Yaş ilerledikçe kadında da erkekte de uyurken horlama artıyor. Sadece çift yaşamına değil sağlığa da olumsuz etkisi olan horlamanın, farklı nedenleri ve buna göre de çeşitli tedavi yöntemleri mevcut. Horlama hakkında merak ettiğimiz tüm detayları Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Güven Güvenç anlattı.
Havanın, uykuda daralmış olan üst solunum yolundan geçerken çevresindeki yumuşak dokuları titreştirmesiyle ortaya çıkan sese horlama deniyor. Şiddeti 70-75 desibele kadar çıkan hatta bazen 100 desibele bile ulaşan horlama, genç erkeklerde genç kadınlara göre daha yaygın. İki cins arasındaki bu fark 50’li yaşlardan itibaren azalıyor.
Horlamanın geçerli ve tamamen etkili bir tedavisi yok. Tedavi türü daha çok horlamanın nedenine göre belirleniyor. Örneğin, nedeni alerjik rinit ise burun deliklerindeki tıkanıklığı açmaya yönelik müdahaleler veya burun bandı kullanımı işe yarayabiliyor. Alkol ve sakinleştirici ilaç alımını azaltmak, yan yatarak uyumak gibi yöntemler de horlamayı azaltabiliyor.
Kronik horlama için tedaviler
Bir nedene bağlı olarak dönemsel ortaya çıkanlar dışında yani kronik horlamalar da ise daha ciddi bir tedavi gerekebiliyor. Özellikle evde kendi kendini tedavi etme yoluna başvurulmaması öneriliyor. Yapılması gereken bir kulak-burun-boğaz doktoruna veya uyku uzmanına görünmek. Bu uzman kişilere, geceleri dişlere yerleştirilen bir aparey önerebilir. Farenksin serbest kalmasını sağlayan apareyler horlamayı büyük ölçüde kesiyor. Kronik horlamanın nedenlerinden bir diğeri de burundaki polipler. Bu durumda poliplerin alınması gerekiyor. Eğer kronik horlama bademciklerden, burun etinden, burun veya damağın şeklinden kaynaklanıyorsa cerrahi yönteme başvuruluyor.
Uyku apnesi sendromu sağlığı tehdit ediyor
Horlamak basit bir gürültü kirliliğinden çok daha fazlasına işaret edebiliyor. Günümüzde yapılan araştırmalar, kronik olarak horlayanların sağlıklarının tehlikede olabileceğini gösteriyor. Çünkü horlama sırasında, anlık da olsa nefes kesilmesine neden olan uyku apnesi sendromu yaşanıyor. Uykudaki kişi nefes alıp vermeyi durduruyor, 10 ila 30 saniye kadar ağzı açık kalıyor ve gürültülü bir biçimde tekrar nefes almaya başlıyor. Yeterince oksijen alamayan bu kişiler sabah yorgun uyanıyor, kimi zaman yorgunluğa baş ağrısı da eşlik ediyor. Uyku apnesinin belirtileri arasında gece sık sık tuvalete gitme, çarpıntı, hafıza sorunları yer alıyor. Kesin teşhis için bir uyku kliniğine gidip uyku sırasındaki solunumu kaydettirmek gerekebiliyor. Ciddi uyku apnesi sendromu vakalarında gün içinde uyku hali, kilo alımı ve yüksek tansiyon gözlemleniyor. Bu tablo devam ettiğinde kalbe ve beyne de zarar verebiliyor.
Horlama tedavisinde başvurulan cerrahi yöntemler
Horlama cerrahisi yöntemleri arasında salt horlamaya yönelik yöntemler ya da horlamaya eşlik eden uykuda nefes durmasına (apneye) yönelik cerrahi yöntemler yer alıyor. Öncelikli olarak burunda kıkırdak kemik eğriliği (deviasyon) ya da burun eti gibi nefesi tıkayıcı sorunlar varsa bunlara yönelik cerrahi yöntemler ile burnun açılması gerekiyor. Burun cerrahisinin horlama üzerine etkisi aslında sınırlı. En sık kullanılan horlama cerrahisi yöntemleri ise hastanın anatomik sorunlarına göre uygulanan yumuşak damağın kısaltılması ve sertleştirilmesi, bademciğin alınması ve gerekirse küçük dilin kısaltılmasına yönelik. Apne söz konusu olduğunda ise dil kökü cerrahi yöntemini bu listeye ilave edebiliriz. Söz konusu olan bir çocuk hasta ise en sık uygulanan yöntem geniz etinin alınmasıyla birlikte bademciğin küçültülmesi ya da alınması şeklinde özetlenebilir.
Yaşam tarzının etkisi
Horlamada tek başına cerrahi yöntemlere bel bağlamak mümkün değil. Bu sorunun çözümünde hastanın aktif katılımı da önem taşıyor. Örneğin; aşırı kilolu, yemek yiyip yatma alışkanlığı olan, sigara bağımlısı bir hastanın burnunda kıkırdak kemik eğriliği-burun eti şişliği varsa söz konusu kişinin burnunu bir operasyonla açmak, kilo verme ve sigarayı bırakma, geç saatte yemek yememe de eklenirse harika sonuçlar verebilir. Aynı hastaya mükemmel bir yumuşak damak cerrahisi ilave etsek bile yaşam biçimini değiştirmediği takdirde uzun dönemde başarılı olmak çok zor. Yine yumuşak damak ve bademciğe yönelik cerrahilerde kemik yapılara ilişkin eşlik eden sorunlar (çenenin geride olması gibi) mevcut değilse, hastanın yumuşak damağı ve küçük dili ne kadar uzun, bademciği ne kadar büyükse uygulanacak yumuşak damak cerrahilerin başarısı da o oranda artar.
Horlamaya apne eşlik ediyorsa…
Horlamaya apne eşlik ediyorsa hastaya mutlaka uyku testi yapılmalı. Söz konusu test sonucunda “ağır apne” mevcutsa klasik cerrahi yöntemler sorunun çözümünde yetersiz kalabiliyor. Bu hastalarda uyku sırasında basınçlı maske tedavisi uygulanmaktadır. Alt ve üst çenenin ameliyatla ilerletilmesi yöntemini ise ülkemizde hastaların büyük çoğunluğu kabul etmiyor. Bunun dışında robotik cerrahiler de dahil olmak üzere horlama ve apne için bir çok yöntem tarif ediliyor. Ancak yumuşak dokulara yönelik hiçbir yöntemin beş yıllık sonuçlarının “mucizevi” olduğunu söylemek mümkün değil.
Horlama çeşidine göre tedavi seçimi
Apnenin eşlik etmediği horlamada, burun tıkanıklığı olan hastaya önce burun cerrahisi uygulanmalı. Hastanın horlamanın azaltılmasına ilişkin yaşam biçimini değiştirme girişimine fırsat verilmeli. Ancak tüm bunlara rağmen yeteri kadar mesafe kat edilemezse, bademciğin alınmasıyla birlikte ya da bademcik alınmadan uygulanan anterior farengoplasti (yumuşak damağın sertleştirilip kısaltılması) operasyonuna başvurulabilir. Çocuk hasta grubunda ise bademciğin büyümesi söz konusu ise bademciğin tamamının alınması yerine küçültülmesi ve geniz etinin alınması uygundur.