Dünya Sağlık Örgütü’ne göre aşı, 20. yüzyılın en büyük sağlık zaferi. Oysa, aralarında birçok ünlünün de olduğu bir grup, aşıların otizme neden olduğuna inanıyor. Bilimsel araştırmalar ve artan salgınlar ise ebeveynlerin yanlış yönlendirildiğinin kanıtı.
Dünya Sağlık Örgütü’nün 20. yüzyılın en önemli sağlık zaferi olarak kabul ettiği aşılama, her yıl dünya çapında üç milyon hayat kurtarıyor. Ancak günümüzde dünyanın birçok bölgesinde, özellikle de “eğitimli” kesimden ciddi destek gören aşı karşıtı bir hareket de var. Bu hareket çoktan göz ardı edilemeyecek boyutlara ulaştı. Aşı reddi bireysel bir karar gibi gözükse de halk sağlığı açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Aşı karşıtları, aşıların içinde bulunan cıvanın otizme sebep olabileceğini savunuyor. Bu iddia ilk kez 1998’de İngiliz gastroenterolog Andrew Wakefield’in 12 çocukla yaptığı bir araştırmayla; kızamık, kızamıkçık ve kabakulak için uygulanan karma aşının bağırsaklarda sorun yarattığını ve bunun da otizme sebep olabildiğine dair bir haber olarak manşetlere yansıdı. Ertesi sene Amerika Pediatri Derneği (AAP) birçok aşıda bulunan cıva içerikli timerosal maddesi ile ilgili bir uyarı yayımladı. Uyarıya göre bu maddenin bulunduğu aşıların uygulanması özellikle bebeklerin güvenli olmayan miktarda cıvaya maruz kalmalarına yol açıyordu. AAP, timerosal içeren aşılarla otizm arasında bir bağlantı kurmadı ancak bu maddenin aşılardan çıkarılması yolunda tavsiyede bulundu.
Jenny McCarthy, Oprah Winfrey’in programına çıkınca...
Amerika’da konunun ana akım medyaya yansıması ve binlerce insanı etkisi altına alması ise 2007’de, aktrist Jenny McCarthy’nin oğlunun aşılar yüzünden otistik olduğunu göz yaşları içinde Oprah Winfrey’in programında açıklamasıyla oldu. Program McCarthy ve diğer ebeveynlerin hikayelerini dramatik müzikler eşliğinde anlatarak ekran başındaki birçok insanın yüreğine korku salmayı başardı. Bunun ardından birçok ebeveyn çocuklarına aşı yaptırmaktan vazgeçti. Diğer birçokları ise kararlarının doğruluğunu sürekli sorgular oldu.
Bu programın ardından McCarthy kanaldan kanala gezerek aşı karşıtı kampanyasını sürdürdü. 2009 yılında sevgilisi Jim Carrey ile Larry King’in programına katılarak çeşitli araştırmalardan derledikleri bilgileri paylaştılar. Jim Carrey gibi ünlü bir aktörün programda elini kalbinin üzerine koyarak “Ben otizmin önlenebileceğini ve tedavi edilebileceğini düşünüyorum” dediğinde ne kadar çok insanı etkileyebileceğini siz hayal edin.
Aşı karşıtı film Triceba Film Festivali’nde
Konuyla ilgili kitleleri etkileyen en önemli isimlerden biri diğeri ise aktör Robert De Niro. Otizmli bir oğlu olduğunu yakın zamanda açıklayan aktör, aşı konusuna şüpheyle yaklaşıyor ve konuya dikkat çekebilmek için ünlü olmanın gücünü sonuna kadar kullanıyor. 2016 yılında kurucularından biri olduğu ve ABD’nin en önemli film festivallerinden biri olan Tribeca Film Festivali’ne Vaxxed adlı aşı karşıtı belgeselin kabul edilmesini sağlamıştı. Ancak bu karar büyük tepki çekince film gösterimden çekildi. Robert de Niro ısrarla aşı karşıtı olmadığını ancak aşıların çocuklar için güvenli hale getirilmesinin savunucusu olduğunu belirtiyor. Amerika Hastalık Koruma Merkezi (CDC) ve ilaç şirketlerinin politikalarının sorgulanması gerektiğini söylüyor.
De Niro’nun buraya kadar söyledikleri oldukça akla yatkın. Ancak sorun şu ki aşı-otizm ilişkisi savlarının aslı olmadığı sayısız bilimsel araştırma ile ispatlandı. Kaldı ki, otizme yol açtığı söylenen timerosal maddesi zorunlu çocukluk aşılarından uzun süre önce çıkartıldı.
Kabakulak, kızamıkçık salgınları artıyor
Bir yanda aşı karşıtlarının iddialarının asılsız olduğu kanıtlayan bilimsel araştırmalar var. Daha da görünür gerçekler ise bu tartışma sebebiyle ortaya çıkan salgınlar. Aşı ile önlenebilecek hastalıklara dair sayısal veriler sunan www.vaccineswork.org sitesine göre 2008’den beri dünyada görülen boğmaca vakası sayısı 129.911. Bu sayının 71.558’i Kuzey Amerika’dan, 32.521’i Avustralya’dan, 21.477’si ise Avrupa’dan. Aynı şekilde son 10 yılda görülen 82.986 kızamıkçık vakalarının da 70.339’i Avrupa’da gerçekleşti. Kabakulak salgınlarında yine Avrupa ve Amerika’da başı çekiyor. 2008’den beri görülen toplam 44.723 vakanın 22.019’u Avrupa’dan, 14.916’si ise Amerika’dan. Oysa bu hastalıklar aşılar sayesinde Amerika ve Avrupa’da neredeyse tamamen bitmişti.
Türkiye’de de karşıtlar artıyor
2018 Türkiye Aşı Çalıştayı’nın verilerine bakıldığında 2015 yılında aşıyı reddeden aile sayısı 5091; 2016’da 10.000 ve 2017 yılında ise 23.000’e ulaşmış. Diğer taraftan salgınlar, hastalananlar ve hayatını kaybedenlerin sayısı da paralel olarak ürkütücü şekilde artıyor. Aşılanmamış çocuklar, henüz aşı yaşı gelmemiş diğer çocukları da tehlikeye atıyor. Difteri, tetanos, boğmaca ve çocuk felci günümüzde az görülse de özellikle küçük bebeklerde hastalık ve hastalığa bağlı yaşam kayıpları nedenlerinden... 20. yüzyılın büyük sağlık zaferi, yanlış yönlendirilen ebeveynler ve bireysel gibi görülen ancak çok daha geniş bir çevreyi etkileyen kararlar sebebiyle elden gidiyor.