Analog fotoğrafçılığın atan kalbi

Analog fotoğrafçılığın atan kalbi

Selçuk Coşkun yıllarını fotoğrafçılığa vermiş bir isim. Fotoğrafçılığın kalbinin attığı Sirkeci’deki Demir Han’da yer alan FilmBanyoda isimli dükkanında film baskı işleri ile ilgileniyor. Kendisi de amatör bir fotoğrafçı olan Coşkun, 90’lı yılların başında eline aldığı analog fotoğraf makinesi ile fotoğrafçılığa adım atmış ve günümüzde hala da fotoğraf sevgisi devam ediyor.

Fotoğraf: Muhammed Enes Yıldırım / Anadolu Ajansı
Fotoğraf: Muhammed Enes Yıldırım / Anadolu Ajansı

Dijital fotoğrafçılığın 90’ların başında ortaya çıkmasından önce yalnızca “fotoğrafçılık” olarak bilinen analog fotoğrafçılık sanatı, günümüzde dijitale karşı mücadelesini sürdürüyor. Filmli makinelerle çekim yapılan, dijitale kıyasla zahmetli olsa da verdiği doğallık hissi ile öne çıkan bu sanat, amatör fotoğrafçılar arasında bir hayli popüler.

Dijital gelişmelerin analog fotoğrafçılığa ölümcül bir darbe vurduğu inancının aksine, geleneksel fotoğraf çekme sevdası her yıl artış gösteriyor. Sirkeci’nin yollarını aşındıran fotoğrafçıların uğrak yeri olan hanlar ve pasajlarda temeli analog fotoğrafçılıktan gelen dizi dizi dükkanlar yer alıyor. Özellikle Hayyam Pasajı’nın koridorlarına adım atanlar adeta bir amatör fotoğrafçılık merkezine girmiş oluyor.

Çocukluk hayalini gerçekleştirerek analog fotoğraf işinde otuz yıldan fazladır emek veren Selçuk Coşkun da dijitale kaymış bir sektörde sabır ve emek isteyen analog fotoğrafçılığın en tutkulu savunucularından biri. Sirkeci, Demir Han’daki tek odalı dükkanında film banyosu ve baskı yapıyor; amatör fotoğrafçıların hikayelerini dinliyor, kendi bilgilerini aktarıyor… Kendisiyle mesleğine, analog fotoğrafçılığa, Ara Güler’le tanışmasına dek uzanan yolculuğunu konuştuk. Otuz yıllık emeğin sonucu ortaya çıkan bilgi birikimi ile analog fotoğrafçılığı hayatta tutma mücadelesinde biz de onun adımlarını takip ettik.

Bize biraz kendinizden bahsetmek ister misiniz? Mesela ne kadar zamandır fotoğraf sanatıyla ilgileniyorsunuz, bu ilginiz nasıl başladı?

1971 yılı Ardahan doğumluyum. Fotoğraf eğitimimi İstanbul’da aldım. İlk olarak 1996 yılında Krear Fotoğraf Tasarım’da Mehmet Kısmet’in yanında asistan fotoğrafçı olarak başladım. Reklam ve moda fotoğraf çekimlerinde asistanlık yaptım. 2003 yılına kadar stüdyoda çalıştıktan sonra Mehmet Kısmet tarafından kurulan İstanbul Fotoğraf Merkezi’nde karanlık oda ve stüdyo eğitimlerinde asistanlık yaptım. O yıllarda Ara Güler, Nevzat Çakır, Ergün Çağatay, Alberto Modiano, Merih Akoğul, Gültekin Çizgen, Saygun Dura gibi fotoğraf sanatçılarıyla çalışma ve tanışma fırsatı buldum.

Analog fotoğrafçılığa adanmış bir mesleğiniz var. Sizin için analog fotoğrafçılığın önemi nedir? Günümüzde fotoğrafçılık çok dijitale kaymış gibi görünüyor, analog fotoğrafçılığa olan ilgi ne durumda?

Benim için analog her zaman dijital fotoğrafçılığın bir adım önünde olmuştur. Analog fotoğrafçılıkta üretim dijitale göre daha zahmetlidir. Fotoğrafın oluşum sürecine harcanan emek onun değerini artırmaktadır. Analog tecrübe gerektirir. Dijitalde olduğu gibi çektiğiniz fotoğrafı anında göremezsiniz. Banyo sırasındaki “nasıl çıkacak acaba” heyecanını asla dijitalde bulamadım. Özellikle siyah beyaz fotoğrafı karanlık odada basarken (loş kırmızı ışık altında) görüntünün kağıt üzerinde yavaş yavaş belirmesi tarif edilemez bir heyecan benim için. Bir dönem analog fotoğrafçılık biraz gözden düşmüştü, hele ki dijitalin yükseliş döneminde çok hüzünlü bir terk edilmişlik yaşamaktaydı. Son birkaç senedir üniversite gençliği tarafından yine rağbet görmekte. Bir dostumun tespitine göre sebebi de anne ve babalarının gençlik fotoğraflarındaki görüntülerine özenmeleri olsa gerek.

Selçuk Coşkun 30 yılı aşkın zamandır fotoğrafçılık mesleğini yapıyor. Fotoğraf: Muhammed Enes Yıldırım / Anadolu Ajansı
Selçuk Coşkun 30 yılı aşkın zamandır fotoğrafçılık mesleğini yapıyor. Fotoğraf: Muhammed Enes Yıldırım / Anadolu Ajansı

“ARA GÜLER'İN EĞLENCELİ BİR YAPISI VARDI”

Fotoğrafın yıkama ve baskı aşamaları gibi her alanında yer alıyorsunuz. Bize anlatmak istediğiniz ilginç anılar var mı, birlikte çalıştığınız ünlü fotoğrafçılar da oldu mu?

Ara Güler ve Ergün Çağatay ile karanlık odada baskı yapma fırsatım oldu. Ara Güler’in eğlenceli bir yapısı vardı. Çok gülerdik. Gültekin Çizgen’in Çanakkale Savaşı’na ait cam negatiflerini bastım.

Sirkeci’deki FilmBanyoda dükkanınıza gelen amatör fotoğrafçılara, fotoğrafçılığa başlamak isteyenlere verdiğiniz tavsiyeler var mı?

Laboratuvarımıza gelen gençler zaten internet kullanıcısı ve bilgiye kolayca ulaşabiliyorlar ama daha önce de belirttiğim gibi; analog tecrübe ister. Ben de naçizane tecrübelerimi paylaşıyorum genç dostlarımla. Anılarımı paylaşıyorum, gençler geçmiş ustaların adının geçtiği anıları dinlemeyi seviyor. Kimi zaman duayen fotoğrafçılar da ziyaret ediyor bizi. Bazen gençler sohbetlerimize denk gelir ve kimden tavsiye aldığını bilmeden çok önemli fotoğrafçılardan öğütler alabiliyorlar.

“Benim için analog her zaman dijital fotoğrafçılığın bir adım önünde olmuştur” diyor Selçuk Coşkun. Fotoğraf: Muhammed Enes Yıldırım / Anadolu Ajansı
“Benim için analog her zaman dijital fotoğrafçılığın bir adım önünde olmuştur” diyor Selçuk Coşkun. Fotoğraf: Muhammed Enes Yıldırım / Anadolu Ajansı

Fotoğraf yıkama ve baskısı evde yapılabilir mi? Yapmak isteyen nelere dikkat etmeli?

Evde baskı ve banyo işlemlerini yapmak mümkün. Tek ihtiyaç tamamen karanlık bir alan ve sabır diyebilirim. Renkli film banyosu ev ortamında biraz zor olur ama siyah beyaz film yıkamak ve baskı almak daha mümkün. Kimyasallarla çalışmak dikkat gerektirir. Hele ki alerjik bünyeniz varsa ortamın iyi havalandırılması iyi olur. Bu işi öğrenmek isteyen gençlere her zaman kapımız açık.

Her sanatçının hayalinde yaratmak istediği bir eser vardır. Sizin çekmeyi istediğiniz, hayal ettiğiniz bir fotoğraf karesi var mı? Genelde ne tarz fotoğraflar çekiyorsunuz?

Ansel Adams gibi zone sistem ile çalışıp Türkiye'de önemli ve güzel yerleri fotoğraflamak ve baskılarını yapmak isterdim. Genelde insan manzaraları çekiyorum, en sevdiğim tarz o diyebilirim.