İnsanlık tarihi kadar eski bir hastalık olan kanserin tedavisi günden güne ilerliyor. Şubat’ın 4’ünde kutlanan Dünya Kanser Günü vesilesiyle alanda elde edilen bilimsel kazanımlara bakıyoruz.
Kanser, dünya genelinde her yıl milyonlarca insanı etkileyen ciddi bir sağlık sorunu. 1993 yılında Uluslararası Kanserle Mücadele Birliği (Union for International Cancer Control - UICC) tarafından 4 Şubat, dünya genelinde kanser farkındalığını artırmak, kanserle mücadele konusunda kamuoyunu bilgilendirmek ve önleme, teşhis, tedavi gibi konularda farkındalık yaratmak amacıyla Dünya Kanser Günü olarak ilan edildi. 2000 yılında da Paris'te düzenlenen Dünya Kanser Zirvesi sırasında resmileştirildi.
Geçmişine bakıldığında insanlık kadar eski olduğu görülen ve en erken antik çağlarda rastlanan, günümüzde tedavisi konusunda sıkı çalışılan kanserle alakalı ilk yazılı kayıtlar, MÖ 3000'lere kadar uzanıyor. Antik Mısır'da yazılmış Ebers Papirüsü’nde bize kanseri düşündüren hastalıklara dair tarifler yer alıyor. Yine Antik Yunan hekimi Hippokrates (MÖ 460-370), kanserle ilgili ilk tıbbi tanımlamaları yapmış. Hippokrates, bazı tümörleri, yengece (crab) benzeyen bir şekle sahip oldukları için "karkinos" (yengeç) olarak adlandırmış. Bu kelime "kanser" adının kökenini oluşturuyor.
Kansere yönelik ilk cerrahi müdahaleler ve tanımlamalar ise Roma İmparatorluğu döneminde yaşamış hekim Galen tarafından yapılmış. Galen, tümörleri iyi huylu ve kötü huylu olmak üzere ikiye ayırmış, ancak bilindiği üzere tedavi yöntemleri sınırlı olduğu için genelde semptomatik yaklaşımlar tercih edilmiş.
Modern zamanlarda teşhis ve tedavi
Modern anlamda kanserin teşhisini ve tedavisini ise 18’inci ve 19’uncu yüzyılda mikroskobun icadına borçluyuz. 20’inci yüzyıla gelindiğinde moleküler biyoloji ve genetik alanındaki ilerlemelerle kanser teşhis ve tedavisi büyük bir hız kazanmış. Kanser hücrelerinin genetik mutasyonlarla bağlantısının keşfi ise kanser araştırmalarındaki en önemli dönüm noktası oldu.
Kanser araştırmaları hastalığın daha iyi anlaşılması ve etkili tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi açısından büyük önem taşıyor. Örneğin 2022 yılında dünya genelinde yaklaşık 20 milyon yeni kanser vakası tespit edilmiş ve 9,7 milyon kişi kanser nedeniyle yaşamını yitirmiş. En sık görülen kanser türleri arasında akciğer, meme ve kolorektal kanserler bulunuyor. Akciğer kanseri, tüm yeni vakaların yüzde 12,4'ünü oluşturarak en sık görülen kanser türü olmuş.
Uluslararası tıp dergisi Lancet'te yayımlanan bir araştırmaya göre ise özellikle X kuşağı (1965-1980 doğumlular) ve Y kuşağı (1981-1996 doğumlular) mensupları arasında görülen 17 farklı kanser türünde düzenli bir artış kaydedilmiş. 1990-2019 yılları arasında genç yaşta baş gösteren kanser vakalarındaki artış ise yüzde 79 olarak tespit edilmiş.
Yapay zeka teknolojisi de kanser teşhisi ve tedavisinde önemli bir araç. Özellikle görüntüleme tekniklerinde yapay zeka kullanımı, kanserli dokuların daha erken ve hassas bir şekilde tespit edilmesine imkan sağlıyor. Ayrıca yapay zeka destekli analizler sayesinde kişiye özel tedavi planları da düzenlenebiliyor.
Son gelişmeler umut vaat ediyor
Bugün kanser, dünyada en yaygın görülen hastalıklardan biri olması hasebiyle bu hastalığın tedavisinde sağlanan her yeni gelişme milyonlarca kişiyi de yakından ilgilendiriyor. Bu sebeple dünyada ve Türkiye’de kanser tedavisinde uygulanan çağdaş yaklaşımlara bir pencere açıyoruz.
İmmünoterapi ve kişiselleştirilmiş aşılar: Bağışıklık sistemi, kanser tedavisinde en büyük müttefiklerden biri. İmmünoterapi, vücudun doğal savunma mekanizmasını kanser hücrelerine karşı daha etkili bir şekilde kullanmasına yardımcı oluyor. Bu alanda öne çıkan bazı tedaviler söz konusu:
Checkpoint inhibitörleri ile yapılan bu tedavi yöntemi, bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini tanımasını ve yok etmesini engelleyen proteinleri bloke ediyor.
Kişiselleştirilmiş aşılar hastanın tümörüne özgü antijenler baz alarak geliştiriliyor ve spesifik bir bağışıklık yanıtı oluşturuluyor. Özellikle melanom ve akciğer kanserinde bu yöntemler umut verici bir yöntem olarak öne çıkıyor.
Kemoterapi gibi geleneksel tedavilerin etkisini artırmada ve yan etkilerini azaltmada nanoteknoloji uygulamalarından faydalanılıyor. Özellikle nanopartiküller, ilaçları doğrudan tümör bölgesine ileterek sağlıklı dokuların zarar görmesini engelliyor. Nanoteknoloji uygulamalarında akıllı ilaç salımı teknolojileri ile tümör bölgesine özgü hedefleme öne çıkıyor.
Kanser tedavisinde hedefe yönelik tedaviler, hastalık hücrelerinin genetik yapılarındaki özgün mutasyonları hedef alıyor. Bu yöntem, geleneksel tedavilere göre daha az yan etkiyle daha etkili sonuçlar sağlayabiliyor. Bu çeşit tedavinin uygulama alanları arasında, meme kanserinde HER2 pozitif tümörler, akciğer kanserinde EGFR mutasyonları akla ilk gelenler.
Erken teşhis, kanser tedavisinde başarı oranlarının artmasında kritik bir rol oynuyor. Yeni geliştirilen bir kan testi, 18 farklı kanser türünü erken evrede tespit etme potansiyeline sahip. Bu alanda dünyadaki öne çıkan gelişmeler arasında, sıvı biyopsi teknolojisi ile kanserin erken tespiti, genetik tarama testleri ile risk altındaki bireylerin belirlenmesi geliyor.
Türkiye de yenilikleri takip ediyor
Türkiye, 2013 yılında yenilediği Ulusal Kanser Kontrol Programı sayesinde de kapsamlı bir strateji yürütüyor. Bu program kanserin önlenmesi, erken teşhisi, tedavisi ve palyatif bakımı gibi alanlarda hedefler ve politikalar içeriyor. En önemlisi de dünyadaki gelişmelerin yakından takibi.
Türkiye'de kanser araştırmaları hem akademik kurumlar hem de sağlık kuruluşları tarafından yoğun bir şekilde sürdürülüyor. Türkiye’de de özellikle immünoterapi ve hedefe yönelik tedaviler uygulanıyor. Özellikle kamu ve özel hastaneler, bu tedavi seçeneklerini yaygınlaştırmak için büyük yatırımlar yapıyor. Ankara’daki onkoloji merkezlerinde uygulanan immünoterapi çalışmaları ya da akıllı ilaç uygulamalarının yaygınlaştırılması, söz konusu yatırımlara örnek verilebilir.
Türk Kanser Derneği, kanserle mücadelede farkındalık yaratmak ve hastalara destek olmak amacıyla çeşitli projeler yürütüyor. Özellikle çocuk kanser hastalarına yönelik "Sevimli Serum Kutuları ve Sevgi Paketleri" projesi ile kemoterapi sürecindeki çocukların moral ve motivasyonunu artırmayı hedefliyor.
Kanser tedavisindeki gelişmeler, sadece hasta yaşam sürelerini değil, yaşam kalitesini de iyileştirme potansiyeline sahip. İmmünoterapiden nanoteknolojiye, hedefe yönelik tedavilerden erken teşhis yöntemlerine kadar peşinde olunan birçok yenilik, geleceğe dair umut veriyor. Ancak bu yöntemlerin etkin bir şekilde uygulanması için bilimsel araştırmalara ve uluslararası iş birliğine daha fazla yatırım yapılmalı.
KAYNAKLAR
AA
Sağlık Bakanlığı
University of Chicago, “Nanoteknoloji ile Yeni Kanser Tedavileri”
Türk Kanser Derneği
World Economic Forum