Çocuğunuzla her yaşta anlaşmak için 7 ipucu

Çocuğunuzla her yaşta anlaşmak için 7 ipucu

Hayatın mucizesi çocuklar büyürken ebeveynler zaman zaman onları anlamakta güçlük çekiyor, doğru iletişimin yollarını arıyor. Oysa formül ailede gizli. Her ebeveynin kendilerine uygun iletişim biçimini geliştirmesi gerekiyor. 

Ebeveyn olmak çiftler için tıpkı hayat boyu süren bir macera gibi. Hayata gözlerini açtığı ilk günden itibaren koşulsuz sevgiyle kucaklanan bebekler büyürken, anne ve babalar da aslında her gün hiç bilmedikleri bir dünyayı keşfe çıkıyor. Kimi zaman böylesine büyük bir mutluluğu hissetmenin sarhoşluğu kimi zaman ise yaşanan iletişimsizlik nedeniyle çıkan sorunların çaresizliği. Elbette anne baba olmak hiç de hafife alınmaması gereken ciddi bir sorumluluk. Sadece ağlayabilen bir bebeğin derdine çare olmak, bir çocuğa sıfırdan başlayarak hayatı öğretmek, duygu değişimlerini doğru anlamak, çocukluk ve yetişkinlik arasında gidip gelen bir ergenle uzlaşabilmek...

Bebeklikten 18 yaşına kadar geçen bu süreçte ebeveynler zaman zaman çıkmaza girebiliyor. İşte bu noktada aile içinde kurulan güçlü iletişim büyük önem taşıyor. Çünkü anne ve babasıyla sağlıklı iletişim kurabilen çocuklar, hayatının ileriki evrelerinde de bu alışkanlığını sürdürüyor. Peki bu bağı kurmak için yaş aralıklarına göre çocuklarla nasıl iletişime geçmek gerekiyor? “Her çocuk farklı ve özeldir” diyen Pedagog Zeliha Venedik, çocuklarla sağlıklı iletişim kurmanın yollarını anlattı. 

Doğru iletişimin çocuğa ve söz konusu duruma göre değişiklik gösterdiğini söyleyen Pedagog Zeliha Venedik “ Her çocuk farklı ve özeldir” dedi.
Doğru iletişimin çocuğa ve söz konusu duruma göre değişiklik gösterdiğini söyleyen Pedagog Zeliha Venedik “ Her çocuk farklı ve özeldir” dedi.

Bugünün çocukları geleceğin yetişkinleri ile doğru iletişim yolları nelerdir?

Yetişkinliğe uzanan büyüme serüveninde, her çocuk kendi yolunu keşfederek farklı deneyimlerden geçer. Her çocuk farklı ve özeldir. Bu durum göz önüne alındığında her çocuk için tek bir doğru iletişim yönteminden bahsetmek mümkün değil. Doğru iletişim çocuğa ve söz konusu duruma göre değişiklik gösterir. Bu nedenle her ebeveynin kendilerine uygun doğru iletişim biçimini geliştirmesi gerekiyor. Bunu yapabilmek birkaç ipucunu takip etmek faydalı olacaktır.

Nelerdir bu ipuçları?

1- Gözlemci olun: Çocuğunuzla doğru iletişim kurabilmek için öncelikle onu iyi anlamanız gerekir. Özellikle problemli durumlarda çocuğunuzun davranışlarının altında yatan duyguları bilmeniz onu anlamanız ve nasıl yaklaşmanız gerektiği konusunda size yardımcı olacaktır. Bunun için her ebeveynin iyi birer gözlemci olması, çocuğunun ne hissettiğini ve neye ihtiyacı olduğunu anlamaya çalışması gerekir.

2- Yaşına ve mizacına uygun davranın: İletişim biçiminizin çocuğunuzun yaşına ve mizacına uygun olduğundan emin olmalısınız. Örneğin; üç yaşındaki çocuğunuzla yaşadığınız bir problem hakkında konuşurken imalı ifadeler işe yaramayacağı gibi problemin nedenlerini size kendiliğinden anlatmasını beklemeniz gerçekçi olmaz. Anlatmak istediklerinizi, kısa ve net cümlelerle söylemeniz ve öğrenmek istediklerinize dair, basit sorular sormanız daha doğru ve etkili bir iletişim biçimi olacaktır. Dikkat dağınıklığı yaşayan bir çocuğunuz varsa karşılıklı oturarak ve göz kontağı kurarak konuşmanız doğru olacaktır.

3- Karşılıklı iletişim: İletişimin çift yönlü olması gerektiğini unutmayın. İki tarafın da konuşması ve birbirini dinlemesi gerekir. Eğer çocuğunuz kendisini ifade etme konusunda istekli değilse bu konuda onu teşvik edin. Onu dinlediğinizi ve fikirlerine değer verdiğinizi göstermek işe yarayacaktır.

4- “Ben” dilini kullanın: Konuşurken “ben” dili kullanmaya özen gösterin. “Sen böylesin, sen bunu yaptın/yapmadın” gibi suçlayıcı ifadeler yerine, “Ben öyle düşünüyorum” şeklinde kendi bakış açınızı yansıtın ve onunkinin de ne olduğunu anlamaya çalışın. Unutmayın empati doğru iletişimin altın anahtarıdır.

5- Olumlu olun: Duygularınızı ifade etmekten çekinmeyin. Olumlu duygulara odaklanın ve sık sık bunları dile getirmeye çalışın. Bu durum çocuğunuzun da size karşı olumlu duygular yansıtmasına yardımcı olacaktır.

6- Beden dilinizi iyi kullanın: Sözcüklerin yanı sıra sözel olmayan davranışların da bir iletişim biçimi olduğunu unutmayın. Mimik ve davranışlarınızın yansıttığı ifadelere özen gösterin. Aynı zamanda çocuğunuzun size yansıttıklarını onunla paylaşın.

7- Rol model olun: Son olarak kullandığınız iletişim biçiminin çocuğunuza model olacağını unutmayın. Çocuğunuzdan nasıl bir iletişim bekliyorsanız, öncelikle bunu siz uygulayarak örnek olun. 

Genellikle 3-5 yaş arasında, istediklerini ağlayarak yaptırmak isteyen çocuklara karşı kararlı bir  tutum sergilemek gerekiyor.
Genellikle 3-5 yaş arasında, istediklerini ağlayarak yaptırmak isteyen çocuklara karşı kararlı bir tutum sergilemek gerekiyor.

ÜÇ - BEŞ YAŞ ARASI BENMERKEZCİ DÖNEM

Yaş aralıklarına göre sınıflandıracak olursak, hangi yaşlarda çocuklar ne tür gelişimler gösterir? Ebeveynler nasıl hareket etmeli?

Sıfır - iki yaş: Ebeveyn çocuk arasındaki bağlanmanın temelini oluşturur. Bu dönemde çocuğun ihtiyaçlarının karşılanması, ebeveynlerinin yanında olduğuna dair güven duygusunun pekiştirilmesi gerekir.

Üç - beş yaş: Dil gelişiminin ve ben merkezciliğin ön plana çıktığı bir dönem. Ayrıca çocukların “ne kadar çok ağlarsam istediğimi alabilirim” gibi sürekli olarak bir sınır denemesi içinde olduklarını gözlemleyebiliriz. Ebeveynlerin kendi kurallarını koyması, sınırlar konusunda kararlı bir tutum sergilemesi bu dönemin kolay atlatılmasına yardımcı olacaktır. Yine bu dönemde çocuğun sosyalleşme ihtiyacının, paylaşma ve empati gibi becerilerinin desteklenmesi önem kazanır. Ayrıca sosyal kuralların öğrenilmesi için uygun bir dönemdir.

Altı - sekiz yaş: Akademik hayatın da başlamasıyla çocuk için farklı bir dönemin başlangıcıdır. Algının genişlemesi ile yeni yapabildiği şeyleri keşfederken bununla birlikte gelen yeni sorumluluklar bir bocalama evresi yaratabilir. Çocukların yeni sorumlulukları üstlenmesinde ebeveynlerin desteği yararlı olacaktır.

Dokuz - 11 yaş: Büyümenin fiziksel açıdan oldukça hız kazandığı, ön ergenlik dediğimiz dönemdir. 

Ebeveynlerin çocuk yetiştirirken en çok zorlandıkları dönem genellikle ergenlik oluyor.
Ebeveynlerin çocuk yetiştirirken en çok zorlandıkları dönem genellikle ergenlik oluyor.

Ergenlikte ona güvendiğinizi hissetmeli

12-18 yaş: Ergenliğin en yoğun yaşandığı ve ebeveynler için oldukça zor geçen yaşlardır. Bu yaşlarda çocuklar fiziksel görünüşleri ve arkadaş çevreleri ile oldukça ilgilidir. Sık sık duygusal patlamaların yaşanması olasıdır. Bu durumun geçici bir dönem olduğunu bilmek ve anlayışlı olmak önemlidir. Çocukların çevrelerine karşı doğru bakış açısı kazanmasına yardımcı olmanız, onlara güvendiğinizi ve kararlarına saygı duyduğunuzu hissettirmeniz bu dönemin sağlıklı bir şekilde atlatılmasına fayda sağlayacaktır.

Hangi yaş grubu daha hassastır?

İki yaşına kadar çocuklar, ebeveynleriyle özellikle anne ile yoğun bir bağlanma isteği içindedir. Bağlanma ve güven konusunda oldukça hassastırlar. Kişilik gelişimi açısından iki - altı yaş son derece belirleyicidir. İki yaşından itibaren bağımsızlaşma serüveni başlar ve çocuk, anne ve babadan bağımsız bir birey olduğunu anlayarak uzun bir keşif sürecine girer. Bu durum her şeyi “Ben yapacağım”ları ve hemen her şey hakkında bitmeyen soruları beraberinde getirir. Bu dönemde sınırların çizilmesi ve özgüvenin desteklenmesi oldukça önemlidir. 

Pedagog Zeliha Venedik “Çocuğunuzla doğru iletişim kurabilmek için öncelikle onu iyi anlamanız gerekir” dedi.
Pedagog Zeliha Venedik “Çocuğunuzla doğru iletişim kurabilmek için öncelikle onu iyi anlamanız gerekir” dedi.

DUYGUSAL ZEKANIN TEMELİ AİLEDEN GELİR

“Aile içindeki güçlü ve mutlu iletişim, bir çocuğun gelişiminin temelidir” diyebilir miyiz? Evdeki aile tutumunun duygusal zeka üzerinde etkisi var mıdır?

Elbette sağlıklı iletişime sahip bir ailede yetişmek, çocuğun duygusal zekası açısından oldukça önemlidir. Duygusal zekanın sağlıklı ilişki geliştirme, empati ve etkili iletişim kurma yeteneği olduğunu düşünürsek, evdeki aile tutumu bu yeteneğin gelişiminde büyük rol oynar. Duygusal zekanın temelini oluşturan becerilerin ilk olarak çocukluk çağında ebeveynler aracılığıyla kazanıldığı daha sonra sosyal çevre ile desteklendiği bilinmektedir.