QBLOG - Quick Sigorta Blog
EN

Yazarlar

2 Teker  2 Yürek
2 Teker 2 Yürek
Ahmet  Yaşar
Ahmet Yaşar
Hanife Yaşar
Hanife Yaşar
Levent Uluçeçen
Levent Uluçeçen
Nihat  KARADAĞ
Nihat KARADAĞ
QCAR MOBILITE
QCAR MOBILITE
Quick  Sigorta
Quick Sigorta
Ümit  Kara
Ümit Kara
Zeynep  STEFAN
Zeynep STEFAN

Popüler

Son Eklenenler

Elektrikli araçlar, güvenlik için sessizliğini bozuyor
Elektrikli araçlar, güvenlik için sessizliğini bozuyor
Uzmanları sık sık önerdiği chia tohumu ve faydaları
Uzmanları sık sık önerdiği chia tohumu ve faydaları
Quick Sigorta’dan Nurdağı’na tarım lisesi yatırımı
Quick Sigorta’dan Nurdağı’na tarım lisesi yatırımı
Göz hareketiyle fotoğraf çekilebilen akıllı kontakt lensler ütopik mi?
Göz hareketiyle fotoğraf çekilebilen akıllı kontakt lensler ütopik mi?

Popüler

Son Eklenenler

Elektrikli araçlar, güvenlik için sessizliğini bozuyor
Elektrikli araçlar, güvenlik için sessizliğini bozuyor
Uzmanları sık sık önerdiği chia tohumu ve faydaları
Uzmanları sık sık önerdiği chia tohumu ve faydaları
Quick Sigorta’dan Nurdağı’na tarım lisesi yatırımı
Quick Sigorta’dan Nurdağı’na tarım lisesi yatırımı
Göz hareketiyle fotoğraf çekilebilen akıllı kontakt lensler ütopik mi?
Göz hareketiyle fotoğraf çekilebilen akıllı kontakt lensler ütopik mi?
Kırkpınar Yağlı Güreşleri geleneğinin nasıl başladığına dair çok sayıda söylenti var. En kuvvetlisi Rumeli’nin fethi sırasında Orhan Gazi’nin kardeşi Süleyman Paşa’nın birlikleri arasında yer alan iki askerin bugün Yunanistan sınırlarında yer alan Samona’da verilen bir mola sırasında güreşe tutunmalarını konu alıyor.
Bu iki yiğit, günlerce birbirlerinin sırtını yere getiremezler. Sonunda bir gün sabahtan başladıkları güreşe gece geç saatlere kadar devam ederler ve her ikisi de artık yorgunluktan hayatını kaybeder. Yıllar sonra bölgeye gelen arkadaşları, burada tertemiz ve gür pınarların aktığını görerek bölgeye “Kırkpınar” adını verir.
Rivayet odur ki bu iki güreşçinin adı Ali ve Selim’dir. I. Murat zamanında ise Edirne’de bir güreşçiler tekkesinin kurulmasına karar verilir. Ve yüzyıllardır süregelen gelenek böyle başlar. Şimdi her yıl yaz aylarında, bölgede Yağlı Güreş organizasyonları düzenlenmeye devam ediyor.
Güreşlerin yapıldığı meydan ise Osmanlı zamanında önce Edirne’ye taşınır. Uzun yıllar Viran Tekke mahallesi adıyla anılan bölgede düzenlendikten sonra Cumhuriyet'in ilanı ile birlikte bugünkü mekanına, Sarayiçi bölgesine taşınır.
Her yıl Türkiye’nin farklı bölgelerinden binlerce yiğit, yeni Başpehlivan olmak ve güçlerini göstermek için bu meydana gelir.
Hiçbirinin amacı maddi bir ödül değildir aslında. Burası yiğitler meydanıdır ve amaç kendini göstermektir. Binlerce yıllık Türk gücünü göstermek…
Yağlanmak ise işin şanındandır. Her pehlivan meydanın uygun bir yerine konmuş olan ve içi su-yağ karışımı bir sıvıyla dolu kazandan yağlanırlar.
Amaç, rakibin kavramasını engellemek ve bu yolla onun sırtını daha hızlı şekilde yeter getirebilmektir.
Kıspet ise Kırkpınar’ın simgelerinden biridir. Genellikle hayvan derisinden üretilen bir özel kıyafet, güreşin hem daha zor olmasını sağlar hem de pehlivana kendisini daha güçlü hissettirir.
Güreşler sona erdiğinde ise kıspetler çıkartılır ve Zembil adı verilen sazdan özel olarak yapılmış bir sepetin içerisine konur.
İyice temizlenir, tekrar yağlanır ve bir sonraki güreşler için pehlivanını beklemeye koyulur.
Bu meydana çıkmak deyim yerindeyse her babayiğidin harcı değildir. Sabır, emek, güç ve çok çalışma ister.
Yeşil çimlerin üzerinde her şey masalsı görünse de pehlivanlık o kadar da kolay değildir…
Bu yol sabrın yoludur. Hırsını içinde saklı tutan her pehlivan, ardına maneviyatın gücünü de alır. Duasız çıkılmaz bu yola.
Davullar vurulur, zurnalar çalınır, yiğitler meydana çağırılır.
Şimdi “tutuş” zamanıdır. Artık her şeyin geride kaldığı ve o anın başladığı zamandır.
Elense, İç tırpan, dış tırpan, kazkanadı, ayakta güreşi bağlama, budama, paça, kazık, kepçe, ters kepçe, kılıç atma, payanda, kemane, kemane çekme, kol bastı, tilkikuyruğu, köpek kuyruğu, yerde sürüme, köstek, künde…
Yağlı güreş oyunları sınırsızdır. Tutmasını bilene...
Sıra peşrevdedir şimdi... Karşı tarafa bir diklenme, ben buradayken sana ne oluyor demenin farklı bir yoludur. Kollar yanda, gözler ileridedir.
Güreşlerin kültür-fizik hareketidir peşrev. Çeken bilir, gören bilir.
Pehlivanlar meydanda şimdi.
Söz onlarda, bilek onlarda.
Yaş fark etmez burada, kim olduğun, ne yaptığın.
Gücün kadardır sözün.
Minik 1, minik 2, minik 3, teşvik, tozkoparan, deste küçük boy, deste orta boy, deste büyük boy, küçük orta küçük boy, küçük orta büyük boy, büyük orta, başaltı ve baş…
Boylar değişse de her biri yiğittir. Yiğit meydanıdır Kırkpınar.
Kırkpınar’da saygı esastır. Çünkü burada gerçek güç yarışır. Rakibine, seyirciye ve hakeme saygı duymayan ceza alır.
Pehlivan olmaksa amaç, önce meydanın hakkını vermek gerekir.
Ve zafer… Günün sonunda her şeye değer. Hele Başpehlivan olmak paha biçilemez. Kırkpınar’ın en büyüğü olur Başpehlivan.
Bir süre bu unvanını korur. Eğer 3 yıl üst üste olursa Altın Kemer alır. Ödüller de cabası… Geçmiş yıllarda Başpehlivana deve, baş-altı pehlivanına boğa, büyük-ortaya kısrak verilirdi.
Şimdi doyasıya yaşama vaktidir Kırkpınar’ı.
Gerçek alın teriyle kazandığın bir zaferin tadını.
 Ve göründüğü gibi değildir hiçbir şey.
Zordur er meydanına çıkmak, orada tutuşmak, inmek…
Güç ister, bilek ister, yürek ister…
Anadolu topraklarının gerçek anlamıyla yaşatılan en eski geleneklerinden biridir Kırkpınar.
Yüzyıllarca dünyaya kafa tutmuş bir kültürün simgesidir.
Bir güç gösterisidir. Bir başkaldırıdır.

İki yiğit çıktı meydane…

Foto Galeri

27 Eylül 2017

Kırkpınar Yağlı Güreşleri geleneğinin nasıl başladığına dair çok sayıda söylenti var. En kuvvetlisi Rumeli’nin fethi sırasında Orhan Gazi’nin kardeşi Süleyman Paşa’nın birlikleri arasında yer alan iki askerin bugün Yunanistan sınırlarında yer alan Samona’da verilen bir mola sırasında güreşe tutunmalarını konu alıyor.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Bu iki yiğit, günlerce birbirlerinin sırtını yere getiremezler. Sonunda bir gün sabahtan başladıkları güreşe gece geç saatlere kadar devam ederler ve her ikisi de artık yorgunluktan hayatını kaybeder. Yıllar sonra bölgeye gelen arkadaşları, burada tertemiz ve gür pınarların aktığını görerek bölgeye “Kırkpınar” adını verir.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Rivayet odur ki bu iki güreşçinin adı Ali ve Selim’dir. I. Murat zamanında ise Edirne’de bir güreşçiler tekkesinin kurulmasına karar verilir. Ve yüzyıllardır süregelen gelenek böyle başlar. Şimdi her yıl yaz aylarında, bölgede Yağlı Güreş organizasyonları düzenlenmeye devam ediyor.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Güreşlerin yapıldığı meydan ise Osmanlı zamanında önce Edirne’ye taşınır. Uzun yıllar Viran Tekke mahallesi adıyla anılan bölgede düzenlendikten sonra Cumhuriyet'in ilanı ile birlikte bugünkü mekanına, Sarayiçi bölgesine taşınır.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Her yıl Türkiye’nin farklı bölgelerinden binlerce yiğit, yeni Başpehlivan olmak ve güçlerini göstermek için bu meydana gelir.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Hiçbirinin amacı maddi bir ödül değildir aslında. Burası yiğitler meydanıdır ve amaç kendini göstermektir. Binlerce yıllık Türk gücünü göstermek…

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Yağlanmak ise işin şanındandır. Her pehlivan meydanın uygun bir yerine konmuş olan ve içi su-yağ karışımı bir sıvıyla dolu kazandan yağlanırlar.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Amaç, rakibin kavramasını engellemek ve bu yolla onun sırtını daha hızlı şekilde yeter getirebilmektir.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Kıspet ise Kırkpınar’ın simgelerinden biridir. Genellikle hayvan derisinden üretilen bir özel kıyafet, güreşin hem daha zor olmasını sağlar hem de pehlivana kendisini daha güçlü hissettirir.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Güreşler sona erdiğinde ise kıspetler çıkartılır ve Zembil adı verilen sazdan özel olarak yapılmış bir sepetin içerisine konur.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

İyice temizlenir, tekrar yağlanır ve bir sonraki güreşler için pehlivanını beklemeye koyulur.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Bu meydana çıkmak deyim yerindeyse her babayiğidin harcı değildir. Sabır, emek, güç ve çok çalışma ister.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Yeşil çimlerin üzerinde her şey masalsı görünse de pehlivanlık o kadar da kolay değildir…

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Bu yol sabrın yoludur. Hırsını içinde saklı tutan her pehlivan, ardına maneviyatın gücünü de alır. Duasız çıkılmaz bu yola.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Davullar vurulur, zurnalar çalınır, yiğitler meydana çağırılır.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Şimdi “tutuş” zamanıdır. Artık her şeyin geride kaldığı ve o anın başladığı zamandır.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Elense, İç tırpan, dış tırpan, kazkanadı, ayakta güreşi bağlama, budama, paça, kazık, kepçe, ters kepçe, kılıç atma, payanda, kemane, kemane çekme, kol bastı, tilkikuyruğu, köpek kuyruğu, yerde sürüme, köstek, künde…

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Yağlı güreş oyunları sınırsızdır. Tutmasını bilene...

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Sıra peşrevdedir şimdi... Karşı tarafa bir diklenme, ben buradayken sana ne oluyor demenin farklı bir yoludur. Kollar yanda, gözler ileridedir.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Güreşlerin kültür-fizik hareketidir peşrev. Çeken bilir, gören bilir.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Pehlivanlar meydanda şimdi.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Söz onlarda, bilek onlarda.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Yaş fark etmez burada, kim olduğun, ne yaptığın.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Gücün kadardır sözün.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Minik 1, minik 2, minik 3, teşvik, tozkoparan, deste küçük boy, deste orta boy, deste büyük boy, küçük orta küçük boy, küçük orta büyük boy, büyük orta, başaltı ve baş…

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Boylar değişse de her biri yiğittir. Yiğit meydanıdır Kırkpınar.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Kırkpınar’da saygı esastır. Çünkü burada gerçek güç yarışır. Rakibine, seyirciye ve hakeme saygı duymayan ceza alır.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Pehlivan olmaksa amaç, önce meydanın hakkını vermek gerekir.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Ve zafer… Günün sonunda her şeye değer. Hele Başpehlivan olmak paha biçilemez. Kırkpınar’ın en büyüğü olur Başpehlivan.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Bir süre bu unvanını korur. Eğer 3 yıl üst üste olursa Altın Kemer alır. Ödüller de cabası… Geçmiş yıllarda Başpehlivana deve, baş-altı pehlivanına boğa, büyük-ortaya kısrak verilirdi.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Şimdi doyasıya yaşama vaktidir Kırkpınar’ı.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Gerçek alın teriyle kazandığın bir zaferin tadını.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Ve göründüğü gibi değildir hiçbir şey.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Zordur er meydanına çıkmak, orada tutuşmak, inmek…

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Güç ister, bilek ister, yürek ister…

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Anadolu topraklarının gerçek anlamıyla yaşatılan en eski geleneklerinden biridir Kırkpınar.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Yüzyıllarca dünyaya kafa tutmuş bir kültürün simgesidir.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Bir güç gösterisidir. Bir başkaldırıdır.

Fotoğraf: Murat Bakmaz

Paylaş:

Benzer İçerikler

En Renkli Bahar Festivali; Kakava

En Renkli Bahar Festivali; Kakava

QUICK ROUTES
Zaferlerle dolu milli sporumuz güreş

Zaferlerle dolu milli sporumuz güreş

Trend
Türkiye’nin batıya açılan kapısı Edirne’ye özel yemekler

Türkiye’nin batıya açılan kapısı Edirne’ye özel yemekler

Yaşam
Engelli raporu ile araç alımı ve şartları 2021

Engelli raporu ile araç alımı ve şartları 2021

Sigortacılık