Türk sanatçıların dünya müzik sahnesindeki başarılarının sadece bir Eurovision galibiyetinden ibaret olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Yaşadığımız coğrafyanın sahip olduğu benzersiz ruh, yaratıcı işlerle uğraşanlara ister istemez ilham veriyor. Bu sinerjiden en çok nasiplenenlerin başında da müzisyenler geliyor.
Köklerini, taşıdıkları rengarenk ruhları ve işlerine olan tutkularını ustalıkla birleştiren Türk müzisyenler, bugün dünyanın konuştuğu isimler arasında. İşte o yetenekler...
Marvel evreninin müzikal kraliçesi: Pınar Toprak
Gişede milyon dolarlar kazanan Captain Marvel filminin müziklerini Pınar Toprak’ın yaptığını biliyor muydunuz? Aynı zamanda Marvel Sinematik Evreni’ne müzik yapan ilk kadın besteci unvanına da sahip olan Toprak, 17 yaşında çok az İngilizce bilerek geldiği Amerika’da aldığı müzik eğitiminin ardından çocukluktan beri tutkusu olan sinemaya odaklanır. Toprak’ın en büyük arzusu Hollywood’da, film müziği alanında iyi işler yapabilmektir. Toprak kısa zamanda bu hayaline kavuşur. Sektörün en prestijli kompozitörlerinden Hans Zimmer’in övgüyle bahsettiği Pınar Toprak, dev bütçeli yapımlar için müzik üretmeye ve bizleri dünyada başarıyla temsil etmeye devam ediyor.
Anadolu folk’a fütüristik dokunuş: Gaye Su Akyol
Geçmişte Tülay German, Selda Bağcan ve Barış Manço gibi birçok ismin dünyaya duyurduğu Anadolu Folk janrını yeniden gündeme getiren ve bu tarza kendi özgün yorumunu ekleyen Gaye Su Akyol’dan bahsetmemek olmaz. Solo albümü öncesinde deneysel müzik ürettiği proje grupları ile çalışan ve aynı zamanda da başarılı bir ressam olan Gaye Su Akyol, BBC Radio’da sık sık çalınan; rock efsanesi Iggy Pop tarafından övgü yağmuruna tutulan ve en önemlisi de İngiltere’nin en önemli müzik dergilerinden biri olan Songlines tarafından önemli bir ödüle layık görülen bir müzisyen olarak öne çıkıyor. Dünyanın en prestijli müzik festivallerinde adını dünyaca ünlü sanatçılarla aynı afişlere yazdıran Gaye Su Akyol’un Türk Sanat Musikisi esintili vokali ve saykodelik havası, özellikle Avrupalıları derinden etkiliyor.
Mütevazı bir caz üstadı: Aydın Esen
Caz, ülkemizde hiçbir zaman ana akım olmasa da, dünya müzik otoritelerince müzik teorisinin unsurlarını içinde barındıran bir okul olarak kabul ediliyor. İşte 1962 yılında İstanbul’da dünyaya gelen caz piyanisti Aydın Esen de bu türün, dünya çapındaki üstatları arasında sayılıyor. Henüz beş yaşındayken kazandığı bursla İstanbul Devlet Konservatuarı’na başlayan ve sonraki yıllarda eğitimine Berklee College of Music’te devam eden Esen, özellikle piyano ile yaptığı doğaçlamalarla adından söz ettiriyor. Hatta dünyaca ünlü caz piyanisti Chick Corea, 2000 yılında Jazztimes dergisi ile yaptığı bir röportajda “Pek çoğunuz tanımazsınız ama dünyanın en iyi caz piyanisti bir Türk. Adı da Aydın Esen” diyerek Esen’in yeteneğini bir kez daha onaylıyor.
Antakyalı köklerine sıkı sıkıya bağlı: Karsu Dönmez
Birçoğumuz onu YouTube’da yayınladığı cover parçalarla ve sempatik tavırları ile tanısak da 30 yaşındaki Karsu Dönmez bu bahsettiklerimizden çok daha fazlası. Antakyalı bir ailenin kızı olan ve Hollanda’nın Amsterdam kentinde dünyaya gelen Karsu, çocukluğu boyunca klasik piyano eğitimi aldıktan sonra caz müziğe yöneliyor. Köklerinden aldığı geleneksel ezgileri bestelerine yansıtarak benzerlerinden ayrılan Karsu Dönmez, çıkış yaptığı dönemde Hollanda’nın Norah Jones’u olarak anıldı ve dünyanın en önemli sahnelerinden Carnegie Hall’da konser vererek kariyerinde emin adımlarla yükselmeye devam etti. Yaptığı son albümünde Türkçe parçalara da yer veren Karsu, aynı zamanda başarısıyla Hollanda Devlet Nişanı da kazandı.
Gönüllü kültür elçisi: Altın Gün
Bünyesinde iki Türk müzisyen barındıran ve ilhamını bütünüyle Anadolu Türk Müziği’nden alan Altın Gün, bugün Avrupa’daki muhtelif müzik festivallerinde kolayca rastlayabileceğiniz bir grup. Goca Dünya, Kırşehir’in Gülleri, Cemalım, Tatlı Dile Güler Yüze gibi hepimizin çok iyi bildiği anonim eserleri saykodelik tınılarla yorumlayan Altın Gün, bu yönüyle Anadolu müziğini tanıtmaya gönüllü olmuş bir kültür elçisinden farksız! 2020 Grammy Müzik Ödülleri’nde “Best World Music Album” (En İyi Dünya Müziği Albümü) kategorisinde aday gösterilen grup, ödülü alamasa da o gece Los Angeles’ta göğsümüzü kabartmayı kesinlikle başardı.
Geleceğin yıldızı: Yahya Azimoğlu
Şimdi bahsedeceğimiz müzisyen en az diğerleri kadar başarılı olmasına rağmen onlardan çok daha sıra dışı! Henüz 12 yaşında olan piyano dehası Yahya Azimoğlu’ndan bahsediyoruz. İlkokuldan sonra Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda müzik eğitimi alan ve alışılmışın dışındaki yeteneği farklı hocaları tarafından keşfedilen Azimoğlu, daha şimdiden birçok uluslararası klasik müzik yarışmasında dereceler alıyor, önemli müzisyenlerin sahnelerine konuk oluyor. Bu gencecik, pırıl pırıl yeteneği takipteyiz!