Köpekler yüzyıllardır insanoğlunu tehlikelerden koruyan, sevgisiyle sarmalayan en güvenilir ve en yakın dostlarımızdan biri. Bize olan iyilikleri sadece bunlarla sınırlı değil, tedavi edici özellikleriyle hastalara yardım ettikleri de çok uzun zamandır bilinen bir gerçek. Dünyada oldukça yaygın olan “terapi köpekleri” Türkiye’de son dönemlerde gündeme gelmeye başladı.
Terapi köpekleri sakin ve uyumlu
Terapi köpeklerinin çalışma modeli; hastanın durumuna, verdiği tepkilere, terapideki ilerlemeye göre değişkenlik gösteriyor. İlk aşamada, hasta ile terapi köpeği birlikte zaman geçirerek iletişim kuruyorlar. Aralarında güven oluşturulunca yürümek, ayağa kalkmak gibi hastadan beklenen hareketler köpeğe yaptırılıp hastanın onu taklit etmesi sağlanıyor. Daha sonra hastadan istenen daha komplike hareketler köpek ile bağdaştırılarak yapması bekleniyor. Mesela yemek yeme becerisinin artması isteniyorsa hastadan köpeğe yemek yedirmesi isteniyor. Böylece bu işten zevk alan kişi, kendi için de uygulamaya başlıyor.
Terapinin içeriğine göre her ırktan ve yaştan köpekler terapist olarak eğitilebiliyor. Köpek Irkları Federasyonu bünyesinde kurulan Asistan ve Terapi Köpekleri Komisyonu, köpekleri önce bir sınava tabi tutuyor. Sınavı geçenler eğitim almaya hak kazanıyor. Eğitimlerini uzmanlar eşliğinde başarıyla tamamlayanlar “terapi köpeği” sertifikasına sahip oluyor.
Terapi köpeklerinin özelliği çok sakin ve uyumlu olmaları. Bu köpeklerin hiçbir canlıya hiçbir şekilde kötü davranmaması gerekiyor. İnsanlara ruhsal, duygusal, sosyal ve fiziksel açıdan yardım ediyor. Kemoterapi seanslarına dâhil edildiklerinde ise tedavinin daha kolay geçmesini sağlıyor. Terapi köpekleri, çocukların özgüvenleri ve kişisel becerilerinin artırmasının yanı sıra; otizmli çocuklarda mucizeler yaratıyor.
Türkiye’de terapi köpekleri ile yapılan çalışmalar
Türkiye’de son yıllarda gündeme gelen terapi köpekleri, “Tanısan Seversin Derneği” gibi sivil toplum kuruluşlarının yürüttükleri projeler ile bilinirliğini arttırdı. Tanısan Seversin Derneği, amaçlarını “İnteraktif hayvan terapisiyle hayvan ve insan arasında doğru iletişimi sağlamak; sürdürülebilir, ilham verici, farkındalığı yüksek hizmet, eğitim ve etkinlikler sunmak” olarak belirtiyorlar. Toplum içinde farklılaştırılmış; otizmli çocuklar, şiddet gören kadınlar ve yaşlıları da programlarına dâhil ederek terapi köpeklerinin sayısını artırmak ve ülkemize entegre etmek için birçok belediyeyle anlaşıp projeler yürütüyorlar.
Çocuk kitapları yazarı İrem Uşar ise, barınaktan sahiplendiği labrador cinsi Poka ve Luka adlı iki terapi köpeğiyle bazı özel okullarda “Köpekleri Keşfet” atölyesi düzenliyor. Bu atölye ile ilk olarak çocukların köpekler ile doğru iletişim kurmayı öğrenmelerini hedefleniyor. 2017 yılında başlayan bu çalışmalarda çocuklar, farklı bir canlının iç dünyası ile tanışıyor, ihtiyaçlarını fark ediyor, beden dilini çözümlüyor ve sevginin yanı sıra hayvanların yaşam hakkına saygı duymayı öğreniyor. Okuma güçlüğü çeken, odaklanma problemi yaşayan, uzun süreli tedavi gören çocuklarla da özel çalışmalar yapılıyor.
Alınan sonuçlar başarılı
Uzmanlar, terapi köpekleriyle yapılan çalışmalardaki gözlemlerden yola çıkarak özellikle otizmli çocuklarda bu yöntemin çok faydalı olduğunu söylüyor. Sosyal gerilik, gelişim geriliği ve iletişim bozuklukları olan çocukların sosyal ortamlara adapte sorunu, köpekler sayesinde aşılabiliyor. Köpek terapisi aynı zamanda sınav stresiyle başa çıkamayan öğrenciler için de etkili bir sağaltım yöntemi. Bu çalışmalar, sahipsiz sokak köpeklerinin eğitilerek topluma faydalı olabileceğinin de altını çiziyor.