Özel bir teknikle yapılan makro göz çekimleriyle, gözlere daha yakından bakmamızı sağlayan sergi Gate of Soul (Ruhun Kapısı), İstanbul’daki Büyük Kulüp'teydi. Gelirini Altınokta Körler Derneği’ne bağışlayan serginin ikincisi sonbaharda izleyicilerin karşısına çıkacak.
Gözler kalbin, ruhun, söyleyemediklerimizin aynası olur çoğu kez. Onlara yakından bakmayı sağlayan bir fotoğraf sergisi de gözleri farklı bir bakış açısıyla, onları yeniden görmeyi mümkün kıldı. 1-14 Haziran 2018 tarihleri arasında Büyük Kulüp'te açılan fotoğraf sergisi Gate of Soul (Ruhun Kapısı) özel olarak geliştirilmiş bir ışık ve çekim yöntemiyle göz bebeklerinin büyüterek fotoğraflanmasından oluşuyordu.
Nazmi Kılıçer, Burcu Kılıçer ve Özgür Uysal’ın yaklaşık bir yılda hazırladığı projede 50’den fazla kişinin göz çekimi yapıldı. Sergide ise bunlar arasında yer alan Burcu Esmersoy, Nasuh Mahruki, Gülhan Şen, Özlem Kotan, Ogeday Girişken gibi farklı alanlarda başarı yakalamış ünlülerle birlikte; değişik yaş, millet ve kültürlerden eşsiz hikayelere sahip olan isimlerin makro göz çekimleri ve hikayeleri yer aldı.
Sergi hakkında sorularımızı yanıtlayan Özgür Uysal projenin çıkış noktasını şu sözlerle anlattı: "Gate of Soul, Burcu Kılıçer’in çocukluğundan beri göze olan ilgisiyle başladı. Babası, fotoğraf makinesi tamirciliği yapan, yani fotoğraf zanaatçısı diyebileceğimiz Nazmi Kılıçer’le birlikte bir prototip geliştirip kendi gözlerini çektiler. Ben projeye bu noktada dahil oldum. Kendi gözümle tanıştığımda o kadar heyecanlandım ki, herkesin bu hissi yaşamasını istedim. Onlar iyi bir fikir bulmuşlardı, benim heyecanımla da birleşince Gate of Soul isminde iyi bir projeye, sonra bir sergiye ve insanlara dokunan bir sosyal sorumluluk hareketine dönüştü."
"Her göz sahibi eşsizdir"
Projenin en ilgi çekici kısımlarından biri de kullanılan teknik. Özgür Uysal yöntemlerini şu sözlerle özetliyor: “Çekim için özel bir ışık sistemi kullanılıyor. Özel taşlardan dökülmüş bir tüpten geçen ışıkla korneayı aydınlatıyoruz. Standart karşıdan aydınlatılmış göz çekimleri boyut kaybedilmesine neden oluyor. Biz ışığı karşıdan vermiyoruz. Bu da dokuların kaybolmamasını ve minimum yansıma olmasını sağlıyor. Göz çekmek sanırım dünyanın en zor şeylerinden biri. Öyle bir mucize ki, 180 derecelik açı içinde olan en ufak bir ışığı, objeyi bile yansıtıyor. Bir de ‘Ruhun Kapısı’ ismini verdiğimiz bir kafa sabitleme aletimiz var. Bunların hepsi Nazmi Kılıçer tarafından elde imal edildi."
Projenin mottosu ise “Her göz sahibi gibi eşsizdir”. Özgür Uysal bu motto üzerine, "Bizi biz yapan deneyimlerimiz, hatıralarımız, karakterimiz… Bir benzerimiz daha yok. Olmayacak da... Aynı gözümüz gibi. Bir gözümüz bile diğerinden farklı... O yüzden her çektiğimiz göz, sahibi gibi eşsiz. Motto bunu anlatıyor. Bu yüzden de sergilerimizde sadece insanların eşsiz gözlerini değil, yanlarında o gözün sahibinin eşsiz hikayesini de anlatıyoruz. Bunun için çekimden sonra gözünüzle birlikte size bir form geliyor. Formda “Hayatınızda dönüm noktası olan olaylardan bahseder misiniz? Kendinizle ilgili en sevmediğiniz ve sevdiğiniz özellikler nedir? Bu hayatta yapmaktan en çok keyif aldığınız şey nedir?” gibi size özel sorular oluyor. Bu soruları bir hikaye akışına çevirip sergide gözlerle birlikte sergiliyoruz" diyor.
Gelirleri Altınokta Körler Derneği'ne
Projenin en özel kısmı ise Altınokta Körler Derneği'yle olan iş birliğiydi. Bu iş birliği ile sergi, fotoğraf projesinden çıkıp bir sosyal sorumluluk projesine dönüştü ve serginin geliri derneğe bağışlandı. Uysal bu işbirliğini şu sözlerle anlatıyor: "Projemiz aynı zamanda ’Onlar da geleceği görebilsin diye’ gelirleri Altınokta Körler Derneği’ne bağışlanan bir sosyal sorumluluk projesi. Bunun için daha fazla insana ulaşmak, böylece daha fazla gelir elde edip daha fazla destek bekleyen insana dokunabilmek için ünlü isimler kullanmak istedik. İyi de oldu. Sergi sonrası başka ünlü isimler de bizzat bize ulaşıp kendileri projeye katılmak istedi. Giderek büyüyen bir ailemiz oluyor anlayacağınız. Bakalım ileride destek bekleyen insanların hayatında daha büyük değişimler de yaratabileceğimiz bir çoğunluğa ulaşabilecek miyiz? Biz de heyecanlıyız."
Proje şimdilik tekrar sergilenmek için sonbaharı bekliyor. Ekibin gelecek planları ise Türkiye'yle sınırlı değil, yurt dışına açılmak oradaki gözlerin kapılarını açmak da hedefler arasında.