Koronavirüs salgını sürecinde bağışıklık sistemini güçlü tutmak isteyen pek çok kişi doğal ve organik ürünlere yöneldi. Öyle ki organik üretim yapan çiftlikler siparişlere zor yetişiyor.
Koronavirüs salgını dünyanın dört bir yanını etkisi altına almaya devam ediyor. Hem bireysel hem de toplum sağlığının bilincinde olan herkes elinden geldiğince çok önlem alıyor. Koronavirüs salgınından korunmak için altın kural olarak kabul edilen sosyal izolasyona uyan insanların ikinci sığınağı ise organik besinler. Salgın ve beraberinde ev karantinasında geçirdiğimiz bu günlerde, sağlık konusunda daha duyarlı hale gelen birçok insan bağışıklık sistemini güçlü tutmak adına organik ürünler tüketmeye özen gösteriyor.
Organik tarım yapan çiftlikler ise ilaç kullanmadan ürettikleri, dalından taze taze topladıkları mahsulleri ya da günlük süt ve yumurtaları isteyenlerin kapısına kadar getiriyor. Öyle ki üreticiler salgın sonrasında taleplere güçlükle yetişiyor. GFK araştırma şirketinin, salgınının hissedildiği bu dönemde yaptığı bir araştırmanın sonuçları da organik ürünlere yönelik talep artışını destekliyor. Araştırmaya göre Türkiye'de her üç kişiden ikisi, alacağı ürünün organik olmasına dikkat ederken yüzde 54'ü de yapay içerik maddelerinden arındırılıp arındırılmadığına dikkat ediyor.
Öte yandan organik tarım ve hayvancılık yapan çiftlikler de salgın süresince hijyen kurallarını sıkılaştırmış durumda. Ürünler hazırlanırken herkes mutlaka maske, eldiven ve galoş kullanıyor. Soğuk zincirin bozulmaması için ekstra hassasiyet gösteriliyor. Teslimatlar kargo şirketleri yerine sadece çalışanlar tarafından yapılıyor.
En çok yumurta, tereyağı ve pekmez isteniyor
Manisa'da organik tarım ve çiftçilik yapan Sevgi İnce, bu sıralar doğal ve organik beslenmek isteyenlerin sık sık aradığı isimlerden. Organik beslenmeyi yaşam tarzı haline getirmiş kesimin yanı sıra koronavirüs salgınıyla birlikte yediklerine içtiklerine dikkat eden kişi sayısının arttığını söyleyen Sevgi İnce, “Bu dönemde talep artışı var. Ama keşke bu salgın olmadan da insanlarımız farkında olup çocuklarını doğumdan itibaren daha doğal besleyip bağışıklık güçlendirme konusunda önlemlerini alsaydı ve ürünlerimize talep bu zamanda bu kadar artmasaydı. Müşterilerimiz bu sıralar en çok köy yumurtası, tereyağı, köy peyniri, tarhana ve kara üzüm pekmezi alıyorlar” dedi.
“Herkesin sofrası anne koksun”
Can sağlığını her şeyin önünde tuttuklarını anlatan Sevgi İnce sözlerini şöyle sürdürdü: “Virüs sonrası hijyen kurallarına iki kat dikkat ediyoruz. Ürünlerimizi paketleme ve hazırlama esnasında asla maske, eldiven ve galoşsuz çalışmıyoruz. Tarlamızın içerisinde bir köy evimiz ve hayvanlarımızın ahırları var. Tarlamız hem bizi hem hayvanlarımızı hem de doğala (toprağa) sevdalı herkesi doyuruyor. Köy kökenli bir ailede doğup büyüdüm. Annem sürekli bir şeyler üretirdi hani derler ya ‘taşı aş yapar’ diye işte aynen öyleydi. Salçamızı yediğimiz peyniri, zeytini, reçelleri her şeyi annem yapardı, sofralarımız hep annem kokardı. Buna özenerek büyüdüm. Sonra dedim ki ‘Herkesin sofrası anne koksun.’ Ben de bahçemizi herkese açtım şimdi ürettiğimiz her şeyi herkesin masasında anne sofrası yaptık.”
Salgın sonrası yoğunluğumuz arttı
İstanbul'da Silivri Akören Köyü'nde Hanımeli Çiftliği'ni işleten, organik süt ve süt ürünleri satan Mahide Çakmak da bu sıralar taleplere zor yetiştiklerini söylüyor. 7 bin civarında köy tavuğu, 90 adet de Simental cinsi büyükbaş hayvanı olduğunu ifade eden Mahide Çakmak, “Müşterilerimiz en çok doğal yumurta, günlük süt ve organik köy tavuğu talep ediyor bu sıralar. Koronavirüs salgını sonrası yoğunluğumuz arttı. Tarım Bakanlığı'ndan onaylı çiftliğimiz 15 günde bir veteriner kontrolünden geçiyor. Normalde müşterilerimiz istedikleri zaman ziyaret ediyorlardı fakat bu dönem ziyaretçi almamaya başladık. Gerek insan sağlığı gerek hayvanlarımızın sağlığı için çiftlik ziyaretlerini durdurduk. Çiftliğimizde her sabah toplanan ürünler frigolu araçlarımızla müşterilerimizin kapısına kadar servis ediliyor. Her semtin belirli teslimat günleri var. Bu sıralar insanlar evlerinden çıkamadığı için siparişler çoğaldı. Biz en hızlı şekilde cevap vermeye çalışıyoruz. Bazı zamanlar gecikme olabiliyor saatlerde ama müşterilerimiz anlayışla karşılıyorlar” dedi.
Bağışıklığı güçlendiren mor ekmek
Koronavirüs salgını nedeniyle doğal ve organik ürünlere yönelenlerin bir diğer tercihi de mor ekmek. İçeriğindeki antosiyanin sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiren ve diyabet, tansiyon, kalp-damar rahatsızlıkları, nefes darlığı, eklem ağrılarına iyi gelen mor ekmeği tüketenlerin sayısının arttığına dikkat çeken Rembir Gıda Müşteri İlişkileri Yöneticisi Seda Altun, şu bilgileri verdi:
“Mor ekmek organik gıdanın bir üst versiyonu olarak bilinen, insan fizyolojisi ve metabolik fonksiyonları üzerinde ilave faydalar sağlayan, hastalıklardan korunmada ve daha sağlıklı bir yaşama ulaşmada etkinlik gösteren fonksiyonel bir gıda. Bu nedenle son zamanlarda çok tercih ediliyor. Mor ekmek; yaban mersini, ekşi karadut, nar, vişne, patlıcan, böğürtlen, kırmızı soğan kabuğunun ileri teknolojik yöntemlerle moleküler saflaştırma sonucunda ekmeklik una katılan son ürün haline getirilmesi ile elde ediliyor. Sentetik herhangi bir kimyasal içermiyor. Mor rengin kaynağı; meyve, sebze ve çiçeklere mor, kırmızı ve mavi renklerini veren antosiyanin adlı pigment.”