Kilitbahir Kalesi
Çanakkale’deki ilk durağımız Kilitbahir Kalesi. Bu kale, Fatih Sultan Mehmet tarafından boğazın en dar yerine karşılıklı yaptırılan kalelerin Avrupa Yakası tarafında yer alıyor. Kilitbahir Kalesi’nin hemen karşı tarafında eski adıyla Kale-i Sultaniye, bugün bilinen adıyla Çimenlik kalesi bulunuyor. Kilitbahir Kalesi, 1462 yılında inşa edilmiş ve o yıllarda “Denizin Kilidi” anlamını taşıyan bu kalenin önünde boğazdan geçen tüm gemiler durdurularak kontrol ediliyordu.
Namazgah Tabyası
Namazgah Tabyası, Çanakkale Boğazı’nın ilk ve en büyük tabyası olma özelliğini taşıyor. 1770 yılında yapımına başlanan tabya, Sultan II. Mahmut, Sultan Abdulmecit ve son olarak Sultan II. Abdulhamit döneminde yapılan ilavelerle bugünkü halini almış.
Rumeli Mecidiye Tabyası
Rumeli Mecidiye Tabyası, hepimizin bildiği Seyit Onbaşı’nın savaştığı tabya olarak biliniyor. Rumeli Hamidiye tabyasını geçince yolun üst tarafında Goncatepe eteklerinde deniz seviyesinden yaklaşık 20 metre yüksekte, sekiz adet cephanelik ve yedi adet top yeri ile kıyıya paralel olarak inşa edilmiş.
Alçıtepe Sahra Hastanesi Müzesi
Çanakkale Savaşı’nda yaralanan Türk askerlerinin sargıları ve ameliyatları bu hastenede gerçekleşmiş. 2018 yılından bu yana müze olarak kullanılan ve ziyarete açılan Alçıtepe Sahra Hastanesi’ndeki her detay tüylerinizi ürpertecek kadar etkileyici.
Çanakkale Şehitler Abidesi
20 Ağustos 1960 tarihinde yapımı tamamlanan Çanakkale Şehitler Abidesi, Çanakkale Savaşı’nda şehit olan tüm askerlerin anısına yapılmış ve Morto Koyu sırtlarına inşa edilmiş.
Şehitler Abidesi Sembolik Mezarlar
Çanakkale’nin en bilinen ve etkileyici noktalarından birindeyiz: Şehitlik. Şehitlikte Çanakkale Savaşı sırasında şehit düşen ve bugüne kadar isimleri tespit edilebilmiş 59 bin 970 şehidin ismi yer alıyor.
Mehmetçiğe Saygı Anıtı
1992’de yaptırılan anıtta, bir Türk askerinin, yaralı bir Avustralya subayını kucağına alıp Anzak siperlerine taşıdığı görülüyor. Anıtın kitabesinde, eski Avustralya Genel Valisi Lord Casey'in sözleri olduğu ifade edilen şu alıntı bulunuyor:
“Biz Gelibolu Yarımadası’ndan, Türklerle savaşarak ve binlerce insanımızı kaybederek kahraman Türk milletine ve onun eşsiz vatan sevgisine duyduğumuz büyük takdir ve hayranlık ile ayrıldık. Bütün Avustralyalılar, Mehmetçiği kendi evlatları gibi severler. Onların mertliği, vatan ve insan sevgisi, siperlerdeki dayanılmaz heybeti ve cesareti bütün Anzakları hayran bırakan yurt sevgisi, insanlığın örnek alacağı büyük hasletlerdir. Mehmetçiğe minnet ve saygılarımla"
Avustralya Genel Valisi Lord Casey 1967
Kanlı Sırt
Kanlı sırt adı verilen bu bölge, savaştaki her iki taraf için de önemli ve kritik olan bir mevzi. 25 Nisan 1915 sabahı Anzaklar tarafından 07.00 civarında işgal edilmiş, ancak bu sırt üzerinde yerleşme imkanı bulamadan, 27. Alayın 1. Taburunun saat 15.00 sıralarında süngü taarruzuyla, şimdiki Lone Pine Anıt mezarlığının denize bakan yamacına kadar geri atılmışlar ve donanmanın ateş desteği altında söz konusu yamaç üzerinde mevzilenmeyi başarmışlar. Savaş sonrasında bu noktaya, Arıburnu cephesinin sol kanadından sorumlu olarak görev yapan 16. Tümen'in anısına Türkler tarafından bir anıt yaptırılmıştı. Ancak söz konusu anıt, işgal döneminde Lone Pine Anıt Mezarlığı yapımında tamamen yıkılmış.
57. Piyade Alayı Şehitliği
Mimar Nejat Dinçel tarafından tasarlanan 57. Alay Şehitliği, 1992 yılında Conkbayırı yolu kenarına Kılıç Bayırı' nın güney ucunda, Bomba sırtının kuzey ucunda, Bomba Sırtı’nın kuzey ucunda inşa edilmiş bütünüyle sembolik bir şehitliktir. Şehitlik, şadırvan, açık namazgâh, sembolik mezarlık ve anıttan oluşuyor. Girişin solunda torununun elini tutmuş şekilde tasarlanmış.
Ülkemizin en yaşlı gazisiyken 10 Eylül 1994’ te, 110 yaşında vefat eden Hüseyin Kaçmaz’ın heykeli burada bulunuyor. Şehitliğin eğimli zemini üzerinde şehit düşen 57. Alay askerlerinin isimlerinin yazılı olduğu 500 adet baş taşı bulunuyor.
Milli Savunma Bakanlığı Personel Dairesi Başkanlığı tarafından 1998 yılında yayımlanan "Şehitlerimiz" adlı eserde yapılan araştırmalar, 57. Alay' ın Çanakkale Muharebeleri sırasında şehit düşen personelden 1868’inin isimlerinin bulunduğu görülüyor.
Conkbayırı
Mustafa Kemal Atatürk’ün "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka komutanlar ve kuvvetler gelebilir" sözünü bilirsiniz. Atatürk’ün orduya bu şekilde seslendiği yer de Conkbayırı. Yine Atatürk’ün göğsüne isabet eden şarapnel ile saatinin parçalandığı yer de burası.
Aynalı Çarşı
Çanakkale’ye gittiyseniz, “uğramadım” diyemeyeceğiniz noktalardan biri Aynalı Çarşı. Türkülere konu olan bu çarşı, 1890 yılında yapılmış. Ne var ki, Gelibolu Savaşı’nda bombalanan çarşı uzunca bir süre kullanılamamış. Bugünkü halini 1967 yılındaki bir dizi restorasyon sayesinde alan çarşıda bolca hediyelik eşya bulmak mümkün.
Truva
Çanakkale Kordon’da sergilenen Truva Atı’na geçmeden önce Truva ile ilgili efsaneyi hatırlayalım. Efsaneye göre Truvalı Paris’in, Sparta kralının karısı Helen’i kaçırmasıyla iki şehir arasında savaş başlar. On yıllarca süren savaş, Paris’in Sparta’nın en iyi savaşçısı olan Akhilleus’u ok ile öldürmesi ile Truva lehine sonuçlanır. Spartalılar bir barış hediyesi olarak Truva’ya tahta bir at heykeli gönderirler. Şehrin kapıları açılır ve at içeri girer. Ancak aslında bu bir intikam planıdır ve atın içi Spartalı askerlerle doludur. Karanlıktan sonra herkes uyurken askerler attan çıkarak herkesi öldürür ve Truva’yı düşürürler.
Çanakkale’de Kordon’da sergilenen Truva Atı ise bu hikayeyi konu alan ve Brad Pitt’in oynadığı Troy filminde kullanılan at. Film aslında Malta ve Meksika da çekilmiş, sonra da çekimlerde kullanılan at Çanakkale’ye hediye edilmiş. 2004 yılından beri de Kordon’da sergileniyor.
Truva Antik Kenti
Kordon’da bulunan Truva atı ile buradaki kaıştırılmasın. Truva Antik Kenti, yaklaşık 5 bin yıllık olduğu düşünülen, tarihin en önemli ve tanınan antik kentlerinden biri. Özellikle bulunduğu konum ve liman kenti olması nedeniyle farklı medeniyetlerin alışveriş ve paylaşımına da olanak sağladığı için arkeolojik ve tarihi olarak da çok önemli bir nokta.
1996 yılından bu yana Milli Park statüsünde olan ve 1998’ten beri ise UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan kentteki Truva Atı da sembolik ve tarihi bir önem taşımıyor.