İnternete erişimin her geçen gün artmasıyla birlikte hayatımıza yeni e-hastalıkların girdiğini de söyleyebiliriz. Son zamanlarda karşımıza çıkmaya başlayan siberkondria da bu hastalıklardan biri, hatta en önemlisi. Uzmanlar tarafından “Google doktorculuğu” olarak tanımlanan bu hastalığa dair ayrıntıları araştırdık.
Siberkondria nedir?
Medya teknolojilerinin ve internetin hızla gelişmesiyle ortaya çıkan e-hastalıklar, beden sağlığı kadar ruh sağlığını da ciddi şekilde tehdit ediyor. Bu hastalıklar arasında etki alanı bakımından oldukça geniş olan siberkondria, son zamanlarda tıp doktorlarının ve psikologların altını önemle çizdiği hastalıkların başında geliyor. Şüphe uyandıran herhangi bir sağlık şikayetiyle ilgili, doktora gitmek yerine internetten bilgi edinmek ve öğrenilen tedavi yöntemlerini kontrolsüz bir şekilde uygulamak olarak tanımlanan siberkondria, uzmanlara göre beraberinde çok daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen oldukça tehlikeli bir hastalık.
Hastalığın nedeni, internete fazla güvenmek!
Türkiye’de sadece son 10 yılda internet kullanımının iki milyondan 35 milyona yükselerek yüzde 1750 oranında artması da gösteriyor ki ülke nüfusunun yarısından fazlasının internet erişimi var. Türkiye’de en büyük ve güvenilir bilgi kaynaklarından biri de internet. Hal böyle olunca zaman içinde e-hastalık adı verilen bir kavram ortaya çıktı ve pek çok insan bu hastalıklardan birkaçına sahip. Herhangi bir saptanabilir fizyolojik belirtisi olmayan somatoform hastalıklar arasında yer alan siberkondria, Kadıköy Toplum Sağlığı Merkezi’nden Psikolog Arife Kır’a göre genelde şu belirtilerle kendini gösteriyor:
- Doktora gitmek yerine internette hastalık ve tedavi araştırması yapmak.
- Doktorların teşhislerine inanmamak.
- İnternette bütün ayrıntılarıyla, konuyla ilgili son çıkan makalelere kadar araştırma yapmak.
- Bir hastalığa değil birden fazla ihtimaller zincirine yoğunlaşmak.
- Ufacık belirtileri çok ciddi hastalıklara bağlamak.
- Sürekli olarak ilaçlarla, yan etkileriyle ve kullanıcı yorumlarıyla ilgilenmek.
- Pek çok hastalıktan şüphelenmek ve çoğu zaman bir hastalık araştırması yaparken bir diğer hastalıktan şüphelenmeye başlamak.
- Günlük sosyal hayatı bozacak derecede hastalık ve semptom araştırması yaparak anksiyete ve depresyona davetiye çıkarmak.
Teknoloji daha pek çok e-hastalığın tetikleyicisi
Siberkondria’nın her kesimden bireyi tehdit ettiğinin altını çizen Kır, “Siberkondria, bir an önce kontrol altına alınmazsa bireyler çok daha ciddi ve iyileşmesi zor psikolojik problemlerle yüzleşebilirler. Haliyle aile ve arkadaş sorunları da ortaya çıkabilir” diyerek tedavi sürecinde ailenin ve sosyal çevrenin de en az uzman yardımı kadar büyük bir önemi olduğunu belirtiyor. Kır, ayrıca siberkondria gibi ciddi hastalıkların haricinde cep telefonsuz kalma korkusu olan nomofobi ve gündemi takip edememe korkusu olan fomo (fear of missing out) gibi fobilerin de yoğun internet ve sosyal medya kullanımıyla her geçen gün artış gösterdiğini söylüyor ve ekliyor: “Sosyal medyada özenilen kişilerin hayatları bile günümüzde psikolojik problemlere davetiye çıkarabiliyor. Artık hayatımızda ‘Facebook depresyonu’nun olduğunu söyleyebiliriz mesela.”
Düşük benlik algısıyla ortaya çıkan yardım çağrısı
Siberkondria hastalığının en önemli nedenlerinden birinin de düşük benlik algısı olduğunu söyleyen Kır, sözlerine şöyle devam ediyor: “Hasta bireylerin hasta taklidi yaptığı düşünülmemelidir. Hasta ve tedaviye muhtaç olduklarına öyle çok inanırlar ki aslında söylediklerinde fazlasıyla samimidirler. Bu durum ayrıca, sosyal çevrelerine yönelik bir bakıma ilgi çekme veya yardım çağrısında bulunma olarak da adlandırılabilir.”
Siberhondrik kişiler, çok fazla ilaç araştırması yapsalar dahi ilaç tedavisi konusunda da en az doktorlar hakkında olduğu kadar belli başlı soru işaretlerine sahip oluyorlar. Bu nedenle doktora gittikleri zaman şikayetlerinin yanı sıra aslında kanıtlanmamış sözde hastalıklarından da bahsediyorlar. Haliyle en ufak bir problemde bile kendilerini internette araştırma yapmaktan alıkoyamıyorlar.
Hastalık kimi durumlarda ilerlemiş sayılıyor
Günümüzde internetten hastalık ya da ilaç araştırması yapan, belirtiler ve tedavi yöntemleriyle ilgili nelerin yazılıp çizildiğini kontrol eden herkes siberhondrik değil elbette. Bu araştırmalar ve şüpheler, kişinin günlük işlevselliğini bozmaya başlayınca siberkondria hastalığından söz edilebilir. Çünkü kişi, hastalık araştırması yapmak, sağlık problemleri hakkında söylenen her şeyi okuyabilmek için sosyal çevresi ve işiyle arasına bir sınır çizmeye başlar. Belli bir süre sonra bu araştırmalar günlük hayatının en önemli parçası haline geldiği için bütün plan ve programını buna göre yapar. Eğer birey en ufak bir semptomda doktora gitmek yerine kendini internete veriyorsa ve kontrolsüz bir şekilde kendi kendine ilaç kullanmaya başladıysa hastalığın tehlikeli boyutlara ulaştığından söz edilebilir.
Sosyalleşmek çok çok önemli
Psikolojik problemlerden korunmak ve olan sorunları hafifletmek için sosyalleşmenin önemine vurgu yapan Kır, “Siberkondria gibi hastalıklar ciddi boyutlara ulaştığı takdirde bireylerin sosyal çevreleriyle olan bağlarının koptuğunu görüyoruz. Bu nedenle sevdiklerinizle zaman geçirmek, spor yapmak, kültür-sanat etkinliklerine katılmak hem hastalığı frenliyor hem de tek başına mücadele etmenize engel oluyor” diyor.
Kontrollü bir tedavi süreci olmazsa olmaz
Hasta olduğunun farkına varanlar, kafalarındaki soru işaretlerini engellemek için şüpheye düştükleri zaman, bilgisayar ve internetle aralarına mesafe koymak için çabalamalılar. En azından belli bir süre ertelemeyi başaran kişiler, zamanla şüphelerini unutmaya ve çok fazla kurcalamamaya başlıyorlar. Uzmanlara göre yakın çevre, tedavi döneminde büyük rol oynuyor. Siberkondria ciddi boyutlara ulaşmışsa transkranial manyetik stimülasyon (TMS) ve psikoterapi tavsiye ediliyor. Hastalık eğer kontrol edilemez hale geldiyse psikiyatri kliniğine de başvurmak şart.
TMS: Beynin bazı bölgelerine manyetik akım göndererek beynin doğal elektriğini aktive etme.
Siberkondria’nın dünya genelindeki durumu
Siberkondria, internet kullanımı yüksek olan ülkelerde aynı oranda artış gösteriyor. Nüfusunun yüzde 90-95 gibi büyük bir kesiminin internete erişimi olan Avrupa’da, ortalama olarak bireylerin yüzde 80’i sağlıkla ilgili internet aramaları yapıyor. ABD’deki Pew Research Center’ın yaptığı bir araştırmaya göre Amerikalıların yüzde 72’si internette hastalık araştırması yapıyor, kendi kendine tanı koyanların ise yüzde 35’i doktora gitme ihtiyacı duymuyor. Çünkü siberhondrik kişiler, hastalığın kesinleşmesine dair içlerinde büyük bir korku besliyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’nun 2016 verilerine göre nüfusunun yüzde 62’si aktif internet kullanıcısı olan Türkiye’de, internet kullanan bireylerin yüzde 65,9’u sağlıkla ilgili arama yapıyor.