İzmirli kadın taksi şoförü Sevim Çevril Kaykaç mesleğini o kadar seviyor ki, “Ben araba kullanıyorum, üstüne para veriyorlar” diyor. Ancak onun şoförlük hikayesi çok da kolay başlamamış…
Adı, Sevim Çevril Kaykaç. 41 yaşında. 19 yıl önce Kemalpaşa’nın Bağyurdu köyünden İzmir merkeze yerleşmiş. Evli, 17 yaşında oğlu var. Mesleği, taksi şoförlüğü…
Türkiye’deki sayılı kadın taksicilerden biri Sevim Hanım. Araba kullanmayı hep çok severmiş. Öyle ki, “İşinizi seviyor musunuz?” sorusuna, “Ben araba kullanıyorum, üstüne para veriyorlar!” diye cevap veriyor. Araç kullanmaya köyde, arazide traktör kullanarak başlamış. “Ehliyet kursuna arabayla gittiğimiz hatırlıyorum” diye anlatıyor şoförlük hikayesinin başlangıcını. Traktör kullanmak zor olduğu için, araba kullanmak zaten çok kolay gelmiş kendisine.
Asıl işi ön muhasebe imiş. Yaşadığı sağlık sorunları yüzünden bırakmış. O da şoförlük yapmaya karar vermiş. Önce gerekli belgelerini almış. Sonra medyadan, İzmir Taksiciler Odası Başkanı Celil Anık’ın kadın taksi şoförleri projesini öğrenmiş. Ancak başvuru yapmadan önce eşini ikna etmesi gerekmiş. Haliyle eşinin birtakım güvenlik endişeleri varmış. Bu konuyu şöyle anlatıyor Sevim Hanım: “Eşim itiraz ediyordu şoförlük yapmama. ‘Hayatım bir gidip deneyeyim, olmazsa bırakırım’ dedim. Yine de istemedi. Ben de artık ‘O zaman gidip boşanalım, ben bu işi yapacağım’ dedim. Sonunda ikna oldu.”
Evine yakın olduğu için Otogar’da çalışıyor Sevim Hanım. Başlangıçta pek çok erkek gibi mesai arkadaşları da “Abla senin ne işin var burada, git evinde bulaşığını yıka” diyormuş. Ama o bunların hepsine kulaklarını tıkamış.
Sabah 05.00 sularında alıyor arabayı, öğlen 15.00 gibi de bırakıyor. Ancak şu an yedekte çalışıyor. Yani hangi araba boşsa, ona çağırıyorlar. En büyük isteği ise sabit bir arabada sigortalı çalışmak. “Gününüz nasıl geçiyor?” diye soruyoruz, “Çok keyifli. Hem araba kullanmayı çok seviyorum hem de insanlarla sohbet etmeyi. Her gün bir sürü farklı insan hikayesi öğreniyorum. Genellikle müşterilerim çok iyi davranıyor. İzmir’e benim gibi bir kadın şoförün geç bile kaldığını söylüyorlar” diyor.
Yaptığı işin zorluklarını ise şöyle anlatıyor: “Otogar aslında çok da iyi bir yer değil benim gibi kadın bir şoför için. Çünkü çok kalabalık ve her çeşit insan var. Çok kötü, uyuşturucu vs satılan bölgelere müşteri çıktığı zaman korkuyorum tabii. ‘Gitmem’ diyemiyorsunuz çünkü kimseye. Bir de gideceği yere vardığında ücretini ödemeyenler olabiliyor. Allah’tan duraktaki arkadaşlar riskli müşteri gördüğünde beni geri çekiyorlar. Bir de mesela fiziksel güç gerektiren durumlar olabiliyor arabayla ilgili. Normalde benim gücüm lastik değişmeye yetmez. Ama şansıma, bugüne kadar hep Sanayi’ye yakın yerde araba bozuldu ya da lastik patladı!”
Bir gün Sevim Hanım’a el edip durduran bir yolcu, kamera şakası sandığı için arabasına binmemiş. Başka bir anısını ise şöyle anlatıyor: “İlk zamanlar çalıştığım durakta bir uyum süreci yaşandı tabii. Ben durağa yaklaşırken şoför arkadaşlardan biri ‘Dikkaaaatt, abla geliyor’ diye bağırırdı. Çok başka bir ortam tabii. Bir kadın için çok da kolay değil. Makyaj filan zaten yapmıyorum. Parfüm bile sıkamıyorum işe giderken. Temkinli olmak zorundayım. Geçenlerde kaynımın nişanı vardı. Kuaföre gittim. Kuaför bile çok şaşırdı beni gördüğüne!”