Tarih boyunca insanlar rüyalardan gizli anlamlar çıkarmaya çalıştılar. Ancak araştırmacılar, artık bu görevi üstlenmesi için yeni bir algoritma geliştirmeyi başardı. Yeni çalışma, DreamBank veritabanında kayıtlı rüyalardaki gizli anlamları ve kalıpları ortaya koyuyor.
Rüyaların anlamı günümüzde bile hâlâ gizemini koruyor. Hangi rüyayı neden gördüğümüz, ne ifade ettiği hala yabancı bir dil gibi. Eski Babilliler, rüyaların kehanetler içerdiğine inanırken, eski Mısırlılar onları tanrılardan gelen mesajlar olarak kabul ediyorlardı. 1890'larda psikoanalizin babası sayılan Sigmund Freud, seks ve saldırganlığa vurgu yaparak rüyalardaki karakterlere, nesnelere ve senaryolara sembolik anlamlar atadı. Günümüzde de birbirinden farklı pek çok rüya tabirleri kılavuzu bulmak mümkün.
Ancak günümüzde çoğu psikolog, rüyaların uyanık yaşamda olanların bir devamı olduğunu öne süren “devamlılık hipotezini” destekliyor. Bunların hepsi de aslında rüyalar hakkında hâlâ ne kadar kısıtlı bilgimiz olduğunu gösteriyor.
Rüyaların analizi artık yapay zekanın elinde
Kamuya açık olan DreamBank.net sitesi, insanların girip rüyalarını yazdığı bir veritabanı. Siteye girilen rüyalar kaydediliyor ve kişi kendi kullanıcı adı altına yeni rüyalarını da ekleyebiliyor. Nokia Bell Labs'ta Luca Maria Aiello ve meslektaşları, sitedeki 24 binden fazla rüya kaydını otomatik olarak analiz eden bir algoritma geliştirdi.
Henüz ergenlik çağında bir kullanıcı olan Izzy'nin rüya günlüğü de veritabanında kayıtlı günlüklerinden biri. Izzy günlüğünde, "Evdeydim ve o aptal Looney Tunes şovundaki o korkunç kırmızı canavar şey ortalıkta dolanıyordu. İçeri girmeye çalışan birçoğu vardı ve ben dehşete düşmüştüm” diye yazıyor. Araştırmacıların binlerce rüyayı yapay zeka algoritmasıyla analiz ettiği yeni araştırmaya göre Izzy’nin rüyası muhtemelen ergenlik dönemindeki kaygılarının bir ifadesi, günlük deneyimlerinin lunapark aynasına yansımış halleri gibi…
Gerçekten de çok sayıda çalışma, rüyaların genellikle günlük aktiviteleri yansıttığını ve insanların deneyimleri sindirmesine, gerçek hayattaki sorunlara hazırlanmasına yardım edebildiğini gösteriyor. Ancak rüya analizi, rüya günlüklerini bileşenlerine ayırması, temalar ve kalıplar araştırması gereken psikologlar için zaman alıcı bir görev. Algoritma bu noktada devreye giriyor. Aiello, "Düşlerimizi geniş ölçekte daha iyi anlayabilirsek, belki de uyanık yaşamımızı iyileştirecek teknolojileri de uyarlayabiliriz" diyor.
Algoritma nasıl işliyor?
Yapay zeka algoritması kullanıcıların günlüklerine kaydettiği rüyaların dilini daha küçük bölümlere ayırarak işe başlıyor. Paragraflar cümlelere, cümleler kelimelere dönüştürülüyor. Daha sonra, tek tek kelimelerin birbiriyle nasıl ilişkili olduğunu anlamak için ağaç benzeri ağlar üretiyor: Her kelime bir yapraksa, onları birbirine bağlayan dallar gramer kurallarını temsil ediyor. Algoritma bu kelimeleri insanlar veya hayvanlar gibi kategorilere ayırıyor ve bunları olumlu veya olumsuz duygularla ilişkilendiriyor. Aynı zamanda kelimeler arasındaki etkileşimleri saldırgan, arkadaş canlısı veya cinsel olarak sınıflandırıyor. Son olarak psikologlar arasında popüler olan bir kodlama sistemini kullanarak her rüya için bir dizi puan hesaplıyor. Örneğin; karakterlerin ortalama saldırganlığı veya negatifin olumlu duygulara oranı gibi...
Araştırmacılar algoritmanın atadığı puanlarını psikologlar tarafından hesaplananlarla karşılaştırdıklarında, puanların yüzde 76 oranında eşleştiğini buldular. Algoritma, her bir rüyadaki puanları, rapor edilmiş fiziksel veya psikiyatrik durumu olmayan kişilerin rüyalarının ortalamaları ile karşılaştırarak, olağandışı rüyaları belirleyebilir. Araştırmacılar bu projenin, psikologların “aykırı” rüyaları hızlı bir şekilde belirlemelerine yardımcı olabileceğini söylüyorlar, bu da stres kaynaklarını veya potansiyel akıl sağlığı sorunlarını gösterebilir.
Rüya kalıpları psikolojimizi ortaya koyuyor
Algoritma ayrıca araştırmacıların rüyaların cinsiyete, yaşa veya psikiyatrik duruma göre nasıl farklılaştığını analiz etmesine de olanak tanıyor. Genç Izzy’nin 13 yıla yayılan rüya günlüğü, genellikle sosyal kaygı ile ilişkilendirilen ergenliğe başladığı dönemde daha sık olumsuz duygular içeriyor. Benzer şekilde, travma sonrası stres bozukluğu teşhisi konan bir Vietnam Savaşı gazisinin rüya raporları, ortalamadan önemli ölçüde daha fazla saldırganlık içeriyor.
Aiello, “Rüyalar bize sadece bugün ne yaptığımızı değil, aynı zamanda kim olduğumuzu da anlatıyor” diyor. Rüya raporlarındaki kalıpların, süreklilik hipotezini destekleyerek günlük yaşamdaki kalıpları yansıttığını söylüyor. Harvard Üniversitesi'nde uyku psikiyatristi olan Robert Stickgold da çalışmanın rüyalar üzerinde otomatikleştirilmiş metin analizi kullanmanın "mükemmel bir örneği" olduğunu söylüyor. Ancak, demografik gruplar arasındaki belirgin rüya farklılıklarının aslında raporlama farklılıklarından kaynaklanabileceği konusunda uyarıyor. Örneğin; kadınların rüyaları erkeklerinkinden daha duygu yüklü olmayabilir ancak onları tanımlamak için daha duygu yüklü kelimeler kullanabilirler.
Aiello, bir gün rüya raporlarından daha geniş ölçekte anlık algoritmik içgörüler sunmayı umuyor. Hedefi ise bu sistemi bir mobil uygulama biçiminde sunabilmek. Bu, veri setinin büyümesine yardımcı olabilir ve araştırmacıların sonuç çıkarmasını da bir hayli kolaylaştırır.