Bir nesil, tek kanallı dönemde televizyon izlemek için akşam olmasını beklerken, bugün istediğimiz yayını istediğimiz yerde ve istediğimiz zaman izleme lüksüne sahibiz.
Bugün sadece 30’lu yaşlarını sürenler bile belki de evlerine ilk kez televizyon alınan günü hatırlar. O ilk televizyonun muhtemelen siyah beyaz ekranında tek bir kanal çıkardı. Tek kanallı dönemde sekiz kanal tuşuna sahip televizyonumuz günün yalnızca belli saatlerinde izlenirdi. TRT yayını akşam belli bir saatte biter, sonrasında çıkan kareli ekranda televizyonumuzu kapatmayı unutmamamız için uyarı verilirdi.
Yalnızca 30-40 yıl öncesinden günümüze Türkiye’de TV yayıncılığında inanılmaz bir değişim ve dönüşüm yaşandı. TRT kanal sayısını artırdı, onu özel kanallar takip etti ve birdenbire çok kanallı ve bol içerikli bir hayata 90’larda geçiş yaptık. Eski televizyonlarımız bu değişime ayak uydurabilsin diye üstlerine kanal tuşu olan paneller ve kumandalar ekletildi. Ayak uyduramayanlar yeni nesil ve büyük ekran meslektaşlarıyla değiştirildi. Tavşan kulağına benzer antenler yerini kablo ve uydu yayınlarına bıraktı.
İnternet her şeyi değiştirdi
Teknolojik değişimin yayın ve içerik politikalarını nasıl değiştirdiğinin görece basit bir örneği oldu Türkiye’de 90’lar televizyonculuğu. Günümüze gelindiğinde ise internet her şeyi olduğu gibi bu platformu da derinden değiştirmiş durumda. İnternet sayesinde artık yayıncının sunduğu değil, izleyicinin isteğinin belirlediği bir yayıncılık gündemi var. En basitinden, internet erişimi olan herkes Youtube’da istediği konuda bir video izleyebilir. İlgi alanlarından izleme listeleri oluşturabilir. Üstelik bunu yalnızca elindeki cep telefonu ile bile yapabilir.
İşin bir başka boyutu da izleme deneyimimizin nasıl değiştiği. Türkiye de dahil olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinde hizmet sunan Netflix ve benzeri oluşumlar, İngilizce’de binge-watching kavramını oluşturan arka arkaya izleme alışkanlığını getirdi. Yakın zamana kadar sevdiğimiz dizinin bir sonraki bölümünü izlemek için en azından bir hafta beklerdik. Dizi saatine denk gelen planlarımızı iptal eder veya o haftaki bölümü kaçırmışsak eşe dosta anlattırırdık. Oysa bugün Netflix, Digiturk, Tivibu gibi platformlardan bütün bir sezonu aynı gün içinde arka arkaya izlemek bile mümkün. Amerika’da artık Netflix, Hulu ve Amazon Prime gibi network’ler, kendi dizi ve filmlerini üretiyor. Türkiye’de benzer örneklerini Puhu TV ve BluTV’de görebiliyoruz.
Amerika trendleri belirliyor
Peki TV yayıncılığını bu değişimler karşısında nasıl bir gelecek bekliyor? Amerika bu konuda dünyadaki trendleri belirleyen bir konumda olduğu için orada olup bitenlere bir göz atalım: Yeni nesil izleyicilerin birçoğunun artık TV yayınlarını, yani kablolu TV ve benzeri teknolojiyi satın almadığı gözlemleniyor. Guardian’ın haberine göre birçok kişi sadece Netflix, Hulu ve Youtube aracılığıyla istedikleri içeriğe erişim sağlayabiliyor. Canlı yayınlar daha ziyade spor aktiviteleri (Super Bowl gibi şampiyonluk maçları), ödül törenleri (Oscar, Grammy, vs.) gibi durumlar için tercih ediliyor ki bu yayınların bir çoğuna internet üzerinden ilgili kanalın sayfasından ulaşmak da mümkün.
Her ne kadar içeriklere erişim ve tüketim şeklimiz değişmiş olsa da, diğer yandan Huffington Post’un haberine göre içeriğe talebin en yüksek olduğu dönemi yaşıyoruz. Bebekler ve çocuklar dahil (ki en önemsenen tüketici gruplarından biri) her yaştan, her kesimden izleyiciyi cezbedecek bir şeyler var. Amerika’da özellikle 30’lu yaş ve altının klasik TV yayıncılığını tamamen terk ettiği söyleniyor. Yeni nesil izleyici istediği içeriği, istediği araçla (TV, tablet, cep telefonu vs.), istediği zaman izlemek istiyor. İzleme deneyimi eskisine göre çok daha bireysel bir aktivite. Ailece televizyonun karşısına geçip birlikte bir şeyler izleme dönemi çoktan bitmiş gibi görünüyor.
Türkiye’de ve dünya genelinde klasik TV yayıncılığının ne şekilde evrileceğini zaman gösterecek, zira şu anda var olan haliyle televizyon kanalları halen yüksek talep görüyor. Diğer yandan Türkiye örneğinde Netflix, Digiturk, Dsmart, Tivibu, PuhuTv gibi içerik platformları artıyor, kendi içeriklerini üretiyor ve daha fazla talep görmeye başlıyorlar. Bu hizmetleri sunanlar, eski modelde olduğu gibi gelirlerinin çoğunu reklamlardan değil üyelik bedellerinden kazanıyor. Özellikle teknolojik ilerlemelerin bu kadar hızlı yaşandığı günümüzde tek kanallı siyah beyaz televizyonları hatırlayan bizler, muhtemelen çok yakında yepyeni televizyon yayıncılığı formatlarına da tanık olacağız.