Türk’ün dünya tarihine geçen zaferi: 30 Ağustos

Türk’ün dünya tarihine geçen zaferi: 30 Ağustos

Kurtuluş Savaşımızın en önemli dönüm noktalarından 30 Ağustos, dünya tarihi açısından da önemli bir zafer. 101’inci yılında, bu büyük zaferin hikayesi hafızalarımızda, tarihin yazıldığı yerleri gezmek zafere yakışır bir kutlama olabilir.

Türkiye'nin bağımsızlık savaşı, bundan 101 yıl önce Mustafa Kemal Paşa'nın ordunun başına geçip bizzat yönettiği 30 Ağustos 1922 Dumlupınar Meydan Muharebesi ya da diğer adıyla Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin kazanılmasıyla elde edilen büyük bir zaferle sonuçlandı. Diğer bir deyişle 30 Ağustos 1922 yılı, Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlandığını müjdeleyen bir tarih olarak da kayıtlara geçti.

Düşman işgali altındaki topraklarımız, 20 Temmuz 1922'de kendisine 4’üncü kez başkomutanlık yetkisi verilen Mustafa Kemal Paşa’nın işgalcilere karşı hazırlıklarını gizlice yürüttüğü planın ve ardından yapılan muharebenin zaferiyle kurtuldu. Mustafa Kemal Paşa, hazırlıklarını gizlice yürüttü çünkü gereken cephane ve malzemeyi toparlaması, savaş için yeterli asker sayısına ulaşması için zamana ihtiyacı vardı. Hatta büyük taarruz öncesinde diplomatlar için bir çay partisi dahi düzenlendi. Ardından da milli mücadelenin en kritik savaşlarından biri olan büyük taarruz için düğmeye basıldı.

Düşman sayıca üstündü

Başkumandan Mustafa Kemal Atatürk, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ve Garp Cephesi Kumandanı İsmet İnönü ve Birinci Ordu Komutanı Nureddin İbrahim Konyar, taarruz ile ilgili son detayları görüştü. Yunan ordusunun silah ve cephane konusunda ve asker sayısı açısından Türk ordusuna karşı sayıca üstünlüğü bulunuyordu. Savaşa katılan Türk ordusundaki asker sayısı, 207 bin civarında iken Yunan askeri sayısı ise yaklaşık 225 bindi. Hava desteğinde ise Türk ordusunun gücü zayıftı.

26 Ağustos gecesi Afyon'da başlayan Büyük Taarruzu, savaş meydanlarında büyük tecrübesi olan Mustafa Kemal yönetti. Sis nedeniyle bir saat geciken topçu ateşi, sabahın ilk ışıklarıyla başladı ve sadece yarım saat süren yoğun bombardımanla Yunan mevzileri büyük yıkıma uğratıldı. Piyade birliklerinin taarruzuyla Tınaztepe, Belentepe ve Kalecik bölgeleri yeniden alındı. Bu sırada cephe gerisine sızan süvari birlikleri, Yunan ordusunun iletişim bağlantısını kesti. Geri çekilmeye başlayan Yunan ordusu ile Türk askerleri arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Türk ordusu, Yunan askerlerini takibi sürdürdü. Yunan askerlerinin Afyon’u terk etmesinin ardından Türk ordusu 27 Ağustos’ta kente girdi. Afyon’un kurtuluşu, düşman kuvvetlerinin sıkışmasına yol açtı. Yunanlar demiryolu hakimiyetini de kaybetti. Türk askerleri, 30 Ağustos günü ise Kütahya’ya vardı. Dört gün süren Büyük Taarruz, Dumlupınar Meydan Muharebesi ya da diğer adıyla Başkomutanlık Meydan Muharebesi zaferiyle taçlandı.

Mustafa Kemal Paşa, kazanılan bu zaferin ardından Türk askerlerine o ünlü emrini verdi: “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri.” Bu emir doğrultusunda üç koldan ilerleyen Türk ordusu; 1 Eylül'de Uşak'ı, 2 Eylül'de Eskişehir'i, 6 Eylül'de Balıkesir ve Bilecik'i, 7 Eylül'de Aydın'ı, 8 Eylül'de Manisa'yı geri aldı. İşgalcilere son darbe ise İzmir’de vuruldu. 9 Eylül’de İzmir de geri alındı. Çanakkale ve Sakarya savaşlarında işgalci güçler geri püskürtülürken, Başkomutanlık Meydan Muharebesi ilk kez zaferle sonuçlanan taarruz savaşı olarak tarihe geçti.

30 Ağustos’u ne zamandır bayram olarak kutluyoruz

30 Ağustos günü, ilk kez büyük zaferden iki yıl sonra 1924'te Dumlupınar'da Çalköy yakınlarında dönemin Cumhurbaşkanı Atatürk'ün katıldığı bir törenle “Başkumandan Zaferi” adıyla kutlandı. 1923 yılı, yeni kurulan Türkiye açısından hem ulusal hem de uluslararası alanda yoğun bir gündeme sahip olduğundan zafer ancak bir yıl sonra kutlanabildi. Büyük zaferin kazanılmasında önemli bir yeri olan Çalköy’de gerçekleşen ilk törende Atatürk, millî ruhun canlı tutulmasının önemini vurgulamış ve Meçhul Asker Abidesi'nin temelini eşi Latife Hanım ile beraber atmıştı.

Zafer Bayramı için özellikle 1960'lardan itibaren daha kapsamlı ve katılımlı bir şekilde kutlama yapılıyor. 30 Ağustos günü Türkiye'de askerî okulların mezuniyet törenleri yapılırken tüm subay ve astsubay rütbe değişiklikleri de bu tarihte geçerli oluyor.

Atamızın kabrine giden Aslanlı Yol’un sağ ve solunda bulunan 24 adet aslan heykeli, Türklerin 24 Oğuz Boyu’nu temsil ediyor.
Atamızın kabrine giden Aslanlı Yol’un sağ ve solunda bulunan 24 adet aslan heykeli, Türklerin 24 Oğuz Boyu’nu temsil ediyor.

Tarihi soluyabileceğiniz yerler

28 Eylül 2013 yılında hayata veda eden “Şu Çılgın Türkler”in yazarı Turgut Özakman, 1948 yılında 18 yaşındayken Kurtuluş Savaşı'nın yürütüldüğü cephelerde 10 gün boyunca yürümüş. Hala bozulmamış siperlerdeki şarapnel parçalarını toplamış, anıları hala hayatta olan gazilerden dinlemiş. Bu izlenimlerini vefatından önce bir radyo söyleşisinde anlatıp kitabında kullanmış. Elbette o yıllarda izler ve anılar çok daha canlıydı. Ancak bugün bile Kurtuluş Savaşı’nın izlerinin görülebileceği, 30 Ağustos gibi dünya tarihine geçen bir zaferin, izlerinin solunabileceği gezilip görülecek çok yer var.

Anıtkabir, Ankara

Anıtkabir’in manevi değeri Türk toplumu için çok büyük. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedi istirahatte olduğu Anıtkabir’de birçok heykel, kabartma ve süsleme bulunuyor. 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda Anıtkabir’i ziyaret ederek törenlere katılabilirsiniz. Her 30 Ağustos’ta Anıtkabir’de Cumhurbaşkanı eşliğinde tören yapılır. Cumhurbaşkanı Anıtkabir’i ziyaret eder ve Atatürk’ün mezarına çelenk koyar, törene katılanların ve halkın bayramını kutlar. Törenden sonra Anıtkabir içerisinde bulunan başta Atatürk Müzesi olmak üzere müzeleri ziyaret edebilir, içeride bulunan hediyelik eşya dükkânlarından kendinize ve sevdiklerinize anı olarak çeşitli hediyelikler alabilirsiniz. Atamızın kabrine giden 262 metre uzunluğundaki Aslanlı Yol’dan yürürken yolun sağ ve solunda bulunan 24 adet aslan heykelinin anlamını bilmek, yürüyüşü çok daha anlamlı kılıyor. Bu 24 aslan Türklerin 24 Oğuz Boyu’nu temsil ediyor. Kültürümüzde aslan güç anlamına gelirken milletimizin birlik ve bütünlüğünü, aslanların karşılıklı olarak yerleşmiş olması temsil ediyor. Atamızın anıtına yaklaşırken aslanların başları öne doğru eğiliyor ki bu da bir saygı ve sevgi ifadesi olarak kabul ediliyor. Protokol veya resmi törenlerin olduğu günler, saatler değişiklik göstermekle birlikte Anıtkabir, haftanın her günü 09.00-17.00 saatleri arasında açık oluyor. Girişin ücretsiz olduğu Anıtkabir, Mebusevler Çankaya’da bulunuyor. 

Çanakkale Boğazı’nın Avrupa yakasına bakan bu alanda yaklaşık 8,5 ay süren savaşın en acı sahneleri yaşandı.
Çanakkale Boğazı’nın Avrupa yakasına bakan bu alanda yaklaşık 8,5 ay süren savaşın en acı sahneleri yaşandı.

Gelibolu Yarımadası ve Milli Parkı, Çanakkale

Çanakkale ili sınırları içerisinde yer alan ve 1973’te kurulmuş olan Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı, 33 bin hektarlık bir alanla Gelibolu Yarımadası’nın güney ucunda bulunuyor. Yaklaşık 8,5 ay süren savaşın en acı sahneleri Çanakkale Boğazı’nın Avrupa yakasına bakan bu alanda yaşandı. Savaşta yarım milyona yakın can kaybı yaşandı ve bu bölge 1973 yılında “milli park” ilan edildi. Savaşta yaşamını yitiren şehitlerin anısını yaşatan anıtlar ve müzeler, o dönemlerin izlerini canlı tutarak gelecek nesillere ulaştırıyor. Gelibolu Yarımadası, Çanakkale Savaş’ında yaşamını yitiren neredeyse 250 bin Türk şehidinin yanı sıra İngiliz, Avustralyalı, Yeni Zelandalı ve Fransız askerlerinin de mezarlarını barındırıyor. Gelibolu’da aşağıdaki yerleri görmeniz öneriliyor.

- Çimenlik Kalesi

- Çamburnu Kalesi (Milli Park Merkezi)

- Conkbayırı Mehmetçik Parkı Yazıtları

- Conkbayırı Yeni Zelanda Anıtı ve Mezarlığı

- Conkbayırı Atatürk Anıtı

- İlk Şehitler Anıtı

- Gözetleme Tepe Şehitlik Anıtı

- Anzak Koyu ve Tören Alanı

- Mehmetçiğe Saygı Anıtı

- Çanakkale Şehitler Abidesi

Dolmabahçe Sarayı, 30 Ağustos Zafer Bayramı gibi resmi bayramlarda ve 10 Kasım’da ziyaretçi akınına uğrar.
Dolmabahçe Sarayı, 30 Ağustos Zafer Bayramı gibi resmi bayramlarda ve 10 Kasım’da ziyaretçi akınına uğrar.

Dolmabahçe Sarayı, İstanbul

Dolmabahçe Sarayı hem Osmanlı İmparatorluğu’na hem de Türkiye Cumhuriyeti’ne “Devlet başkanının makamı ve devletin temsil mekânı” olarak hizmet eden 15 bin metrekarelik alanıyla devasa bir mimari harikası. İstanbul Beşiktaş’tan geçen herkesin görebileceği sarayda, 285 oda, 44 salon, 6 hamam ve 68 lavabo bulunur. Dolmabahçe Sarayı’nın asıl önemi, Türkiye’nin modernleşme planlarının yapıldığı bir merkez olarak kullanılmış olması. Atatürk, bu sarayda defalarca ikamet etmiş, dönemin ileri gelen devlet adamlarıyla bu sarayda toplantılar yapmış. Ayrıca Harf Devrimi, Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu ve Hatay meselesi ile ilgili toplantıları da Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleştirmiş.

Mustafa Kemal Atatürk’ün 27 Mayıs 1938 yılında başlayan İstanbul’u son ziyareti, hastalığı nedeniyle yarıda kesildi. Dolmabahçe Sarayı’na geçti ve Eylül ayında vasiyetnamesini yazdırdıktan sonra 10 Kasım 1938 tarihinde Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yumdu. Dolmabahçe Sarayı, 30 Ağustos Zafer Bayramı gibi resmi bayramlarda ve 10 Kasım’da ziyaretçi akınına uğrar. Siz de Dolmabahçe Sarayı’nı ziyaret edebilir, Zafer Bayramınızı daha anlamlı kılabilirsiniz.

Bandırma Vapuru Müzesi, Samsun’un kent merkezinde yer alan Canik ilçesinin Belediye Evleri mahallesinde bulunuyor.
Bandırma Vapuru Müzesi, Samsun’un kent merkezinde yer alan Canik ilçesinin Belediye Evleri mahallesinde bulunuyor.

Bandırma Vapuru, Samsun

Atatürk, Millî Mücadele sırasında İstanbul’dan Samsun’a gelmek için Bandırma isimli vapuru kullanmış. Samsun’da bulunan Bandırma Vapuru, gerçek vapurla aynı boyut ve özelliklere sahip bir kopya. 1999 yılında Samsun Valiliği tarafından yapımına başlanan Bandırma Vapuru tamamlanıp 2001 yılında ziyarete açıldı. 2005 yılında Samsun Belediyesi’ne verilen Bandırma Vapuru, özel günlerde ve bayramlarda yerli ve yabancı konuklardan ilgi görüyor. Samsun’un kent merkezinde yer alan Canik ilçesinin Belediye Evleri mahallesinde bulunan Bandırma Vapuru Müzesi’nde; gemi mürettebatı da dahil olmak üzere Atatürk ve silah arkadaşlarının balmumu heykelleri, Atatürk’ün yatak odası ve geminin alt katındaki sergi salonunda ise Atatürk’e ait eşya ve fotoğraflar bulunuyor.