Antik kent deyince bazılarının tüyleri diken diken oluyor biliyoruz. "Kemer'e gelmişiz, taş mı gezeceğiz" diyenlerin önyargısını kıracak yerlerden biri Phaselis. Bu bölgelerdeki gümbür gümbür müzik sesleri ile kirlenen plajlarından uzak, doğanın sarıp sarmaladığı antik kalıntılar içerisinde, sessiz ve huzurlu zaman geçirebileceğiniz doğa harikası.
Rodosluların, bir çobandan kurutulmuş balık karşılığında aldığı bu muhteşem yarımada üzerine kurulan Phaselis, zamanında Büyük İskender'i, Roma İmparatoru Hadrianus'u ağırlamış. Şimdi ise çam ağaçlarının gölgesindeki antik kalıntılar içerisinde, muhteşem denizi ve koyları ile mükemmel bir tatil fırsatına dönüşmüş.
Kemer'e doğru döndürürken iki tekerimizi, insanı cezbeden özelliklerinden dolayı yolumuzun üzerindeki Phaselis'ti durağımız. Kumluca-Kemer yolunu Phaselis tabelası ile terk ettik. Dev çam ağaçlarının arasında ilerlerken, nasıl güzel bir yere varacağınız hakkında fikirlerini oluşmaya başlıyor. Giriş ücretli ama eğer müze kartınız var ise hiçbir ücret ödemeden girebilirsiniz.
Buralarda çok nadir rastlayacağınız güzel bir özelliği daha var. Yanınızda yiyecek ve içeceğiniz getirebiliyorsunuz. Yani plajında keyif yapmaya çalışırken acaba nasıl bir fatura ödeyeceğim stresini yaşamıyorsunuz. Ancak en üzüldüğümüz nokta burada konaklama yapmanın yasak olması. Haklılar tabi burası bir antik kent ve kontrolü zor olabilecek büyük bir alan, neler yaşanabileceğini siz düşünün.
Kurutulmuş Balık Karşılığında Alınan Yarımada
"Verilir mi hiç buralar" diye iç geçirdiğimiz kuruluş efsanesi çok ilginç. Rodoslu Lakios ve arkadaşları bir kent kurmak için Phaselis’i seçerler. Ancak bu bölgenin Kylabras adlı bir çobana ait olduğunu öğrenirler. Bölgeye gelip çobanla pazarlık yaparlar. Bu bölgenin onlara verilmesi karşılığında kendisine bir parça mısır ya da bir parça kurutulmuş balık teklif ederler. Lütfetmişler :)
Çoban Kylabras ise kurutulmuş balığı tercih eder ve bölgeyi Rodoslulara bırakır. Kent halkı da bu çobanı unutmaz kent kurulduktan sonra her yıl tuzlu balık etkinlikleri yaparak onun anısına saygı dururlar. M.Ö. 7. yüzyılda kurulan eski Çağ’ın bu ünlü liman kenti, kuruluşundan bir yüzyıl sonra tüm Anadolu kentleri gibi Pers egemenliğine girer ve M.Ö. 333 yılında da Büyük İskender’e teslim olur.
Giriş kapasından sonra denize ulaştığımızda bizi karşılayan su kemerlerinin olduğu bölgede motosikletimizi park edip, hemen heyecan ile kenti gezmeye başladık. Bu arada aracınızı park ettiğiniz bölgede minik bir müze büfesi, lavabo ve duşlar bulunuyor. 3 ayrı plajı olan Phaselis'te ne bir şezlong ne de bir şemsiye göremezsiniz. Ama plajların arkasında dev çam ağaçlarının gölgesi dinlenmek için harika bir seçenek. Öyle gümbür gümbür müzik te yok doğa ile iç içesiniz. Ne güzel değil mi ?
3 ayrı liman ve 3 ayrı güzelliği olan plaja sahip Phaselis, hava ve dalga durumuna göre istediğiniz plajı seçme şansı da veriyor size. Hepsinin birbirinden ayrı güzelliği ve özelliği var. Bizim favorimiz merkez liman (askeri liman) oldu. Çünkü; ağaçlık bölgeye, plaja, lavabo ve duşlara çok yakın. Etrafının taşlarlar çevrili olmasından dolayı havuz gibi. Deniz keyfinizi yaptıktan sonra hemen arkasındaki kalıntılar içerisinde piknik yapabiliyor olmak ayrıca cezbetti bizi.
Antik kent kalıntıları içerisinden birkaç dakika yürüyüp ulaşabileceğiniz Güney Liman ise 3 liman arasından en büyüğü. Plajı biraz taşlık olmasına rağmen manzarası mükemmel. Ama denizi daha dalgalı. Daha büyük olduğu için sanırım diğer ziyaretçiler burayı daha fazla tercih etmişlerdi. Bir de gezi teknelerinin yanaştığı bir liman olmasından dolayı turistler genelde burada güneşleniyor. Güney liman arkasındaki ağaçlık bölgede yine piknik yapabiliyorsunuz.
Antik Kenti Mutlaka Gezmelisiniz
Yazımıza güzel denizi ve limanları ile başladık ama deniz keyfinizi yaptıktan sonra bu önemli antik kenti de gezmeyi unutmayın.
Şehir halkının ana geçim kaynağı deniz olmasına rağmen şehir, yaban gülleri ve gül yağı parfümü ile ün kazanmış. Ünlü düşünür Sokrates'in öğrencisi bilmeceler üretmek ve çözmekle ünlenen Theodektes'te Phaselisli. Öyle ki; bu ünü nedeniyle kente heykeli dikilmiş.
Ancak araştırmalarımızda gördük ki, halkı ile ilgili hiç iyi şeyler söylenmemiş. Her yerde halkının kibirili, fırsatçı ve aç gözlü oluşundan bahsedilmiş. Devrin en tanınmış müzisyenlerinden Statonikos'e yöneltilen “dünyadaki aşağılık insanların kimler olduğu” sorusuna;
“Pamphylialılar’ın en aşağılık insanları Phaselisliler, tüm dünyanın en aşağılık insanları ise Side’lilerdir.” demiş.
Phaselis'te, kente gelen yabancıların öncelikle hamamda yıkanması istenirmiş. Phaselis halkından olmanın bir ayrıcalık olduğunu düşünürlermiş. Kentin vatandaşlığını alabilmek için dönem için çok yüksek bir rakam olan 100 drakhmon ödemeniz gerekiyormuş.
Büyük İskender’in Persleri yenince şehir İskender’in eline geçer. Şehir halkı İskender’e kapılarını açar ve onu şehirde konuk eder. Büyük İskender gelmeden altın bir tacı, elçileriyle gönderirler. İskender o kışı burada geçirir ve Pamphlia şehirlerinin birçok elçisini burada kabul eder.
Büyük İskender'den bir süre sonra ise Brutus gelir ve kenti Roma egemenliğine bağlar. Roma İmparatoru Hadrianus'un kenti ziyaret edeceği zaman, halk imparatoru onurlandırmak için, imparatorun gemisinin yanaşacağı güney liman yolunda kalıntıları halen görülebilen, dört köşesi aslan ayağı profilleriyle süslü anıtsal “Hadrianus Kapısı”nı ve “Agora”sını inşa eder ve heykellerini diker.
Şehir, Bizans döneminde piskoposluk merkezi olarak öne çıkar. Korsan saldırılarından çok çekmiş Phaselis, Selçukluların Alanya ve Antalya limanlarına önem vermesi ile şehrin limanları önemini kaybetmiş ve şehir, kaderine terk edilmiş. Şehrin yok olmasında veya terk edilmesindeki en büyük nedenlerin ise kente yaban arılarının saldırmış olabileceği veya denizcilerin kente sıtma salgınını getirilmiş olabileceği söyleniyor.
Kentin merkez liman ve güney limanını de birbirine bağlayan ana caddesi üzerinde yürüyüş yaparken neredeyse tüm kalıntıları rahatlıkla görebilirsiniz. Bu cadde üzerinde gezerken, burada gerçekten büyük bir şehir bulunduğunu hissediyorsunuz.
Düşünsenize bulunduğunuz liman caddesinden, binlerce yıl önce Büyük İskender, Brutus, Roma İmparatoru Hadrianus yürümüş.
Biz böyle yerlerde düşünmeden yapamıyoruz. Bir taşın üzerinde oturup buradaki yaşayışı anlamaya çalışıyoruz. Belki bizim gibi onlardan biri oturduğumuz yerde caddeden gelip geçenleri izlemiştir.
Doğal güzellikleri, denizi, plajları ve kent yapıları ile çok etkilendiğimiz Phaselis'ten ayrılmak vakti ama son olarak kentin su ihtiyacının karşılandığı su kemerlerinden de bahsedelim. Kent su ihtiyacını kuyu ve sarnıçlar ile karşılarmış. Uzak yerlerden su kemerleri ile şehre su getirilir, künkler ve kanallarla getirilen su şehre dağıtılırmış. Önüne motosikletimizi park ettiğimiz su kemerleri, gayet sağlam olarak günümüze kadar ulaşmış. Eski belgelerde şu anda otoparkın arkasında kısımda büyük bir göl bulunduğu yazılmış ama burası günümüzde sazlık bir alan.
Güzel ülkemiz tarihi ve doğal güzellikleri ile tam bir açık hava müzesi. Size her yazımızda söylediğimiz gibi Önce Türkiye'yi Keşfedin !!!
Bir sonraki yazımızda yeniden görüşmek üzere. Bizi Quick Routes instagram sayfamızda da takip edebilirsiniz.
