Mutfaktaki ecza dolabı

Mutfaktaki ecza dolabı

Bitkilerin kök, kabuk, tohum ve meyvelerinden elde edilen baharatlar, dünya tarihini şekillendiren bir etkiye sahip. Bugün ise her biri vazgeçilmez birer şifa kaynağı. 

Baharatlar ya da birbirinden farklı bitkilerin tohum, çekirdek, meyve, kök, kabuk, çiçek, yaprak gibi farklı bölümlerinin kurutulması, öğütülmesi ya da bütün halde kullanılmasıyla elde edilen lezzet, tat, koku, renk artırıcı ürünler… Hepimizin mutfağında hiçbiri yoksa bile en basitinden karabiber, kekik, nane var! Baharatların her biri aynı zamanda şifa kaynağı. Artı, bileşimlerindeki yağlar ve alkoloidler nedeniyle de her biri bakterilere, virüslere karşı bünyemizi güçlendiriyor. Bu baharatları daha yakından tanımaya ne dersiniz?

KARABİBER 

Karabiber, antibakteriyel bir baharat.
Karabiber, antibakteriyel bir baharat.

Ağaçta yetişen bir bitkinin tohumu olan karabiber şu anda dünyada en çok kullanılan baharat. Daha çok yemeklere lezzet ve aroma kattığı için tercih edilir. Anavatanı Güneydoğu Hindistan olan karabiber, Vietnam, Endonezya ve Brezilya’da da yetiştirilir. Türkiye’de tarımı yapılmayan karabiberin aynı aileden gelen farklı renk ve türleri ise doğada kendiliğinden yetişir. Her yemekte kullanılır. Sofralarda tuz ile birlikte ayrılmaz ikilidir.

Yararları: Her şeyden önce antibakteriyeldir. Üşütme, soğuk algınlığı gibi hastalıklarda bitki çaylarına ve çorbalara eklenince daha da etkili olur. Karabiberi zeytinyağının içine koyup ısıtmak ve bu sıcak yağla boğaza ve vücuda masaj yapmak ise ağrıları dindirir. Nane limon çayına bir çay kaşığı karabiber eklenirse boğazı rahatlatıp soğuk algınlığını hızla atlatmanızı sağlar. Mide ve bağırsakların dostu olan karabiber hem besinlerin daha iyi emilip sindirilmesine hem de gaz oluşumunu önlemeye yardımcıdır.

Yan etkisi: Aşırı tüketilirse mide yanmasına yol açar. Gastriti olanlar ve kuru cilde sahip olanların da fazla tüketmemesi gerekir. Karabiberin, kazara çok miktarda solunması ise boğulmaya kadar varan tehlike içerir.

KEKİK

Kekik, A vitamini bakımından oldukça zengin.
Kekik, A vitamini bakımından oldukça zengin.

Nanegillerden tymus cinsi bir aromatik bitki. Anavatanı Asya, Avrupa ve Kuzey Afrika’yı kapsayan bölge… Yıl boyu yeşil kalan kekiğin 350’yi aşkın türü var. Yapraklarının renkleri ise soluk yeşil, zeytin yeşilinden bronz ve gümüş tonlarına kadar değişebilir.

Yararları: A vitamini zengini olan kekik tıpkı havuç gibi daha iyi görmenizi sağlar. Cildi korur ve diri tutar. Antiseptik ve antibiyotik özelliğiyle soğuk algınlığı ve öksürüğe iyi gelir hatta bronşit tedavisinde etkilidir. İçerdiği karvakrol, boğaz ağrısına iyi gelen bir esansiyel yağdır. Antibakteriyel olduğu için akne ve cilt sorunlarına yol açan bakterilere karşı etkilidir. Özellikle yağı masajla saç diplerine sürüldüğünde saçların gürleşmesini ve uzamasını sağlar. Kepek oluşumunu önler. K vitamini, demir, kalsiyum ve manganez zengini olduğu için kemik sağlığında koruyucu bir rol oynar, anemiyi önler. Kalp ve damar sağlığını korur, kalp kapakçıklarının düzgün çalışmasını sağlar. Kan basıncını düşüren etkisi nedeniyle yüksek tansiyon hastalarına tavsiye edilir.

Yan etkisi: Yapısı ve bileşenleri son derece güçlü olduğu için gebelikte kullanımına dikkat etmek gerekir. Cildi hassas olanlarda cilt sorunlarına yol açabilir. Adet kanamasını yoğunlaştırır çünkü pıhtılaşmayı önler. İlaç kullananlar aşırı kekik tüketmemelidir. Kekik, en çok da gün içinde aşırı kekik çayı tüketenlere dokunur. Kekik çayı, günde bir kupayla sınırlanmalıdır.

KİMYON

Kimyonun kilo kontrolünde faydalı olduğunu biliyor musunuz?
Kimyonun kilo kontrolünde faydalı olduğunu biliyor musunuz?

Kimyonun ana vatanı Mısır’dır. Kuzey Afrika, Ortadoğu, Çin, Hindistan, Meksika, Türk mutfaklarında geniş yer tutar. Kimyon, özellikle et yemeklerinde, salatalarda kullanılır. Ülkemizde Eskişehir, Ankara ve çevre illerde yetiştirilir.

Yararları: Demir, magnezyum ve manganez gibi mineraller ile B ve E vitamini açısından zengindir. Lif kaynağıdır. Sindirim sisteminin sağlığında etkilidir. Gaz, hazımsızlık, midede ve bağırsaklarda şişkinlik sorunlarına iyi gelir. IBS hastalarına tavsiye edilir. Demir zengini olduğu için kırmızı kan hücrelerinin üretiminde etkilidir. Kilo kontrolünde faydalıdır bu yüzden diyetlere dâhil edilmesi önerilir. Uyku düzenini sağlayan melatonin hormonunun üretimine katkıda bulunduğu için uykusuzluğa da iyi gelir. Tümör hücrelerinin büyümesini önlediği için kanserle savaşır. Antifungal, antiinflamatuar ve antibakteriyel özellikleriyle soğuk algınlığına karşı etkilidir. Bağışıklığı güçlendirir. Anne sütünü artırır. Hafızayı güçlendirir. Düzenli kullanımı hipoglisemiyi azalttığı için diyabet tedavisinde etkilidir. Solunum düzensizlikleri ve astım tedavisinde kullanılır.

Yan etkisi: Fazla tüketilmesi halinde midede yanma, geğirme ve sindirim sorunlarına yol açar. Yine fazla tüketilirse glikoz seviyesini etkiler. Kan pıhtılaşmasını yavaşlattığı için kan inceltici ilaç kullananlara tavsiye edilmez. Uzun süreli kullanımda ise böbrek ve karaciğer hasarına yol açar.

NANE

Nane; mide ağrısı, bulantı, hazımsızlık gibi rahatsızlıklara karşı etkili.
Nane; mide ağrısı, bulantı, hazımsızlık gibi rahatsızlıklara karşı etkili.

Anavatanı Orta Avrupa ve Asya olan nane daha çok baharat ve bitki çayı olarak kullanılır. Dünyanın hemen her bölgesinde yetişen 90’a yakın farklı nane türü bulunur. Uçucu yağ bakımından da zengindir. Halk hekimlerinin gaz giderici, mide yatıştırıcı, kusma ve bulantıyı önleyici etkisi nedeniyle kullandığı nanenin çayı da diüretik ve serinleticidir.

Yararları: Sindirime yardımcıdır. Mide ağrıları, bulantı, kusma, midedeki gaz, hazımsızlık, IBS gibi sindirim sorunlarına karşı etkilidir. Mentol olarak bildiğimiz yağı gaz söktürücü ve soğuk algınlığı tedavisinde ve burun tıkanıklığını gidermede buğu olarak tercih edilir. Çayı, baş ağrılarına iyi gelir. Fitoterapik araştırmalar nane çayının dikkati artırdığını ve hafızayı güçlendirdiğini ortaya koymuştur.

Yan etkisi: Safra taşı olanların naneyi dikkatli kullanması gerekir. Aşırı nane yağı kullanmanın da zehirleyici etkisi bilinmektedir. Yine nane yağı bazı hassas ciltlerde tahrişe sebep olabilir. Aşırı nane çayı içmek ise mide yanmasına yol açabilir.

PUL BİBER

Pul biber, aşırı tüketildiğinde vücutta şişkinliğe sebep olabilir.
Pul biber, aşırı tüketildiğinde vücutta şişkinliğe sebep olabilir.

Tüm dünyada en çok Çin, Meksika ve Türkiye’de üretilen pul biber, gerçekte acı ve kırmızı renkteki biberin kurutulup öğütülmesinden elde edilen bir baharattır. Öğütme işlemi sonrasında pul pul olan biber nedeniyle bu adı taşıyan pul biber, içerdiği kapsaisin isimli biyoaktif madde ile iltihabi hastalıkları ve kanseri azaltan bir etkiye sahiptir.

Yararları: Kapsaisin sayesinde başta prostat kanseri olmak üzere pek çok kanser türüne karşı koruyucu etkiye sahiptir. Metabolizmayı hızlandıran pul biber bu sayede yağ yakımını da artırır. Araştırmalara göre bu amaçla her öğünde bir gram pul biber yemek yeterlidir. Kalp sağlığını koruyucu ve kalp hastalıklarını önleyici etkiye sahiptir. Yoğun miktarda acı biber tüketilen toplumlarda kalp hastalıklarına ve felce daha az rastlanır. Pul bibere rengini veren karotenoid bileşikleri ise antioksidan özelliktedir ve hem kronik hastalıkların tedavisinde hem stresle mücadelede etkilidir.

Yan etkisi: Aşırı tüketilirse vücutta ağrı, şişkinlik ve kızarmaya sebep olur. Aşırı tüketimi ayrıca ağrı nöronlarını etkisiz hale getirerek, vücudun uyarı sinyallerinden biri olan ağrının ortaya çıkmasını önler. IBS hastalarında ishal ve karın ağrısına yol açtığı için pul biberi ölçülü tüketmeleri şarttır. Satın alınan pul biber daima yeni üretilmiş ve güvenli yerde saklanmış olmalıdır; aksi durumda içinde üreyen küfler sağlığı olumsuz etkiler.

BİBERİYE

Biberiye, göz sağlığı için faydalı baharatlar arasında.
Biberiye, göz sağlığı için faydalı baharatlar arasında.

Görsel Kaynağı

Biberiye tüm Akdeniz havzasında doğal olarak yetişir. Çalı görünümünde bir bitkidir. Uzun, parlak, iğne biçiminde sert yapraklarıyla tanınır. Halk hekimliğinde kabızlığa karşı, idrar söktürücü ve ağrı giderici olarak kullanılır. Çeşitli et, balık ve tavuk yemeklerinin vazgeçilmezidir.

Yararları: Antioksidan etkiye sahiptir ve bu sayede bağışıklık sistemini güçlendirir. İltihaplanmayı önler. Serbest radikallerin olumsuz etkilerinden vücudu korur. Anti kanserojendir. Hatta içerdiği karsonik ve rosmarinik asidin kanser hücrelerini öldürdüğü saptanmıştır. Baş, migren ve romatizma ağrılarına iyi gelir. Zihinsel yorgunluğu ve stresi azaltırken hafızayı güçlendirir. Göz sağlığı için faydalıdır.

Yan etkisi: Fazla tüketilmesi halinde bulantı, böbreklerde hasar ve ciltte alerjiye sebep olabilir. Hamile ve emziren kadınların fazla biberiye kullanmaması gerekir. Bileşiğindeki salisilik asit benzeri madde yüzünden Aspirin ve kan sulandırıcı ilaç içenlerin tüketmemesi gerekir. Kanama riskini artırabilir. Tansiyon hastalarının kullandığı ilaçların etken maddesiyle etkileşime girebildiği için çayı ölçülü içilmelidir.

KİŞNİŞ

Kişniş, C vitamini kaynağıdır.
Kişniş, C vitamini kaynağıdır.

Anavatanı Akdeniz çevresi olan, aşotu veya kizni olarak da bilinen kişniş, aynı adı taşıyan bitkinin tohumlarının öğütülüp toz haline getirilmesiyle elde edilir. Türkiye’nin her bölgesinde bulunan kişniş asıl olarak Burdur, Isparta ve Konya’da yetiştirilir. İçeriğinde birbirinden farklı 11 ayrı yağ ve altı ayrı asit bulunur. Çorbalarda ve yemeklerde kullanılan kişniş et ve balık yemeklerinde ama en çok da tavuk yemeklerinde tercih edilir.

Yararları: Bileşimindeki yağ ve asitler romatizma ve artrit kaynaklı şişlikleri iyileştirmede etkilidir. Dezenfektan, zehri etkisiz hale getirme, antiseptik, antifungal ve antioksidan özellikleriyle egzama, cilt kuruluğu ve mantar sorunlarında kullanılır. Kolesterolü düşürür. C vitamini kaynağıdır. Kalp ve damar hastalıklarına karşı da etkilidir. Böbreklerin çalışmasını düzenler, sindirime faydalıdır, ishale iyi gelir. Ağız yaraları, uçuk ve ağız kokusuna karşı eskiden beri kullanılmaktadır. İçerdiği demir oranı yüksek olduğu için kansızlığa karşı yararlıdır. Yorgunluğu giderir. Hafızayı güçlendirir, dikkati artırır. Kalsiyum kaynağı olduğu için kemikleri güçlendirir. Enerji verir. Bahar nezlesine ve mevsimsel alerjilere karşı etkilidir. Göz sağlığı üzerinde olumlu etkileri olduğu da bilinmektedir.

Yan etkisi: Zararı yok denecek kadar azdır, yine de cilt alerjisine sebep olabilir. Nadiren rastlansa da güneş yanığı riskini artırabilir. Hamile kadınların kullanması sakıncalı olabilir.

ÇÖREKOTU

Çörekotu, Türkiye’de en çok Bursa, Afyon ve Sivas’ta yetişiyor.
Çörekotu, Türkiye’de en çok Bursa, Afyon ve Sivas’ta yetişiyor.

Görsel Kaynağı

Güneybatı Asya, Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika’yı kapsayan alanda yetişir. Aslında bir ot olan çörekotunun küçük siyah tohumları baharat olarak kullanılır. Bileşimindeki çoklu yağ asitleri, fenolik bileşikler, protein, diyet lifi, çeşitli vitamin ve mineraller olduğu için yüzyıllardır sağlık ve tedavi amaçlı kullanılmaktadır. Türkiye’de çok Bursa, Sivas ve Afyon’da yetiştirilir.

Yararları: İçerdiği antioksidan etkili bileşikler, yağlar, protein, lif ve mineraller ile baş tacı bir baharattır. Antioksidan bileşikleriyle vücudu serbest radikallerin olumsuz etkisine karşı korur. İltihaplanma kronik hastalık riskini azaltır. Yağı, kolesterol seviyesini düzenler. Kansere karşı koruyucudur, özellikle akciğer ve kolon kanserinde kanserli hücre oluşumunu durdurur. Kan şekerinin ani yükseliş ve düşüşünü önler. Alerjik astımlılarda nefes almayı kolaylaştırır. Kalp dostudur. Hipertansiyona karşı bünyeyi korur. Karaciğeri korur ve fonksiyonlarını güçlendirir.

Yan etkisi: Hamilelerin çok miktarda tüketmesi sakıncalı olabilir. Yağı, bazı hassas kişilerde cilt sorunlarına yol açabilir. Kan sulandırıcı ilaç kullananların az miktarda tüketmesi gerekir. Düşük tansiyona sahip kişilere önerilmez. Diyabet hastalarının çörekotu yağı kullanması kan şekeri seviyesini çok düşüreceği için önerilmez.

ZERDEÇAL

Zerdeçal, süt ve yoğurt ile birlikte tüketilebilir.
Zerdeçal, süt ve yoğurt ile birlikte tüketilebilir.

Anavatanı Güney Asya, özellikle de Hindistan olan zerdeçal, yumru köklü bir bitkidir ve işlendikten sonra baharat olarak kullanılır. Hint safranı olarak bilinen zerdeçal, parlak açık sarı-turuncu yumrularıyla Hint mutfağının vazgeçilmez ve halk hekimliğinin de şifa kaynağı bitkisidir. Renk, lezzet ve hafif acı tat vermek üzere yemeklere ve salatalara eklenir. Kırmızı et ve tavuğun marinasyonunda lezzeti artırır. Süt, yoğurt ve bala eklenebilir. Dünya zerdeçal üretiminin yüzde 80’den fazlası Hindistan’da yapılır. Türkiye’de ise yetiştiriciliği deneme aşamasındadır.

Yararları: Lif, B6 vitamini, demir ve manganez bakımından son derece zengindir. Depresyon belirtilerini giderir, tedavisinde yardımcı olur. Cilt sağlığına olumlu etkileri vardır, cildin yaşlanmasını geciktirir. Bağışıklığı güçlendirir, soğuk algınlığı ve nezleye karşı korur. İçerdiği kurkumin güçlü bir antioksidandır ve enflamasyonu önlerken kronik ağrıları da azaltır. Vücudu serbest radikallerin zararlarına karşı korur. Eklemleri romatizmaya karşı destekler. Kalp sağlığı üzerinde koruyucu etkisi olduğu için felç ve inmeye karşı vücudu destekler. Kanserli hücrelerin gelişimini önler. Göğüs, kolon, prostat ve akciğer kanserine karşı koruyucudur.

Yan etkisi: Aşırı tüketilmesi, vücutta demir emiliminin azalmasına sebep olur. Baharat olarak kullanılan zerdeçalın zararı yoktur ancak hassas bünyelerde mide ve bağırsaklarda rahatsızlığa sebep olabilir. Hamilelerin fazla tüketmesi sakıncalıdır. Kan pıhtılaşmasını da yavaşlatır.

SUMAK

Sumak, hazmı kolaylaştırır ve iştah açar.
Sumak, hazmı kolaylaştırır ve iştah açar.

Sakızağacı familyasından olan sumağın anavatanı Ortadoğu ve Asya ülkeleridir. Türkiye’de ise Adana, Mersin, Gaziantep, Şanlıurfa ve İzmir’de kendiliğinden yetişir. Meyveleri kurutulduktan sonra tuzla öğütülür ve hem salatalara hem de yemeklere ekşimsi bir tat verir. Bitkisel çaylar dışında yaprakları ishal ve kan kesici özelliği sahip olduğu için eczacılıkta, meyveleri ise kırmızı boya verdiği için kumaş ve derinin boyanmasında kullanılır.

Yararları: Antioksidandır. Kanser, felç ve kalp krizine yol açan serbest radikallere karşı savaşır. Yaşlanmayı geciktirir. Kolesterol seviyesini düzenler. Obez hastaların trigliserid, LDL ve kolesterol seviyesini düşürdüğü gözlemlenmiştir. Kan şekeri seviyesini düzenleyerek insülin direncini önler. Hazmı kolaylaştırır ve iştah açar.

Yan etkisi: İnsan sağlığı üzerinde çok nadiren olumsuz etkisi görülmüştür. Kuruyemişlere karşı alerjisi olanların sumak tüketimini sınırlaması tavsiye edilir. Yine çok nadiren kaşıntı ve deri döküntüsüne sebep olabilir. Kolesterol düşürücü veya diyabet ilaçları kullananların az sumak tüketmesi gerekir. Çok miktarda tüketilirse kabızlığa sebep olabilir.