Çocuklarda yalan, ne kadar “yalan” sayılır?

Çocuklarda yalan, ne kadar “yalan” sayılır?

Beş yaşındaki kızınız yanınıza gelip kanatlı uçan adamlar gördüğünü, onlarla sohbet ettiğini söylerse tepkiniz ne olurdu? Tahminen ilk olarak “neden yalan söylüyor?” diye düşünürdünüz. Sonra da… İşte bu “sonra” kısmı çok önemli! 

Çocuklar yalan söyler! Bu durum çocukların gelişimsel davranışlardan öğrenilmiş davranışlara geçme aşamasında aldıkları yolun bir parçasıdır ve aslında panik yapmanıza da gerek yoktur. Çünkü çocukların söylediği yalanlarda, büyüklerde olduğu gibi (ya da büyüklerin zannettiği gibi) bir amaç, kasıt ya da tasarlanmış, planlanmış bir durum yoktur. Yalanlar, çocuk gelişiminin bir parçasıdır ve aslında “yalan” da sayılmazlar.

Yetişkinlerin çizgileri “gri” 

Ağzı burnu çikolata içinde yakalansa bile çocuk “sen mi yedin?” sorusuna “ben yemedim” diyebilir.
Ağzı burnu çikolata içinde yakalansa bile çocuk “sen mi yedin?” sorusuna “ben yemedim” diyebilir.

Peki, çocuklar neden yalan söyler? Açıkçası bunun pek çok nedeni var ancak hemen hiçbiri yetişkinlerin aklından geçen nedenler değil. Öncelikle “yalan” söz konusu olduğunda biz yetişkinler için “ak” veya “kara”dan çok “gri” alanlar bulunuyor. Çocuklarınki böyle değil. Elleri, ağzı çikolata içinde yakalasanız bile “Ben yemedim” diyebilir ve inanmanızı bekler. Çocukların yalanlarından bazılarını ise yetişkinler farkına bile varmadan teşvik eder. Örneğin hayali arkadaşını akşam yemeğine davet ettiğini söyler ve siz de “buyursun, gelsin” dersiniz. Çocuğun bakış açısından ikisi arasında fark yoktur. Çikolatayı o yememiştir! Ama hayali arkadaşı vardır ve akşam yemeğine davetlidir! Hem de sizin onayınızla…

Yalan, asıl yetişkinlerin işi! 

Çocuklara “yalan söyleme” deriz ancak onlar, sürekli bizim yalanlarımıza tanıklık eder!
Çocuklara “yalan söyleme” deriz ancak onlar, sürekli bizim yalanlarımıza tanıklık eder!

Çocuklar, yalan konusunda çevrelerinden karışık mesajlar alır. Sosyal kalıpları yeni yeni öğrendikleri bir süreç içinde oldukları için de bu karışık mesajlar yüzünden gerçek her ne ise “eğitip bükülebildiğine” tanık olurlar. Örneğin çocuğa bir battaniye hediye edildiğinde, hediyeyi verenin yanında “Ne güzel, kışın artık hiç üşümezsin” deriz ama hediyeyi veren uzaklaştığında “Bu ısıtmaz ki!” diye asıl fikrimizi söyleriz. Unuttuğumuz şey şudur: Çocuk her ikisini de duymuştur bir kere! Çocukları, dürüst oldukları için de sustururuz. Örneğin çocuk halasına “Annem senin yemeklerini hiç beğenmiyor, öyle söyledi” der ama biz durumu halaya açıklamak yerine, çocuğu susturmayı tercih ederiz. Yalanın kötü bir şey olduğunu sürekli anlatırız ama televizyon dizilerinde yalanlar yüzünden kahramanın başına gelenlere kahkahalarla güleriz! Bu da çocuğa “uygunsuz” bir durumun “komik” olduğu mesajını verir. Tüm bunlar, çocuk için karmaşık mesajlardır ve doğru olanı anlaması zaman alır. 

Çocukların yalan söyleme eğiliminde büyüklerin büyük payı var!
Çocukların yalan söyleme eğiliminde büyüklerin büyük payı var!

Çocukların yalan söylemesiyle ilgili belki de en önemli etken ise büyüdükleri ortamdır çünkü bu ortamdaki farklı tutumlar, çocuğun yalan söyleme eğilimini etkiler. Hemen tüm ebeveynler çocuklarına yalan söylemenin kötü bir şey olduğunu telkin eder ancak bazı ebeveynler, yalan konusunda daha hoşgörülü davranır. Yapılan araştırmalar ise yalanı onaylamayan ancak çocuklarına bazı durumlarda yalan söylenebileceğini ifade eden ebeveynlerin çocuklarında yalana daha sık rastlandığını kanıtlar. Bu durum da tıpkı “kitap oku” diye teşvik ettiğimiz ancak bizim örnek olma adına hiç kitap okumadığımıza benzer çelişkilere sebep olur.

Gerçek sabittir, değişmez! Oysa çocuklar için umut ederek, hoşa gitmeyen o gerçek ne ise değiştirilebilir. Dahası, çocuklar için yedi - sekiz yaşlarına kadar hayal ile gerçek arasında net olmayan bir çizgi vardır. Bu da gerçeği sabit, somut olarak görmelerini engeller. Arzu edince, umut edince o gerçeğin değişebilir, değiştirilebilir olduğunu zannederler. Bu yüzden süper kahramanlara inanır, peri masallarını adeta yaşarlar. Bunun sonucu olarak da bir şeyi “ben yapmadım” diyorlarsa amaçları yalan söylemek değil, yapmamış olmayı dilemektir. Çünkü “ben yapmadım” dediklerinde durumun düzeleceğini zannederler.

Yalan değil, hayal gücü

Çocuklar süper kahramanlarına ve peri masallarına inandığı için amaçları yalan söylemek değildir.
Çocuklar süper kahramanlarına ve peri masallarına inandığı için amaçları yalan söylemek değildir.

Çocukların söylediği yalanlarla ilgili hemen her şey, hayal güçlerinin ve kazandıkları deneyimlerin bir parçasıdır. Çünkü çocukların hayal gücü aktiftir ve bilişsel yetenekleri de sürekli gelişim halindedir. Şunu da unutmamak gerekir: Yaratıcı ya da hayal gücüne dayalı her ne varsa gerçeklerin askıya alınmasını gerektirir! Buna ek olarak, çocuk olmanın belki de en önemli getirilerinden biri sınırları zorlamak ve çoğunlukla deneme, yanılma yöntemiyle neyi yapabileceklerini neyi yapamayacaklarını görmektir. Öte yandan çocukların bu tür yalanları ebeveynler için can sıkıcı ya da sinir bozucu olabilir. Burada ebeveynlere ve yetişkinlere düşen şey, çocukların dünyayı öğrenmelerine ve sosyal becerilerini geliştirmelerine fırsat tanımak ve elbette “sakin olmak”tır.

“Çocuk, cezalandırılmaktan korktuğu için yalan söyler!” 

Dr. Öğr. Üyesi Başak Ayık
Dr. Öğr. Üyesi Başak Ayık

Çocuklarda Yalan Konusunu Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı, Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Başak Ayık’a danıştık ve önemli bilgiler aldık:

Çocukların 3-6 yaşına denk gelen ‘oyun çocuğu dönemi’ hayal güçlerinin oldukça geniş olduğu bir dönemdir. Bu özelliğinden dolayı oyun dönemi ‘animistik dönem’ olarak da bilinir. Bu dönemde çocuklar hayal güçlerinin etkisiyle gelişim dönemlerine tamamen uygun olarak uydurma birtakım hikayeler anlatabilirler. Sorulan sorulara hiç beklenmedik ilginç ve hayali yanıtlar verebilirler. Bu uydurma hikayeler ve konuşmaların yalan olarak değerlendirilmemesi gerekir. Özellikle oyun içerisinde veya diyaloga girdiği kişilerle konuşurken, diyalogun işleyişine paralel olarak karşıdaki kişiden gelen tepkilere göre bu hayali konuşmalar şekillenir. Karşıdakinden ilgi görmek ister, onu şaşırtmak bazen korkutmak ister. Tüm bu sosyal etkileşim onun hoşuna gider. İzlediği çizgi filmlerden ve dinlediği masallardan esintiler bazen günlük hayattan olaylar da farklı şekillerde bu hayali konuşmaların içinde yer bulur. Bazen hayalinde istediği şeyleri gerçekmiş gibi anlatabilir. Aslında bu oldukça sağlıklı ve beklenen bir davranıştır.

Yalan söylemek ise bu hayali konuşmalardan farklı bambaşka bir konudur. Yalan söyleyen kişi doğruyu bildiği halde bir şeyleri gizlemek için ve genellikle hemen her zaman kendi yararına yönelik olarak doğru olmayan yanıtlar verir. Karşısındaki kişiyi yanıltır. Çocuklarda yalan söyleme davranışı zaman zaman davranış bozukluğu olarak değerlendirilse de hiç azımsanamayacak bir oranda çocuk karşısındaki kişinin tepkilerinden veya cezalandırılmaktan korktuğu için yalan söyler. Asla unutulmaması gereken önemli bir nokta ise çocuklar daima kendilerine söylenenleri değil ebeveynlerinden veya rol modellerinden gördükleri davranışları kopyalarlar. Bu nedenle çocuğunun yalan söylememesini bekleyen bir ebeveyn öncelikle kendi hayatında ufak da olsa yalan söyleyip söylemediğini, çocuğuna bu konuda nasıl örnek olduğunu gözden geçirmeli, dürüst olmayı davranış olarak modelleyerek çocuğuna yalan söylemekten uzak durmasını davranışlarıyla göstermelidir.

Çocuk kaç yaşında olursa yalanın doğru bir davranış şekli olmadığı ona anlatılmalıdır. Tabii ki eğer sorun çocukta değil de yalan söylenen kişinin davranış ve tutumunda ise orada önemli olan yanlış tutumun değiştirilmesidir. Yalan söyleme davranışına eşlik eden başka davranış bozuklukları da varsa bunların ortadan kaldırılması için uzman desteği alınmalıdır.”