Zaman değişti. Artık gençler geleceklerini tasarlarken altı boş hayallerin peşinden gitmek yerine, hayallerini gerçeğe dönüştürmek için araştırıyor, düşünüyor ve çok sıkı çalışıyor. Ama en önemlisi, modern zamanda gençler kendilerini asla tek bir seçenekle sınırlandırmıyor!
Hayatın hem en heyecanlı hem de en endişe verici evrelerinden biridir, üniversiteden mezun olmak. Hayat önünüzde boş bir sayfa gibi dururken, hatalar yapmaktan korkarsınız hem de geleceğin sizin için yaptığı sürprizlere karşı bastırılmaz bir heyecan duyarsınız. Peki gelecek kaygısı ile heyecanın kol kola yürüdüğü bu zorlu dönemde gençlerin yönelimleri ne yönde oluyor dersiniz?
Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde ve farklı bölümlerde öğrenim gören 18 – 25 yaş arası gençlere, geleceklerini nasıl planlayacaklarını sorduk:
Ne istediğini bilen “gerçekçi” bir nesil geliyor
Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde, birçok üniversitenin farklı bölümlerinde öğrenim gören onlarca üniversite öğrencisinin, “Maaşlı iş mi yoksa girişimcilik mi size daha cazip geliyor?” sorumuza verdiği cevaplar, aslında Y ve Z kuşaklarının “hayatına yön verme” eğilimini yansıtır nitelikte.
Gençlerin önemli bir çoğunluğunun hayali girişimcilik olsa da, neredeyse hiçbiri girişimciliğin dikensiz bir gül bahçesi olduğunu düşünmüyor. Tam aksine, girişimci olmanın başlı başına bir mücadele olduğunun bilincinde olan gençler için işini yaparken mutlu olmak, kendi işinin patronu olmak ya da prestijli bir şirketin bordrolu çalışanı olarak anılmaktan çok daha önemli.
“Tecrübesiz girişimcinin sonu hüsran olabilir”
“Girişimcilik mi yoksa maaşlı iş mi sana daha cazip geliyor?” sorusunu yönelttiğimiz Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Cam ve Seramik Tasarımı bölümü öğrencisi Zeynep Kan, girişimcilik – bordrolu çalışma ikilemine “Girişimcilik her ne kadar heyecan verici ve özgürlük vadedici olsa da tecrübesiz girişimciliğin sonu hüsran olabiliyor. Bu yüzden bir süre bir yerde maaşlı olarak çalışıp, tecrübe kazandıktan sonra kendi girişimini kurmak bana daha mantıklı geliyor” sözleriyle yanıt veriyor.
Mühendisler internet girişimlerine, sosyal bilimciler devlete
Gelecek planlarını sorduğumuz gençler arasında, bilgisayar mühendisliği, yazılım / bilişim sistemleri ve endüstri mühendisliği gibi bölümlerde okuyanların gönlünde, kendi internet girişimini kurmak yatıyor. Silikon Vadisi’ndeki iş modellerini araştıran ve girişimlerini global ölçüde pazarlamayı hedefleyen genç mühendis adaylarının akıllarında genelde, dünyanın herhangi bir yerinden mobil olarak çalışmak var. Hatta anketimize İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi ve İTÜ gibi teknik üniversitelerden katılan öğrenciler, hayallerini bir an önce gerçekleştirebilmek adına okul bünyesinde bulunan girişimcilik etkinliklerini takip ettiklerini dile getiriyorlar.
Sosyalciler kamu personeli olmak istiyor
Sosyoloji, psikoloji, siyaset bilimi gibi sosyal bilimler alanında öğrenim gören öğrencilerin genel eğilimi ise kamu personeli olmak yönünde. Henüz okul bitmeden KPSS’ye hazırlanarak, bakanlık gibi saygın kamu kurumları bünyesinde kadrolu memur olarak çalışmak isteyen sosyal bilimciler, girişimciliğe sıcak bakanlara göre çoğunlukta.
Tıp, diş hekimliği, hukuk gibi kamu yararı ile doğrudan ilişkili bölümlerde okuyan gençlerde ise durum tam anlamıyla berabere. Planlarını sorduğumuz altı genç hekim ve hukukçu adayından üçü, kendi kliniğini / ofisini açmanın ekonomik açıdan çok daha doyurucu olacağını düşünürken, diğer üçü ise kamuda görev yapmanın ve mesleğin getirdiği sosyal fayda amacının ağır bastığını ifade ediyor.
Bu sene Abant İzzet Baysal Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ne başlayan 19 yaşındaki Doğa Kurt, henüz üniversite tercihlerini yaparken gelecek planlarını kafasında netleştirenlerden. Mezun olduktan sonra ortodonti alanında uzmanlık hedefleyen Doğa, bir hekim olarak girişimciliğe sıcak bakıyor. Bordrolu bir hekim olarak çalışmayı düşünmediğini dile getiren Doğa, kendisini kendi işinin patronu olmaya iten sebepleri şöyle açıklıyor:
“Klinik açmak her ne kadar masraflı ve zor bir süreç olsa da kendi kliniğimde çalışmak bana bir hastanede çalışmaktan çok daha fazla alan sağlayacak diye düşünüyorum. Kendi kliniğimde hem daha iyi kazanabilir hem de mesleki açıdan inisiyatif alarak kendi tarzımı oluşturabilirim. Özellikle kamu hastanelerinde hem ekipman hem de zaman yetersizliğinden ötürü bunları yapabilmek maalesef pek mümkün olmuyor”