Uzmanlar Türkiye nüfusunun yüzde 60’tan fazlasının hâlâ aktif ve olası bir depremde zarar verme olasılığı çok yüksek fay hatları üzerinde yaşadığını hatırlatıyor. İnşaat Mühendisi Erdi Akkoyun ve Jeofizik Mühendisi Serdar Göbekçioğlu’na oturduğumuz binalar depreme dayanıklı mı, binamızın sağlam olup olmadığını nasıl öğreniriz, değilse nasıl daha dayanıklı hale getiririz diye sorduk. İşte uzmanından doğru cevaplar ve yapmamız gerekenler.
Her geçen gün biraz daha yaklaşan İstanbul depremine hazır mıyız? Oturduğumuz bina sağlam mı, nereden bileceğiz ?
Son zamanlarda, özellikle 2020 başından beri Türkiye’nin çeşitli illerinde olan depremler sonrasında herkesin aklında tek bir soru var: Büyük İstanbul depremi ne zaman olacak? Elbette bunu önceden kestirmek mümkün değil ama yakın gelecekte beklendiğini söyleyebiliriz. Bu nedenle vakit kaybetmeden depreme karşı alabileceğimiz tedbirleri almak için harekete geçmeliyiz. Araştırmalar gösteriyor ki çoğumuzun aklında binalarımızla ilgili aynı soru var ama harekete geçme konusunda çeşitli sıkıntılar yaşıyoruz. Kimileri binamız sağlam mı değil mi diye kontrol etmeden, yeni yapılan konutlara taşınıyor. Kimileri ise sağlam olmadığını bildiği ya da sağlamlığından çok emin olmadığı binalarda tedbir almadan oturmaya devam ediyor.
Binalarımız için deprem risk analizi yaptırmak, sonrasında güçlendirmek ise aslında düşünüldüğü kadar zor değil. Ancak yıllar boyunca akıllara yer etmiş şehir efsaneleri, alışkanlıkları ve çeşitli korkular yüzünden binalarımızı analiz ettirmiyor ya da analizde gecikiyoruz. Aslında en zor olan kısmı insanların birbirini ikna etmesi. Bir apartmanda oturan herkes aynı görüşte ve deprem konusunda bilinçli ise işimiz çok kolay. Ama ikna olmayan insanları ikna etmek bazen imkansız hale gelebiliyor.
İnsanlar neden bina deprem analizi yaptırmaktan çekiniyor?
Öncelikle bazı semtlerde “buraların altı zaten kayalık, depremde bir şey olmaz” inanışı çok hakim. Mesela geçmişte de deprem olmuş, 17 Ağustos depremini atlatmışlar ama binalarında bırakın çatlağı çizik bile olmamış. Aynı şekilde geçtiğimiz günlerde Marmara Ereğlisi depremini ya da daha önce İstanbul’dan hissedilen birçok depremi hiç hissetmemişler, sallanmamışlar bile. Dolayısı ile bu insanlar bina risk analizine gerek duymadıkları için bu işlemi yaptırmıyorlar.
Bina sağlamlık testini kendisi yapan kişiler var
İnsanlar arasında çok yaygın olan diğer inanışlar: “Müteahhit oturuyor bu binada, adam çürük mü yapacak, sağlamdır” ya da “Duvarlara vurdum ben dolu dolu ses geliyor, kalın yapmışlar” gibi sebeplerle 30 - 40 yaşındaki binalarına kendi kendilerine sağlam raporu verip, oturmaya devam ediyorlar.
Öğrenilmiş çaresizlik: “Ya evsiz kalırsak” korkusu
Bu grup en çok karşılaşılanlardan; binalarında bir sorun olduğunun farkındalar, gözle görülür şekilde kolonlardan inşaat demirleri çıkmış, korozyona uğramış, küçük çatlaklar da var.* Ancak “sağlamlık kontrolü yaptırırsak evsiz kalacağız, maddi durumumuz da kiraya çıkmak için yeterli değil” diyerek sorunlu olan binalarında oturmaya devam ediyorlar. Kısacası insanlar kendilerince inandıkları, doğru bildiklerini sandıkları çeşitli sebepler ve korkular nedeni ile deprem risk analizi yaptırmaktan çekiniyor. Bu nedenle toplumu bu konuda daha çok bilinçlendirmeli. Aslında korkulacak bir tarafının olmadığını, bina risk analizi sonucunda mutlaka binanın yıkılması gerekmediği ve en önemlisi erkenden alınan önlemlerin öncelikli olarak hayat kurtaracağı ve sonrasında ise evsiz kalmayı önleyebileceğinin anlatılması gerekiyor.
Binalarda deprem risk analiz tespiti nedir? Nasıl yapılır?
Binada bulunan kat malikleri kendi bulunduğu şehirdeki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı bulunan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerine bina risk analizi için başvuru yapabilir. Sonrasında müdürlüğe bağlı bir heyet binaya gelir. Binanın taşıyıcı kolonlarına bakılır, zemin özelliklerine bağlı güvenlik ve risk değerlendirmesi yapılır, depremin yaratacağı zemin büyütmesi, sıvılaşma, heyelan riski, taşıma gücü kaybı gibi davranışların etki seviyeleri kontrol edilir, gerekli görülmesi durumunda ise binadan karot alınır.
Binanın risk teşkil ettiğini oturan kişiler anlayabilir mi?
Aslında kesin bir değerlendirme yapmadan bunu anlamak mümkün değil ama depremde riskli sayılabilecek binaların bazı ortak özellikleri var.
● Binanın yapılış tarihi 1999’da olan Gölcük depremi öncesindeyse projesi ve ruhsatı yoksa,
● Hazır beton yerine farklı malzeme kullanıldıysa,
● Kolon ve kirişlerin çeşitli yerlerinde çatlaklar, demirlerde paslanma, beton içinde gözle görülebilen deniz kabukları ve özellikle bodrum kattan başlayan rutubet varsa,
● Bulunduğu konum doldurulmuş bölge, bataklık, dere yatağı veya heyelan bölgesindeyse riskli olması muhtemel binalar kategorisinde sayılıyor.
Oturduğunuz binaya biraz dikkatli bakmanız durumunda, bu sayılanlar gibi bir sorun varsa mutlaka göreceksiniz. Bu saydıklarımız bina deprem risk analiz tespiti yaptırmak için yeterli sebepler. Ama içeride, gözle görünmeyen yerlerde olabilecek riskler ile ilgili mutlaka uzmanların inceleme yapması gerekli.
Binadan karot aldırmanın bir zararı var mı?
Karot almak insanlarda yapılan biyopsi işlemine benzer. Dolayısı ile binanın herhangi bir yerinden uzmanlarca alınan parça binaya kesinlikle zarar vermez. Karot alınırken, binanın zarar görmemesi için özel aletler kullanılır ve parçanın alınacağı yer mutlaka uzmanlar tarafından belirlenir.
Binanın yıkılması gerekmiyorsa ama güçlendirmeye ihtiyacı varsa bu işlem nasıl yapılır?
Binanın hasar durumuna göre bu konuda çok sayıda seçenek var. Kanat ekleme, yeni ve eski betonları kaynaştırma, çelik, betonarme ya da kolon mantolama ve epoksi enjeksiyonu. Güçlendirmenin ne şekilde yapılacağına mutlaka uzmanlar karar vermeli. Hepsinin birbirinden farklı uygulanış şekilleri var. Her binaya aynı işlem uygulanmaz. Çünkü binaların bulundukları zemin özelliklerine göre deprem karşısında gösterdiği direnç birbirinden farklıdır. Güçlendirme çözümlerinden en çok kullanılanı “betonarme güçlendirme” aynı zamanda maliyeti en düşük olan çözümdür. Yapının statiğine bakarak çelik güçlendirme, kiriş ve kolon güçlendirme ve temel güçlendirme de yapılabilir. Bir de karbon lifli polimer uygulaması var. Mesela bu uygulama, yaşı yüksek binalar için kullanılır ve oldukça iyi sonuçlar veren bir çözümdür.
Bina güçlendirme işlemi ne kadar sürede tamamlanıyor?
Her bina için değişkenlik göstermekle birlikte en fazla 90-120 gün içinde tamamlanır.
Güçlendirme yapılan binalar depremde zarar görse bile DASK sigortası geçerli oluyor mu?
Elbette. Bina güçlendirmesi yapmak, deprem sigortası kapsamını etkilemez. Deprem sigortası, depremin sebep olduğu tüm maddi zararları karşılıyor. Sadece deprem de değil, yangın, yer kayması vb. doğal afetlerde de geçerli. Binanızın tamamen yada kısmen hasar gördüğüne bakılmaksızın, temelden yan duvarlara, asansör boşluğundan bahçe ve istinat duvarlarına, koridorlarından çatısına kadar tüm bölümlerde oluşan hasarları karşılıyor. DASK kriterlerini kapsamayan yapılar için ise ihtiyari deprem sigortaları var, bu sigortalardan faydalanılabiliyor.
Zorunlu Deprem Sigortanız, Quick Sigorta ile Saniyeler İçerisinde Hazır!