Porsche Mobil 1 Supercup’ta yarışan ilk Türk, aynı zamanda Formula 1 Grand Prix’lerinde de yarışan genç sporcu Ayhancan Güven, en önemli motorsporları yarışlarında derece kazanan isimlerden. Dünyaya Türk pilotlarınların da olduğunu göstermek isteyen Ayhancan Güven’le bir sohbet gerçekleştirdik.
Motorsporlarına olan ilginiz ne zaman başladı? Kaç yıldır motorsporlarının içindesiniz?
Babam Hakan Güven eski bir yarış pilotu. Beni de çok küçük yaştan itibaren motorsporları dünyasına dahil etti. Beş yaşında ilk karting aracına binmemle birlikte motorsporları hayatı benim için başladı.
Motorsporlarında profesyonel bir sporcu olmayı nasıl tercih ettiniz?
Çok küçük yaşlardan beri bu dünyanın içinde olunca bu spora olan ilgimin arttığını fark ettim. Güzel sonuçlar almaya başlayınca da profesyonel olarak motorsporlarında yer alabilecek yeteneğe sahip olduğumu düşünmeye başladım. Öncelikle ulusal, ardından uluslararası müsabakalarda kendimi ve ülkemi başarıyla temsil etmeye başladığım vakit bu işte profesyonel olmaya karar verdim.
Eğitim hayatınızı motorsporları nasıl etkiledi? Antrenmanlara yetişmekte zorluk yaşıyor muydunuz?
Hayatım boyunca okul ve spor hayatımı hep bir arada yürütmek durumunda kaldım. Uzun bir süre bu dengeyi sağlayabildim fakat üniversitede durum biraz değişti. Yarış programımın yoğunluğu nedeniyle mekatronik mühendisliği bölümümü dondurmak durumunda kaldım. Ama bir şekilde bu dengeyi sağlayıp üniversite eğitimimi tamamlamak istiyorum.
Antrenmanlarınız nasıl geçiyor? Haftanın kaç gününü ve kaç saatini antrenmanlara ayırıyorsunuz?
Kış dönemleri çok fazla araç üzerinde antrenman imkanımız olmuyor. Yoğunluğumuz simülasyon eğitimlerinde ve fiziksel antrenmanlarda oluyor. Nefesimizi ve kondisyonumuzu geliştirdiğimiz çalışmalara ağırlık veriyoruz. Yaz döneminde ise yurt dışında yarışacağımız pistlerde yoğun bir sürüş programımız oluyor.
Kariyerinizde dönüm noktası olarak kabul ettiğiniz bir an var mı?
Aslında birkaç tane böyle an var diyebilirim. En önemli yarışlarımı hep kazandım ki bu da benim için bir kırılma noktası oldu. Türkiye’de Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu’nun (TOSFED) düzenlediği 2016 Şampiyonlar Şampiyonası’nı kazanmam, 2018’deki Porsche Carrera Cup Fransa, GT3 Cup Challenge Benelüks Şampiyonlukları’nı elde etmem ve ardından FIA GT Uluslar Kupası Şampiyonluğu kariyerimin en önemli kırılma noktalarıydı.
Porsche Mobil 1 Supercup ve Formula 1 Grand Prix'lerinde yarıştınız. Kendinizi pistte nasıl hissediyorsunuz?
Böyle önemli şampiyonalarda ve pistlerde yarışmak çok önemli ve çok değerli. Motorsporları bir takım sporu, arkamızda çalışan çok büyük bir ekip var. Çok fazla insan çok fazla mesai ayırıp bana en iyi aracı sağlamaya çalışıyorlar. Benim görevim de onların bana verdiği araçla en iyi sonucu alabilmek. Tabii ki de üzerinizde bir sorumluluk ve baskı duygusu oluyor ama bu da motorsporlarının bir parçası. Başarılı olduğunuzda da etrafınızdaki insanlara en güzel ödülü ve motivasyonu veriyorsunuz.
Türk motorsporları tarihindeki büyük başarılara imza atan genç bir sporcusunuz. Bu nasıl bir duygu?
Özel bir duygu. Genç yaşlarda önemli fırsat ve imkanlar bana verildi. Başarılarımda TOSFED’in, T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığının ve SporToto’nun desteği çok önemli. Bu başarıları onlarla birlikte kazandık ve gerçekten de bu neticeler Türk motorsporları adına önemli dereceler oldu. İnşallah bu başarıları artırarak motorsporlarını ülkemizde daha bilinen bir branş haline getirip daha fazla sporcu çıkarabiliriz.
Önünüzdeki hedefler neler?
Şu an ilk hedefim Porsche Mobil1 Supercup Şampiyonu olmak. Daha sonra ki imkan, fırsat ve durumlara göre bir sonraki adımımı atmak istiyorum.
Başarılı genç bir sporcu olarak gençlere neler tavsiye edersiniz? Disiplinli olmak bu iş için ne kadar önemli?
Motorsporlarına başlamak isteyen kişilerin, bu işin zor ve meşakkatli olacağını bilmesi gerekiyor. Her konuda hazır olmaları lazım, aynı zamanda şansa da ihtiyaçları var. O nedenle şu an Türkiye’de yapılabilecek seçenekler olarak Karting ile start verip, simülasyon ortamında kendilerini geliştirmeleri ve teknik açıdan gelişip bu işin mentalini anlamalarını tavsiye ederim. Tabii şans ve imkanlar için de uğraşmaları lazım. O imkan geldiğinde de bunu iyi değerlendirmeleri gerekecektir. Şu an Türkiye’de “TOSFED Yıldızını Arıyor” gibi bir proje var ki bu önemli bir basamak.
Türkiye’de motorsporlarına yeterince ilgi gösteriliyor mu?
Ben yeterli olmadığını düşünüyordum ama görüyorum ki her geçen gün ilgi daha da artıyor. Şu anda belki hala yeterli seviyede değil ama kısa dönemdeki bu yükselişini olumlu buluyorum ve ileride hak ettiği değeri göreceğine inanıyorum.
Kariyerinizde örnek aldığınız bir motorsporcusu var mı?
Ben çok küçük yaşlarımdan beri dünya çapında motorsporlarını izliyorum. Çok önemli isimler var tabii. Fakat herkesin ismini bildiği ve benim de en çok örnek aldığım pilot, Michael Schumacher. Hem sporcu kişiliği hem pist dışındaki davranışları, yarışa ve araca hazırlanması tamamen bizlere örnek olan bir şampiyon.
Dünyadan ve Türkiye’den nasıl tepkiler alıyorsunuz? Halkın desteğini hissediyor musunuz?
Türkiye’den dünyaya pilot çıkmadığı için, bir Türk olarak orada olmam onları şaşırtabiliyor. Çoğu zaman bana ismimden çok “Türk Pilot” olarak hitap ediliyor. İlk Türk pilot şu şu başarıları aldı gibi konuşmalar oluyor. Onun dışında Türk halkı da sağ olsun beni her zaman destekliyor. Onların yarış öncesi ve sonrası verdiği destekler benim için çok kıymetli.
“Başarılarımda büyük katkısı var.” dediğiniz bir şey var mı?
Ben çok çalışmak olduğuna inanıyorum. Bu işe çok vakit harcıyor ve kafa yoruyorum. Sabahtan akşama kadar motorsporları ile vakit geçiriyorum. Bu iş yıllardır her zaman önceliğim ve kendimi bu şekilde geliştirdiğimi düşünüyorum. Aynı zamanda yarışlara da çok odaklanarak hazırlanıyorum, kendimi kafa olarak tamamen işime veriyorum. Özetle ben “çalışmak ve konsantrasyon” diyorum.