“İnsan ne için yaşar?” sorusu belki de insanlığın sormaktan asla vazgeçmeyeceği tek soru. Bu kadim sorunun cevabı elbette herkes için bambaşka olsa da Japon felsefesi Ikigai’ye (ikigai olarak okunur) göre mutlu olmak için ihtiyacımız olan en temel şey, gerçek bir “amaç.”
Kişisel gelişim kitapları, etkili görünen motivasyon sözleri, meditasyonlar ve çeşitli spiritüel öğretiler derken hepimiz bir şekilde mutlak mutluluğun formülünü arıyoruz. Ancak pek çoğumuz mutluluğun bizi her anlamda tatmin eden “gerçek” bir amaçta saklı olduğunu unutuyoruz. 2017 Dünya Mutluluk Endeksi sonuçlarına göre dünyanın en mutlu ve en uzun ömürlü insanları olan Okinawalılar, yüksek yaşam kalitelerini “insanı her sabah yataktan enerjik şekilde çıkaracak bir sebep” olarak özetleyebileceğimiz Ikigai’ye borçlular.
Peki bizler Türkiye’de yani Japonya’nın yemyeşil ve dingin adası Okinawa’dan binlerce kilometre uzakta Ikigai’yi uygulayabilir miyiz dersiniz?
Bestseller ile dünyaya yayıldı
Japoncada “Hayat amacı” anlamına gelen Ikigai kavramı, Japonya’nın “Ölümsüzlük adası” olarak bilinen Okinawa’da doğan kadim bir felsefe. Bu coğrafyanın insanları tarafından yüzlerce yıldır uygulanan ve mutluluğun aslında insanı sabahları yataktan kaldıran bir amaca bağlı olduğunu savunan bu felsefe, son yıllarda kişisel gelişim dünyasında da sık sık anılan bir konsepte dönüştü. Bu popülerliğin nedeni ise İspanyol yazarlar Hector Garcia ve Francesc Miralles’in kaleme aldığı Ikigai: Japonların Uzun ve Mutlu Yaşam Sırrı isimli uluslararası çok satanlar listelerinde uzun süre boyunca zirveyi zorlayan kitap oldu. “Öyle ya, kim her gününü mutlu yaşamak istemez ki?” cümlesi ile tanıtılan kitap, Okinawalıların yaşam rutini olan Ikigai’mizi bulmak için pratik tüyolar vermesi sayesinde çok sevildi.
“Ölmek istiyorsan emekli ol”
80 yaşına merdiven dayamasına rağmen hâlâ her sabah işine giden ya da dere tepe demeden dünyayı gezen meraklı Japonları bilirsiniz. İşte tüm dünyanın imrendiği ve hayran olduğu bu davranışın kaynağı aslında Ikigai felsefesinden başka bir şey değil. Bu felsefeye göre yaşayan Okinawalı Japonlar, emekliliğe inanmıyor hatta son derece iddialı bir motto olan “Ölmek istiyorsan emekli ol” sözünü kullanıyorlar. Çünkü Ikigai uygulayıcıları, insanın mesleğini icra ederken hem maddi hem de manevi olarak tatmin olması gerektiğine; bu yüzden de tatil ve emeklilik gibi kavramlara aslında ihtiyacımız olmadığına inanıyorlar. Hatta ellerinde olmayan sebepler yüzünden sevdiği mesleği seçemeyen Japonlar, yeni bir meslek ya da uğraş edinmek için kendilerini asla geç kalmış saymıyorlar. Bu yüzden de Japonya genelinde 70 yaşından sonra kodlama öğrenip mobil uygulama yazan cin fikirli nineleri ya da 80’inden sonra doğa sporlarına başlayan atletik dedeleri sıkça duyup okuyoruz.
Ikigai’mizi nasıl buluruz?
Şemayı hazırlayan: Güney Mermer
Ikigai esaslarını uygulamak için ille de yemyeşil pirinç tarlalarına nazır bambudan yapılmış bir kulübede yaşamak gerekmiyor. Çünkü kişinin kendi Ikigai’sini bulması aslında kendi içine bakması ve kendini gerçekten tanıması ile başlıyor. Kendi Ikigai’nizi bulmak için öncelikle kendinize şu soruları yöneltmeniz gerekiyor:
✔ Hayatta gerçekten ne yapmak istiyorum? Çocukluk hayallerinizi, içgüdüleriniz ve düşündüğünüzde sizi mutlu eden şeyleri düşünün.
✔ Tutku duyduğum, beni heyecanlandığım şey neler? Gözlerinizi kapattığınızda kendinizi ne yaparken görmek istediğinizi düşünün.
✔ Kendimi en iyi nasıl ifade edebilirim? Sizi en çok rahatlatan iletişim biçimine odaklanın.
✔ Hangi konulara yeteneğim var? Başkaları tarafından takdir edilmenizi ve beğenilmenizi sağlayan meziyetlerinizi gözden geçirin.
✔ Yeteneğimi geliştirmek için neler yapmalıyım? Bu yeteneklerinizi daha ileriye götürebilmek için yapabileceklerinizi planlayın.
✔ Dünyayı ve zamanı unutup anın içinde kaldığım anda ne yapıyorum? Bireysel bir şey mi bu, yoksa takım çalışması mı? Kendinizi her şeyi unutacak kadar kaptırdığınız şeylerin ne tür uğraşlar olduğunu analiz edin.