Dünya Rüya Günü’ne özel, rüyaların gizemli dünyasına yolculuk

Dünya Rüya Günü’ne özel, rüyaların gizemli dünyasına yolculuk

Bugün, 25 Eylül Dünya Rüya Günü! Araştırmacılar ve uzmanlar yıllardır rüya üzerinde çalışıyor ve hâlâ gizemi tam olarak çözülmüş değil. “Rüya nedir, ne zaman görülür, bizi nasıl etkiler; rüyaların anlamı var mı?” gibi soruların yanıtlarını araştırdık. 

Rüya nedir?

Uyku sırasında ortaya çıkan zihinsel imgeler, düşünceler veya duygular olarak tanımlanan rüya; genellikle görsel imgelerden oluşuyorken tüm duyuları da içerebiliyor. Uykunun herhangi bir aşamasında rüya görmek mümkün ancak en canlı ve en yoğun rüyalar genellikle REM olarak adlandırılan uyku bölümünde görülüyor. Bu evrede beyin çok aktif oluyor ve göz kapakları hızla hareket ediyor. REM evresinde uyananlar rüyalarını yüzde 60-90 oranında hatırlarken; REM dışı uyku sırasında uyananlar, rüyalarını sadece yüzde 20-50 oranında hatırlayabiliyor. Sanıldığının aksine de çoğu insan her uyuduğunda rüya görüyor fakat hatırlamıyor. Eğer hatırlamaya çabalıyorsanız, uzmanların önerisi uyanır uyanmaz başka işlere ve koşturmalara dalmadan not almak, hatırlanan her detayı yazmak.

Daha fazla stres veya kaygı yaşadığımız zaman, daha fazla rüya görebiliyoruz ve hatta rüyaların türünde değişiklik olabiliyor. Araştırmacılar stresli dönemlerde daha sık kabus görülebildiğini veya kovalanmak, kaybolmak, bir şey veya birini kaybetmek gibi stresli rüyaların sıkça görülebildiğini belirtiyor. Bu nedenle rüyaların duygularımızı işlememize ve yönetmemize yardımcı olabildiği düşünülüyor.

Rüyaların anlamı var mı?

Freud, rüyaların bastırılmış içerik, fikir veya temalardan oluştuğunu söylerken Jung ise kolektif bilinçdışından kaynaklandığını öne sürüyor.
Freud, rüyaların bastırılmış içerik, fikir veya temalardan oluştuğunu söylerken Jung ise kolektif bilinçdışından kaynaklandığını öne sürüyor.

Bazı psikologlar rüyaların kişinin ruhuna veya günlük yaşamına dair içgörüler sağladığını savunurken diğerleri içeriklerinin güvenilir bir anlam ifade etmediğini çünkü tutarsız veya kafa karıştırıcı olduğunu düşünüyor. Uzmanlar ve araştırmacılar rüyaları analiz etmekte zorlanmalarının nedenini “İnsan beynine bakıp rüya sırasında neler olduğunu göremiyoruz, incelenmesi zor.” şeklinde açıklıyor. Bilim insanları rüya görmemizin nedeni ve rüyada gördüklerimizin anlamı hakkında hâlâ araştırmalar yapsa da rüya hakkında belli başlı bilgiler mevcut. Örneğin Sigmund Freud ve Carl Jung gibi psikologlar yıllar önce rüyaların ne anlama geldiğini açıklamak için teoriler geliştirdi. Freud, rüyaların bastırılmış içerik, fikir veya temalardan oluştuğunu söylerken, Jung ise kolektif bilinçdışından kaynaklandığını öne sürüyor.

Rüya görmenin etkileri nedir?

Uzmanlar rüya görmenin etkilerini şu şekilde sıralıyor:

● Araştırmalara göre rüya görmek ve rüyanın içeriği, sabah uyandığımızdaki ruh halimizi etkiliyor. Olumsuz duygular, ölüm ve yalnızlık gibi rüyalarla oluşabilirken sevdiklerimizle olmayı veya tatile gitmeyi içeren eğlenceli rüyalardan sonra olumlu bir ruh haline bürünebiliyoruz.

● Zihin uyurken çalışmaya devam ediyor ve rüyalar duyguları işlemeye yardımcı oluyor. REM uykusu sırasında beyin, kaygıyı tetikleyen bir nörotransmitter olan noradrenalin (norepinefrin) seviyesinde ciddi bir düşüş yaşıyor. Bu da beynin bizi kaygılandıran üzücü anıları, güvenli bir alanda tekrar hatırlayıp işlemesini sağlıyor. Stresli olaylara karşı duygusal tepkilerin uygulamanıza yardımcı oluyor. Rüyalar, zihinsel temizlik yapabiliyor.

● Rüyadaki duyguların beynin sinirsel bağlantılarını ve hafızayı güçlendirmeye yardımcı olabileceğine inanılıyor. Rüyalar sadece deneyimlerden oluşmasa da rüyaların içeriği, beynimizin başımıza gelen her şeyi yeniden yaratmasına ve kaydetmesine yardımcı oluyor.

Araştırmalara göre rüya görmek ve rüyanın içeriği, sabah uyandığımızdaki ruh halimizi etkiliyor.
Araştırmalara göre rüya görmek ve rüyanın içeriği, sabah uyandığımızdaki ruh halimizi etkiliyor.

REM uykusunun önemi nedir?

Rüyaların, iyi uyumanın ve REM uykusunun duyguları ve anıları işleme yeteneğini geliştirdiğinden bahsettik. İyi veya yeterince uyamıyorsanız, yani REM uykusu yaşamıyorsanız, rüyaları hatırlamamak bir yana, yorgun uyanmanız mümkün. Şöyle ki bebekler ve çocuklar beyin gelişimi için daha fazla REM uykusuna ihtiyaç duyuyor, yetişkinler için REM uykusu için gereken süre ise gecede ortalama iki saat. Eğer kaygı ve depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar kullanıyorsanız, uyku apnesi rahatsızlığınız varsa, REM uyku davranış bozukluğu veya uyku bozuklukları yaşıyorsanız; REM uykusu yaşayamayabilir veya iyi uyuyamayabilirsiniz. Böyle durumlarda bir uzmana danışmakta fayda var.