Buralara seyahat etmek yasak!

Buralara seyahat etmek yasak!

Dünya üzerinde çok isteseniz de her türlü imkana sahip olsanız da gidip göremeyeceğiniz bazı yerler var. Bazı ülkeler, bölgeler, şehirler hayallerinizi süsleyebilir ancak bazılarına da girmenize izin verilmez. İzin verilmeyen yerlerin çoğu güvenlik gibi basit bir sebepten ziyarete kapalıyken bazılarının kapalı olma sebebi şaşırtıcı hatta çoğu kez şoke edici.


Yılan Adası, Brezilya 

Yılan Adası’na ayak basmaya kimsenin cesareti yok. Ada ancak havadan görüntülenebiliyor.
Yılan Adası’na ayak basmaya kimsenin cesareti yok. Ada ancak havadan görüntülenebiliyor.

Görsel Kaynak: icmbio.gov.br

Brezilya’daki Yılan Adası olarak bilinen Ilha da Queimada Grande ürkütücü bir yer. Bu adada altın mızrak başlı engerek olarak tanımlanan bir tür zehirli yılan popülasyonu var. Yalnız o popülasyon zannettiğinizden yoğun, öyle ki adaya ayak atmaya kalksanız, toprağa değil yılana basmanız mümkün! Bu engerek türünün zehri son derece güçlü. Soktuğu yerin etrafındaki eti eritiyor ve sokulan kişi de bir saat içinde ölüyor. Adada en son 1920’lerde insan yaşamış, o da adadaki deniz fenerinin bekçisi ve ailesiymiş. Aile, evlerinin pencerelerinden giren bu engerekler tarafından öldürüldükten sonra adaya girişler yasaklanmış.

Kuzey Sentinel Adası, Hindistan 

Kuzey Sentinel Adası, Hint Okyanusu’nun Bengal Körfezi bölgesinde. Aslında kıyılarına da epey uzak ancak yine de Hindistan’a bağlı.
Kuzey Sentinel Adası, Hint Okyanusu’nun Bengal Körfezi bölgesinde. Aslında kıyılarına da epey uzak ancak yine de Hindistan’a bağlı.

Görsel Kaynak: upload.wikimedia.org

Hindistan’a bağlı Kuzey Sentinel Adası’nın hikayesi daha farklı. Bu adada, Hindistan’dan ve dış dünyadan tamamen kopuk yaşayan bir kabile var: Sentinelese Kabilesi… Kabilenin neredeyse 60 bin yıldır bu adada yaşadığını da söylemek gerek. Hindistan devleti de onların dünyadan kopuk yaşama isteğine saygı duyduğu için Kuzey Sentinel Adası’na gitmek şöyle dursun, beş kilometre yakınına gitmek bile yasak. Yanlışlıkla adaya çıkan iki balıkçının yerliler tarafından öldürülmesi, ada halkının yukarıda uçan helikopterlere ok ve cirit atması da efsane değil, gerçek. Ada halkı, dünya üzerinde yaşayan en tehlikeli kabilelerden biri olarak kabul ediliyor. İşin ilginç yanı, modern dünyanın geçirdiği hiçbir hastalıkla karşılaşmadıkları için bağışıklık sistemlerinin de binyıllar önceki gibi olduğu tahmin ediliyor.

Xian Kenti, Çin 

İddiaya göre Çin İmparatoru Qin Shi Huang ölümden çok korkardı ve tüm bu kil askerlerin mezarında bulunma sebebi de buydu.
İddiaya göre Çin İmparatoru Qin Shi Huang ölümden çok korkardı ve tüm bu kil askerlerin mezarında bulunma sebebi de buydu.

Hemen hepimizin bildiği Çinli kil asker heykellerinin bulunduğu yeri fotoğraflardan hatırlarsınız. Orası, Qin Shi Huang’ın yani Çin Şi Huang’ın veya daha anlaşılır bir ifadeyle ilk Çin imparatorunun mezarı. Qin Shi Huang, MÖ 247-210 yılları arasında yaşamış, Qin Hanedanlığı’nı ve Çin’in ilk merkezi bürokratik devlet düzenini de kurmuş. Anayasa, para birimi, karayollarının kurulması, Çin harflerinin standart hale getirilmesi, ağırlık ve uzunluk ölçülerinin kullanılması da sayesinde gerçekleşmiş. Çin Seddi’ni de inşa ettirmiş. Sonuçta kısacık ömründe, Çin’de bugün bile kullanılan pek çok değeri armağan etmiş denebilir. Ancak bir kusuru varmış: Ölümden çok korkarmış! Ölümünden sonra böylesi devasa bir mezarın yapılma sebebi bu korkuyla açıklanabilir mi bilmiyoruz ama şurası kesin: Bu mezara giriş, ziyaret vs. yasak! Mezara, Qin Shi Huang’ın ölümünden, yani MÖ 210’dan beri de dokunulmamış. 1974 yılında Çinli çiftçiler mezar yerini bulmuş ve bir heves mezarın ana hatları ile 2000 kil asker ortaya çıkarılmış. 8000 kil askerin toprak altında olduğu bilinirken, kazılar kesin bir emirle durdurulmuş. İddialara göre Çin devleti iki sebepten o mezarın kazılmasına izin vermiyor: Ülkelerinin kurucusuna duydukları derin saygıdan ve modern çağ araçlarıyla bu paha biçilmez tarihi esere zarar verme korkusundan.

Nevada, 51. Bölge 

51. Bölge’ye hakim olan gizem, Nevada halkını da meseleye böyle esprili yaklaşmasına yol açmış.
51. Bölge’ye hakim olan gizem, Nevada halkını da meseleye böyle esprili yaklaşmasına yol açmış.

Uzaylı istilası, ışınlama, uzaylı araştırmaları, UFO’lar yani uzaylılarla ilgili komplo teorileri hemen hepsinin kaynağı burası: Nevada Çölü’ndeki 51. Bölge… Burası İkinci Dünya Savaşı öncesinde gümüş ve kurşun madenciliğinde kullanılıyormuş. Sonrasında her ne olduysa, bölge bir anda kapatılıyor ve “çok önemli” kişiler hariç giriş çıkışlara izin verilmiyor ki buraya girmesi yasak olanlara ABD başkanları da dahil! ABD yetkililerine göre bölgede sadece bir askeri üs var ve hepsi bu. Ancak komplo teorisyenleri, bu askeri üste uzaylı deneyleri yürütüldüğünden son derece emin. Yine de kimse buradaki araştırmaların aslında ne olduğunu bilmiyor. Kimi ışınlama ile ilgili deneyler olduğunu söylüyor, kimi bölgeye kazara inen uzaylıların burada incelendiğini ve elde edilen sonuçlarla pek çok buluş yapıldığını öne sürüyor. Kimi de uzay yolculuklarının asıl başlangıç noktası olarak burayı gösteriyor. Halkın ve meraklıların bir zamanlar “Dünya Dışı Otoyol” olarak adlandırdığı 375. Otoyol’un resmi adı da artık Dünya Dışı Otoyol!

76 kilometrekareye yayılan, uydudan fotoğraflanması dahi engellenen 51. Bölge’de neler olup bittiğini daha uzun süre merak edeceğiz galiba.

Vatikan, Gizli Arşiv 

Vatikan’ın kütüphanesinde özel bir bölümde yer alan gizli arşivde hangi belgelerin bulunduğunu yetkililer hariç kimse bilmiyor.
Vatikan’ın kütüphanesinde özel bir bölümde yer alan gizli arşivde hangi belgelerin bulunduğunu yetkililer hariç kimse bilmiyor.

Vatikan, Roma’nın içinde küçük bir özerk bölge ve Hristiyan aleminde Katolik mezhebinin merkezi. Papa orada yaşıyor ve Vatikan da zaten bağımsız bir ülke statüsünde. Yalnız Vatikan’ın arşivi, kütüphanesi öylesine zengin ki hayal etmenin bile sınırı yok. Çünkü bu arşiv, özellikle Haçlı Seferleri sırasında ele geçirilen pek çok el yazması kaynağı koruyor. Hatta iddia o ki dinler üzerine pek çok tartışmanın fitilini ateşleyecek kaynak da burada (korunuyor demeyelim) kilit altında saklanıyor. Burada Katolik Kilisesi’ne ait olan ve uzunluğu 53 kilometreyi bulan pek çok eski belge var. Bu belgeler bazen üç aylığına erişime açılıyor ama belgelere kim erişebilir, o da titizlikle belirleniyor. Onun dışında Vatikan’da pek çok gizli arşiv, belge, girmesi yasak oda, dehliz vb. bulunduğu da iddia ediliyor.

Fransa, Lascaux Mağarası 

Lascaux Mağarası’nın içini gösteren gerçek fotoğraflar flaş kullanımına kısmi olarak izin verildiği için genellikle net değildir.
Lascaux Mağarası’nın içini gösteren gerçek fotoğraflar flaş kullanımına kısmi olarak izin verildiği için genellikle net değildir.

Görsel Kaynak: wikimedia.org

İkinci Dünya Savaşı devam ederken, Fransa’nın güney batısındaki Dordogne ili Montignac Köyü’ndeki dört genç, duvarlarında resimlerin bulunduğu bir mağara keşfetti. Tünellerle başka mağaralara da bağlanan bu mağara 17 bin yıl öncesinden kalmıştı! 600’ü aşkın resmin duvarlara, tavana çizildiği Lascaux Mağarası, Paleolitik çağdan kalmaydı ve doğal olarak hemen incelemeler başladı. Savaş sonrası, 1948 yılında mağara turizme açıldı ancak ziyaretçi akınına uğrayınca resimlerde bozulmalar tespit edildi ve Lascaux 1963 yılında kapatıldı. Onun yerine 1970’te birebir kopyasının yapımına başlandı. Duvarlarındaki tavanlarındaki resimlerin birebir taklitleri de bu kopya mağaranın içine yerleştirildi. Sonuç olarak replika mağara 1983’te ziyarete açıldı. Yani biri size “Lascaux’u gezdim” derse, gezdiği bu replikadır çünkü orijinal Lascaux’a yılda bir ya da iki kişi anca girebiliyor ve elbette onların da hem özel izinli hem de yetkili araştırmacı olması gerekiyor.

Norveç, Svalbard Tohum Kasası 

Svalbard’daki bir buz dağının içinde saklanan tohum kasası, insan ırkının devamını sağlayabilir.
Svalbard’daki bir buz dağının içinde saklanan tohum kasası, insan ırkının devamını sağlayabilir.

Norveç ile Kuzey Kutbu arasında yer alan Longyearbyen’de bir ada var: Svalbard. Bu adanın üzerinde de bir buzdağı var ve o buzdağında belki de dünyanın en önemli hazinesi, Kıyamet Günü Kasası saklanıyor. Bu kasa dağın 320 metre altında ve içinde de öyle değerli taşlar, madenler filan değil bildiğiniz tohumlar var! Dünyanın hemen her ülkesinden toplanmış 890 bin adet tohum. Yılda birkaç kez açılan kasaya sadece yetkililer girebiliyor. Amaç, herhangi bir felaket dünyanın çoğunluğunu yok ederse kalan insanların yaşamlarına devam edebilmesi. Söylenen o ki kasa, siyasi sisteminin istikrarlı olması sebebiyle Norveç’te saklanıyor. Tabii tohumları bozulmadan koruyacak -18 derece gibi bir sıcaklık da önemli. Gerçi şu da var küresel ısınma yüzünden bölge 2016’da sular altında kalmış, neyse ki tohumlara bir şey olmamış ama uzmanlar bölgedeki ortalama sıcaklığın 1900’lerde -7 ya da 8 dereceyken günümüzde 3 ila 7 dereceye aralığına kadar yükseldiğini söylüyor. Kısacası dünyaya dev bir meteor çarpsa hayatta kalabilmek için tohumumuz var ama küresel ısınma yüzünden yakında onu da kaybedebiliriz.

Ukrayna, Çernobil 

Çernobil Nükleer Santrali’nin bulunduğu Pripyat’taki meydanın eski ve bugünkü hali.
Çernobil Nükleer Santrali’nin bulunduğu Pripyat’taki meydanın eski ve bugünkü hali.

Tarihin en büyük ve en kötü nükleer kazası 29 Nisan 1986’da, bugünkü Ukrayna’nın Pripyat kentindeki Çernobil Nükleer Santrali’nde meydana gelmişti. Patlamada 28 kişi yaşamını yitirdi ama ölümler bununla kalmadı. Yaşanan radyasyon sızıntısı bugün bile türlü hastalıklara ama en önemlisi kansere sebep oluyor. Uzmanların tahmini 900 bin ila bir milyon kişinin sadece Çernobil sızıntısı yüzünden radyasyona bağlı sebeplerden öleceği yolunda. Bölge bugün de son derece güvensiz ve en az 20 bin yıl daha öyle kalacak! Haliyle Pripyat’a da Çernobil’e de ziyaret kesinlikle yasak! Girenler ise belli ölçümleri yapan uzmanlar. Doğa ananın yemyeşil sarıp sarmaladığı, yaban hayvanlarının sokaklarında, terk edilen binalarında gezindiği Çernobil’de yaşam sadece insanoğluna uygun değil.

Kıbrıs, Yeşil Hat

Bir zamanlar Marilyn Monroe gibi Hollywood yıldızlarının da tatile geldiği Gazi Mağusa, bugün hayalet kent görünümünde.
Bir zamanlar Marilyn Monroe gibi Hollywood yıldızlarının da tatile geldiği Gazi Mağusa, bugün hayalet kent görünümünde.

Görsel Kaynak: ipa.news

1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası belirlenen Yeşil Hat, KKTC toprakları ile Kıbrıs Rum Yönetimi’nin elinde olan toprakları adanın bir ucundan diğerine ayıran ve sınırı belirleyen çizgidir. Adada yaşanan savaşın ardından 15 Ağustos 1974’te barış ilan edilmesiyle birlikte belirlenen bu Yeşil Hat’tın büyük bölümü bugün Birleşmiş Milletler, küçük bir kısmı da İngiltere tarafından kontrol altında tutuluyor. Buraya “Tampon Bölge” de deniyor. Çizilmesinin ardından kuzeydeki Rumlar’ın güneye, güneydeki Türklerin de kuzeye göç ettiği Yeşil Hat’ta en büyük zararı dönemin tatil beldesi Maraş’ın gördüğü de biliniyor. Gazi Mağusa’nın bir parçası olan ve günümüzde Kapalı Maraş olarak anılan bölgede sadece BM Barış Gücü yer alıyor. Yeşil Hat’ta dahil olan bölümleri, 1974’te nasıl bırakıldıysa aynı şekilde duruyor. Koca bir havaalanı, çürüyen uçaklar, terk edilmiş evler, iş yerleri, parklar, sinemalar; artık akla ne gelirse. Hattın ne Lefkoşa sınırı içindeki bölümüne ne de ada boyunca uzanan çizgisi dahilinde kalan topraklara girişe izin veriliyor.


Quick Incoming Seyahat Sigortası

Türkiye’ye gelecek yabancılar için en Quick Seyahat Sigortası

Detaylı bilgi için:

quicksigorta.com/seyahat-sigortasi-incoming