Öğretmenler Günü’nde emekli öğretmenlerimizi ziyaret edip hem bu önemli günü birlikte kutladık hem de okul yıllarından kalma anılarını dinledik. Darüşşafaka Şenesenevler Rezidans'ında ikamet eden kıymetli öğretmenlerimiz Gülten Çolgar, Leman Sebüktekin ve Neriman Tural, 1950’li yıllarda öğretmenlik yapmanın heyecanını ve zorluklarını anlattı.
Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışta bulunarak hem çocukların okumasına destek olan hem de yaşlılık döneminde konforlu bir yaşam alanı edinen rezidans sakinleri ile 24 Kasım Öğretmenler Günü için bir araya geldik. Emekli öğretmenlerimiz, yaptığımız keyifli sohbetle bizi tarihte güzel bir yolculuğa çıkardı. Eski anıları yad ederken değişen eğitim sisteminin farklılıklarını, yeni nesil öğrencileri ve öğretmenleri onların gözünden görme şansı bulduk. Neredeyse 90 yaşına merdiven dayamış emekli öğretmenlerimiz, kendi tecrübelerini bize aktarırken cumhuriyet yıllarının bilgeliği ve naifliğini bize bir kez daha hatırlattılar. İşte o keyifli ve duygu yüklü günden geriye kalanlar...
“En çok çocuğu olan anneler, öğretmenlerdir”
Emekli İngilizce Öğretmeni Gülten Çolgar (90), öğretmenlik hayatına Çapa Kız Enstitüsü’nde başlamış. Ancak daha sonra yabancı dil ders saatinin yetersiz olması ve öğrencilerle az vakit geçirmesi nedeniyle öğretmenliğe özel okul olan Şişli Terakki Lisesi’nde devam etmiş. Burada çocukların yabancı dile olan büyük ilgisi, Çolgar’ın emekli olana kadar aynı okulda kalmasına vesile olmuş. Öğretmenlik tutkusunun, çocukluğunda hayali öğrencilere ders anlatarak başladığını söyleyen emektar öğretmenimiz, bu mesleğin bir gönül işi olduğunu şöyle anlatıyor: “Ders öğretmekle birlikte özel olarak da çocuklarla ilgilenmeyi seviyordum. Onların hayatları, sıkıntıları, aile sorunları beni oldukça ilgilendiriyordu. Ders dışı saatlerde onlarla ilgileniyordum. Teneffüsleri hep öğrencilerimle konuşarak değerlendirirdim.”
Öğrencilerine verdikleri öğütler üzerine konuştuğumuzda ise çocukların hayata yalnızca ailelerinin çerçevesinden bakmamaları için verdiği mücadeleyi anlatıyor. Çocukların her şeyi öğrenmeleri gerektiğini düşünüyor Gülten Öğretmen. Bu yüzden yeni nesil öğretmenlerin de sadece bilgi vermekle yetinmemesini, bunun yanı sıra çocukların yetişmesi ve karakter oluşumuna da destek vermelerinin önemli olduğunun altını çiziyor. “Eğitim ve öğretim bir arada yürümesi gereken kavramlar. Bilgi her yerden alınabilir; kitaplardan, çevreden ama karakter eğitimi çok daha önemli. Benim çocuğum olmadı ama en çok çocuğu olan anneler öğretmenlerdir. Öğretmenlik çocuksuzluğu telafi eden bir meslek” diyor.
Beş senedir eşiyle birlikte Darüşşafaka Cemiyeti’nin rezidansında yaşayan Gülten Çolgar, çok uzun zaman önce emekli olsa da öğretmenlik ruhunu, gerek rezidans sakinleriyle paylaştığı anılar gerekse ziyarete gelen öğrencileri sayesinde yaşamaya devam ediyor.
“Kendimden yaşça büyük öğrencilere öğretmenlik yaptım”
Bir diğer emekli İngilizce öğretmeni ise Leman Sebüktekin (88), İstanbul’da Kimya Fakültesi’nde öğrenim görürken yaşadığı maddi sıkıntılar yüzünden üniversiteyi bırakmak zorunda kalmış. Ardından Gazi Eğitim Fakültesi’ni yatılı okuyup 1953 yılında mezun olduktan sonra Sivas Erkek Lisesi’ne tayini çıkmış. Sivas Kongresi’nin de yapıldığı tarihi binada beş yıl öğretmenlik yaparken, kendisi gibi İngilizce öğretmeni olan eşiyle tanışıp evlenmiş. Bakanlığın yurt dışına eğitim almaya gönderdiği çift, George Washington Üniversitesi’nde eğitim almış. Leman Öğretmen, Amerika’dan döndükten sonra yabancı uyruklu öğrencilere Türkçe öğretmenliği yapmaya başlamış.
Genç yaşta neredeyse yaşıtlarına öğretmenlik yapan Sebüktekin, ilk öğretmenlik deneyimini şöyle anlatıyor: “Okulun müdürüyle tanışmak üzere okula gittim. Bekçi, ‘Kayıtlar bitti boşuna içeri girme’ deyip geri çevirdi beni, öğrenci olduğumu sandı. Öğretmen olduğuma ikna olunca beni içeri aldı. Yaşım küçüktü zaten. Hatta kendimden zaten yaşça büyük öğrencilere de öğretmenlik yaptım.” Leman Sebüktekin’in Darüşşafaka Şenesenevler Rezidans'ına geliş nedeni ise yalnızlığına bir çözüm bulmak. Çünkü son iki yıl içinde eşini ve büyük oğlunu kaybetmiş. Rezidansa geleli henüz 10 ay olduğunu belirten Sebüktekin, sağlık hizmetlerinden ve sosyal aktivitelerle çabuk geçen zamandan oldukça memnun.
“Bir çocuğun kalbini kazandınız mı ona her şeyi öğretebilirsiniz”
Maraş’ın Elbistan ilçesinde doğan emekli Sınıf Öğretmeni Neriman Tural, babasının memuriyetiyle başlayıp kendi kariyeriyle devam eden 80 yılı Malatya’da geçirmiş. Liseyi Malatya Lisesi’nde okuduktan sonra, o yılların üniversite giriş sınavı sayılabilecek olgunluk imtihanına girmiş ve ardından Adana Kız İlk Öğretmen Okulu’ndan mezun olmuş. 31 yıl Malatya’da öğretmenlik yapan Tural, 35 yıldır da emeklilik hayatını yaşıyor.
Cumhuriyet dönemi öğretmenlerinden olan Neriman Tural, o yıllarda okullarda kız öğrencilerin çok az olduğunu ve eğitimin ekonomik zorluklarla alındığını anlatıyor: “Kalemlerimizi sonuna kadar kullanırdık. Hatta küçüldükçe parmağımızı acıtmasın diye ek yapıp bağlardık. Tutumlu olmak önemliydi. Öğretmenimizin bile saati yoktu, saati olan birkaç öğrenciye sorup dersi planlardı. Müfettişlerin ilk işi çocukların defterlerini kontrol etmekti. İki satır boşluk bırakan rastladı mı israf oluyor diye kızardı öğretmene.” Yenilikleri öğrettikleri Cumhuriyet dönemini gururla anlatan Neriman Öğretmen, çocuklara marşları öğretmedeki gayretinin baş öğretmen tarafından takdir edildiğini de paylaşıyor bizimle.
Çocuklara tutumu, arkadaşlık sevgisini öğretmenin önemine değinen Neriman Öğretmen, öğrencilerin gözünde anne gibi abla gibi olmanın değerini özlemle paylaşıyor. “Çocuğun kalbini kazandınız mı ona her şeyi öğretebilirsiniz” diyor. Çocuklarla ilgili unutamadığı anılarını sorduğumuzda ise aklına ilk olarak birinci sınıf öğrencisi geliyor. “Sürekli sıranın altına girer, gözden kaybolurdu. Kalemi ya da silgisini mi düşürüyor diye merak edip yanına gidince, sıranın altında gizlice emzik emdiğini görmüştüm.”
Sürekli kalabalık sınıflarda okuyan Neriman Tural, “İleride zengin olursam en fazla 30 kişilik sınıfları olan bir okul yaptıracağım” demiş önce. Ardından yıllarca hasta annesiyle ilgilendikten sonra bakımevi yaptırma hayali kurmuş. Kendi deyimiyle o hayaller, Darüşşafaka sayesinde bir anlamda gerçek olmuş. Bağışçı olarak hem çocukların eğitimi hem de rezidans hizmetine katkı sağlayan Tural, rezidanstaki hobi hocaları sayesinde öğrencilik günlerine tekrar döndüğünü dile getiriyor.
Darüşşafaka’da rezidans hizmetinden nasıl faydalanılıyor?
Darüşşafaka Cemiyeti Bağış ve Bağışçı İlişkileri Birimi Yetkilisi Ebru Avşar, hizmetten faydalanmak isteyenlere sistemi şöyle anlatıyor: “65 yaş itibariyle bağışçı kabul eden sistemde, bir defaya mahsus toplu bir bağış alıyoruz. Bu bağış karşılığında bağışçılar, hayatlarının sonuna kadar rezidanslarımızda ikamet edip sağlık, otelcilik ve ileri yaş bakım hizmetlerinden yararlanabiliyorlar. Bunların yanı sıra birçok etkinliğe de ev sahipliği yapan rezidanslar, misafirlerimize rahat bir emeklilik hayatı sunuyor. Kısıtlılık durumu (mental ya da fiziksel) nedeniyle bakıma ihtiyacı olan bağışçılarımız, Maltepe’deki bakım evimizde kalıyorlar. Yani aslında bağışçılar hem Darüşşafaka güvencesi altında huzurla yaşamını sürdürüyor hem de geleceğe ışık tutarak çocukların okumasına destek oluyorlar.”