Kimileri için ciddi bir sağlık problemi olan anksiyeteye çözüm arayışı sürüyor. Hepimiz kaygıyı farklı şekillerde yaşayan bireyler olarak çözümün aslında içimizde olduğunu bilsek ne yapardık? Bilim insanları da tam olarak bunun cevabını arıyor.
Daha önce hiç mikrobiyom diye bir şey duymuş muydunuz? Mikrobiyom için yeni nesil parmak izi de diyebiliriz ya da yeni bir organ. İnsan vücudundaki bakterilerin, mantarların ve virüslerin tamamı anlamına gelen ve insanın normal florası olan tüm gözle göremediğimiz canlılar, mikrobiyomumuzu oluşturuyor. Vücudumuzda varlığından haberdar olmadığımız canlılar grubunun ağırlığı, neredeyse iki kilo olduğu için mikrobiyomun organ sayılması hâlâ gündemde olan ve tartışılan konulardan biri.
Mikrobiyom konusunda araştırma yapan bilim insanlarının henüz cevap veremediği birçok soru var ama yine de araştırmalar umut vadediyor. Örneğin; kaygı bozuklukları, kişinin mikrobiyomunu basitçe değiştirerek tedavi edilebilir mi? Eğer tedavi edilebiliyorsa bunu yapmanın en iyi yolu ne olabilir?
Günlük beslenmeyi değiştirmek veya probiyotik tüketmek yeterli mi?
Bu soruların bazılarını denemek ve cevaplamak için Çinli araştırmacılar, yayımlanan 21 çalışmayı ve bin 500'den fazla deneği kapsayan bir meta analiz yaptı. Çalışmalar probiyotiklerin mikrobiyom üzerindeki etkisini ve probiyotiksiz yöntemlerin (diyet değişimi gibi) etkilerini inceleme odaklıydı. Bütün çalışmalarda anksiyete semptomlarını ölçmek için bir tür metrik kullanıldı. Sonuçlarda ilginç bir şekilde probiyotikle yapılan denemelerin sadece yüzde 36'sının kaygı semptomlarını başarıyla azalttığı görüldü. Fakat probiyotik olmayan müdahaleler ise yüzde 86 oranında başarılıydı.
Çalışma, probiyotik olmayan mikrobiyom müdahalelerinin probiyotik olanlara göre etkili olmasının üç olası nedeni olabileceğini varsayıyor. Birinci nedene göre bağırsak bakterileri çoğu zaman bizim yediğimiz gıdalardan besleniyor ve aslında ne yiyorsak ona göre vücudumuz tepki veriyor. İkinci durum ise incelenen probiyotik çalışmalarındaki bakteri çeşitliliğinin farklı sonuçlar vermiş olması. Son olarak yapılan probiyotik testlerin süresinin mikrobiyomda değişiklik yaratacak kadar uzun süre devam etmemesi olabileceği belirtilmiş.
Deneylerde sadece sağlıklı değil kronik rahatsızlığı olan hastalar üzerinde de çalışılmış ki inflamatuar barsak hastalığı, obezite ve fibromiyaljinin anksiyete belirtileri anksiyete semptomları ile ilişkilendirilmiş. Ancak anksiyetesi olan bir IBH hastası ile yine anksiyetesi olan sağlıklı birinin aynı kefede değerlendirilmesi ne kadar doğru henüz net değil.
Sonuç olarak yapılan bağırsak florasının ayarlanması ile kaygı semptomlarının iyileştirilmesi arasındaki ilişkiyi açıklığa kavuşturmak için kullanılan istatistiksel yöntemler ile ilgili klinik müdahale çalışmaları yapılması gerektiği belirtiliyor.
Çeşitli soru işaretlerinin giderilmesi için daha fazla klinik deney gerekse de son zamanlarda yapılan probiyotik takviyelerin faydalarını sorgulayan hatırı sayıda çalışma yapılmış durumda. Yakın zamanda ortaya konan bir bulguya göre bağırsaklarda evrimleşen probiyotiklerin kontrolsüz bir şekilde büyüterek negatif etkilere yol açabileceği görülmüş. Yani basitçe sağlıklı bir mikrobiyom için sağlıklı diyetlere uyulması şu an için en efektif yöntem olarak kabul ediliyor.
Peki mikrobiyomunuzu mutlu etmek için ne yapmalısınız?
● Sindirilmiş besin artıklarının kalın bağırsaktan geçişini hızlandıran yüksek lifli gıdaları tüketmelisiniz. Örneğin; tam buğday ekmeği, bulgur, yulaf, nohut, kuru fasulye, barbunya vs.
● Kefir, içerdiği probiyotikler sayesinde bağırsak sağlığının korunmasında etkili olduğu bilindiğinden içebilirsiniz.
● Yoğurt yemek de bağırsaklarınız için oldukça faydalı, özellikle günde en az bir kase yemelisiniz.
● Turşu da önerilenler arasında yer alsa da içeriğindeki sodyum nedeniyle tansiyon, kalp, diyabet gibi rahatsızlıkları olanların dikkatli olması gerekiyor.
● Somon balığını haftada en az bir kere tüketerek omega-3 açısından zengin bir bünyeye sahip olabilirsiniz.
● Hindistan cevizi yağı da sindirimi kolaylaştırdığından bağırsakları rahatlatıyor.
● Ispanaktaki şeker bizim için diğer şekerler gibi zararlı değil aksine oldukça faydalı. Çünkü bu şeker bağırsaklardaki iyi bakterilerin enerji almasını sağlıyor.
● Elma, muz ve çiğ badem de rahat rahat tüketelebileceğiniz yiyeceklerden.