Birincilerimizle tanışın: Quick Sigorta - HSSK Nimbus ekibi

Birincilerimizle tanışın: Quick Sigorta - HSSK Nimbus ekibi

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı Boğaz Kupası Yat ve Sportsboard Yarışları birincisi Quick Sigorta - HSSK Nimbus ekibi oldu. Ekip ile yelken sporunu ve yarışa hazırlanma süreçlerini konuştuk.



Öncelikle her birinizi kısaca tanımak isteriz. Bize kendinizden bahsedebilir misiniz?

Saruhan Çinay: Heybeliada Su Sporları Kulübü Yelken Branş Koordinatörü ve aynı zamanda J70 ekibimizin kaptanıyım. Yelken branşında 1996 senesinde optimist yaz kursu ile başladım. Yelkenci bir ailenin ferdi olarak yelken ile tanışma şansım oldu ve bu sporu oldukça severek çok uzun yıllardır yapıyorum. Sadece yelken sporcusu olarak değil, birçok ufak ve genç yaştaki yelken sporcularımıza yelken sporunu öğreterek denizci nesiller yetiştirmeye de katkıda bulunuyorum. Yarışçılık kariyerim boyunca birçok ulusal ve uluslararası yarışmalarda başarı ve şampiyonluklar elde ettim.

Aras Aktaş: 2007 yılında İstanbul’da doğdum ve o tarihten beri kışları İstanbul Kadıköy’de yaşıyorum yazları ise Heybeliada’da olan aile evimizdeyim. HSSK’de ufak yaşlarımdan beri yelken yapıyorum ve şu an Laser 4.7 klasmanında bireysel olarak kulübümü temsil ediyorum. Aynı zamanda bazı yarışlara kulübümüzün J70 teknesi Nimbus ile katılıyorum.Yelken sporunun yanında ise okul takımında pivot pozisyonunda hentbol oynuyorum. Yelken antrenmanında olmadığım boş zamanlarımda ise ailemle sohbet etmeyi, balık tutmayı, kuzenlerimle oynamayı, resim yapmayı, kendi kendime aletlerle uğraşmayı ve hareket içeren çalışmalar yapmaktan hoşlanıyorum.

Nayra Dursun: 15 yaşındayım. İstanbul doğumluyum ve İstanbul’da yaşıyorum. HSSK’da beş sene yüzme kurslarına katıldıktan sonra yelken sporuna ilgi duydum. 2016 yılı itibari ile de yelken sporu ile uğraşmaya başladım. Kulübümüzü J-70 Nimbus teknesi ile temsil ediyoruz. Dans etmekten hoşlandığım için okulun dans kulübündeyim. Dört yıl buz pateni ile uğraştım. Boş zamanlarımda kitap tercüme etmeyi ve arkadaşlarımla vakit geçirmeyi seviyorum.

Sevan Habeş: 15 yaşındayım. İstanbul’da doğdum. Dokuz yıldır yelken sporunu yapıyorum. Yelkene başlamama neden olan en büyük etken küçüklüğümde denizdeki teknelere olan merakımdı. Üç yıl kursiyerlik yaptıktan sonra bir süre optimist yarış takımında çokça yarışlara girdim. Bir talihsizlikten ötürü kolum kırıldı ve bir yıl yelken sporundan uzak kaldım. Yazları Heybeliada’da kışları ise Bakırköy’de yaşıyorum. Boş zamanlarımda ise diğer teknelerin yelken yarışlarını izliyorum veya lego yapıyorum.

Canberk Mete: 20 yaşındayım ve İstanbul’da yaşıyorum. Bahçeşehir Üniversitesi’nde Enerji Sistemleri Mühendisliği okuyorum. 10 yıldır yelkenle uğraşıyorum. Heybeliada Su Sporları Kulübünde yelken sporcusuyum. Bireysel ve takım olarak farklı sınıflarda, ulusal yarışlarda kulübümü ve uluslararası yarışlarda ülkemizi temsil ediyorum. Boş vakitlerimde maket yapıyorum ve yelken ekipmanları ile ilgileniyorum. Kışlarımı Kadıköy'de, yazlarımı Heybeliada’da geçiriyorum.

Yelken sporu ile ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?

Saruhan Çinay: Benim hikayem oldukça geçmişe uzanıyor. Dedemin dayısı Faik Bey 1898 senesinde Prinkipo (Büyükada) Yat Kulübü tarafından organize edilen yat yarışlarında Afacan adlı yatıyla Türk Yelkenciliği tarihinin bilinen ilk kupasını kazanmış. O dönemlerde İngilizler sadece kendi aralarında bu yarışı düzenliyormuş. Dedem, babam, ağabeyim de yelken sporu ile çok yakından ilgilendiği için aslında yelken sporu ile çok küçük yaşlardan hatta genlerden gelen bir miras ile başlamış oldum.

Aras Aktaş: Ailemde sutopu ile ilgilenen bireyler olduğundan ilk olarak Galatasaray’ın sutopu kulübüne gönderildim ancak yaşım küçük olduğu için o dönem sadece yüzebildim. Ancak ne yüzme ne de su topu benim ilgimi çekmedi. 2015’te HSSK’ye gelip sporları araştırırken yelkene denk geldik. O dönem takım çok az kişiden oluşuyordu ama takımdan ve yelkenden o kadar çok etkilenmiştim ki eve geldiğimde onlardan biri gibi davranıyordum. Yelkene başladıktan sonra bir aylık kurs sonunda takımına girebilmiştim. O günden bugüne altı senedir bireysel ve takım olarak ulusal ve uluslararası yarışlarda kulübünü temsil ediyorum.

Nayra Dursun: 2016 yılında yakın bir arkadaşımın yelken yapması üzerine benim de bu spora karşı ilgim arttı. Üç yıl yazları optimist kullandım. Son iki yıldır da kulübümüzün yeni bir dal olarak açtığı Genç Yelken Ekibinde Laser -16, SB, J-70 teknelerinde antrenman yapıp yarışlara katılarak kulübümüzü temsil ediyorum.

Sevan Habeş: Yelken sporuna altı yaşımda başladım. Çünkü denize çok merakım vardı. Ben de yelkenle ilgilenmek istediğimi fark ettim ve kursa başladım. Üç yıl kursiyer olduktan sonra uzun bir süre optimist yarış takımına girdim. İstanbul’da ve il dışında birçok yarışa katıldım.

Canberk Mete: Spor küçük yaştan beri hayatımın bir parçası oldu. On yaşında yüzme ile ilgilenirken havuz içerisinde bulunan kimyasallardan etkilenmem sonucu doktorlar tarafından yüzmeye devam edemeyeceğim söylendi. Bunun üzerine ailem kulübümüzün diğer bir branşı olan yelken sporu ile tanıştırdı. Yelkenli tekneye bindiğim ilk günden bu yana da yelken sporunu çok severek yapıyorum. Denizde vakit geçirmeyi, antrenman yapmayı ve yarışmayı çok seviyorum. Yelkeni sadece spor olduğu için yapmıyorum. Bu sporun beraberinde getirdiği dayanışma, zorluklar, dostluk ve doğayla olan uyum için seviyorum. Yelkenin hayatımdaki yeri çok büyük ve benim için vazgeçilmez. 

Ekip, Saruhan Çinay kaptanlığında Nayra Dursun, Aras Aktaş, Sevan Habeş ve Canberk Mete’den oluşuyor.
Ekip, Saruhan Çinay kaptanlığında Nayra Dursun, Aras Aktaş, Sevan Habeş ve Canberk Mete’den oluşuyor.

Canberk Mete: Yelken sporu her şeyden önce bir doğa sporudur ve doğayla uyum içinde olmanız gerekir. Biraz daha detaylı açıklamak gerekirse yelkenlerdeki rüzgâr akışkanlığını en iyi şekilde ayarlamak bizim önceliğimiz. Sonrasında diğer faktörler işin içine giriyor. Denizdeki kararlarınızı etkileyecek pek çok değişken var. Denizin akıntısı, bulutların konumu, teknenin dengesi gibi birçok şeyi dikkate almanız gerekiyor. Zaman zaman, hatta sıklıkla stres altında, doğru zamanda doğru kararı vermeniz gerekiyor. Yelken yarışları hem fiziksel olarak dayanıklılık ve güç istiyor hem de zihinsel olarak doğru rotayı çizmenizi gerektiriyor. Parkurda bu saydığımız şeylerin yanında bir de rakiplerinizi kontrol etmeniz lazım. Yelkende başarıya ulaşmak için sabır, çalışma ve tecrübe gerek.

Yarışlara nasıl hazırlanıyorsunuz? Nasıl bir rota izliyorsunuz?

Saruhan Çinay: Yelken sporu aynı zamanda malzemeye dayalı bir spor olduğu için sadece kendi fiziksel ve mental hazırlığımız yeterli olmuyor. Yarışlarda elde ettiğimiz başarıların en büyük sırrı, deniz üzerinde ekip olarak birlikte antrenman yapabilmemiz. Sezon boyunca deniz ve kara çalışmaları ile antrenmanlarımızı sürdürüyoruz. Yarışlar öncesinde malzeme kontrollerimizi yapıyoruz. Yarış gününden bir gün önce ve yarış günü sabahında yelken seçimlerimize, teknemizin cilasına, parkur analizine, rüzgar ve hava durumlarına bakarak yarış öncesi hazırlıklarımızı tamamlıyoruz. Yarış parkuruna gelince, rakip analizlerimizi ve yarış içerisinde yapacağımız taktikleri belirliyoruz. Yarış öncesi finalde ise mutlaka sonuç ne olursa olsun eğleneceğimizi ve elimizden gelen tüm gayreti sergileyeceğimizi belirttiğimiz bir motivasyon konuşması yapıyoruz.

Aras Aktaş: Ben hem Optimist hem de Laser 4.7 alanında sporcu olduğumdan her ikisi için de antrenman yapmam gerekiyor. Saruhan Hocam da bunun farkında olarak beni kendi antrenmanlarımdan da alıkoymamak adına yarışa iki hafta kala gibi kısa bir sürede J70 takımı ile antrenmanlara başlatıyor. Antrenmanlar yapmam gerekenleri öğrenmem sayesinde verimli geçiyor. Yarışa altı gün kala ise teknemizi hazır hale getiriyoruz.

Nayra Dursun: Yarışlara, kış döneminde haftada iki kere yaptığımız eğitici antrenmanlarla hazırlanmaya başlıyoruz. Yarıştan iki gün önce ekipmanlarımızın tam olup olmadığını kontrol ederek hazırlıklarımıza devam ediyoruz. Teknedeki eksiklerimizi son defa kontrol edip yarış günü fırsatımız olursa son antrenmanlarımızı yapıyoruz. Kafamızda parkura ve rakiplerimize göre belirlediğimiz yarış taktikleriyle yarışa başlar ve yarış boyunca rakiplerimize ve rüzgarın yönüne göre yarışı sonlandırıyoruz.

Sevan Habeş: Yarış hazırlıklarına öncelikle çok sıkı bir antrenman programı ile başlıyoruz. Yarıştığımız yerin önceden nasıl bir yer olacağını düşünüyoruz. Neler yanımıza alabiliriz onu konuşuyoruz ve bunlara göre antrenman yapıyoruz. Yarışlara giderken de başımıza gelebilecek her ihtimali düşünerek teknenin her parçasından birer yedek parça yanımıza alıyoruz. Birbirimizin motivasyonunu yükselterek yarışa giriyoruz.

Canberk Mete: Yarışlar her zaman benim için iki hafta önceden başlıyor. Önceliğim her zaman ekipmanlarım. Malzemelerimi her zaman kontrol ediyorum. Yarışta bana sorun çıkarmayacak durumda olduklarından emin olmak benim için çok önemli. Sonrasında olabildiğince antrenmanlara odaklanıyorum. Yarışa az bir süre kala ise yarışa yönelik antrenmanlara başlıyoruz. Tekniğe ve taktiğe odaklanarak denizde olabildiğince verimli vakit geçirmeye çalışıyorum. Yarışın başlamasına son bir hafta kala artık zihinsel hazırlık yapmaya başlayıp sürekli yarışı zihnimde canlandırıyorum. Denizde karşılaşacağımız durumlara ve çözüm yolları düşünüyorum. Yarış günü geldiğinde ise olabildiğince zihnimi boşaltıp bütün dikkatimi denizdeki performansıma vererek elimden geleni yapmaya odaklanıyorum.

Pandemi dönemi antrenmanlarınızı nasıl etkiledi?

Saruhan Çinay: Bu süreç tabi ki bizleri de olumsuz etkiledi. Ancak yelken sporunun temassız ve açık havada yapılan bir spor olması sebebi ile antrenmanlarımıza çok fazla etkilenmeden devam edebildik.

Aras Aktaş: Pandemi dönemi beni fazlasıyla etkiledi. Çünkü benim bu senem sınav senemdi ve bununla pandemi çakışınca neredeyse yelkene hiç gidemedim. Oysa ki bu sene daha da başarılı olabilmem açısından önemli bir seneydi. Bu sene içerisinde optimist klasmanında yarışıyordum. Eğer antrenmanlara devam edebilseydim, ulusal yarışlarda iyi başarılar alabilirdim. Fakat hem sınav hem de pandemi gelince antrenmansız kaldım ve bu da beni hem fiziksel hem de hedeflerim açısından kötü etkiledi. O nedenle yeni klasmanımda bu sene pandemiden kaynaklı eksik kaldım. Tüm başarılarıma olabildiğince hızlı ulaşmayı umuyor ve onun için antrenmanlara eksiksiz gitmeye çalışıyorum.

Nayra Dursun: Pandemi döneminde antrenmanlarımız aksamadan eğlenceli ve eğitici bir şekilde devam etti. Sokağa çıkma yasaklarında yelkene gelebiliyor olmak kendimizi geliştirmek açısından ve psikolojik olarak tüm ekip arkadaşlarım ve benim için çok iyi oldu.

Sevan Habeş: Pandemi döneminde bir süre antrenman yapamadık ev koşullarında ise çoğunlukla teorik eğitim yapıyorduk. Ben de diğer arkadaşlarım gibi beslenmeme dikkat ettim. Çünkü teknedeki kilomuz çok önemli.

Canberk Mete: Pek çok sporcu arkadaşımı gibi ben de olumsuz etkilendim. Denizde geçirdiğim süre azaldı ve yelken yapmanın eksikliğini hissettim. Karantinada olduğumuz dönemde ev koşullarında antrenmanlarıma devam ettim. Fiziksel olarak gerilememek ve fitliğimi korumak için hem antrenmanıma hem de beslenmeme dikkat etmeye çalıştım. 

Yelken sporuna yedi yaşından itibaren başlanabilir.
Yelken sporuna yedi yaşından itibaren başlanabilir.

Kaptan olarak takımınızı nasıl motive ettiniz? Kaptan olarak sorumluluklarınız nelerdir?

Saruhan Çinay: Ekip arkadaşlarımın hepsi benim yetiştirdiğim sporcular. Bu sebep ile ekibimizin çok anlamlı bir hikayesi var. Ufak yaşlarda yelken sporunu öğrettiğim sporcularım ile yarışmak benim için çok büyük bir gurur. En büyük motivasyon kaynağımız bu diyebilirim.

Öncelikli sorumluluğum ekip üyelerinin sağlıklı bir şekilde yarışları tamamlamaları, antrenman ve yarış süreçlerinde yaptıkları işten keyif almalarını sağlamak. Ekip üyelerinin her birinin farklı görev ve sorumlulukları var ve herkesin en iyi şekilde bu görevleri yapması gerekiyor. Onları olabildiğince stresten uzak tutarak ellerinden gelenin en iyisini yapmaları gerektiğini ve yaptıklarına inanıyorlarsa başarının geleceğini söylüyorum. Yarış sonuçlarını başarıya giden yolda ders almamız gereken bir süreç olarak görüyoruz. Sonuç ne olursa olsun karaya gülerek dönmeyi başarıyoruz.

Yelken sporunun Türkiye’deki geleceği ve yetişen sporcular için neler söylemek istersiniz?

Saruhan Çinay: Yelken sporu değeri ancak yakın geçmişimizde anlaşılan bir spor oldu. Aslında yelkencilik bir spor değil, bir hayat tarzıdır. Çok ufak yaşlarda başlanan bu spor ilerleyen yaşlarda da hobi veya yarışçılık alanlarında devam edebiliyor. Mavi Vatan olgusunun da yeni yeni hayatımıza girdiği bu dönemde, denizlerimize sahip çıkan genç nesiller yetişiyor.

Aras Aktaş: Ülkemiz yelken sporu için çok uygun bir konumda ve bu da yetişen sporcular için büyük bir fırsat. Onlara, ellerinden geleni yapmalarını söylemek isterim.

Nayra Dursun: Yelken sporu, her yaştan bireyin kendini her açıdan geliştirebileceği bir spor. İmkanlara sahip olan her gencin bu deneyimi edinmesini tavsiye ederim.

Sevan Habeş: Ülkemiz yelken sporu için çok elverişli bir ülke ama ülkemizde yelken sporuna çok az ilgi var. Futbola verilen ilginin çok azı yelken sporuna da verilse şu an başarılı sporcularımızın sayısı çok daha fazla olurdu.

Canberk Mete: Ülkemiz yelken sporu için çok verimli koşullara sahip. Üç yanımız denizlerle çevrili ve iklimimiz denizcilik için uygun. Yarışlarda Türkiye’nin farklı bölgelerinden sporcularla bir araya geldiğimde arkadan kalabalık ve umut vadeden bir jenerasyonun geldiğini de görüyorum. Bu beni mutlu ediyor. 


Quick Ekstrem Sporlar Sigortası

İhtiyacınız olan ekstrem spor sigortasını seçin, yeni maceralara gönül rahatlığıyla atılın.

Detaylı bilgi için:

quicksigorta.com/Ferdi-Kaza-Sigortasi-ekstrem