Hayatımız çalışmaktan mı ibaret?

Hayatımız çalışmaktan mı ibaret?

İngiliz araştırma şirketi Expert Market’in yaptığı araştırmanın sonucuna göre Türkiye, özellikle ebeveynler için iş-yaşam dengesi açısından sondan yedinci sırada yer alıyor. Listenin en sonunda ise Amerika var.  

Yoğun bir temponuz, bir türlü bitmek bilmeyen bir “yapılacaklar listeniz” var. Kendinize ve ailenize daha fazla vakit ayırmak istiyorsunuz ama bir şekilde bunu bir türlü beceremiyorsunuz; bu yüzden de kendinizi kötü hissediyorsunuz. Kendinizi suçlamayı bırakabilirsiniz, zira maalesef iş-yaşam dengesinin en kötü olduğu ülkelerden birinde yaşıyorsunuz!

İngiliz araştırma şirketi Expert Market tarafından 2017 ortalarında yürütülen araştırmanın sonuçlarına göre, özellikle ebeveynler açısından bakıldığında Türkiye, iş-yaşam dengesi sıralamasında 37 ülke içinden sondan yedinci sırada yer alıyor. Araştırma sırasında dört konu üzerinde durulmuş ve değerlendirme bu konular ekseninde çıkan sonuçlara göre yapılmış. Bunlar: Ebeveynlerin yıllık çalışma saati sayısı; ülkelerin yasal yıllık ücretli izin miktarı; toplam ücretli annelik izin hakkı ve toplam ücretli babalık izin hakkı.

Amerika en sonlarda

Çok çalışan ebeveynlerin en büyük sıkıntısı çocuklarına yeterli vakti ayıramamak.
Çok çalışan ebeveynlerin en büyük sıkıntısı çocuklarına yeterli vakti ayıramamak.

Araştırma sonucuna göre dünyanın en gelişmiş ve refah seviyesi yüksek ülkelerinden biri sayılan ABD, listenin en dibinde yer alıyor. Şaşırtıcı bir şekilde en kötü ilk 10 sıralamasında Kanada ve İsviçre de var. Yani eğer Türkiye’de yaşayan bir anne-baba olarak çocuklarınıza istediğiniz kadar vakit ayıramadığınızı düşünüyorsanız, beterin beteri var. Sıralama en kötü ABD olmak üzere, Meksika, Kosta Rika, Kanada, Şili, İsrail, Türkiye, İrlanda, Yeni Zelanda ve İsviçre diye gidiyor. Bu sonuçların elde edilmesine en çok etki eden faktör, hamilelik ve sonrası dönemde ebeveynlere sunulan haklar. ABD bu konuda gerçekten çok acımasız bir düzene sahip. Ülkede yasal olarak belirlenmiş ve standart hale getirilmiş ücretli yıllık izin, annelik izni veya babalık izni yok. Her ne kadar New York gibi bazı eyaletlerde özellikle annelik izni ile ilgili yeni düzenlemeler getirilmeye çalışılsa da, halihazırda çalışanın izin hakkı tamamen işverene bağlı. Bu açıdan bakıldığında ülkedeki “gelişmişlik” kavramının yeniden sorgulanması gerekiyor.

İsviçre’nin puanını düşüren ise babaların kanunen çocuk bakımı için ücretli izin haklarının olmaması. Her ne kadar birçok işveren bu izni çalışanlarına kendi inisiyatiflerinde sunsa da, konuyla ilgili yasalarca korunan bir hak yok.

En iyi ilk 10 ülke

Japonya’da babalara 30.4 hafta doğum izni veriliyor.
Japonya’da babalara 30.4 hafta doğum izni veriliyor.

Araştırmanın sonuçlarına göre iş-yaşam dengesinin en kötü olduğu ilk 10 ülke sıralaması görece daha ilginç olduğu için, araştırmanın bu kısmıyla ilgili daha çok haber yapıldı. Ama elbette en iyi ilk 10 ülkenin hangisi olduğu da çok önemli ve sıralama şöyle: Finlandiya, Estonya, Avusturya, Fransa, Almanya, İsveç, Japonya, Norveç, Lüksemburg, Slovakya.

Finlandiya ilk sırayı yasal yıllık ücretli izin konusundaki cömertliği sayesinde alıyor. Estonya ise annelere tanıdığı 85 haftalık tam ücretli doğum izniyle haklı olarak listenin en üst sıralarında yer alıyor. Japonya babalara verdiği 30.4 haftalık doğum izniyle gönlümüzde taht kurarken, Almanya ve Norveç’teki düşük çalışma saatleri insana hayaller kurduruyor...

İş-yaşam dengesinin önemi

Ebeveynlerin iş-yaşam dengesi, gelecek nesillerin başarısı açısından da önemli.
Ebeveynlerin iş-yaşam dengesi, gelecek nesillerin başarısı açısından da önemli.

Bu araştırma özelinde bakıldığında, ebeveynlik imkanları açısından iş-yaşam dengesinin ideal bir düzeyde olması, çocuklarla daha çok ve kaliteli vakit geçirilmesini sağlıyor. Dolayısıyla bu konu, gelecek nesillerin duygusal ve fiziksel sağlıkları ve başarılı olabilmeleri için önemli bir faktör haline geliyor. Ülke politikaları aslında insanına bu hakları sağlarken, daha başarılı bireylerin topluma kazandırılmasına da imkan vermiş oluyor. Dolayısıyla insana yapılan yatırım, ülkeye kazanç olarak geri dönüyor.

Türkiye bu araştırmada en kötü ülkeler sıralamasında yedinci olmuş fakat daha da fena haber, 2011 yılında OECD İyi Yaşam İnisiyatifi’nin gerçekleştirdiği araştırmaya göre tüm OECD ülkeleri arasında, ebeveynlik odağı olmaksızın en kötü iş-yaşam dengesine sahip ülke maalesef Türkiye çıkmış. Türkiye’de çalışanların yüzde 34’ü, haftada 50 saatin üzerinde çalışıyor. Üçüncü sıradaki İsrail ve Yeni Zelanda’da bu oran yüzde 15. Yani Türkiye’deki çalışma saatleri gerçekten açık ara önde. Listenin başındaki Hollanda’da ise bu oran yüzde 0,5.

Peki ne yapmalı?

İdeal bir iş-yaşam dengesi, insanların refah seviyesini artırıyor. Fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarımız; yani uyku, sosyalleşme, hobi, spor gibi faaliyetlere yeteri kadar vakit ayırabilmek, elbette hayat kalitemizi yükseltiyor. Çocuk sahibi olan kişiler için kişisel zamanın yanı sıra çocukların sorumluluklarını gerçekleştirmek için gereken ilave zaman, işi daha da zorlaştırıyor.

Yaşadığımız ülkelerin bize sağladığı imkanlar hayatımızı büyük ölçüde şekillendirse de, iş-yaşam dengesinin öneminin farkında olmak ve kendi çabamızla bu dengeye ufak da olsa katkı sağlayabilmek, belki de kendimiz ve yakınlarımız için yapabileceğimiz en iyi şey. Örneğin eğer yapabiliyorsanız iş yerinize yakın oturmaya çalışın ve yolda harcadığınız zamanı kısaltın. Veya işinizi daha hızlı yapabilmek için dikkatinizi dağıtan etkenleri elemeye çalışın. Belki yeni yıl dileklerinizin arasına Türkiye’nin 2018’de bize daha iyi yaşam şartları sunmasını da katabilirsiniz...