Dünya her konuda olduğu gibi otomotivde de başka bir yöne doğru evriliyor. Önceden bünyelerine kattıkları araçlarla büyük filoların sahibi olan şirketler, günümüzde satın almayıp abone olmayı tercih ediyor. Peki nedir bu otomobil abonelik sistemi?
Artık araç satın almıyorlar, kiralıyorlar
Üyelik temelli çalışan işletme modelleri hemen hemen her sektörde karşımıza çıkıyor. Spotify ve Kindle gibi işletmelerde başlayan bu yeni model, sektörel bazda hızla yayılarak otomotiv sektöründe de tercih edilmeye başlandı. Dünyada bir süre önce başlayan araç satın almak yerine büyük filo sahibi olan şirketlerin abonesi olma sistemi, her geçen gün Türkiye’de de yaygınlaşıyor. Git gide büyüyen araç kiralama sektöründeki firmalar, abone sayılarını artırmak için çeşitli kampanyalar düzenliyor, avantajlı paketler hazırlıyor ve şirketlerin kapısını çalıyor. Hâl böyle olunca, abonelik sistemi üzerinden işleyen araç kiralama hizmeti, büyük şirketlerin gözdesi haline geldi. Bu sistemde şirketler, istedikleri araçları satın almak yerine, yine diledikleri marka ve modelde olan araçlara abone oluyorlar. Araç kiralamanın maliyeti, araç sahibi olmaya göre çok daha düşük olduğundan, bu durum şirketler için ciddi bir tasarruf kalemi haline geliyor.
Sistemin cazibesi, aracı değiştirme özgürlüğü
Abonelik sisteminin en sevilen yanlarından birisi de kullanıcının istediği zaman aracını değiştirebilmesi. İş hayatında standart bir araç sahibi olanlar, önemli bir toplantıya gideceğinde aracını üst segment bir araçla değiştirme hakkına sahip. Sadece önemli etkinlik ya da toplantılar için de değil, tatile giderken bile araç değiştirilebiliyor. Örneğin; kayak tatiline giderken, 4x4 jeep alabiliyor, aracını büyütmek isteyen bir kullanıcı, sedan olan bir araçla, aracını istediği zaman değiştirebiliyor. Filoların kiralama sistemleri, kiralayanın tüm taleplerini karşılayacak şekilde, en ince ayrıntılara kadar çalışılmış, düşünülmüş ve kurgulanmış şekilde hizmet veriyor. Bu da araç maliyetlerinin düşmesinin yanında, araç kiralamayı çok daha cazip ve tercih edilebilir hale getiriyor.
Paylaşım ekonomisi nedir?
Son yıllarda ortaya çıkan, ilk olarak çekinerek yaklaştığımız ama büyük platformlar haline geldiğini gördükten sonra kullanmaya başladığımız bu yeni iş modelini paylaşım ekonomisi olarak tanımlıyorlar. AirBnB ve Uber gibi sistemlerle tanışmamızı sağlayan bu ekonomi modelinin insan hayatına katkısı ile ilgili her geçen gün yeni bir araştırma yayımlanıyor. Örneğin; Avrupa’da yapılan bir araştırma, insanların araçları ile birlikte olduğu toplam sürenin yüzde 92’sinde aracın kullanılmadığını, otoparkta beklediğini ortaya çıkardı. Bu araştırmalar, insanları gerçekten ihtiyaç olmaması durumunda araç satın almamaya, mevcutta olan araç paylaşım alternatiflerini değerlendirmeye yönlendirmesi açısından ise oldukça önemli.
Paylaşım ekonomisinin temelinde, bir kişinin çok fazla kullanmadığı bir araç, nesne ya da mekânın, ona çok ihtiyacı olan bir başkası tarafından, belirli bir ücret karşılığında kullanılmasına izin vermek mantığı yatıyor. Bu ekonomi modelinde işletmeci olmanıza gerek yok. Herkes dilediği kadar paylaşım ekonomisine katılabiliyor. Kapitalizmin hüküm sürdüğü dünyada, bu ekonomi modeli ne kadar başarılı devam edebilir bilinmez ama bu mantıkla kurulan platformların hepsi olmasa da en azından bir kısmının büyük başarı gösterdiği ise net şekilde görülebiliyor.
Paylaşımlı araç (ride sharing) sistemi nasıl çalışıyor?
Toplu taşıma kullanmak istemeyen ama aynı zamanda bir araca da sahip olmayan insanlar, taksi kullanmak yerine Uber ve benzeri platformlarla ulaşımlarını sağlamayı tercih ediyorlar. Hem herhangi bir akıllı telefondan kolay şekilde ulaşılabilir hem de ekonomik anlamda avantajlı olduğundan dolayı bu sistemleri sıklıkla tercih ediyorlar. Bu yolla, kendi aracına sahip olmayan insanlar, bir araç sahibi olmanın getirdiği tüm ekonomik külfetlerden uzak, özel araçları varmış gibi hareket edebiliyorlar. Kendi araçlarının olması durumunda ödemek zorunda oldukları araç bakım, muayene, trafik sigortası, kasko, benzin ve vergi gibi ek maliyetlerle hiç ilgilenmiyorlar.
Büyük araç filoları kiralamak mümkün mü?
Büyük araç kiralama şirketleri ve kiralayan firmalar, tam olarak paylaşımlı araç sistemi denmese de benzer bir mantıkla hareket ediyorlar. Yeni çıkan ama henüz Türkiye’de tam tanınmayan ve bu nedenle de çok tercih edilmeyen “aracı kullandığın kadar ücret öde” sistemi de paylaşımlı araç mantığından hareketle ortaya çıkarılmış. İlerleyen yıllarda büyük şirketlerin da dâhil olması beklenen bu sistemde araçların ücreti, sadece kullanıldığı saatlerle sınırlı tutuluyor. Sabit bir araç tahsisi olmayan bu sistem, biraz da bu nedenle Türkiye’de pek tercih edilmiyor.
Türkiye’de abonelik sistemi başarılı olur mu?
İlk olarak yurtdışında, öncelikle Amerika sonrasında Avrupa ülkelerinde yaygınlaşmaya başlayan sistem, sonunda Türkiye’nin de kapısını çaldı. Türkiye’de otomobil üreticileri bu sistemi uygulamaya başlayabilir gibi görünüyor. Dünyadaki örnekleri de bu şekilde. Ancak araç kiralama filoları, bu konuda daha şanslı gibi görünüyor. Otomobil üreticileri sadece tek bir marka üzerinden hizmet sunabilirken çeşitli markalara ait filoları olan şirketler, çok daha avantajlı duruma geliyor. Ayrıca bu firmaların, üreticiden bağımsız ve oldukça geniş bir portföye sahip olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Pandemi bittikten sonra araç kiralama ve abonelik sisteminde, turizm kaynaklı artış bekleniyor
Tüm dünyayı etkileyen koronavirüs pandemisinin durma noktasına getirdiği sektörlerden biri de turizm. Araç kiralama sektörü de direkt olarak turizm ile ilgili hatta en büyük servis sağlayıcılarından biri. Bu nedenle turizm sektöründe pandemi kaynaklı yaşanan kriz, istemez transfer, tur ve yolcu taşımacılığı yapan kiralık araç sektörünü de etkiliyor. Ancak yakın zamanda, aşının da bulunmasıyla turizm sektörünün eski günlerine döneceği bekleniyor. Hatta dönmekle kalmayıp yerli ve yabancı turist patlaması yaşanacağı konusunda tüm turizmciler emin konuşuyor. Dolayısı ile kiralık ve paylaşımlı araç hizmetine normalden çok daha fazla ihtiyaç olacağı düşünülüyor.
Abonelik sisteminin ülke ekonomisine sağlayacağı katkı ne kadar?
Abonelik sistemi sunan araç kiralama firmaları tahmin edileceği üzere sürekli yeni araç satın alıyor. Satın alımların sıklığını ise kredi faiz oranları belirliyor. Bir de arz talep meselesi var. Şirketler artık kiralamanın, satın almaktan çok daha az maliyetli olduğunu fark ettiğinden dolayı talep her zaman oluşuyor denilebilir. Ancak kredi faizleri, kur değişimleri ve diğer faktörler, piyasaya araç girişini direkt olarak etkileme gücüne sahip. Geçtiğimiz senenin rakamlarına bakacak olursak sadece AVIS, BUDGET ve ZIPCAR markalarının 10,5 milyarlık yatırım yaptığı görülüyor. Bu da yaklaşık 70-80 bin adet yeni araç demek oluyor. Yeni araç alımını ve talepleri etkileyen faktörlerin olumlu yönde ilerlemesi durumunda, bu sistemin uzun vadede ekonomiye olumlu etkisi çok büyük olacak gibi görünüyor.