Türkçe’nin en çok yanlış kullanılan kelimeleri

Türkçe’nin en çok yanlış kullanılan kelimeleri

Yaşınız kaç olursa olsun hayatınızın bir döneminde hepimiz komşu çocuklarıyla kıyaslanmışızdır. Her nasılsa ailenizin gözünde onlar sizden üstün olmayı başarmış ve siz eleştirilmişsinizdir. Cevap hakkı size tanınmamış, tanınmışsa da ne diyeceğinizi bulamamışsınızdır. Şimdi intikam sırası sizde. Artık devir de nesil de değişti. Yabancı dilin önemli olduğu bir zamandayız ve hala Türkçeyi düzgün kullanamayan komşu çocuğunun henüz bundan haberi yok! Biz toplumun yaptığı hatalara düşmeyerek söz hakkımızı burada kullanacağız. Tek bir kelimenin doğru veya yanlış kullanılmasının komşu çocukları üzerindeki etkilerini görmeye ne dersiniz? O zaman kelimelerin gücü adına…

Çikolatadan Kalpler

Ayşe teyzenin güzeller güzeli üniversiteli kızı Mehtap’a aşığım ama çok da ümitli değildim. Çünkü bizim yan binadaki Sultan teyzenin üniversite mezunu oğlu Murat da Mehtap’a aşık. O gece Mehtap’ı penceremde izlerken gerçekleşmeyecek hayallerime daldım. Birden kapı çaldı. Gelen Murat idi. Meğer Murat Mehtap’a aşkını ilan etmek için bir kutu çikolata yollayıp içine birde kart koydurmuş. Mehtap ise kabul etmemiş ve çikolatayı geri yollamış içine de kendi bir kart koydurmuş ve “Sen ilk önce çukolata değil çikolata yazmayı öğren” yazmış. Meğer Mehtap üniversitede Türkçe öğretmenliği okuyormuş. Haliyle bana gün doğdu.

Sen Harvard Mezunusun Gravat nedir?

Geçen gün teyzemler konuşurken duydum. Karşı komşunun oğlu Harvard’dan mezun olmuş. Törenden önce buna alışveriş yapmaya gitmişler. Başlamış gravat da alalım, orada gravatta takmam lazım orası yok şöyle prestijli yok böyle havalı bir yer diye söylenmeye. İçimden “Ya sen Harvard bitirsen de bu Türkçe’yle yüz karasısın” dedim. Harvard okumakla Türkçe öğrenilmiyormuş bir kravat demeyi becerememiş!

Şemşiye derken?

Bundan on sene evvel bizim yan dairede komşu kızı Aslı vardı. Hep bana onu örnek gösterirlerdi. Şöyle eğitim almış, böyle güzel, aman da ne akıllı kız… Geçen gün Ulusal Kanal’da hava durumunu sunuyordu. Annemle izleyelim dedik ve “İstanbul da bugün sağanak yağış bekleniyor, evden çıkarken şemşiyelerinizi almayı unutmayın” dedi. Anneme döndüm ve “ahh anne beni şemsiye demeyi başaramayan kız için mi senelerce üzdün?” dedim.

Victoria Secret, Külotlarına Kilot Dediğini Duymasın

Alt kat komşu kızı Selin duyduğuma göre yakışıklı koca bulmuş evleniyormuş. Aslı ile mahalledeki kızlarla alışveriş için Victoria Secret mağazasına gitmişler. Etraftaki personele “kilotlar nerede?”diye sormaya başlamış. Mahalledeki kızlar arkasından çok gıybet yapmışlar, “kıza bak daha külot demeyi beceremiyor yakışıklı damat bulmuş, çok sürmez bunların ilişkisi.” demişler.

Sarımsaklı Dolma

Geçen hafta apartmandaki kadınların altın günü vardı. Ayşe teyzenin kızı Gülümser de oradaydı. Dolma yapmış. Getirdi dolmayı koydu, masadaki herkese, “sarmısaklı dolma almaz mısınız?” diye sormaya başladı. Döndüm ve suratına “sarımsaklı dolma yapmışsın ama daha adını bile söylemeyi beceremiyor öğren de gel kızım.” diye bağırdım. O gün bugündür Gülümser ile hep dalga geçeriz.

Size sandüviç yaptım

Komşunun oğlu aşçılık okumuş biz de bir gidelim de şunun elinden bir şeyler yiyelim dedik. Bizi oturttuğu masada açtı şık servislerini. Mezelerin biri geliyor öbürü gidiyor. Bizde ana yemeği bekliyoruz. Bir geldi elinde sandviç “Sizin için özel Sandüviçimden yaptım.” dedi. Sandviç diye getirdiği ekmek arası peyniri bile dile getiremeyen biri olduğunu bir kez daha görmüş oldum. 

Ben mi yanlış duydum? Şarz mı dedin?

Bizde bir komşu kızı var size anlatamam. Kızda güzellik deseniz 0, hava desen göklerde, zeka desen yerlerde ama anneme sorsan harika. Neden? Çünkü beni kızdıracak illa. Neyse geçen geldi bu kız ben evde yoktum annemden telefon şarjı istemiş. Ne dese beğenirsiniz? “Ayşe teyze telefon şarzı varsa verir misin? Benimki bozulmuş.” Annem o gün bugündür bir kere kızı bana övmedi. Bir şarj demeyi becerememiş.

Kurdela değil Kurdele

Aşırı zengin ve bir o kadar da kibirli karşı komşumuz ve suratına bakmaya dahi tahammül edemediğim kızları… Geçen yılbaşı bir parti düzenleyip bütün mahalleyi evlerine davet ettiler. Bizde gittik. Bir baktım ki hediye almışlar. Kız demez mi “Kurdelalarını kendim bağladım.” diye. Herkes istemsiz olarak kurdele diye düzeltip gülmeye başladı. O gün bugündür bir daha o ailenin kibirli tavırlarına maruz kalmadım, açıkçası çok mutluyum. 

Bonuslar…

İşte güzel Türkçemizde yer alan ve genelde yanlış kullanılan birkaç kelime…

  • Sallapati: Türkçede “gelişi güzel olarak kullanılan” ama halk arasında sallaparti diye telaffuz edilen tam anlamıyla kelime karşılığı “özensiz” kullanılan kelime.
  • Ehven-i şer: Gün içerisinde “kötünün iyisi” olarak kullanılan ama halk ağzından elvenişer olarak vurgusuz ve dikkatsiz telaffuz edilen kelime.
  • Platonik: “Gerçekte var olmayıp hayalde var olan” ve güzel Türkiye’mizin güzel inşalarınca aşk hayatlarını tanımlamak için plotonik olarak telaffuz edilen muazzam kelime.
  • Müteşekkir: Halk ağzında müteşekkür olarak yanlış telaffuz edilen ve “Teşekkür etmek” amacı ile kullanılıp yanlış telaffuzu yüzünden keşke etmeseydin dedirtebilecek kelime.
  • Estağfurullah: Türk halkının en çok sevdiği gün içerisinde en az 2-3 defa kullanıp her seferinde estağfirullah diye telaffuz ettikleri “incelik ve alçak gönüllülük göstermek üzere teşekkür edilen” anlamına gelen kelime.
  • Ezkaza: Anlamı “yanlışlıkla” olan ve devamlı eskaza diye yanlış telaffuz edilen kelime.
  • İstirham: Sık sık anlamsal ve dilsel açıdan yanlış kullanılıp istirşam diye telaffuz edilen, anlamı “merhamet etmek, yalvarmak” olan kelime.
  • Naçizane: Türklerin nacizhane şeklinde telaffuz ettikleri “haddi olmayarak” anlamına kelen kelime.
  • Hasbelkader: Güzel Türkçemizde “tesadüfen” anlamına gelen ama halk ağzında hasbelkader olarak telaffuz edilen kelime.
  • Harikulade: Her seferinde harkulade diye yanlış telaffuz edilen ve anlamı “olağanüstü” olan kelime.