Doğal ürünlere dönüş evde başlar!

Doğal ürünlere dönüş evde başlar!

Kentlerde sıkışıp kalan, doğadan uzaklaşan kentliler, özellikle temizlik ve gıda konusunda organik ürün arayışına giriyor. Peki, bu ürünlerin bir kısmını evde kolayca yapmanın mümkün olduğunu biliyor muydunuz? 

Organik ürünler kullanmak istiyorsunuz ama bu ürünler çok pahalı geliyor değil mi? Oysaki pek çok doğal ürünü kendiniz evde yapabilirsiniz. Örneğin bulaşık ya da çamaşır deterjanı yapmak için gerekli olan ham maddeleri, belli başlı e-ticaret sitelerinden temin ederek bu işe girişebilirsiniz. Veya evde nohutla mayalayabileceğiniz yoğurtla ve kefirle bağırsak floranızı düzenleyerek bağışıklık sisteminizi vitamin takviyeleriyle değil doğal yolla koruyabilirsiniz. Ve tabii ev alışverişinizi semt pazarlarından veya organik pazarlardan yapmak da güzel bir alternatif.

“Sirke ve karbonatla her şeyi temizlemek mümkün, çamaşır suyu başta olmak üzere kimyasallar bizi öldürüyor” diyen ve kendini “ekopolis” olarak tanımlayan ziraat mühendisi Erkan Şamcı'yla hem hayatımızda masum görünen ve bizi hastalıklara sürükleyen detayları, hem de doğal ve hazırlaması oldukça kolay deterjan yapımı tariflerini konuştuk.

Ekolojik hayat nedir?

İnsanın canlılarla, doğayla, toprakla yani çevresindekilerle olan ilişkisine ekoloji diyoruz. Literatürü değil günlük hayatta insanların doğru kabul ettiğini ya da anladığını esas alarak tanımlarsak ekolojik hayatı bir parça daha doğaya yakın, kimyasallarla kirletilmemiş bir yaşam tarzı olarak tanımlayabiliriz. Kimyasallarla kirletilmiş bir hayat sürüyoruz ve bu kirlilik sandığımızdan çok daha fazla hayatımızın içinde yer alıyor. Oturduğumuz evden tutun da, kullandığımız eşyalara kadar bizleri zehirleyen pek çok faktörle iç içeyiz. Bu kirlilik hali özellikle metropollerde öyle bir hal aldı ki açık havada dahi sağlıklı nefes alabilmek mümkün olamıyor.

İstanbul gibi büyük şehirlerde ekolojik hayat ne kadar mümkün?

Günlük yaşam devinimi içerisinde bütün geceyi geçirdiğimiz evimizin yapı malzemelerinin bize neler yaptığından haberimiz yok. Üniversitelerimiz de bu yapı ve inşaat malzemelerinin insan sağlığına etkileri üzerine araştırmalar yapmıyor. Enerji tasarrufuyla çevreciliği bağdaştıran bir kesim bulunuyor. Bir binada iyi mantolama yapıldıysa ve çok sağlam malzemeler kullanıldıysa o binanın çevreci olduğunu kabul ediyoruz; oysaki nefes almayan binalar insan sağlığı için ne kadar tehlikeli bilmiyoruz. Bu nedenle dışarıdaki havada ne kadar karbonmonoksit olursa olsun, sabahları mutlaka evinizi havalandırın. Yeni yapılmış bir binada kullanılan malzemelerin çıkardığı zararlı gazların etkisi ancak 10 yılda geçiyor. AVM'lerde ya da yeni nesil plazalarda kapalı sistem havanın devridaim edilerek içeriye verildiği, dışarıdaki havanın asla içeriye girmediği yerlerde yaşamak veya çalışmak lejyoner hastalığına kadar gidebilecek sağlık tehditlerine neden oluyor. Çok katlı binalarda balkonların olmaması, camların açılmaması o binanın havalandırılması şansını çok aza indiriyor. Yapay havalandırmanın bulunduğu ev ya da iş yerlerinde pek çok salgın hastalık çok kolay yayılabiliyor, mutasyona uğramış bakteriler bu tür sistemlerde çok daha fazla ürediğini biliyoruz.

Ben her fırsatta "cam açın" uyarısında bulunuyorum. Özellikle de otomobiliniz yeniyse zehirli gazlardan korunmak için camını açın. 

Ekolojik hayat market ürünlerini nasıl etkiledi? Market raflarında günlük sütler ve organik ürünler görüyoruz. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Organik sertifikalarını bağımsız kuruluşlar veriyor. Küçük Türkiye Haritası’ndan oluşan bir damga var, bu damgayı gördüğünüzde organik olduğunu anlayabilirsiniz. Organik sertifikası almak zor ve pahalı bu nedenle ürünler daha pahalı ama umut verici. İnsanların da artık talep etmesinden dolayı organik ürünlere bir dönüş söz konusu. Talep daha da artar ve pazar büyürse fiyatlar biraz düşebilir. Organik buğday diye bir şey maalesef kalmadı. Bir tek siyez buğdayı doğaldır. Tükettiğimiz bu doğal olmayan ürünler, hazım sorunlarına ve mide rahatsızlıklarına sebebiyet veriyor. 14 kromozomlu olması gereken buğdayda bugün 44 kromozom var. Genetiği oynanan gıdaları tüketiyoruz.

"Dünyayı titiz kadınlar kirletiyor"
Marketlerde satılan en zararlı temizlik ürünleri hangileridir? Nelere dikkat etmeliyiz?

Temizlik günlük hayatın içinde olmazsa olmaz. Çamaşır suyu reklamlarında, tuvaletten çıkan öcülü simgeler, çamaşır suyu kokusuyla temizlik algısını sürekli besliyor. Oysaki özel cihazlarla yapılan bakteri ölçümlerine göre mutfakta kullandığımız kesme tahtaları, tuvaletin içinden 50 bin kata daha kirli!

"Ben çamaşır suyu kokusunu duymadan temizlendiğine inanmıyorum diyorsanız" çamaşır suyu bağımlısınızdır. Ama unutmayın, psikolojik ve fizyolojik olarak bağımlılık yaratan çamaşır suları insan sağlığı için büyük bir tehlike. Temizlik yapan kadınlar sadece kendilerini değil aynı zamanda eşlerini, çocuklarını ve tüm aile fertlerini zehirliyorlar. Çamaşır suyuyla sirkeyi dahi karıştırsanız ortaya çıkan klor gazı ölümcüldür. Kemik erimesi, astım, koah gibi hastalıklara yol açarak sağlığı bozan bu bileşim, büyük oranda açığa çıkarsa çok kısa sürede ölüme sebebiyet verebilir. Bunun muadili karbonat, sirke, limon ve borakstır. Halıları karbonat ve sirkeyle silip, yüzey temizleyici olarak ılık suda eritilmiş boraksı rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Deterjanların kansere etkisi ile ilgili de binlerce araştırma yapılıyor ancak maalesef bunların paylaşılması noktasında bilimsel bir faşizm var. Cildimiz en büyük ağzımız ve örneğin halıları halı deterjanlarıyla siliyoruz, bu deterjanların yüzde 8'i halının üzerinde kalıyor, yalın ayak halıda oynayan çocuğunuzun cildi bu deterjanı ayak tabanından hızla emiyor.

Otomobil ve oda kokuları da sağlığımız için bir başka tehlike unsuru. Oda ve otomobil kokularının üzerinde bunu solumayınız uyarısı bulunuyor. Soluyamadığınız bir kimyasalı oda kokusu olarak evde nasıl kullanabiliriz? Kimse etiket okumadığından kokusuna göre karar veriyor, sağlığını düşünmüyor.

"Plastik diş fırçalarınızı atın, dişinizi eliniz ve karbonat ya da misvakla fırçalayın"

Verdiğiniz tariflerle, evde temizlik için kullandığımız tüm ürünlerin muadilini yapabileceğimizi anlatıyorsunuz. Sizden temel tüyolar ve tarifler alabilir miyiz?

Tüm temizlik ihtiyaçlarınız çok az malzemeyle hem de sağlıklı şekilde üretmeniz mümkün. Doğal rendelenmiş 1 yemek kaşığı zeytinyağlı sabun, 1 tepeleme yemek kaşığı çamaşır sodası, yarım kaşık karbonat, 1 tutam sofra tuzu, 1 yemek kaşığı boraksı karıştırarak doğal zararsız çamaşır deterjanı elde edebilirsiniz. Burada asıl lokomotif ürün, çamaşırı da yumuşatan ve köpürerek temizleyen çamaşır sodası. Bulabilirseniz boraks da ekstra hijyen sağlar. Boraks ülkemizden çıkan bir doğal temizlik ürünü ve sağlığa zararı bulunmuyor.

Bulaşık makinesi sanıldığı kadar enerji tasarruflu bir ürün değil, onun yanı sıra o kadar deterjan ve mutfak malzemesi iddia edildiği gibi 15 litre suyla temizlenmez. Bulaşık makinesindeki kimyasalın durulanması için 6 ton su gereklidir. Yine de kullanıyorsanız, 1 yemek kaşığı limon tuzuyla, yarım kaşık karbonatı sıcak suda eriterek makinedeki kirli tabak, bardakların üzerine serpin. Ekstra hijyen istiyorsanız yine bir parça eritilmiş boraks da ekleyebilirsiniz. Parlatıcı gözüne de sirke koyabilirsiniz.

Diş macunları ve fırçaları da büyük tehlike. Plastik diş fırçasından kopan mikro parçalar çocuğun vücuduna giriyor ve bu parçaları tanımayan bağışıklık sistemi östrojeni artırıyor ve küçük yaştaki kız çocuklarında meme kanseri görülme riski artıyor, erkek çocuklarda da meme büyümesi gerçekleşebiliyor. Diş macunu ne kadar köpürüyorsa içinde o kadar deterjan var demektir. Diş macunuyla kendinizi ve çocuklarınızı zehirlemek yerine, elinizi karbonata o da yoksa tuza batırarak dişlerinize sürerek temizleyin. Ya da yüzyıllardır kullanılan en güzel yöntem olan dişlerinize misvak sürerek dişlerinizi temizleyin. Böylelikle çocuğunuz diş macunu gibi zararlı bir maddeyi yutmaktan kurtulurken, tükürük bezlerinin çalışması da bozulmamış olur.

"Kuru temizlemeden sonra giysilerinizi havalandırın"

Kuru temizlemenin de sağlığa çok zararlı olduğuna dikkat çekiyorsunuz? Bunun yerine ne yapabiliriz?

Bugün üretilen giysilerin neredeyse yüzde 80'i kuru temizleme gerektiren etiketlere sahip. İnsanlar başka bir seçenekleri olmadığından bu giysilere kuru temizleme yaptırıyor. Kuru temizleme sistemlerinde çok ağır leke sökücüler kullanılıyor. Kuru temizleme yapıldıktan sonra kaplanan naylonla birlikte bu kimyasallar giysinin iyice içine siner ve daha da zararlı hale gelir. Bu giysiyi gardırobunuza astığınızda buharı diğer giysilerinize de geçer, bunu önlemenin en iyi yolu naylondan çıkararak giysiyi en az iki gün havalandırmaktır. Ekolojik kuru temizleme üzerinde çalışıyorum, kumun eritilmesi suretiyle dünyada birtakım denemeler var. Piyasada da bir kaç tane gördüm ama yine aynı kimyasalı kullanıyorlar, bir kez daha arındırdıklarını söylüyorlar.