Yoğun geçen iş hayatımızda en çok boş vakitlerimizde yapacaklarımızın hayalini kurarız. Ancak eve hapsolduğumuz bu pandemi günlerinde, evde yapmak istediklerimizi hayata geçirmekte zorlanıyor, bu isteklerimizi sürekli erteliyoruz. Peki ne yapmalı?
İş yerinizde çok sıkıldığınız ve yoğunluktan dolayı bunaldığınız zamanları düşünün. Evde olmanın, kitap okumanın, müzik dinlemenin, kaliteli filmler izlemenin, araştırma yapmanın hayalini kurduğunuz zamanların nasıl da tatlı geldiğini hatırlayın. Ardından bir de şu an yaşadığımız duruma bir bakın. Bundan altı ay önce, aklımızın ucundan geçmeyecek küresel bir salgınla karşı karşıyayız. Tüm dünyadaki çalışan insanların çoğunluğu işlerini yapamıyor, rutinlerini gerçekleştiremiyor, hatta evden dışarı adımını bile atamıyor. Salgının maddi ve manevi problemlerini bir anlığına görmezden gelirsek aslında bu olumsuz durum, bizi her zaman hayalini kurduğumuz o “boş vakit” kavramıyla buluşturmuyor mu?
Her ne kadar hayalini kurmuş olsak da evde geçireceğimiz zamanın nasıl değerlendirileceği ile ilgili ne bir hazırlığımız ne de bir fikrimiz var. Yapmayı düşündüğümüz birçok şeyi, o veya bu nedenle erteliyor, bunun yerine vaktimizi televizyonun karşısında harcıyoruz. Evde geçireceğimiz zamanın nasıl planlanması gerektiğini, erteleme hastalığının hayatımızı nasıl olumsuz yönde etkileyeceğini ve bu sorunu nasıl çözülebileceğini Psikoterapi Atölyesi’nden Klinik Psikolog ve Psikoterapist Cem Kaya ile konuştuk.
Koronavirüs salgını nedeniyle çok boş vaktimiz var. Buna rağmen zamanımızı iyi kullanamıyor ve can sıkıntımıza engel olamıyoruz. Bunun nedenleri nelerdir?
Salgın yüzünden çoğumuz evdeyiz, ama bunu diğerleri gibi sadece evde kalmaktan kaynaklı can sıkıntısı yaşadığımız bir dönem olarak düşünmeyelim. Çünkü bu sürece eşlik eden ciddi ve haklı kaygılarımız, korkularımız var. Bu dönemde korku ve kaygı atakları yaşayabilir, gün içinde huzursuz edici duygulanımlar oluşabilir, konsantrasyon sorunları yaşayabiliriz. Bu tür anormal tepkiler anormal bir dönemde olmamızdan dolayı doğaldır. Boş vakitlerimizi ise verimli geçirememek kronik sorunlarımızdan biri, bu özel dönemin etkilerini düşünmezsek boş vakitlerini verimsiz geçiren ve bu durumda olmaktan rahatsız olan birçok insan var aramızda.
Evde kaliteli vakit nasıl geçirilir?
Kişiye göre değişir aslında. İnsanların yapmaktan hoşlandığı şeyler farklı olabilir. Kimi kitaplardan, kimi filmlerden, kimi boyama yapmaktan hoşlanabilir. Boş vakitlerde ne yapacağımız ilgi ve yeteneklerimize göre farklılık gösterdiğinden bunu keşfetmemiz gerekir. Bu konuda dikkat etmemiz ve bilmemiz gereken en önemli şey, bu keşif yolculuğunun yaşı yok, her yaşta bu yolculuğa çıkabiliriz. Hatta en doğru zaman şimdi.
Evde geçirilen boş zamanlar için planlama mı önemlidir? Yoksa doğaçlama yapmak mı?
Planlama yapmak kaliteli vakit geçirmenin en önemli anahtarıdır. İlgi ve yeteneklerinizi keşfettiğiniz yolculuk sonrası hem yeni alanları keşfetmek hem de keşfettiğiniz alanlarda daha verimli etkinlikler yapmanın en önemli anahtarı planlı ilerlemektir. Düşünsenize elinizde bir yapılacaklar listeniz var ve siz o listede yapılacakların yanına bir işaret koyuyor ya da üstünü çiziyorsunuz. Bu duygu hiçbir mutlulukla kıyaslanamaz. Erteleme davranışından yakınan danışanlarımıza önerdiğimiz en iyi yollardan biri budur. Bir liste hazırlayın ve o listeyi bitirmenin keyfini yaşayın.
"Vaktim olsa neler yapardım" deriz hep. Vakit birden çok bol olduğunda hiçbir şey yapamamanın nedeni nedir?
Biraz önce altını çizdiğimiz gibi plansızlık. Plansızlık ve boş vakit sıfır ile çarpılmak gibidir. Sonuç kaç çıktı? Sıfır!
MÜKEMMELİYETÇİLİK ERTELEMEYE YOL AÇIYOR
Boş zamanlarda hiçbir şey yapmamanın en önemli nedenlerinden biri de Erteleme Hastalığı. Erteleme hastalığının temelinde neler yatar?
Evet erteleme hastalığı başarıyı etkileyen önemli faktörlerden biri. Ortaya çıkmasının farklı psikolojik nedenleri var. Mükemmeliyetçilik, bu nedenlerin başında geliyor. Mükemmeliyetçi deyince birçok insan bir işi mükemmel yapmak için beklemek olarak algılıyor olabilir ama buradaki mükemmeliyetçilik daha çok bu işin mükemmel yapıldığı durumun hayallenmesi ve mükemmel durum karşısında alınan takdir ve övgünün hayallenmesi şeklinde oluyor. Kişi bu anları o kadar çok hayaller ki bir süre sonra ulaşılamayacak düzeyde beklentiyi yükseltir. Artık o iş zaten yapılamaz, erteleme davranışı başlamış olur.
Kişinin yetersizlik ve başarısızlık kaygısı da erteleme davranışının nedenleri arasında gösterilebilir. Kişi, o iş ya da konu ile ilgili kendini yeteri kadar iyi, bilgili VE başarılı hissetmiyorsa o işi erteleme ihtimali de bir o kadar artıyor. “Başarısızım” ya da “yetersizim” negatif düşünceleri bazı insanların hayatlarında daha fazla yer kaplayabiliyor. Özellikle çocukluk dönemlerinde yaşanan travmalar sonrası insanlar bu tür negatif düşünceleri kabulleniyor, kendi gerçeklikleriymiş gibi düşünebiliyorlar. Bu kişiler kendilerini tüm konularda yetersiz ve başarısız görüyorlar. Bu durumda erteleme davranışı bir tür maske olarak karşımıza çıkıyor.
Bu sorunun yetiştirilme tarzı ile ilgisi olabilir mi?
Erteleme davranışının diğer nedenleri arasında Yargılanma-Eleştirilme Korkusu ile Onaylanmama durumu olduğunu söyleyebiliriz. Onaylanma ihtiyacı çok olan insanlar bunun tersinin olabileceği her durumdan kaçınmaya çalışırken erteleme davranışını gösterebiliyorlar. Bu dinamik aynı şekilde eleştirilme korkusunda da ortaya çıkıyor. Bu riski göze almamak için sürekli erteleme davranışı gösterilebiliyor. Bu nedenle çocuğun yetiştirilme tarzının da erteleme davranışının ortaya çıkmasında etkili olduğunu söyleyebiliriz. Çocuklarından yüksek beklentileri olan otoriter ve baskıcı ailelerde büyüyen çocuklar erteleme davranışlarını gösterebiliyor.
ERKEN MÜDAHALE EDİLMELİ
Bu hastalığın belirtileri nelerdir? Hangi davranışları sık yaparsak bu sorunla yüz yüze olduğumuzu anlarız?
Erteleme davranışı ya da erteleme hastalığı, yapılması gereken iş için gerekli zaman, imkan ve enerji olmasına rağmen işi yapmaktan kaçınılması, işin sık sık ertelemesi anlamına gelir. Bu durum bazı insanlarda bir hastalık boyutunda değil bir davranış boyutundadır ve değiştirilmesi bu düzeyde iken çok daha kolaydır. Bazı insanlarda ise artık bu durum kişinin tüm hayatını etkileyen büyük bir engel haline gelir. Akademik görevlerin ya da işlerin tamamlanması büyük bir stres haline dönüşür, kişinin öfke ve stres düzeyi artar. Özgüven problemleri ile karşılaşabilir ve psikosomatik sorunlar ortaya çıkabilir. Bu düzeyde yaşandığında bir davranış değil bir hastalık olarak tanımlanması gerekir. Erteleyiciler, işlerin teslimine çok az kala “baştan savma, kabataslak” diyeceğimiz şekilde işleri teslim ederler. Tabii ki baştan savma yapılmış işler veya son güne bırakılmış bir sınav sonrası gelen geribildirim/notlar erteleyicilerin özsaygısını olumsuz etkileyebilir. Erteleme davranışına sahip kişiler öz saygılarını korumak amacı ile farklı bahaneler bulabilirler. Örneğin sınava çalışmayı son ana bırakmış bir erteleyici sınav sonucu çok iyi gelirse, kısa zamanda iyi iş çıkarmış olur ve kendini över, kötü sonuç gelirse de bu kadar zamanda bu kadarı yapılır diye düşünerek öz saygısını korur.
En çok neleri erteleriz?
Erteleme davranışına sahip kişilerin en çok erteleme yaptıkları işleri toparlayacak olursak; Evle İlgili (temizlik, bulaşık, tamirat işleri), İşle İlgili (rapor yazma, sunum), Akademik (ödevler, sunum, tez), Kişisel Bakım (spor, diyet, doktora gitmek), Sosyal İlişkiler (arkadaşları aramak, etkinliğe katılmak) olarak gruplandırabiliriz.
Erteleme hastalığı yaşayanlara ne yapmalarını önerirsiniz?
Bu davranışı değiştirmenin birinci adımı “Kabul et ve fark et”tir. Değiştirmek istediğimiz ne var ise önce onu fark etmemiz gerekir. Teşhis edemediğimizi tedavi edemeyiz. Ertelemeyenlerle iş birliği yapabiliriz. Çevrenizde mutlaka bu konuda erteleme davranışını kullanmayan birileri vardır. O kişi ile yapacağınız bir iş birliği davranışı değiştirmenize yardımcı olacaktır. Önemli bir ayrıntı olarak ertelemeyene bilgi vermek ve ondan anlayış göstererek iş birliği yapmasını istemek yararlı olacaktır.
Hayatımızda gerekliliklerimiz vardır bir de isteklerimiz, bu ikisini ayırt edip her fırsatta gerekliliklerden birkaç maddeyi eksiltmek işe yarar bir davranış olacaktır. Daha önce belirttiğim gibi bir liste yapmak işlerimizi çok kolaylaştıracaktır. Listeden madde silmek motivasyonunuzu artıracak ve mutluluk hormonu salgılamanıza yardımcı olacak. İşlerimizi, yapacaklarımızı küçük parçalara bölme diğer kolaylaştırıcı yöntemlerden biridir ki adım adım ilerlemek bir çoğumuz için iyi bir motivasyon kaynağı olabilir. Son olarak da her erteleyici bu cümleyi bir motto olarak kabul etmelidir: “Mükemmel çok iyinin düşmanıdır.”