Teknolojinin geçirdiği evrimlere her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik, yapay zeka, nesnelerin interneti ve 5G derken şimdi de “duyuların interneti” konuşulmaya başlandı. Koklama ve tat alma duyuları üzerine yapılan çalışmalarla dijital devrim kapımızda!
2000’li yıllar dijital gelişmelerin geniş bir alana yayıldığı dijital yıllar olarak aklımıza kazındı. Teknolojiye bakış şeklimizi baştan aşağı değiştiren son gelişmeler sayesinde artık çevrimiçi alışveriş yapıyor, internet üzerinden film sipariş ediyor, dijital ortamda oluşturulmuş müziği dinliyor ve hatta dijital ortamda sevdiklerimizle buluşabiliyoruz. Teknolojinin günlük hayatımızdaki yeri sağlamlaşırken sınırları da hayal gücünü zorlamaya devam ediyor.
2030’a hazır olun!
Teknoloji ve telekominikasyon devi Ericsson’un tüketici trendleri üzerine hazırladığı ConsumerLab raporuna göre 2030 yılının en popüler trendi duyuların interneti olacak. Gerçeklikle neredeyse aynı olacak çoklu duyusal deneyimlerin yaşanacağı üzerine olan beklenti aslında hali hazırda gerçekleşmiş olan gelişmelerin bir sonucu. Duyuların dijitalleşmesinde önceliği görme ve işitme duyularımız almıştı. Kameralarla dijitalleşen görme duyumuz ve mikrofon ve hoparlörlerle dijitalleşen işitme duyumuz her geçen gün bir yeni gelişmeyle daha şekilleniyor. Artık artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik çeşitli teknolojik araçlarla hayatımıza girmeyi başardı. Gözlükler aracılığıyla ya da akıllı cihazlarımızla bulunduğumuz mekandan uzaklaşarak sanal bir gerçekliği deneyimleyebilir hale geldik.
Bütün bu gelişmelerin yanı sıra, bir parfümün ya da ormanın kokusunu, bir yemeğin ya da meyvenin tadını alabileceğimiz teknolojileri bugüne kadar deneyimleyememiştik. Çünkü ses ve ışık dalga boylarının dijital ortama aktarılması diğer duyularımıza nazaran daha kolay yapılabiliyordu. Ancak son yıllarda kat edilen gelişmeler bunun da mümkün olduğunu düşündürmeye başladı. Koku ve tat alma duyularının da dijital olarak algılanabilmesi çok da uzak gözükmüyor. İşte bu alanda yapılan çalışmalardan birkaçı...
Essence Chip
Koku ve tat duyuları üzerine çalışan ABD’li Aromyx şirketi, koku ve tatların dijital olarak yakalanması ve aktarılabilmesi için büyük yol kat eden markaların başında yer alıyor. Bu duyuların algılanabilmesi için geliştirdiği Essense Chip adlı cihazının üzerinde koku reseptörleri bulunduruyor. Kullanılan biyosensör teknolojisiyle alınan kokuyu algılayıp dijital olarak kaydedebiliyor. Essesce Chip yardımıyla koku kimyasal olarak algılanabiliyor ve geliştirilen yazılımlarla üç boyutlu olarak dijitalleştirilebiliyor. Ancak dijitalleştirilen kokuların fiziksel olarak algılanabilmesi için ek donanımlara ihtiyaç duyuluyor. Yazıcı, tarayıcı gibi donanımlarla kokuların püskürtülmesinin mümkün olduğunu öngören Aromyx, kimyasal kartuşlar yerine cep telefonuna sığacak teknolojiyi geliştirmek için çalışmalarına devam ediyor.
Kahve ve parfüm şirketleri gibi birçok marka da bu teknolojik gelişmeyi desteklerken, kokulu mailler almanın çok da uzak olmadığını söylememiz mümkün. Bu da çok yakın bir zamanda kokunun dijitalleşmesiyle “smelfie” (koku çekim) dönemine gireceğimizin habercisi. Bunun yanı sıra, Essence Chip aynı zamanda tat alma duyusu için de kullanılabiliyor. Üzerinde tat almak için de reseptörler bulunan cihaz, kokunun dijitalleştirilmesi gibi benzer bir süreçten geçiyor.
Dijital Lolipop
Singapur devlet üniversitesinden Nimesha Ranasinghe, tat alma duyusunun da dijital yolla aktarılabileceğini savunuyor. Ranasinghe, üniversitede ekibiyle birlikte bir elektrot geliştirdi. Bu elektrot, elektrik akımı yoluyla ve hafif sıcaklık değişiklikleriyle tuzlu, ekşi, acı ve tatlı tatları algılatabiliyor. Bu deneyimsel çalışma henüz bir çileğin tadını, etin tadını ya da dondurmanın tadını algılayamıyor ancak tat almanın dört ana bileşeni olan tuzlu, tatlı, ekşi ve acı hissi sinir ucuna dokunan gümüş elektrona yolladığı sinyallerle iletebiliyor. Bu teknolojinin özellikle sağlık sektöründe faydalı olacağı düşünülüyor. Örneğin, bir şeker hastasının kan şekeri seviyesine zarar vermeden şekeri tatması mümkün hale geliyor. Çalışmaların ve araştırmaların ne boyuta geleceği ise merak konusu.
Scentee
Japon firması Scentee, akıllı telefonunuza ekleyeceğiniz küçük bir aletle aromaların kokusunu alabileceğinizi iddia ediyor. Taşınabilir müzik kavramını taşınabilir koku düzeyine taşımak isteyen marka, telefonunuzun kulaklık bölümüne takılabilen küçük bir kamerayı andıran cihazla bunu gerçekleştiriyor. Cihazla birlikte satın alacağınız kartuşlarla bu minik cihazların koku kapasitesini artırabiliyorsunuz. Gül, çilek, kahve, lavanta ve biberiye kokuları seçenekleri mevcut olan cihaz için telefonunuza indirebileceğiniz uygulama sayesinde alarmınızla ya da telefonunuza gelen bildirimlerle cihazın koku püskürtmesini sağlayabiliyorsunuz. Aynı cihaza sahip arkadaşınıza da mesaj yoluyla koku yollayabiliyorsunuz. Bunun dışında Scentee, yemek kokuları içinde ayrı bir uygulama sunuyor. Hana Yakiniku uygulamasını indirerek yemek kokuları deneyimini de yaşayabiliyorsunuz. Ancak uygulamada bulunmayan ya da cihazınızda kartuşu bulunmayan bir kokuyu alabilmeniz maalesef Scentee ile mümkün değil.
Elektrik koku makinesi
Malezya’da Kasun Karunanayaka önderliğinde bir araştırma ekibi koku üzerine çalışmalarda bulunuyor. Malezya’lı araştırmacılar, buruna yerleştirdikleri elektrotlarla sinir uçlarını uyararak kokuları dijital olarak hissettirmeyi hedefliyor. Ekibin çalıştığı 31 gönüllüden bazıları Dijital kokuları algılanmış olsa da çoğu için rahatsız edici bir deneyim olduğu söyleniyor. Kişiden kişiye farklılaşan sonuçlar ve burna yerleştirilen elektrotların kullanıcı dostu olmadığı düşünüldüğünden farklı yollar ve metotlar üzerine çalışmalar devam ediyor.
BONUS: VR Sense
Duyuların dijitalleşmesi için çalışmalar devam ederken eğlence ve oyun dünyası da beş duyuyu kendi sistemlerine entegre etmeye başladı. Daha önce sanal gerçeklik gözlükleriyle başka yerlere yolculuk yaparken ya da oyun oynarken koklama ve dokunma duyularına hitap eden bir sistem oluşturulmamıştı. Koei Tecmo Wave, yeni makinesi VR Sense ile bu durumu gerçekleştirmeyi başardı. Oyuncular oyun kabinine girdikten sonra gözlüklerini takıyorlar ve daha gerçekçi bir dünyaya adım atıyorlar.
Sanal gerçeklikteki durumunuza göre kabinin içerisinde size aynı hissiyat verilebiliyor. Eğer çöldeyseniz sıcak, buzuldaysanız soğuk havayı hissedebileceğiniz sanal kabinlerde yağmur ve rüzgarı hissedebilmeniz için de gerekli teknoloji bulunuyor. Yalnızca bu kadar da değil, koku duyunuza hitap edebilecek detaylar da atlanmamış. Ormanda yürüyorsanız orman kokusunu, bir savaş alanındaysanız da barut, yağ ve metalin kokusunu alabiliyorsunuz. Üzerinizde bir örümcek gezdiğinde ya da siz ona dokunduğunuzda kabin size bunu hissettirebiliyor. Ancak bu deneyimi yaşamak istiyorsanız Japonya’ya gitmeniz gerekecek.