“Başkalaşmış insan”ı anlamak için haydi bienale!

“Başkalaşmış insan”ı anlamak için haydi bienale!

16. İstanbul Bienali 7. Kıta temasıyla 14 Eylül'den itibaren ziyaretçilerini ağırlıyor. 10 Kasım'a kadar sürecek olan etkinlik, yoğun ilgi görmeye devam ediyor. Biz de üç ayrı lokasyonu dolaşarak bienalin nabzını tuttuk. İşte henüz gitmeyenleri bekleyen o büyüleyici atmosfer...

Küratörlüğünü sanat dünyasının tanınmış isimlerinden Fransız akademisyen ve yazar Nicolas Bourriaud'un üstlendiği 7. Kıta, bu yıl yine ücretsiz olan bianalde sanatseverlerle buluşuyor. Koç Holding sponsorluğunda İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından bu yıl 16’ncısı düzenlenen etkinlikte 25 ülkeden 56 sanatçının eseri sergileniyor. 
Bienale özellikle gençler yoğun ilgi gösteriyor.
Bienale özellikle gençler yoğun ilgi gösteriyor.

Türkiye'den Ozan Atalan, Deniz Aktaş, Elmas Deniz, Güneş Terkol, Güçlü Öztekin ve Müge Yılmaz'ın eserlerinin sergilendiği bienalin bu yılki teması çevre kirliliği. 2003'te Pasifik Okyanusu'nda biriken plastik yığının neredeyse bir kıta oluşturmasından yola çıkılarak seçilen bu tema ile ilgili 220'ye yakın eser sergileniyor.

Bourriaud, yaptığı basın açıklamasında neden bu konuyu seçtiklerini şu sözlerle dile getirmişti: “Davet ettiğim sanatçılar, insan ve insan olmayanların, makinelerin, atıkların, hayvan hayatının ve ağaçların alttan alta yeni formlar ürettiği bu araziyi keşfediyor. Bir nevi antropolog gibi çalışıyorlar. Fikirlerin ve insanların yüzyıllar boyunca başkalaşıma uğradığı, çevrenin önemli bir mesele haline geldiği İstanbul, bu kapitalosen operası için kusursuz bir sahneydi.”

Bienalin iklim değişikliği konusunu seçmesine rağmen sponsorluk için fosil yakıt şirketleriyle anlaşması tepki topladı.
Bienalin iklim değişikliği konusunu seçmesine rağmen sponsorluk için fosil yakıt şirketleriyle anlaşması tepki topladı.

Görsel Kaynak: www.twipu.com

Bienale hem alkış hem de eleştiri var

Bienal'in iklim değişikliği konusunu seçmesine rağmen sponsorları arasında bazı fosil yakıt şirketlerinin de yer alması tartışma konusu oldu. Sergiyi gezenler arasında ismini belirtmek istemeyen bir vatandaş (48), konuyla ilgili "Bienal fosil yakıtları kendisine sponsor yaparak 8. kıta oluşturuyor" yorumunda bulunarak tepkisini gösterdi.

Sanatçıların ve ziyaretçilerin adeta bir antropolog gibi davrandığı sergi ile ilgili ziyaretçilerden Kübra Demirci (25) "Eserleri yaratıcı buldum. Bazılarının çevre kirliliğini yansıtmadığını düşünsem de genel olarak çevre kirliliğini yansıtanlar vardı. Ankara’da yaşıyorum keşke Ankara’da da bu etkinlik yapılabilse" dedi.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGÜ) Resim ve Heykel Müzesi, Pera Müzesi ve Büyükada'da gerçekleşen sergi, aynı zamanda bebekli anneler için her çarşamba ve cuma sabahı yaptığı etkinlikle de bir ilke imza attı.

Podcast olarak Spotify'dan da dinlenebilen sergiyle ilgili bilgiler ayrıca rehberler eşliğinde de öğrenilebiliyor.
Podcast olarak Spotify'dan da dinlenebilen sergiyle ilgili bilgiler ayrıca rehberler eşliğinde de öğrenilebiliyor.

Rehber eşliğinde gezilebiliyor

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim ve Heykel Müzesi'nde pazartesi hariç her gün saat 11.00, 14.00 ve 16.00'da, Pera Müzesi'nde her cuma 20.00'da, Büyükada'da ise çarşamba, cumartesi ve pazar günleri saat 11.00 ve 15.00'da başlıyor. Pazar günü ise Pera Müzesi'nde saat 14.00'da başlıyor.

Rehberli turların kategori ve fiyatları ise şöyle:

Tek mekan: tam 40 TL, öğrenci 15 TL

Tek mekan grup (20 kişi ve üzeri): tam, kişi başı 30 TL, öğrenci kişi başı 10 TL

İki mekan (Büyükada hariç): tam 75 TL, öğrenci 25 TL

Tüm mekanlar: tam 110 TL, öğrenci 40 TL

Ozan Atalan, Monokrom adlı eseriyle İstanbul Havalimanı’nın mandaların yaşamını tehdit ettiğine vurgu yapıyor.
Ozan Atalan, Monokrom adlı eseriyle İstanbul Havalimanı’nın mandaların yaşamını tehdit ettiğine vurgu yapıyor.

Türkiye ile bağ kuran işler de var

Sadece Pasifik Okyanusu'nda yaşanan çevre felaketine değil, aynı zamanda İstanbul Havalimanı'nın yenilenmesi sürecinde nesli yok olmaya yüz tutan canlı türlerinden de bahsedilerek Türkiye'de yaşayan insanların konuyla birebir bağ kurması sağlandı. Ozan Atalan adlı sanatçının MSGÜ Resim ve Heykel Müzesi'nde sergilenen bu çalışması bienalin gözdeleri arasında yerini aldı.

İstanbul’da dört ayrı yerde sergilenen çalışmaların genel olarak özeti ise şu şekilde:

Pera Müzesi’nin 3. Katındaki eserler doğrudan iklim krizini ele alıyor.
Pera Müzesi’nin 3. Katındaki eserler doğrudan iklim krizini ele alıyor.

Pera Müzesi’nden izlenimler

Müzenin 3, 4 ve 5'inci katında konuyla doğrudan ilgili olan ve olmayan eserler mevcut. Pera Müzesi’nde eski kültürlerin yeni çağda da karşılığının olduğu düşüncesi, doğanın zarar görmesinde kültürel olarak kökleri inkar etmenin etkisi olduğu düşüncesi ve temel olarak iklim krizi konuları ele alındı.

MSGÜ Resim ve Heykel Müzesi’nde en çok çevre kirliliği işlendi.
MSGÜ Resim ve Heykel Müzesi’nde en çok çevre kirliliği işlendi.

MSGÜ Resim ve Heykel Müzesi’nden izlenimler

Müzenin neredeyse tamamı bienal için ayrıldı. Rehberlik etmesi için yerlere işaret okları konulsa da bizimle aynı gün mekana gelen ziyaretçiler, genel olarak sergiyi karışık buldular. Serginin temayla doğrudan ilgili olan eserleri ziyaretçilerin belirttiğine göre en çok bu müzede bulunuyor. Ayrıca çevre kirliliğine en çok değinen serginin İstanbul’un inşaat alanlarının en çok olduğu yerde yapılması ise manidar olarak yorumlanıyor.

Büyükada’da gezilebilen 5 mekan arasında dış mekanda başında hiçbir görevli olmadan sergilenen bu eser, yarattığı sıradışı izlenimle ziyaretçilerin ilgi odağı oldu.
Büyükada’da gezilebilen 5 mekan arasında dış mekanda başında hiçbir görevli olmadan sergilenen bu eser, yarattığı sıradışı izlenimle ziyaretçilerin ilgi odağı oldu.

Büyükada’dan izlenimler

Büyükada'da toplam beş mekan ziyaret edilebiliyor. İDO İskelesi'nin ön tarafında çoğu vatandaşın bilmeden üzerine oturduğu eser, sahip olma ve ait olmayı sorgulatıyor. Adadaki Taş Mektep, Anadolu Kulübü, Hacopulo Köşkü ve Mizzi Köşkü'nde yer alan eserler ise genel olarak iklim krizinin hangi canlıların hayatına zarar verdiği, bitkilerin de yer değiştirme imkanı olmasa bile birer canlı olduğunun unutulmaması gerektiği, İstanbul'un değişen toplumsal yapısı üzerinden kimlik sorununu ele alıyor.