Kişisel bakım ürün ve yöntemlerine olan ilgi her geçen gün artıyor. Artan talebe yönelik çok sayıda marka ve ürün çeşitliliği söz konusu. Son zamanlarda ise geleneksel ve doğal kişisel bakım ürünlerine yönelim başladı. Peki, doğal ve sentetik ürünlerin birbirinden farkı nedir, hangisini kullanmalı, kullanırken nelere dikkat etmeli? Kimya mühendisi Nilhan Can ve kimyager Hatice Sarıgül’den bilgi aldık ve doğal kişisel bakım ürünleri üreticileri Badecanlar ile konuştuk.
Günümüzde kadın, erkek, çocuk fark etmeksizin herkes kişisel bakımına özen göstermeye çalışıyor. Öyle ki kişisel bakım, sektörel bazda ciddi bir hacme sahip. Talep arttıkça arz da artıyor ve neredeyse her gün yeni bir markayla tanışıyoruz. Çeşitliliği ve fiyat yelpazesiyle her bütçeye ve kişiye hitap eden sayısız ürün mevcut. Bunun yanı sıra teknoloji geliştikçe ürünlerin sunduğu vaatler artıyor. Vaat arttıkça da ürünlerin içeriğinde kullanılan sentetik kimyasalların oranı artıyor.
Son dönemlerdeyse hayatın her alanında olduğu gibi kişisel bakım ürünlerinde de doğal ve geleneksel olana yönelim başladı. Sabun veya krem gibi ürünleri kendileri için evde yapanlar olduğu gibi, bu ürünleri doğal yöntemlerle üretenlerden almayı tercih edenler de var.
Doğal ve sentetik kimyasal nedir?
Kimya mühendisi Nilhan Can, kimyasal ile sentetik kimyasal arasındaki farkı şöyle açıklıyor: “Doğada olan oksijen, su, biz dahil her şey aslında kimyasal. Sentetik kimyasal diye tanımlanan; doğada mevcut olmayan, insan eliyle üretilen maddeler.” Suyu da yapay olarak üretmenin mümkün olduğunu söyleyen Can, ancak bunun için birebir aynı formül kullanılması, üretimin oldukça titiz bir şekilde yapılması ve üretim aşamasında hiçbir kirliliğin bulunmaması gerektiğini vurguluyor.
Kimyasalların zararlı olup olmadığını belirleyen en önemli şey ise doz ve oranları. “Her sentetik kimyasal zararlı olmadığı gibi her doğal kimyasal da zararsız değil” diyen Can, “Bir kimyasalın zehirli etkisi, onu tüketme miktarına ve sıklığına bağlı. Su bile yüksek dozda kullanıldığında zehirli bir etki bırakabilir” diye uyarıyor.
Kozmetik ürünlerde zararlı kimyasallar var mı?
Kozmetik ürünler cildimize doğrudan temas ediyor ve içeriğinde çok sayıda sentetik kimyasal bulunduruyor. Kimyager Hatice Sarıgül, özellikle Paraben, SLS, Dioksin, Flörür gibi kimyasalların zararlı olduğunun altını çiziyor. Her ne kadar zararlı olduğu kanıtlansa da hala satışı devam eden birçok ürünün içeriğinde bu kimyasallar mevcut. Sarıgül, “Birkaç kez kullanımda gözle görülür zararlı etkileri anlaşılamayabilir ama bu tür kimyasallar, ürünün içinde eser miktarda yer alsa bile uzun süreli kullanımlarda vücutta birikme yapıp zamanla kanser gibi ciddi hastalıklara sebep olabilir.” diyor.
Dolayısıyla kişisel bakım ürünleri alırken içeriğine dikkat etmek gerektiğini belirten Sarıgül’e göre zararlı olduğu kanıtlanan kimyasallardan kaçınmak, mümkün olduğunca doğal olana yönelmek en doğrusu.
Sentetikte olduğu gibi, doğal kimyasalların da doz ve oranını doğru kullanmanın önemli olduğunu belirten Sarıgül, bu ürünleri tercih ederken bu konuda uzmanlaşmış, güvenilir üreticilerin elinden çıkmasına dikkat edilmesi gerektiğine işaret ediyor.
Doğal kişisel bakım ürünlerine yönelim yeni trend
Son zamanlarda doğal kişisel bakım ürünlerinin kullanımı yaygınlaştı. Doğal kişisel bakım üreticisi Badecanlar’a göre bunun nedeni, ucuz ve raf ömrü çok uzun olan ve dolayısıyla endüstrinin bize dayattığı bazı sentetik kimyasalların hem bize hem de diğer canlılara zararlarının iyice ayyuka çıkmaya başlaması. “Bu durum, artık insanların kolay kolay kulak üstü yapamayacağı bir boyuta geldi. O yüzden bir şekilde hem kendisi hem de çevre için daha iyi bir şey yapmak isteyenler, doğal kişisel bakım ürünlerine yöneliyor diye düşünüyoruz” diye açıklıyorlar.
Kişisel bakım ürünlerinin geleceği nasıl olacak?
Hızla gelişen teknolojinin yanında insanların birçok konuda geleneksel olana dönüş yapması, kişisel bakım ürünlerinin geleceğini merak ettiriyor. Doğal kozmetik ürünlere olan ilgi, geçici bir trend mi yoksa kişisel bakımda kalıcı bir yere mi sahip olacak? Badecanlar, doğal kozmetik talebinin ve üretiminin tüm dünyada hızla arttığını ifade ediyor. Doğal kozmetiklerin bilinçli bir formülasyonla çok yüksek performans gösterebileceğini ancak bunun için önemli olanın hammadde kalitesi olduğunu vurguluyor.
Ancak üretimin devam etmesi hammaddeye ulaşabilir olmakla ilişkili. “Doğal hammaddelerin üretim süreçleri bu büyümeye cevap verebilmek uğruna sürdürülebilir olmaktan çıkarsa bizce anlamını yitirmeye başlayacak.” diyen Badecanlar’ın temennileri; bilinçlenmenin hem üreticiler hem de tüketiciler için piyasanın bu yeni pazara adaptasyonundan daha hızlı gerçekleşmesi. Badecanlar’a göre; insanlar ürünün bitmiş halinden çok, sürecini bilmek istiyor. Bu yüzden daha kişisel, doğrudan ilişki kurulabilen küçük üreticilerin ve bir anlamda samimiyetin önem kazandığı bir dönemde, talebin artmaya devam edeceğini düşünüyor.