6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin birinci yılı geride kaldı. Bu vesileyle “Deprem sonrası rehabilitasyon ve yeniden inşa süreçleri nasıl olmalı?” sorusuna cevap arıyoruz.
2023 yılının 6 Şubat’ı ülkemiz için çok acı bir deprem deneyiminin daha tarihi olarak kayda geçti. Sabaha karşı 04.17'de merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık; aynı gün 13.24'te ise merkez üssü Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesi olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki deprem, Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa'da büyük bir yıkıma yol açtı. Binlerce yurttaşımız hayatını kaybederken binlercesi yaralandı, ailesini kaybetti ve evsiz kaldı.
Deprem sonrası ise yaraların sarılması için birçok adım atılması gerekti. Özellikle çok aşamalı ve karmaşık bir süreç olan deprem sonrası rehabilitasyon ve yeniden inşa süreci açısından. Bu süreç, toplumun normal yaşantısına hızlı ve etkili bir şekilde dönmesi, hasar gören altyapının yeniden inşası ve depremin etkilerinin her anlamda en aza indirilmesi amacını taşıyor. Rehabilitasyon ve yeniden inşa sürecini hayata geçirirken dikkate alınması gereken bazı konular var.
Acil Yardım ve Kurtarma: Elbette deprem sonrasında öncelik hayat kurtarmak, yaralıları sağlık kuruluşlarına ulaştırmak ve tedavi olmalarını sağlamak. Acil durum ekiplerinin eğitimli olması, enkaz altında kalanları doğru yöntemle kurtarması ve temel sağlık hizmetlerine ulaştırmak için hızlı bir şekilde hareket etmesi gerekiyor. Bu süreçte ve sonrasında da ulusal ve uluslararası yardım kuruluşları ile yerel yönetimlerin doğru bir şekilde iş birliği yapması da önemli.
Hasar Tespiti ve Değerlendirme: Arama kurtarma ve acil yardım çalışmaları sona erdikten sonra, depremin yarattığı hasarın boyutunu belirlemek gerekiyor. Bunun için kapsamlı bir hasar değerlendirmesi şart. Binalardaki, yollar ve köprüler gibi altyapıdaki ve diğer önemli tesislerdeki hasarlar acilen belirlenmeli.
Geçici Konaklama ve Temel İhtiyaçların Karşılanması: Depremden etkilenenler için geçici de olsa barınma, gıda, su ve temel sağlık hizmetleri gibi ihtiyaçların öncelikli olarak karşılanması gerekiyor.
Yeniden İnşa ve Planlama: Hasar gören binaların ve altyapının onarımı veya yeniden inşası için kısa değil uzun vadeli bir plan oluşturulması önemli. Bu noktada yapıların güvenliğinin ve dayanıklılığının ön plana alınması gerekiyor. Binalarda uygulanacak güçlendirme uygulamaları denetlenmeli, sağlıklı ve kalıcı düzenlemeler yapılmalı.
Toplum Katılımı ve Bilgilendirme: Başarılı bir rehabilitasyon sürecinin temeli açık iletişim ve toplumun ihtiyaçlarına duyarlı planlamadır. Aynı zamanda toplumun, rehabilitasyon sürecine etkin bir şekilde katılması gerekiyor. Toplumların afetlere hazırlıklı olmalarını sağlamak için afet yönetimi kapasitesi de güçlendirilmeli. Acil durum planları, tatbikatlar ve eğitimlerle toplumun afetlere daha dirençli hale gelmesi sağlanmalı.
Sürdürülebilirlik ve Çevresel Duyarlılık: Yeniden inşa sürecinde sürdürülebilirlik ilkelerinin ve çevresel duyarlılığın da göz edilmesi gerekiyor. İnşaatların çevresel etkilerinin minimize edilmesi ve uzun vadeli sürdürülebilirlik hedeflerinin belirlenmesi de önemli.
Eğitim ve Sağlık Hizmetleri: Eğitim ve sağlık hizmetlerinin yeniden inşası, toplumun normalleşmesi için kritik öneme sahip. Okulların yeniden inşası ve sağlık tesislerinin iyileştirilmesi, toplumun güçlenmesine katkıda bulunacağından, bu konulardaki çalışmalara ayrıca önem verilmesi gerekiyor.
Japonya nasıl örnek adımlar attı
Japonya, Büyük Okyanus'taki Pasifik Ateş Çemberi üzerinde yer aldığından, sismik aktivitenin en yoğun olduğu ülkelerden biri. Yıllar içinde depremle yaşamak ve depremleri en az hasarla atlatmak adına birçok projeyi hayata geçiren Japonya, bilgi ve birikimlerini kullanarak etkili bir deprem sonrası rehabilitasyon ve yeniden inşa stratejisi uyguluyor.
Japonya'nın deprem sonrası rehabilitasyon ve yeniden inşa süreçlerinde uyguladığı bazı önemli stratejiler şöyle:
Afet Yönetimi: Japonya’nın afet yönetimi sistemi kapsamında acil durum eylem planları, yerel ve ulusal düzeyde koordineli ve disiplinli bir şekilde uygulanıyor.
Bilimsel Araştırmalar ve Veri Toplama: Japonya, depremlerle ilgili bilimsel araştırmalara ve sürekli veri toplamaya çok önem veriyor. Japonya Meteoroloji Ajansı gibi resmi kuruluşlar tarafından sağlanan güncel ve güvenilir deprem verileri yetkililer tarafından düzenli olarak takip ediliyor. Bu kuruluşlar deprem aktivitesini izliyor, deprem öncesi uyarılar ve afet yönetimi konularında halkı bilgilendirmeye çalışıyor. Bu da yöneticilerin deprem riski ve etkileri hakkında daha fazla bilgi edinmelerine ve önleyici stratejiler geliştirmelerine yardımcı oluyor.
Tsunami Savunma Sistemleri: Japonya'nın kıyı bölgelerindeki depremlere karşı da tsunamilere karşı etkili uyarı ve savunma sistemleri geliştirildi. Tsunami duvarları ve erken uyarı sistemleri sağlıklı olarak çalışıyor.
Toplum Hazırlığı ve Eğitim: Japonya halkın bilinçlendirilmesini, vatandaşlarına depremle başa çıkma becerileri kazandırmayı önemsiyor. Toplumun depreme anına ve sonrasına hazır olmasını sağlamak amacıyla düzenli olarak afet tatbikatları ve depremle ilgili eğitim programları düzenleniyor.
İnsan Odaklı Yaklaşım: Japonya, deprem sonrası rehabilitasyon süreçlerinde önceliği insanların psikososyal ihtiyaçlarına veriyor. Depremden etkilenenlerin psikolojik destek sayesinde toplumsal uyumu yakalamaları için geliştirdiği sistemi uyguluyor. Bu noktada devlette depreme özel olarak görevlendirilmiş birimler bulunuyor.
Hızlı Müdahale ve Kurtarma: Japonya, deprem sonrasında ise hızlı bir kurtarma operasyonu başlatıyor. Acil durum ekipleri, enkaz altında kalanları kurtarmak ve yaralılara hızlıca müdahale etmek için organize oluyor.
Depreme Dayanıklı Yapılar: Yeniden inşa sürecinde ise depremlerde dayanıklılığa odaklanılıyor. Modern mühendislik teknikleri kullanılarak33 binaların güvenli hale getirilmesi için çalışılıyor. Yapı kodlarının deprem riskine uygun olarak sürekli güncellenmesi de Japonya’daki uygulamaların önemli bir artısı.
Sürdürülebilirlik ve Çevresel Duyarlılık: Japonya’da yeniden inşa sürecinde, çevresel sürdürülebilirlik ilkelerine büyük önem veriliyor. Binalar yapılırken çevre dostu malzemelerin kullanımı ve doğal kaynakların korunması önceliklendiriliyor.
Bu stratejiler, Japonya'nın deprem riskine karşı hazırlıklı olma ve etkili bir şekilde müdahale etme kapasitesini artırmak amacıyla geliştirilse de her depremin ve her ülkenin ihtiyacı farklı olabilir. Buradan hareketle depreme yönelik özelleştirilmiş rehabilitasyon ve yeniden inşa planları oluşturulması öneriliyor.