TIR şoförlüğü, çalışma koşulları gereği oldukça ağır bir meslek. Özlem Özbakır, 10 yıldır bu zorlu mesleği tüm olumsuzluklarına rağmen yapmayı başaran bir isim.
Uzun yollar, tonlarca yükün sorumluluğu, yollarda çekilen çileler ve aile hasreti. Büyük özveri gerektiren ve erkeklerle özdeşleşen bu meslek, kadınların tercih ettiği mesleklerin belki de en sonunda geliyor. Ancak gözüpek bir kadın, Avrupa ve Anadolu’nun uzun yollarında bu zor mesleği 10 yıldır büyük başarı ile yapıyor.
Özlem Özbakır 39 yaşında. Almanya’nın Stuttgart şehrinde doğmuş ve daha üç aylıkken ailesi tarafından bakım evine terk edilmiş. Öğrenimini istediği gibi tamamlayamayan Özbakır, küçük yaşlarında kalp krizi geçirmiş ve o olaydan sonra yaşamını kalp piliyle geçirmek zorunda kalmış. Genç yaşında evlenen Özlem Özbakır, dört çocuk annesi. Ancak bir kızını dört yaşında kaybetmenin acısıyla da yaşayan bir anne. İki oğlu halen Almanya’da matematik mühendisliği okuyor.
Özbakır’ın asıl mesleği solistlik. Çocuk denecek yaşta başladığı sahne hayatına hâlâ devam ediyor. Bu yorucu mesleğinin yanına, ondan daha yorucu olan TIR şoförlüğü mesleğini de koymuş. Şu an İzmir’de yaşayan ve Almanya-Türkiye arasında mekik dokuyan Özlem Özbakır ile uzun yolların çetin şartlarıyla olan mücadelesini konuştuk.
TIR şoförlüğüne ne zaman ve nasıl başladınız?
Bu mesleğe 2010 yılında bir iddia sonucunda başladım. Sahneye çıkıp şarkı söylediğim bir geceye, TIR şoförü arkadaşlarımız misafir gelmişlerdi. Ben de ses provası yapıyordum. O sırada bu arkadaşların aralarında yaptığı sohbete kulak misafiri oldum. Solistler için ”Bunlar hiç uğraşmadan havadan para kazanıyorlar. Bir tek mikrofon tutmasını bilirler” söylemlerine çok kızdım ve yanlarına gittim ve onlara “En kısa zamanda TIR ehliyeti alıp sizin işinizi yapacağım. Anneliği de solistliği de TIR şoförlüğünü de bir arada yaparım ama siz tüm bunları yapamazsınız” dedim ve yanlarından ayrıldım. Bu olay cumartesi gecesi olmuştu. Pazartesi sabah hemen TIR ehliyeti için başvurumu yaptım. Tabii sonrasında İsviçre, Hollanda, İsveç, Türkiye başta olmak üzere birçok ülkede direksiyon sallayan iyi bir TIR şoförü oldum.
Mesleği ilk başladığınızda meslektaşlarınız sizi nasıl karşıladı?
İşe başlayışım hiç de kolay olmadı. O yıllarda mesleğin inceliklerini bilmiyordum, bunları yavaş yavaş öğrendim. İlk patronum üç aylığımı vermedi mesela. Bu durum beni çok zor bir durumda bırakmıştı. İlk olarak lüks arabaları Münih’ten Almanya’nın çeşitli şehirlerine taşıdım. Türk TIR şoförleri beni çok olumlu karşıladı ve destek oldular. Ancak eski Yugoslavya ülkelerinin şoförleri beni çok zorladı. Devamlı olarak bu işi yapamayacağımı, evimde oturmamı, yemek yapmam gerektiğini söyleyip durdular. Ancak ben yılmadım ve bunlara kulak asmadım. İşimi iyi bir şekilde yapmaya devam ettim.
İşverenlerinizin kadın olmanızdan kaynaklı bir çekinceleri oluyor mu?
Tam tersi. Kadın olmam benim için bir avantaj. Firmaların beni tercih etmelerinin başlıca sebebi benimle iyi bir imaj çizmeleri. Özellikle bakımlı bir kadın olmam ve bakımlı olmayı uzun yolda da sürdürmem onlar için çok ilginç bir durum ve iyi bir reklam aracı. Özellikle Türkiye’deki firmalar beni kadın olduğum için işe alıyor. Bir süre önce ünlü bir firmanın akaryakıtını taşıdım. Firma özellikle beni istedi ve bu yolla reklamlarını da yaptılar. Bana böyle özel projeler geliyor ve onlarda yer alıyorum. Bazen de TIR şoförlüğünün zorluklarından yakınan erkeklere ders olsun diye bana şoförlük teklifleri de geliyor. Benim bu zor işi yapabildiğimi gören erkekler yakınmayı bıraksınlar diye…
Uzun yol TIR lokantaları çok ünlüdür. İlk tanışmanız nasıldı bu mekanlarla?
Genelde uzun yol lokantalarına girmiyorum. TIR’da ocağım, buzdolabım var ve yemeklerimi kendim yapıyorum. Böylesi daha hijyenik ve lezzetli oluyor. Çok ihtiyaç hissettiğimde yollardaki düzgün otellerde konaklıyorum.
10 yılın sonunda alıştılar mı size?
Evet alıştılar diyebilirim. Ama hâlâ alışamadıkları bir şey varsa o da bakımlı olmam. Bunu yaptığım meslekle bağdaştıramıyorlar. “Şeytan römork” kullanan tek kadın benim. Bunu kullanmak erkekler için bile zordur. Yolda ilk kez beni gören polisler çok şaşırıyor. Durdurup şaşkın halde sorular soruyorlar. Tabii bir de benim solist olduğumu bilenler var ki en hayret edenler de onlar. İki mesleğin zıtlığından dolayı durumu anlamakta güçlük çekiyorlar. TIR şöförleri benim için çok önemli, onlar benim baş tacım. Çünkü çok önemli ve ağır bir meslek yapıyorlar ve ekmeğinin peşinde insanlar. Çoğu benimle gurur duyuyor.
TIR şoförlüğü kazancı iyi olan bir meslek mi?
Hayır değil. Bir TIR şoförünün aylık cebinde kalan para 3 bin TL civarında. En fazla kazanan 5 bin TL kazanıyor. Hem ağır ve sorumluluğu olan bir iş yapıyorsunuz hem de elinize geçen para çok az. Zaten aldığınız paranın bir kısmını da yolda harcıyorsunuz. Bu mesleğe devam etmemdeki asıl neden, son derece havalı olduğunu düşünmem ve özel projelerde görev almam.
Bu mesleğin en zor yanı ne sizin için?
Yükleri bağlamakta çok zorlanıyorum. Kışın çadır donduğu zaman çekmesi çok zor. 22 metre ve donmuş bir çadır… Her zaman diğer şoförler yardım etmeyebiliyor. Yani bazen kuvvetle ilgili zorluklar yaşıyorum. Yalnız olmak da bazen büyük zorluk oluyor.
Uzun yollarda başınıza gelen en çarpıcı olay neydi?
El sallamalar ve selam vermeler beni çok etkiliyor ve sevindiriyor. Bunlar çok hoşuma gider. Başıma gelen en kötü olay ise yağmurlu havada dağlık bir bölgede seyrederken kayaların olduğu bölgeye savrulmam ve ölümden dönmem olmuştur. Karşıdan gelen bir otomobil önündeki TIR’ı sollamaya kalktı ve benim şeridime geçti. Tekrar kendi şeridine zamanında geçemeyeceğini anladım. Hafif fren yaptım, yağmurda savruldum ve aşağı uçtum. TIR paramparça oldu ama büyük bir şans eseri bana bir şey olmadı. Yarım saat sonra ambulans yanıma gelebildi ve dört saatte kurtarıldım.
Sizin gibi TIR şoförlüğü yapan başka kadınlar var mı?
Bildiğim kadarıyla Türkiye’de sadece ben varım. Başka varsa da ben bilmiyorum. Tabii kamyon kullanan kadın şoförler var. Biliyorsunuz kamyon ve TIR’ın ehliyetleri farklı. Kamyon 12 ton civarında. 22 metre 40 ton bir TIR’ı kullanan kadın şoför ben görmedim. Ancak Almanya’da TIR kullanan çok kadın var.
Müslüm Gürses ve Selami Şahin ile turneye çıkacak kadar iyi bir solist olduğunuzu biliyoruz. Solistlik hayatınız nasıl başladı?
14 yaşında bir tanıdığım beni gazinoya götürdü. Büyük bir şans eseri o gece gazinoya şarkı söyleyecek sanatçı gelmedi. Sesimin iyi olduğunu bilen yakınım şarkı söylememi rica etti. Sahneye çıktım ve şarkılarımı söyledim. Beni çok beğendiler ve böylece sahne hayatına adım atmış oldum. Solistlikten iyi kazançlar elde ettim. Mustafa Keser, Müslüm Gürses ve Selami Şahin gibi isimlerle turneler yaptım. Ancak Türkiye’de bu işi yapmak zor. Almanya’da gazino işi çok değerli ve kaliteli. Bu yüzden şanslıyım.
İki mesleği birden yapmak zor değil mi?
İki meslek de çok zor. Tek dikkat ettiğim şey, iki mesleğimin zamanlarını çakıştırmamak. Sahne işlerimi Almanya’ya TIR ile geldiğim zamanlara denk getiriyorum. Yakın zamanda iki mesleğimi de bir araya getiren bir projeyi hayata geçireceğim. TIR şoförlerine bir beste yapıldı ve yolda yaşadığımız çileleri anlatan bir klip çekilecek. Bu klip, TIR şoförlerine ithafen yapılacak ve bunu ben seslendireceğim. Koronavirüs salgını biter bitmez klip çekimlerine başlayacağız.
Paraşütle atlıyor ve dalgıçlık yapıyorsunuz. Adrenalin sporlarına ilginiz nereden geliyor?
Ben adrenalini çok seviyorum. Ekstrem sporlar çok ilginç ve cezbedici geliyor. Dalmak benim için çok farklı bir özgürlük alanı. Su altı florasını çok beğendiğim ve kendimi rahat hissettiğim için genelde Kuşadası’nda dalmayı tercih ediyorum. Paraşüt sporunu da ilk Antalya’da yaptım ve çok sevdim. Almanya’da da bu spora devam ettim. Helikopterle yüksek rakımlara çıkıp oradan paraşütle atlayışlar yaptım.