Oscar adayları açıklandı. Adaylar arasında en çok konuşulan film Shape Of Water oldu. Peki, tam 13 dalda aday olan bu film gerçekten de bir başyapıt mı?
Bu yıl 90 yaşına girecek olan Akademi Ödülleri'nde adaylar açıklandı. Oscar ödül töreni, 4 Mart'ta düzenlenecek. Sunuculuğunu, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da komedyen Jimmy Kimmel üstlenecek. Bu yıl tahminimizce törende sahneye çıkan sinema dünyasının yıldız isimleri, Hollywood'da patlak veren taciz skandallarına değinmeden edemeyecek.
Gelelim adaylara...
En iyi film dalında aday olan filmler şöyle:
- Uğur Böceği / Lady Bird
- Get Out / Kapan
- Three Billboards Outside Ebbing, Missouri/ Ebbing, Missouri Çıkışında Üç Reklam Panosu
- Suyun Sesi / Shape of Water
- Dunkirk
- The Post
- Call Me By Your Name
- En Karanlık Saat / The Darkest Hour
- Phantom Thread
Nedir bu Shape of Water çılgınlığı?
24 dalda açıklanan adaylar arasında, kuşkusuz en çok konuşulan Shape Of Water oldu. Film tam 13 dalda ödüle aday. Peki sahiden de bu film bir başyapıt mı? İşte burası tartışmalı. Film Soğuk Savaş döneminde geçiyor. Film, ABD'deki gizli bir devlet laboratuvarında temizlikçi olarak çalışan dilsiz Elisa'nın (Sally Hawkins), laboratuvarda deneylere tabi tutulan ve insana benzeyen bir deniz yaratığıyla kurduğu ilişkiyi anlatıyor. Bir tür "büyüklere masallar", bir tür "Güzel ve Çirkin" hikayesi. Deniz kızı ve balıkçı aşkının tam tersi. Balık adama aşık olan temizlikçi kız...
Del Toro'nun kurduğu bu masalsı dünyadan, 50'lerin hem müzikal kimliği hem de Amerikan rüyası imajlarıyla etkilenmemek mümkün değil. Fantastik bir filme göre fazla naif (gerçekçi mi demeli?) alt metni olduğu da bir gerçek. Ama en iyi film adında Oscarlık mı? Eleştirmenlerin genel kanısı, bu kadar övgünün abartı olduğu yönünde. Diğer yandan ABD, Trump'lı dönemi yaşarken, "kendinden olmayanı, ötekini dışlamanın, yok etmenin zalimliği" gibi mesajların altını belki de Oscar ile çizebilir. Bu mesaj sadece balık adamdan mütevellit değil, yönetmen (aynı zamanda filmin senaristlerinden de) kör göze parmak bir şekilde engelli, kadın, siyahi ve eşcinsel düşmanlığını da "İşte bunlar hep nefret" diye gösteriyor.
Filmin oyuncu kadrosunda Hawkins'in dışında Michael Shannon, Richard Jenkins, Doug Jones, Michael Stuhlbarg, Octavia Spencer yer alıyor. Bütçesi 20 milyon dolar, ki Hollywood kriterlerine göre düşük sayılır. Hawkins (41 yaşında) 20'lerinde olduğunu düşündüğümüz dilsiz bir kadını gayet iyi canlandırıyor. Ama yine de muhteşem bir performans olup olmadığı tartışmaya açık.
İntikam yemeğini soğutmayan bir acı
Bu yılın belki de en temiz anlatılan, en güçlü dramaya sahip hikayesi Ebbing, Missouri Çıkışında Üç Reklam Panosu. Oscar'ın da yedi dalda en güçlü adaylarından. In Bruges ve Seven Psychopats'dan da bildiğimiz, sevdiğimiz Martin McDonagh'ın yazıp yönettiği film, kızı cinayete kurban giden bir annenin, katili bulmaları için polisi karşısına almasını konu ediyor. Anne Mildred Hayes, kasabanın çıkışındaki üç reklam panosunu kiralayıp dev puntolarla şu üç cümleyi yazdırıyor: "Kızım tecavüz edilerek öldürüldü. Ve hala kimse tutuklanmadı. Bunu nasıl oluyor (şerif) William Willoughby?" Sonra olaylar gelişiyor ve muhteşem bir film izlemiş oluyoruz.
Hayes'i canlandıran Frances McDormand, gerçekten karşımıza umutları tükense de ciğerini asla soğutamayan bir anne olarak çıkıyor. Bu da onu gözü kara bir kadın yapıyor. Zaten performans olarak en iyi kim oynadı sorusu etrafında, hem o hem de polis şefi William'ı oynayan Woody Harrelson ile yardımcısı Dixon rolündeki Sam Rockwell arasında gelip gidiyoruz. Üçü de birbirinden iyi. Rockwell ise biraz daha parlıyor. Aptal, ırkçı bir polisin neye dönüştüğünü görürken ondan gözümüzü alamıyoruz. Kendisini aptal, ırkçı ve nefret dolu yapan sebepleri onunla birlikte öğreniyoruz. Hayes'in kiliseye meydan okuduğu bol “bipli” sahne ise Amerikan toplumunun gözünü kapamayı tercih ettiği konulara dikkat çekip, deyim yerindeyse tokatlıyor. Filmin tarzı dram olsa da kara mizaha yakın bir çizgisi var. Trajediler arasında sinir bozukluğuna yakın bir mizah. Bu da filmi güçlü kılan bir diğer özelliği. Kısaca bu, eleştirmenlerin de ayakta alkışladığı bir film. Oscar kazanırsa hak etmiş olacak diyebiliriz.
Nolan Oscar’a oynamış
Sekiz dalda aday olan Dunkirk'ün yaratıcısı Christopher Nolan. Nolan sineması her zaman çözmemiz gereken bir bulmaca da koyar önümüze. Akla ilk gelenler Akıl Defteri, Yıldızlararası, Başlangıç... Dunkirk ise bir savaş filmi. İkinci Dünya Savaşı’nda İngiliz askerlerin Dunkirk adlı sahilde sıkışıp kalmalarını ve nasıl tahliye edildiklerini anlatıyor. Savaş filmi deyince aklımıza kahramanlık, fedakarlık falan geliyor. Ama sürprizini kaçırmadan anlatmak gerekirse, filmin bu coşkulu duygularla hiç mi hiç ilgisi yok. İşte, Nolan'ın hedefinde Oscar olduğunu da biraz buradan anlıyoruz. Er Ryan'ı Kurtarmak tadında ve ondan çok daha başarılı bir filme imza atıyor. Bu filmdeki Nolan karmaşası ise insan olmanın tabiatına dair. Gündelik hayatın tatlı rutininde kahramanlık rüyaları görmek kolay ama gerçekten savaşın ortasında insanın aklına kahramanlık mı gelir? Nolan öyle bir savaş simülasyonu yaratmış ki, biz de koltuğumuzda rahatça izleyemiyoruz filmi. Hayatta kalmanın bu kadar mühim olması ama aynı zamanda hayatta kalmanın bile hayal kırıklığı barındırması... İşte güzel bir Nolan karmaşası. Oscar alır mı bilemeyiz fakat sekansların her biri çok güçlü fotoğraflardan oluşuyor aynı zamanda. Oyuncu kadrosunda Fionn Whitehead, Barry Keoghan, Mark Rylance ve Tom Hardy de var.
Gençlik Oscar yolunda
Bu yılın iki adayı da, aynı dönemeci anlatan iki gençlik (büyüme) hikayesi. Call Me by Your Name ile Lady Bird. James Ivory'nin yazdığı, Luca Guadagnino'nun yönettiği, başrollerini Armie Hammer ile Timothée Chalamet'in paylaştığı Call Me by Your Name'in konusu şöyle: 1980'lerin başında İtalya'nın kuzeyinde profesör babası ve çevirmen annesiyle tatil yapan 17 yaşındaki delikanlı Elio (Chalamet), babasının Amerikalı stajyeri Oliver'in (Hammer) yanlarına gelmesiyle hayatını değiştiren bir yaz geçiriyor. İkili arasındaki ilişki genç Elio'nun da kimliğini, duygularını açığa çıkardığı, eşcinsel romantik bir hikayeye dönüşüyor.
Güzel bir film mi? Evet. Ama onunla yine aynı dönemde geçen bir ergenlik hikayesini anlatan Lady Bird'den daha iyi mi? İşte bunu söylemek zor. Greta Gerwig'in yönettiği Lady Bird'ün esas kızı Saoirse Ronan da bu yılın parlayan performansları arasında sayılabilir. Filmde ergen bir kızın annesiyle yaşadığı çatışma, kendini bulma çabası, peşinden koştuğu hayalleri, içinde bulunduğu durumu küçümsemesi, ondan kurtulmaya çalışması, bu amaca ulaştığındaysa yaşadığı hayal kırıklığı konu ediliyor. Filmi güzel kılansa Gerwig'in kadın dili. Feminist bir hassasiyet hemen göze çarpıyor. Bir yandan da olay, esas kızımızın nefret ettiği ABD şehrinde de geçse, hikayeyi alıp nerede yaşarsak yaşayalım oraya rahatlıkla koyabiliyoruz. Ergenliğin dili, dini, coğrafyası yok hakikaten. Filmi izlerken hepimiz (30'lu yaşlar kulübündeysek şimdilerde) walkman'li, sivilceli günlerimize geri dönüyor, bu olduğum hale nasıl geldim diye sorup kendi belgeselimizi çekiyoruz. İşte Oscarlık dediğimiz duygu da bu olsa gerek. Sanat eseri bizi içine alıp sonra kendi içimize gönderiyor. Filmin annesi Laurie Metcalf da rolünün hakkını veriyor.
Konu bir kez daha ırkçılık
Jordan Peele'nin yönettiği Get Out'un başrollerinde Daniel Kaluuya, Allison Williams, Catherine Keener var. Film, siyahi Chris'in, sevgilisi Rose'un ailesiyle tanışmak için yanlarına gitmesiyle başlayan bir gerilimi anlatıyor. Ortadan bir bir kaybolan siyahiler, gerilimin dozunu artırıyor. Filmle ilgili söylenecek her şey, hikayenin sürprizini kaçıracak cinsten. Konu hala ırkçılık mı? Evet. Geçen yılların akademi törenlerine de damga vuran, hala ayakta olan bir konu netice itibarıyla. Ama bu korku türünün işlenişi açısından bile izlenmeye değer bir film.
Öte yandan Poul Thomas Anderson'ın Phantom Thread'indeyse Daniel Day-Lewis başrolde. Altı dalda Oscar adayı. 1950'lerin Londrasında İngiliz modasına yön veren Woodcock'un, yarattığı elbiseler gibi kusursuzca planladığı hayatının, aşık olmasıyla nasıl altüst olduğunu anlatılıyor.
İngiliz Devlet adamı Churcill’in öz yaşamını anlatan En Karanlık Saat'in yönetmeni Joe Wright. Churcill'i Gary Oldman canlandırıyor. Ona Lily James'le Kristin Scott Thomas eşlik ediyor.
Streep yine aday
Steven Spielberg'den bir kült film daha. Schindler'in Listesi, Jurassic Park gibi türünün kültlerine hayat veren yönetmen, The Post'ta da iddialı. Filmin tanıtımında şöyle deniyor: "1971'de Washington Post çalışanları editör Ben Bradlee (Tom Hanks) ve yayıncı Katharine Graham (Meryl Streep) ordu analisti Daniel Ellsberg tarafından yazılan ve sızdırılan Pentagon belgelerini yayımlama kararı alırlar. Belgelerin, Johnson yönetiminin Vietnam Savaşı'nda ABD askerlerinin rolü hakkında kamuoyuna ve kongreye yalan söylediğini, Nixon yönetiminin gizlice savaşı tırmandırdığını ortaya koymaları büyük skandal yaratır. Nixon yönetimi The Post'un bunları yayımlamasını durdurmaya çalışır ve ABD Savunma Bakanı Yardımcısı William Rehnquist davayı Yüksek Mahkeme’ye sunar. Belgelerin yayımlanabilmesi ve özgür basın kavramının korunabilmesi için gazete ile ordu arasında büyük bir hukuk mücadelesi verilecektir."
Ama seyirci, Pentagon belgeleri peşinde basın etiğini, gazeteciliğin aslında ne olduğunu düşünüyor. Yine Trump'ın medya üzerindeki baskısını düşününce, "Neden Oscar adaylığı?" sorusunun yanıtı da ortaya çıkıyor. Kariyeri boyunca 21 kez Oscar'a aday gösterilen Streep, bu yıl da En İyi Kadın ödülünün güçlü adayları arasında.
İşte adaylar...
EN İYİ YÖNETMEN
- Christopher Nolan, Dunkirk
- Jordan Peele, Kapan / Get Out
- Greta Gerwig, Uğur Böceği / Lady Bird
- Paul Thomas Anderson, Phantom Thread
EN İYİ ORJİNAL SENARYO
- Uğur Böceği / Lady Bird
- Three Billboards Outside Ebbing, Missouri
- Molly's Game
- Shape of Water / Suyun Sesi
- The Big Sick
- Kapan / Get Out
EN İYİ UYARLAMA SENARYO
- The Disaster Artist
- Call Me by Your Name
- Logan
- Molly’s Game
- Mudbound
YABANCI DİLDEKİ EN İYİ FİLM
- A Fantastic Woman (Şili)
- Sevgisiz / Loveless (Rusya)
- Kare / The Square (İsveç)
- Hakaret / The Insult (Lübnan)
- Beden ve Ruh / On Body and Soul (Macaristan)
EN İYİ ERKEK OYUNCU
- Daniel Kaluuya, Kapan / Get Out
- Gary Oldman, En Karanlık Saat / Darkest Hour
- Daniel Day-Lewis, Phantom Thread
- Denzel Washington, Roman J. Israel, Esq.
- Timothée Chalamet, Call Me by Your Name
EN İYİ KADIN OYUNCU
- Saoirse Ronan, Uğur Böceği / Lady Bird
- Margot Robbie, I, Tonya
- Frances McDormand, Three Billboards Outside Ebbing, Missouri
- Meryl Streep, The Post
- Sally Hawkins, Suyun Sesi / The Shape of Water
EN İYİ ANİMASYON
- The Boss Baby / Patron Bebek
- The Breadwinner
- Ferdinand
- Loving Vincent
- Coco
EN İYİ ÖZGÜN ŞARKI
- “Mighty River,” Mudbound
- “Mystery of Love,” Call Me by Your Name
- “Remember Me,” Coco
- “Stand Up for Something,” Marshall
- “This Is Me,” Muhteşem Showman / The Greatest Showman
EN İYİ FİLM MÜZİĞİ
- Dunkirk
- Phantom Thread
- Suyun Sesi / The Shape of Water
- Star Wars: Son Jedi / Star Wars: The Last Jedi
- Three Billboards Outside Ebbing, Missouri
EN İYİ YARDIMCI ERKEK OYUNCU
- Woody Harrelson, Three Billboards Outside Ebbing, Missouri
- Richard Jenkins, Suyun Sesi / The Shape of Water
- Willem Dafoe, The Florida Project
- Christopher Plummer, All the Money in the World
- Sam Rockwell, Three Billboards Outside Ebbing, Missouri
EN İYİ YARDIMCI KADIN OYUNCU
- Laurie Metcalf, Uğur Böceği / Lady Bird
- Allison Janney, I, Tonya
- Mary J. Blige, Mudbound
- Octavia Spencer, Suyun Sesi / The Shape of Water
- Lesley Manville, Phantom Thread
EN İYİ KURGU
- Tam Gaz / Baby Driver
- Dunkirk
- I, Tonya
- Suyun Sesi / The Shape of Water
- Three Billboards Outside Ebbing, Missouri
EN İYİ YAPIM TASARIM
- Güzel ve Çirkin / Beauty and the Beast
- Blade Runner 2049
- En Karanlık Saat / Darkest Hour
- Dunkirk
- Suyun Sesi / The Shape of Water
EN İYİ KOSTÜM TASARIM
- Güzel ve Çirkin / Beauty and the Beast
- Victoria & Abdul
- Phantom Thread
- Suyun Sesi / The Shape of Water
- En Karanlık Saat / The Darkest Hour
EN İYİ SAÇ&MAKYAJ
- En Karanlık Saat / Darkest Hour
- Mucize / Wonder
- Victoria & Abdul
EN İYİ GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ
- Blade Runner 2049
- En Karanlık Saat / The Darkest Hour
- Dunkirk
- Mudbound
- Suyun Sesi / The Shape of Water
EN İYİ GÖRSEL EFEKT
- Blade Runner 2049
- Kong: Kafatası Adası / Kong: Skull Island
- Galaksinin Koruyucuları 2 / Guardians of the Galaxy Vol. 2
- Star Wars: Son Jedi / Star Wars: The Last Jedi
- Maymunlar Cehennemi: Savaş / War for the Planet of the Apes
EN İYİ SES TASARIMI
- Tam Gaz / Baby Driver
- Blade Runner 2049
- Dunkirk
- Suyun Sesi / The Shape of Water
- Star Wars: Son Jedi / Star Wars: The Last Jedi
EN İYİ SES MİKSAJI
- Tam Gaz / Baby Driver
- Blade Runner 2049
- Dunkirk
- Suyun Sesi / The Shape of Water
- Star Wars: Son Jedi / Star Wars: The Last Jedi
EN İYİ BELGESEL
- Abacus: Small Enough to Jail
- Faces/Places
- Icarus
- Last Men in Aleppo
- Strong Island