Tarımın ve turizmin geleceği: Şehir çiftlikleri

Tarımın ve turizmin geleceği: Şehir çiftlikleri

Eskiden sadece kırsalda yaşayanların işi olarak bilinen tarım artık herkesin gözdesi. Şehir hayatının debdebesinden yorulanların bir kısmı artık beş yıldızlı oteller yerine tarımsal üretime odaklanan şehir çiftliklerinde tatil yapıyor.

İçinde bulunduğumuz çağın baş döndürücü hızı, en geleneksel konularda bile köklü değişimlerin önünü açıyor. İnsanoğlunun en eski uğraşlarından biri olan tarım da bu değişimlerden nasibini fazlasıyla alıyor. Eskiden yalnızca kırsalda yaşayan çiftçinin işiymiş gibi görülen tarımsal üretim artık kentli bireylerin de yetkinlik kazanmak istediği değerli bir alan olarak kabul ediliyor. Hâl böyle olunca şehir hayatının yoğun temposundan bunalan ve toprağa dokunmak isteyen şehirli nüfus da 5 yıldızlı otel tatillerinin yerine üretim odaklı, sürdürülebilir alternatifler koymayı tercih ediyor.

Şehir çiftlikleri fikri nasıl ortaya çıktı?

Avrupa’nın pek çok ülkesinde faaliyet gösteren şehir çiftlikleri özellikle çocuklu aileler için ideal bir alan olarak kabul ediliyor.
Avrupa’nın pek çok ülkesinde faaliyet gösteren şehir çiftlikleri özellikle çocuklu aileler için ideal bir alan olarak kabul ediliyor.

Şehir çiftlikleri, özellikle İngiltere ve kuzey Avrupa ülkelerinde uzun yıllardır büyük rağbet görüyor. Metropollere maksimum 1 – 1,5 saatlik kara yolu mesafesinde kurulan bu çiftlik komplekslerinin ortaya çıkışı ise dijitalleşen şehirli insanları yeniden kırsal yaşama entegre etme fikrine dayanıyor. Belediyelerin, bakanlıkların, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının ve hatta özel firmaların finansmanı ile kurulan bu çiftlik kompleksleri, hayatı boyunca hiçbir zaman kırsalda yaşamamış olan bireyleri bile tarımsal üretim felsefesiyle buluşturmuş oluyor. Her yaştan ve sosyal sınıftan insanların ziyaret edebildiği bu çiftliklerde, geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan geleneksel bir köyde olması gereken ne varsa eksiksiz şekilde bulunuyor. Hatta EFCF (European Federation Of City Farms) yani Avrupa Şehir Çiftlikleri Federasyonu, bu çiftliklere bazı standartlar getirerek sürdürülebilirlik adına önemli çalışmalara imza atıyor.

Bir “köklere dönüş” projesi: Bademler Doğal Yaşam Köyü

Urla ile Seferihisar’ın tam ortasında bulunan bu güzel ekolojik köy, bölgenin üretim ve turizm anlayışına yeni bir soluk getiriyor.
Urla ile Seferihisar’ın tam ortasında bulunan bu güzel ekolojik köy, bölgenin üretim ve turizm anlayışına yeni bir soluk getiriyor.

Avrupa’da bolca örneği bulunan şehir çiftliklerinin Türkiye’deki en yeni ve taze örneği İzmir’in Urla ilçesine bağlı Bademler Köyü’nde kurulan Bademler Doğal Yaşam Köyü. “Şehir çiftliği”nden çok daha geniş kapsamlı bir yapı olan bu köy, aslında hem kolektif tarımsal üretimi hem de eko turizmi destekleyen önemli bir proje olarak öne çıkıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Bademler Tarımsal Kalkınma Kooperatifi iş birliğiyle geçtiğimiz Mart ayından beri misafirlerini ağırlıyor. İzmir kent merkezine 45-50 dakika mesafede bulunan Bademler Doğal Yaşam Köyü’nün en önemli amacı, bir şekilde kırsaldaki köklerinden kopmuş ya da hiçbir zaman kırsal yaşamla ilişkisi olamamış insanları üretim felsefesi ile buluşturmak. 315 dönümlük dev bir alan üzerine kurulan bu köyü ziyaret edenler, kooperatifin yönlendirmeleri ile kendi fidesini ekmeyi; kendi ürününü hasat etmeyi, ekmeğini yapmayı, kahvaltıda içeceği sütü sağmayı deneyimleyebiliyor.

Bademler Doğal Yaşam Köyü’nü özel kılan ne?

Bölgenin benzersiz lezzetteki zeytinlerinden salamura ve zeytinyağı yapmayı işin uzmanlarından öğreniyorsunuz.
Bölgenin benzersiz lezzetteki zeytinlerinden salamura ve zeytinyağı yapmayı işin uzmanlarından öğreniyorsunuz.

Ülkemizde şehirli bireyleri kırsal yaşamla buluşturan ilk proje elbette Bademler Doğal Yaşam Köyü değil. Yıllardır ülkenin pek çok bölgesinde yüzlerce çiftliği ağına katan TaTuTa (Tarım – Turizm – Takas) Platformu, bu misyonu yıllardır başarıyla götürüyor. Ancak TaTuTa Platformu, işler haldeki geleneksel çiftliklere belli sayıda gönüllü göndererek çiftlik sahibi ile gönüllü arasında bir takas / imece bağı kurmayı amaçlıyor. Bademler Doğal Yaşam Köyü’nde ise sistem biraz daha farklı. Hepimizin çok iyi bildiği Şirinler çizgi filmindeki o “Şirinler Köyü” mantığı Bademler Doğal Yaşam Köyü’nün özünü teşkil ediyor. Yani bu köye ister günübirlik ister uzun dönem konaklamalı olarak gelin, kendi yeteneğinize / ilgi alanlarınıza göre bir iş bulmak daima mümkün oluyor. Köyün kurucularından Bademler Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin desteği ile kurulan çiçek seraları, sebze bostanları, meyve bahçeleri, hayvan ağılları ve kümesler Doğal Yaşam Köyü’nde bulunanlardan birkaçı.

Yine kooperatif bünyesinde çalışan köy sakinlerinin deneyimlerinden faydalanarak köyde halis tereyağı, tarhana, reçel, salça, turşu ve köy ekmeği gibi ürünler üretmek de mümkün. İşin en keyifli yanı ise köyde ürettiğiniz bu ürünleri eve götürmek ya da köyün geliştirilmesine olanak sağlayan kooperatif mağazasında satışa sunulmasını görmek! Bu noktada tercih tamamen ziyaretçilere bırakılıyor.

Bademler Doğal Yaşam Köyü’ne nasıl gidilir?

Bademler Doğal Yaşam Köyü şehre yakın olmasıyla özellikle günübirlik seyahat etmek isteyenlerin yoğun ilgisini çekiyor.
Bademler Doğal Yaşam Köyü şehre yakın olmasıyla özellikle günübirlik seyahat etmek isteyenlerin yoğun ilgisini çekiyor.

İzmir merkezden gelirken, Çeşme Otobanı üzerinden Güzelbahçe – Seferihisar çıkışını izledikten sonra Seferihisar Yolu’nda 13-14 km kadar ilerlediğinizde sol tarafınızda Doğal Yaşam Köyü’ne giden yönlendirme tabelaları hemen göze çarpıyor. İzmir’in en önemli zeytin üreticisi olan Yarımada bölgesinin göz bebeği olan Bademler’e ekim ayı sonu ve kasım ayı başında gelerek zeytin hasadına; zeytin sıkımına ve zeytinyağı sabunu üretimine katılmak da mümkün. Hem yetişkinler hem de çocuklar için sınırsız imkanlar barındıran Bademler Doğal Yaşam Köyü’nde her yaştan insanı cezp edecek atölye çalışmaları ve grup etkinlikleri de gerçekleştiriliyor. Ayrıca burayı ziyaret edenler Bademler Köyü’nün günlük yaşantısını deneyimlemeye imkan tanıyan köy evi şeklinde tasarlanmış bungalovlarda konaklayarak köyde edindikleri tecrübeyi pekiştirme imkanı buluyor.