Soluk kesen geleceğe yönelik kehanetler!

Soluk kesen geleceğe yönelik kehanetler!

Zamanla birçok kavram değişiyor belki de evrimleşiyor. Bu değişimler üzerinde yaşadığımız anakarayı da fazlasıyla etkiliyor. Kullandığımız son teknoloji, çalıştığımız programlar, yeni geliştirdiğimiz uygulamalar derken hayatımıza birçok değer girdi ve birçoğu da çıktı. Geriye kalan ise radyasyon, kuraklık, kolonileşme, yapay zekâ ve dahası oldu. Dünya’nın geleceği, hayatımızın gerçekleriyle birçok kehaneti de beraberinde getirdi. Tutkunu olduğumuz, izlemeye doyamadığımız dizi ve filmler de bu kehanetlerden nasibini aldı. İşte geleceğe dair distopya üzerine kurgulanan dizi ve fimler... 

Dünya yavaş yavaş çürüyor ne kadar farkındasınız?

Dünya’nın sonunun geleceği ihtimali ile birçok bilim insanının yeni bir “dünya” yaratma arayışı da aslında çok da mantıksız olmayacaktır. Dünya yavaş yavaş çürüyor… Bu çürümeyi mevsimsel değişimlerle, topraktan aldığınız verimsizliklerle, suyun yavaş yavaş tükenmesiyle de gözlemleyebilirsiniz. Bu gibi kötü senaryolar dâhilinde de insan ırkının yaşamını sürdürebileceği yeni bir anakara arayışı aslında çok da uzak bir fikir olmamalı. Uzay bilimlerinin öneminin ve Dünya dışında insan yaşamına uygun yer arayışı çalışmaların arttığı bu dönemde Christopher Nolan, geçtiğimiz yıllarda İnterstellar adlı yapımıyla seyircisini karadeliğin içerisinden çıkarmayı başarmıştır. İleride yaşanacak zorlu mücadeleyi gözler önüne seren uzayda kolonileşmenin başarılı sonuçlarını gözler önüne seren filme dair ön izleniminizi sağlayacak kısa bir fragman ile zorlu mücadeleye hazır olun.

Yapay zekâ dünyayı ele geçirecek!

Yapay bilincin ortaya çıkmasıyla insanlar artık korku çemberinin içine girdiler. Birçok bilim insanı ve profesörler tarafından da korkulan hassas bir nokta var ki o da yapay zekânın insan zekâsına üstün geleceğidir. Kısa vadede, akıllı makinelerin belli işlerde insanların yerini alacağı hatta yaşam alanlarına yavaş yavaş müdahale edecekleri öngörülüyor. Ve bu senaryo artık izlediğimiz dizilerin de senaryolarında acı gerçeği tüm çıplaklığıyla sunuyor. Geçen yıl hayatımıza giren Westworld ile ileri teknoloji ürünü, yapay zekâya sahip, insandan ayırt edilemeyen robotların yani teknolojik gelişimlerin, insan ırkı üzerindeki olumsuzluklarını birebir gözlemleme şansı elde edeceksiniz. Yapay zekânın kontrolden çıkması ve insan ırkının hayatta kalma mücadelesine dönüşmesi oldukça gerici dakikalar geçirmenize sebep olacaktır.

Bir tarafın sefası diğer tarafın acı dolu öyküsünü yazacak!

Yakın gelecekte etkisi altına alacak zenginlik, modern yaşam biçimi, sağlıklı bir hayat ile şen kahkahalar attırırken aslında daha fazla kan akacak, sefalet, yoksulluk ve hayatta kalma mücadelesi kendisini hissettirecek. Peki, ama nasıl? Aşırı uç yaşam sürdürme ile zenginlerin daha da zenginleşmesi fakirlerin ise daha vahim bir duruma girerek daha da fakirleşmesi kaçınılmayacak son olacaktır… Hayatın adaletsiz ilerleyişini daha yakından incelemek adına Brezilya yapımı bir dizi olan 3% ile daha iyisini seçmeye çalışan insanların başarıya ulaşmaya çalışması ve mücadelesi sizi derinden etkileyecektir. 

Sosyal kredi skorunuz sizin kim olduğunuzu açıklayacak!

Yaşadığımız yüzyıl itibariyle gelişen yüksek teknoloji, sosyal medyanın kullanılmasını ve geniş kitlelere yayılmasını kolaylıkla sağladı. Etkisini de bir hayli yakından hissedebildik. Fakat sosyal medyada insanlar aslında farklı yüzler bürünmeye başladılar... Karanlık dünyalarının üzerine çizdikleri çiçekler, rengarenk nesneler, şen kahkahalar aslında ne kadar gerçek? Nefes alır gibi her anını paylaşma ve beğenilme güdüsünün yol açtığı zararları ile birlikte teknolojinin aşırı gelişiminin ve sosyal medyayı bağımlılık düzeyinde kullanımının derin düşüşler yaşatması kaçınılamaz olacaktır. Fakat bu son aslında diğer insanların bizi her anımızla puanlandırmasıyla da başlayacak diyebiliriz… Hayatlarımızı kolaylaştırması beklenen teknolojinin, aslında nasıl sonsuz bir kötülüğün içerisine sürüklediği İngiliz mini dizisi Black Mirror’ın 3. Sezonuyla da gözlemleme şansı edinebilirsiniz.

Radyasyon nesillerimize son nefesini sunacak!

Dünya’nın sonu belki de bir nükleer patlama ile meydana gelecek ki bu olasılık yaşanan politik sorunlar, önlenemez teknolojik gelişimler ve de iş gücünün insan elinden çıkmasıyla aslında yüksek bir ihtimal. Önlenemez sorunların başında gösterilecek radyasyon, yaşanılamaz bir coğrafya oluşturmaya da birebir hazırlayıcıdır. Yaşanan her bir dikkatsizlik ise yeni bir felaketin başlangıcı olacaktır. Belki de yıllardır gösterilmek istenen bu zorlu mücadeleyi The 100 ile seyircileri yeniden fark edecek. Yaşam şartlarının değişimini baştan sona tüm açılarıyla izleyebileceğiniz dizinin fragmanı ile sonun aslında sonsuzluk olduğunun farkına varacaksınız…

Aşkınız her an robotik bir hal alabilir!

İroni barındıran ütopik bir konu gibi görünse de yapay zekânın gönüllerimize girmesi an meselesi. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte arkadaşlıklar da sanal ortama taşınmış ve zamanla asosyal bir kitlenin oluşumuna izin verilmiştir. Fakat bu sefer sanal ortamdan karşı cinsiniz bir insan değil, robot olabilir. Günümüzde yapay zekâ robotlarının aslında ne kadar da farklı konularda yanımızda olduğunu görebildik. Aşık olduğunuz kişinin robot olması belki sizi bir hayli üzecek ama bu durum yakın zamanda Theodore’nin de başına gelmiştir. Her adlı filmde de belki de yeni aşk kavramının nasıl evrimleştiğine şahit olacak, önlenemez gidişatı şimdiden fark edeceksiniz…

Distopya yazılıp çizilmeyle kalmayacak!

Geçtiğimiz yaklaşık 100 yıl öncesiyle birlikte aslında dünyanın sonu ile ilgili söylentileri ve geleceğin sessiz çığlığını duymaya başladık. Zamanla gelişen ve insanları ayıran sınıflar, zekâlarıyla ve buluşlarıyla kendine hayran bırakan bilim insanları, ortaya çıkacak yüksek işlevli robotlar… Aslında gerçek fark edilip, daha sonra sizleri de bu karanlık dünyanın içerisinde çekti. Sessiz çığlığın izleri başarılı bir yapım olan Metropolis ile de yıllar öncesinde bizlere kıyametin öyküsünü sundu diyebiliriz.