Kağıt toplayan çocuklara fotoğraf çekmeyi öğretiyor

Kağıt toplayan çocuklara fotoğraf çekmeyi öğretiyor

Kağıt toplayan çocuklara fotoğraf çekmeyi öğretti ve onlara yeni bir meslek kazandırdı. Uzun yıllar uluslararası ajanslar için fotoğrafçılık yapan Mustafa Gülek, 2017 yılından bu yana geri dönüşüm işçilerine fotoğraf çekmeyi öğretiyor. 

Mustafa Gülek 40 yıllık fotoğrafçı ve aynı zamanda aktivist. Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden sosyoloji doktorası var. 2017’den beri kağıt toplayan Suriyeli ve Türkiyeli emekçilerin kaynaşmasını sağlamak için elinden geleni yapıyor. Ayrıca çocuk işçilerin günlük hayata adaptasyonu için birçok çalışma gerçekleştiriyor. Yaptığı çalışmalar üzerine Mustafa Gülek’le bir sohbet gerçekleştirdik.

2017’de çocuk işçilere fotoğraf dersleri vermeye başladınız. Peki öncesinde neler yapıyordunuz?

Ömrüm hep sosyal sorumluluk işleriyle geçti. Uzun yıllar Nijerya, Sudan, Irak ve Afganistan gibi savaş bölgelerinde fotoğrafçılık yaptım. Uluslararası haber ajanslarına fotoğraf çektim. Hâlâ da çekiyorum zaman zaman. Yani hayatımı fotoğrafla kazanıyorum.

Savaş bölgelerinde çalışmamın asıl amacı çocuklar için. Çünkü savaşlardan en çok çocuklar etkileniyor. Onlar için neler yapılabilir, diye yola çıktım. Dünyada bu konu üzerine çalışan birçok aktivist var. Onlara el vermeye çalıştım. 

“Amacım Suriyeli çocuklarla Türkiyeli yurttaşların kaynaşmasını sağlamak”
“Amacım Suriyeli çocuklarla Türkiyeli yurttaşların kaynaşmasını sağlamak”

Türkiye’ye döndükten sonra neler yaptınız?

Savaşın ardından Suriye’den çok fazla kişi Türkiye’ye geldi. Bavulunu kapan buraya geldi, diyebilirim. Fakat onlara gelişmiş ülkelerdeki gibi topluma intibak hizmeti verilemedi. Ardından ben de Türkiye’ye döndüm. Suriyelilerin Türkiye’ye göç ettiği sırada, Suriye sınırı Adana’ya yakın diye ben de Adana’ya gittim. Oradan sınıra birkaç saatte gidebiliyordum. Gözlemlerin sonucu buradaki göçmen gençlerin kağıt toplama işiyle uğraştığını gördüm.

Kağıt toplama işi bugün sektör olarak herkese açık. 250 liraya çekçekli araba alırsan başlarsın bu işe. Bu aktif çöp toplama işini, Türkiye’de yoksul çocuk ve genç yurttaşlarımız yapardı genelde. Fakat Suriyeli gençler ve çocuklar hesapsız, kitapsız devletin hiçbir politikası olmadan Türkiye’ye geldiklerinde paraya ihtiyaçları vardı ve yapacak bir işleri yoktu. Böylece genç ve çocuk yaştaki Suriyeliler kağıt toplamaya başladılar. Sonrasındaysa Türkiye’de atık toplayanlarla Suriyeliler arasında büyük bir çatışma olduğunu gördüm. “Şu mahalle senin, bu mahalle benim” gibi bölge kavgaları oluyordu. Bu fikirden yola çıktım. 

Mustafa Gülek: “Amacım salt meslek olarak fotoğraf öğretmek değildi. Suriyelilerin topluma katılabilmesini sağlamaktı.”
Mustafa Gülek: “Amacım salt meslek olarak fotoğraf öğretmek değildi. Suriyelilerin topluma katılabilmesini sağlamaktı.”

Ne tür çalışmalar yaptınız?

Bu çocuklarla konuşup aralarına girdim ve onlara meslek öğretmeye karar verdim. Hiçbir şey yapamasam bile Türkiyeli vatandaşlarımızla Suriyeli vatandaşlarımızın kaynaşmasını, birbirlerini anlamasını ve tanışmalarını sağlarım, dedim. Acaba bu kavgalara sevgi aşılayabilir miyim, diye düşündüm. Bu işe böyle başladım. Yani amacım salt meslek olarak fotoğraf öğretmek değildi. Suriyelilerin topluma katılabilmesini sağlamaktı.

Sonra karar verdim. Yaklaşık altı ay bu çocuklarla beraber vakit geçirdim. Amca, abi, baba… İçlerinden nasıl gelirse öyle hitap ettiler bana. Önce bana güvenmelerini sağlamaya çalıştım. Çünkü insana güvenecekler ki sana içini açsın. Sabah erkenden kalkıp onlarla aylarca zaman geçirdim. Sonra gençlere fotoğraf çekmeyi isteyip istemediklerini sordum. Onlar da “Valla abi olur.” dediler. Suriyeli çocuklar da yavaş yavaş Türkçe öğrenmişlerken baktım aralarındaki kavgalar da azalmaya başladı.

Sonra kendi kendime dedim ki “Demek ki amacım iyi bir amaç, hadi devam edeyim.” 15 Suriyeli,15 de bizim yurttaşımız 30 kişiyle başladık derslere. Ardından onların eğitimlerini bitirdim. Mahallelerde ufak baraka gibi küçük dükkanlar var. Orada atık ayrıştırması yapılır. Eğitimleri bu atık toplama istasyonlarında yaptık. Depolarda onlar işlerini yaparken kenarda bir köşede de fotoğraf çekmeyi öğretiyordum. Sadece pazar günleri eğitim veriyordum.

“Üç çocuk düğün fotoğrafçısı olarak çalışmaya başladı.”
“Üç çocuk düğün fotoğrafçısı olarak çalışmaya başladı.”

Meslek kazandırdığınız çocuklardan ne gibi geri dönüşler aldınız?

500 kadar çocuğa eğitim verdim. “Fotoğraf konusunda çok yetenekli ve işini severek yapan birkaç çocuğa yeni bir meslek kazandırırım.” diye yola çıktım. Tabii asıl amacım Türklerle, Türkiye’de yaşayanların topluma adaptasyonlarını sağlamaktı. Suriyelilerin bizim kendi yurttaşımız kağıt toplayanlarla beraber derslere gelmesi benim için çok önemliydi. Bazı hafta sonları pikniklere giderdik ve orada dersler verirdim. Kaynaşmalarını, arkadaşlık duygularını ve sevgiyi aşılamak için elimden geleni yapardım. Bu anlamda yol katettiğimi görmek beni çok mutlu etti.

Meslek açısından da kazanımlarımız oldu. Mesela üç gencimiz şu an düğün fotoğrafçılığı yapıyor. Anadolu’da mahallelerin sokak aralarında düğünler oluyor. Bu düğünlerde dış mekan çekimleri yapıyor, düğünün fotoğraflarını, videolarını çekiyorlar. Hafta içi atık toplayıp hafta sonu fotoğrafçılık yapıyorlar.

Diğerleri ne oldu derseniz… Onlar da öğrenmiş oldular. Öğrenmenin yoksullukla bir bağlantısı yok. Yoksul olmak öğrenmeye engel değil. Arkadaşlık ortamı oldu mu, Türkiye’ye adaptasyon sağlandı mı? Oldu bence. Birilerine de örnek olduk. Böyle yürüdük gittik. Ardından bitirdim o işi çünkü maddi gücüm dayanmaz ona. Ben bunu tek başıma yapıyorum. Bir kurum veya dernekten destek almıyorum. Dolayısıyla kağıt toplama işini bitirdim. 

“Öğrenmenin yoksullukla bir bağlantısı yok. Yoksul olmak öğrenmeye engel değil.”
“Öğrenmenin yoksullukla bir bağlantısı yok. Yoksul olmak öğrenmeye engel değil.”

Şimdi neler yapıyorsunuz?

Şimdi çocuk işçilikle mücadele kapsamında belirlediğim sektörlerde, çocuk işçilerle ilgili çalışmalar yapıyorum. Şu an Van’dayım. Van’da olmamın nedeni de şu: Geçenlerde karneler alındığında, karnesi iyi olana hediye verildi. Karnesi iyi olmayan çocuk evden kaçtı, intihar etti gibi olaylar oldu. Ben de bir tweet attım. Twitter’ı aktif kullanıyorum. Dedim ki “Karnesi iyi olmayan çocuklarla ilgili bir karar verdim. Lütfen karnesi iyi olmayan çocuklarınız benim bulunduğum yere gelsin veya birkaç çocuk ayarlayabiliyorsanız beni çağırın. Onlara fotoğraf çekmeyi öğretelim.” dedim. Yaz tatillerini böylece iyi bir aktiviteyle geçirsinler. Epey talep aldım. Parayla yapmıyorum bu işi. Çocuklara üç gün eğitim verdim. Çocukların dışlanmasını önlemek için böyle bir şey yaptım. Burada altı çocuğa geldim. Dört gün içinde beş makine geldi. Düşünün. Birini buradaki çocuklara hediye edeceğim.

Adana, Antakya ve İçel’de gideceğim yerler var. Buralarda eğitimler verdim. Tabii herkes de bu işe sıcak bakmıyor. Sıcak bakan 200-300 kişi buldum. Onların arasından üç kişiyi fotoğrafçı yaptım. Nihayetinde hepsi fotoğraf çekmeyi öğrendi. Arkadaşlıkları pekişti. 
“Asıl ihtiyacımız olan şey fotoğraflar için ekipman.”
“Asıl ihtiyacımız olan şey fotoğraflar için ekipman.”

Hiçbir şekilde bu işten para kazanmıyorum, dediniz. Peki bir sponsora veya maddi desteğe ihtiyacınız var mı?

Var tabii. Ben hangi etkinliği düzenliyorsam aslında orada paraya ihtiyaç var. Twitter’dan bir duyuru yapmıştım; “Arkadaşlar böyle bir şey yapıyorum bana destek olur musunuz, eski kamera ne olursa bana yollar mısınız çocuklara eğitim vereceğim.” dedim. Tabii para anlamında değil. Twitter’da paylaştığım o tweet sayesinde bana 20 makine geldi. Bunların en az yarısı da yurt dışından geldi. Eski makineler. Buradaki amaç çocuklara kadraj nedir, vizör nedir, onları öğretmek. Geldi bana. Çok da iyi oldu. Ama sosyal medyada ve basında ses getirdi. O günlerde trend olduk. Çeşitli haber mecraları bizimle haber yaptı.

Tabii ben bunlar olsun diye yapmıyorum. O zamanlarda da ben cebimden para harcıyorum. Tabii bu çocuklara eğitim veriyorsun, yemek veriyorsun, çay içiriyorsun, pikniğe götürüyosun. Hepsinde ben harcıyorum. Sonuçta emekliyim, zengin bir adam asla değilim. Bu işe başlarken arkamda birileri olsun demedim. Sponsor olabilir ama şart kabul etmem. Bu çocuklara reklam yaptıramam. Parasızlık var mı, var. Destek olan oluyor mu, olan oldu. Para teklif eden de oldu. Ha yollayan olmadı mı, oldu. Onu da aldık ama bizim asıl ihtiyacımız olan şey fotoğraflar için ekipman.

Projenizi büyütmek için yaptığınız şeyler var mı? Ekstra bir adımınız olacak mı?

Şu an projemiz çeşitli çocuk işçilerle ilgili. Sokak arasında metal ve alüminyum döküm yapan birçok dökümhane var. İstanbul’da da bodrum katlarda var. Bunlar rögar kapağı döker veya belediyenin parklardaki banklarının ayak kısmındaki döküm demiri yapar. Bunları döken ve çok kötü şartlarda, ilkel metotlarla iş yapan dökümhaneler var. Buralarda çalışan çok çocuk var. Ben yıllardır çocuk işçiler için durmadan çalışıyorum.

Mangal kömürü örneğin. Onların imalatında çalışan çocuklar var. Onlara torakçı denir. Torakçıların içinden de bazı çocuklar seçtim. Diğer bir çalışmam ise sayacı denen ayakkabı imalatçılarında çalışan çocuklarla ilgili. Özellikle Suriyeli çocuklar çok buralarda. Oradan da Suriyeli çocukları seçiyorum. Bir program yapıp fotoğraf derslerine başlayacağız.

Bununla ilgili de bir destek verebilecek insanlar varsa çok iyi olur. Twitter adresimden de bilgi vereceğim. Destekler temin etmeye çalışacağım ki bu şekilde birkaç ekipman konusunda yardım alabiliyorum bazen.