanal starlar müzik sektörünün sınırlarını da aştı. 2017 yılında dünya bugün 1 buçuk milyondan fazla takipçiye sahip olan Lil Miquela ile tanıştı. Kendisini müzisyen ve değişim savaşçısı olarak tanımlayan “it girl” ortalığı kasıp kavurdu. YouTube fenomenlerinden, Vogue ve BCC gibi medya kuruluşlarına kadar herkes bu yeni sanal karakteri konuştu. 19 yaşındaki yarı Brezilyalı, yarı İspanyol sanal influencer ve model Miquela, yalnızca Instagram’da değil aynı zamanda müzik dünyasında da viral oldu.
Teknoloji kimi zaman insan beyninin algılayabileceğinden daha yüksek bir hızda ilerlerken beraberinde yepyeni sorular, etik kaygılar ve ikilemler getiriyor. Bilim insanları tarafından ışınlanmanın bir alt versiyonu olarak tarif edilen hologram teknolojisi sayesinde en sevdiğimiz şarkıcının salonumuzda konser vermesi bugün bilim-kurgu filmlerini çağrıştırıyor olabilir. Ancak yarın neyin mümkün olacağını kim bilebilir ki?
Tartışmayı, yapay zekaya dair teoriler üzerine en büyük otoritelerden kabul edilen, Oxford Üniversitesi’nde çalışan İsveçli bilim adamı Nick Bostrom’a kulak vererek bitirelim: “Dünyanın büyük bölümü, 21’inci yüzyılda yaşanacak en büyük olayların farkında bile değil. Bir zeka patlaması ihtimalinin öncesinde biz insanlar, bir bombayla oynayan çocuklar gibiyiz. Patlamanın ne zaman olacağı konusunda en ufak fikrimiz yok ama bombayı kulağımıza dayarsak inceden bir ‘tik tak’ sesi duyuyoruz.”
Siz tik tak seslerini duyuyor musunuz?