Bireysel ulaşım aracı olan Martı’larla ilgili güvenlik sorunları kadar yasal belirsizlikler de gündemde. İBB’nin güvenlik, sektörel rekabet yaratma ve kaza halinde plakaya göre işlem yapma amaçlı hazırladığı yönerge ise UKOME’den döndü!
Martı, bir süredir bildiğimiz bir deniz kuşu olmaktan çıkıp, kiralanabilen bir ulaşım aracı haline geldi. İlk uygulamaları ise İstanbul’un Anadolu yakasında başladı. Bir anda bu parlak yeşil renkli scooter’lara ve kullanıcılarına sıkça rastlar olduk. Martı’lar, aslında şarj edilerek kullanılan elektrikli scooter’lar. Ya da kısaca söylemek gerekirse e-scooter’lar…
2019’dan bu yana hayatımızda
Şarj edilebilir scooter’ları ulaşım aracı olarak kullanan ve kiralayan ilk ülke ABD. Bird ve Lime adlı iki şirke ülket çapında faaliyet gösteriyor. Avrupa’da da Tier ve Voi, AB’nin en aktif scooter kiralama şirketleri. Bizde, düne gelinceye kadar böyle bir girişim yoktu! Yüksek fiyatları nedeniyle de e-scooter’lar, belli bir kesimin eğlence aracıydı. 2018 yılı sonlarında, benzer bir uygulamayı Türkiye’de başlatmak isteyen Oğuz Alper Öktem bu işe soyununca Martı’lar da 2019 sonbaharından itibaren hayatımıza girdi. İlk uygulama bölgesi, İstanbul’un Anadolu yakasındaki Caddebostan sahiliydi ancak çok kısa sürede İzmir, Eskişehir, Antalya ve Yalova’ya da ulaştı.
Martı’lar aslında tek kişilik kısa mesafe ulaşım aracı. Ancak şehir söz konusu olunca en önemli sorun, güvenlikle ilgili eksikler. Örneğin Martı’lara 18 yaş altındakilerin binmesi yasak ancak bu yasak sözde kalıyor. Zaten Türkiye’deki ilk ölümlü Martı kazasında can veren Okan Yıldız’ın 17 yaşında olması da bunun delili… Martı’lara iki kişi binmek de yasak! Ancak yine yasal bir yaptırım yok ve arkadaşlar, sevgililer bir yana anne-çocuk Martı üzerinde yol alanlara da sık sık rastlanıyor. Dahası Martı’larda kask takmak da zorunlu değil, tavsiye halinde ve bu yüzden kullanıcıların hemen hiçbiri kask takmıyor!
Farklı ülkeler, farklı uygulamalar
Yaptığımız kısa bir araştırmadan edindiğimiz sonuçlar, yol göstermesi açısından son derece önemli. Örneğin ABD’nin Los Angeles kentinde 2017’de başlayan kiralık e-scooter işine 2018’de son verilmiş. Daha sonra kent yönetimi iki ayrı yerel şirkete sadece “pilot program” olarak izin vermiş. New York’ta ise ticari olan olmayan, hepsi yasak! Yasağı delen 500 dolar para cezasını ödüyor. California’da sadece yollarda ve bisiklet yollarında gitmelerine izin var. Amsterdam’da kent idaresi kararınca, e-scooter’ların halka açık bisiklet yollarında kullanımı yasak! Caddelerde kullanımı serbest ancak kask takmak pek yakında zorunlu hale gelecek. Madrid’de 2018’den bu yana e-scooter kiralama işi yasak! Kişiye özel olanları ise kaldırımlarda veya yaya yollarında kullanmak yasak; sadece caddelerde kullanmaya izin var!
Fransa’daki uygulama ise akıllıca: Kaldırımda kullanıyorsanız saatte en çok altı kilometre, caddede kullanıyorsanız saatte en çok 25 kilometre hızla kullanmanıza izin var! Almanya’da da e-scooter’ların sadece yollarda ve bisiklet yollarında gitmelerine izin veriliyor ancak hızınızın en fazla saatte 20 kilometre olması gerekiyor. Kaldırımda sürmeye kalkan ise 30 Avro ceza ödüyor. Kuzey İrlanda’da ise e-scooter’lar “moped” olarak kabul ediliyor ve kayıtlı, lisanslı, vergiye tabi ve bir de üstüne sigortalı olmaları gerekiyor. İngiltere’de durum biraz karışık. Şöyle ki… İngiltere’de düne gelinceye kadar 14 yaşını dolduran herkes e-scooter kullanabiliyordu ve tek koşul, kaldırımda değil yolda kullanmaktı. Londra polisinin yollarda, kaldırımlarda hatta bisiklet yollarında e-scooter kullananları araçlarından indirilip aletleri toplaması, el koyması epey soruna yol açtı. Temmuz 2020’de İngiliz Ulaştırma Bakanlığı yeni kurallarla birlikte tutum değişikliğine gidip topu yerel yönetimlere attı. Buna göre yerel yönetimler 12 aylık deneme sürecinin bir parçası olarak kendi bölgelerinde ticari e-scooter paylaşım programlarına izin verebilecek ve bu araçlar yollarda sürülebilecek.
Bu arada, Avrupa Birliği Parlamentosu’nun Ocak 2019’dan itibaren e-scooter’ları “motorlu taşıt” kabul ettiğini ve sürücüleri de kapsayacak şekilde motorlu taşıt sigortasına dâhil ettiğini hatırlatalım.
Taşıt ama motorlu değil!
Martı’larla ilgili ikinci büyük sorun ise ulaşım açısından “belirsizlik”. Bu duruma Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu da Temmuz 2020’de verdiği bir röportajda işaret etmişti. “Mutlaka bir düzenleme gelecek. Sonuçta yolcu taşıyorlar. ‘Ben vergi veriyorum’ demekle olmuyor. İşin içine yolcu taşımacılığı girdiğinde, trafiğe çıkma girdiğinde yapılması gereken bazı şeyler var” diyen Bakan Adil İsmailoğlu’nun işaret ettiği belirsizliği gidermek için ilk adım İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden geldi ve İBB Ulaşım Daire Başkanlığı bir Elektrikli Kaykay (scooter) Paylaşım Sistemleri Yönergesi hazırlayarak plaka vermek de dahil yapılması gereken düzenlemeleri saptadı.
Söz konusu Yönerge Martı gibi e-scooter paylaşım sektörünün hem bir istihdam hem bir ar-ge alanı olması ve yerli üretime sunabileceği imkanlara sahip olması nedeniyle desteklenmesi ve hukuki bir altyapı kazanması amacıyla hazırlandı. 23 Temmuz 2020’de de UKOME’ye (Ulaşım Koordinasyon Merkezi) sunuldu ancak kabul edilmedi ve yeniden alt komisyona gönderildi. Dolayısıyla plaka da dâhil, Martı’larla ilgili ulaşım odaklı tüm çalışmalar başka bahara ertelendi. Öte yandan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın da yasal düzenlemeler üzerinde çalıştığı biliniyor. Çünkü şöyle bir ikilem de var: Martı’lar, bedelli bir taşıma hizmeti sunuyor. Bu nedenle de caddelerde yol alıyor ancak taşıt sınıfına girmedikleri gibi bir kaza halinde nasıl bir işleme tabi tutulacakları da bilinmiyor.
İBB’nin hazırladığı yönerge neler içeriyor?
● Kullanıcılar, işletmeciler ve kamu yararına kapsamlı düzenlemeler.
● Firmalar için çok sayıda güvenlik zorunluluğu.
● Kullanıcıların aldığı hizmetin kalitesini artırmak.
● Hizmet veren firmaların lisanslanması ve kayıt altına alınması.
● Her e-scooter’ın tüm yönlerden görülen bir kimlik numarasına sahip olması. (Plaka)
● Yönerge içeriğini ihlal eden kullanıcıların tespit edilmesine ve ilgili birimlere bildirilmesine yönelik altyapı.
● İşletme sahiplerinin kiraladığı kaykayları “devrilme sensörü” gibi teknolojik özelliklerle donatması zorunluluğu.
● İşletmenin, kaza geçiren kullanıcı ile iletişime geçme ve acil yardım talebinde bulunma zorunluluğu.
● İşletmenin, şarj durumu, menzil gibi konularda kullanıcıya açık bilgilendirme yapma zorunluluğu.
● Alkollü e-scooter kullanımı, yayaları tehlikeye atacak davranışlar, yaya akışını engelleyici şekilde park etme konularında yaptırım.
● İşletmecilerin, sürüş disiplini konusunda kullanıcılara mobil eğitim verme zorunluluğu.
● Sürüş kültürünün gelişmesi ve yerleşmesi adına her yıl en az bir kez düzenlenecek kitlesel bilgilendirme kampanyası.
İzmir yasakladı bile!
İstanbul’da, İBB’nin yönergesi tartışılırken, İzmir Valiliği beklenmedik bir kararla 24 Temmuz 2020’de “Karayolları Trafik Kanunu’nun 47/1d maddesi” gereği e-scooter kullanmayı yasakladı. 47/1’in açıklaması ise şöyle: Trafik güvenliğini tehlikeye sokmak!
İzmir yasaklıyorsa, Martı’ların İstanbul için ne gibi sorunlara yol açacağını tahmin etmek hiç de zor değil. Dürüst olmak gerekirse, Martı’ları İstanbul gibi bir kentte kullanmak da hiç kolay değil. Çünkü trafik derdi hiç bitmeyen İstanbul’da Martı’lar caddeden ilerlese başka, kaldırımda ilerlese başka, bisiklet yolunda ilerlese başka bir sorun çıkıyor. Caddeler, trafik kazaları için adeta davetiye çıkarırken kaldırımların yayalar için bile yetersiz olduğunu kabul etmek gerekiyor. Bisiklet yolları ise zaten yetersiz ve o yetersiz yolları bir de Martı’larla paylaşmalarını istemek, kulağa pek de adil gelmiyor. Peki, yol almak için nereden gidecekler? En makul seçenek, kaldırım kenarları gibi görünüyor. Tabii park etmiş araçlar yüzünden yol alabilirlerse…
Kazalarla ilgili veriler eksik
Şu anda tüm dünyada 40 milyonu aşkın e-scooter kullanıcısı var ve kiralık e-scooter’lar ile birlikte bu rakam çok daha yüksek. Riskleri de düşünüldüğünde, bu araçların ve sürücülerinin sigorta kapsamına alınması gerektiği de ortada… Karşımıza çıkan tablo ise kelimenin tam anlamıyla ürkütücü… İnanması güç ama iddia o ki, şu ana dek tüm dünyada ölümle sonuçlanan e-scooter kaza sayısı (İstanbul’dakiyle birlikte) sadece 30! Ancak ABD’de, bir yılda 1545 e-scooter kazası yaşandığı biliniyor. Bu kazalarda kaç ölüm vakası var, işte o bilinmiyor. Çünkü kiralık e-scooter hizmeti o kadar yeni ki, data olarak kullanılabilecek veriler dünyanın hiçbir ülkesinde sisteme işlenmiş değil. Associated Press’in bir haberi ise karşılaştırma yapmak açısından son derece önemli. Bu habere göre 2018’de ABD çapında ölümlü 11 e-scooter kazası yaşanmış ve bu kazaların dokuzunda araçlar kiralık, sadece ikisinde kullanıcıya aitmiş!
Şurası kesin ki tüm dünyada e-scooter’larla ilgili düzenlemeler yetersiz, yavaş ve sınırlı… Üstelik, yaşanan kazalar karşılaştırıldığında, e-scooter’lar motosikletlerden de otomobillerden de daha fazla kaza yapıyor. Bitmedi… Ocak 2020 verilerine göre e-scooter kazaları, son dört yılda yüzde 222 artmış durumda!
Hukuki açıdan durum ne?
Martılar, motorsuz taşıt sınıfında yer aldığı için, meselenin hukuki boyutunu Avukat Ali Galip Yıldız’a danıştık ve kendisinden, Martı’lar gibi motorsuz taşıtların kazaya sebebiyet vermesi durumunda hukuki sorumlulukları nelerdir, bunu öğrenmek istedik.
“Ülkemizde, kamu otoritelerinin toplumsal yaşamın dinamiklerini izlemek, anlamak ve kendilerine düşen sorumlulukları yerine getirmek konusundaki hantallığı hatta sorumsuzluğu konusunda çok ilginç bir örnek daha. Dünyada kullanıcı sayısının 40 milyonu aştığını, sayısız kazalar gerçekleştiğini, Amerika'da ve Avrupa'da e-scooter kullanımı ile ilgili birçok düzenleme bulunduğunu, bizde bu konuda hâlâ bir şey yapılmadığını, İBB'nin konu ile ilgili girişiminin de sonuçsuz kaldığını söylüyorsunuz.
E-scooter kullanımında da durum öyle görünüyor. Elbette gerçekleşen ve gerçekleşebilecek kazaların ardından başlayacak hukuki süreçler vardır daha doğrusu her türlü kaza için bu söylenebilir. Bir marketin, tekerlekli alışveriş sepetiyle sokakta eşya taşınması sırasında da bir kaza yaşanabilir ve bunun için özel bir düzenlemeye gerek yoktur, genel hükümlere göre işlem yapılır. Yani, cana veya mala zarar veren her türlü eylemin sonuçlarına uygulanacak genel düzenlemeler vardır. Kasıtlı veya ihmali "haksız fiiller"de de, olayın nasıl gerçekleştiği, nasıl bir kusurlu davranışın sonucu olduğu, kusurun derecesi, ne tür zararın meydana geldiği, bunun giderilme sorumluluğu hem hukuki hem cezai bakımdan incelenebilir. Bugün, e-scooter kullanımında bir kaza olduğunda da izlenebilecek yol budur.
Sorun sadece bir kaza sonucunda doğan zararın giderilmesi, zarar verenin gerekirse cezalandırılması ile sınırlı değil. En azından bir bisiklet ya da motosiklet kadar toplumsal hayatımıza giren bu araçların da kullanımına ilişkin, herkes tarafından bilinen ve uyulması gereken kuralların konulması gerekir. Nerelerde, kimler tarafından kullanılabilir; azami hızı ne olmalıdır; aynı anda araçta kullanıcısından başka biri olabilir mi; eşya taşınabilir mi; trafiğe çıkılabilir mi; kullanım sırasında kask, dizlik, dirseklik vb. koruyucular olmalı mı; aracın mülkiyeti; araç sahibinin sorumluluğu, sigorta yükümlülüğü, kiralama ücret ve koşulları vb. birçok konunun açıkça belirlenmesi gerekmektedir. Belirlenecek düzenlemelere aykırılık halinde uygulanacak yaptırımlar, özellikle kurallara aykırı kullanım sırasında anında müdahale ve ceza uygulamaları, kazaların önlenmesinde önemli bir işlev görecektir.”