Beyinde salgılanan melatonin, ‘sirkadiyen ritim’ adıyla da bilinen biyolojik saati düzenlemenin yanı sıra bağışıklık sistemini güçlendiren ve hücre yenilenmesini artıran önemli bir hormon. Peki melatoninin diğer faydaları, vücuda etkileri, kaynakları nelerdir? Doğal yollarla salgılanması nasıl artırılır?
Melatonin nedir, ne işe yarar?
Beynin orta bölgesinde yer alan epifiz bezinin salgıladığı melatonin hormonu, saymakla bitmeyen faydalarıyla son yıllarda tıp dünyasının gündeminden düşmüyor. Önemli bilimsel araştırmalara konu olan ve bambaşka yararları keşfedilen melatoninin en bilinen etkisi uyku düzenini sağlamaktır. Melatonin hormonunun diğer faydaları;
● Uyku kalitesini belirgin şekilde artırır.
● En güçlü antioksidan olarak da bilinen melatoninin yaşlanmayı geciktirici etkisi bilimsel olarak ispatlanmıştır.
● Bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiği için kişileri hastalıklara dirençli hale getirir. Enfeksiyon ve bağışıklık sistemi problemlerine karşı bedeni korur.
● Birçok kanser türüne karşı koruyucu olduğu ortaya çıkmıştır. Özellikle meme ve kolon kanseriyle savaşır. Düzenli kullanımının kanser tümörlerini küçülttüğüne dair çalışmalar mevcut.
● Stres ve kaygı bozukluğu gibi psikolojik problemlere iyi gelir.
● Fizyolojik sağlık kadar psikolojik sağlık üzerinde de olumlu etkileri vardır.
Melatonin hormonu eksikliğinde uyku bozuklukları, çarpıntı, sürekli yorgunluk, cinsel işlev bozuklukları, depresyon ve erken yaşlanma belirtileri ortaya çıkmaya başlıyor. Tüm bu problemler de ne yazık ki bedeni çok daha ciddi ve kronik hastalıklara açık hale getiriyor. Bu nedenle melatonin hormonu ve kaliteli bir uyku düzeni iyi bir hayat sürmek ve sağlıklı yaşlanmak için olmazsa olmaz diyebiliriz.
Melatonin salgılanması için uygun koşullar oluşmalı
Melatonin hormonu salgılamak için en önemli koşul bulunulan ortamın karanlık olmasıdır. Hava aydınlıkken veya yapay ışık bulunan bir ortamda melatonin salınımı dururken karanlık bir ortamda beynimiz yeniden salgılamaya başlıyor. Akşam 21:00’dan sonra salınımı yavaş yavaş artmaya başlayan melatonin, gece 02:00 ve 04:00 saatleri arasında zirve noktasına ulaşıyor. Bu nedenle bu saatler arasında derin uykuda olmak hormonun pozitif etkilerini görebilmek için fazlasıyla önemli. Kış aylarında gecelerin uzaması melatonin hormonu miktarını artırıyor. Yaş, melatonin miktarını etkileyen bir diğer önemli faktör. Yaşla birlikte azalan melatonin nedeniyle yaşlılar gençlere oranla çok daha az uyur ve sabahları erken bir saatte uyanabilirler.
Melatonin düzeyini artırmak için öneriler
Melatonin hormonunun doğal yollarla salgılanmasını artırmak için aşağıdaki maddelere dikkat edilebilir:
● 23:00 – 05:00 saatleri arasında uykuda olmak,
● Kafein, alkol ve sigara tüketimini bırakmak,
● Işık kaynağı hiç olmayan, karanlık bir odada uyumak,
● Yatak odalarında cep telefonu, televizyon, bilgisayar gibi elektromanyetik dalga yayan cihazlar bulundurmamak,
● Uyumadan önce yemek yememek,
● Uyku saati yaklaşırken cep telefonu, tablet veya bilgisayar ekranına bakmamak,
● Her akşam uyumadan bir saat önce üç ile 10 mg arasında değişen melatonin hormonu takviyelerinden almak.
Melatonini doğal yollardan almak için ayrıca triptofan aminoasidini artırmak gerekiyor. Triptofan mutluluk hormonu olarak da bilinen serotoninin sentezi için de kullanılıyor. Triptofan içeren yiyeceklere et, balık, çilek, peynir, muz, ceviz, badem, ıspanak, patlıcan, soğan, patates, mantar, domates, kabak, tohum ve keten tohumu örnek olarak verilebilir. Her ne kadar doğal yollarla salgılamak önerilse de takviye şeklinde de almanın bir zararı bulunmuyor. Özellikle geceleri çalışan insanlar için hap şeklinde melatonin takviyesi kullanmak doktorlar tarafından öneriliyor.
Melatonin koronavirüse yakalanma riskini mi azaltıyor?
Popular Science Dergisinde yer alan bir makaleye göre ABD Clevelead Kliniği’nin öncülüğünde yürütülen bir bilimsel çalışma, melatonin hormonunun COVID-19 pandemisine karşı etkili olabileceğine dair izler taşıyor. Cleveland Kliniği’ndeki COVID-19 pozitif hasta verileri üzerinde yapılan analizde melatonin kullanımı ile korona virüs testinin pozitif çıkma riskinin yüzde 30 azalması arasında bir bağlantı olabileceği saptanmış. Belli başlı araştırmalar sonucu elde edilen bu verilerin yeni bilim insanları ve farklı kurumlar tarafından da tasdik edilmesi gerekiyor. Bu nedenle dünya genelinde konuyla ilgili araştırmaların sürdürülmesi teşvik ediliyor.