Son 10 yılda Türkiye gibi Azerbaycan, Suriye, Rusya ve İran gibi ülkeler de yaz saati uygulamasını terk etti ya da bunu denedi. Kararla ilgili özellikle Türkiye’de gelinen nokta nedir?
Türkiye, uzun yıllar boyunca her ilkbaharda saatlerini bir saat ileri, sonbaharda ise bir saat geri alarak yaz saati uygulamasını sürdürüyordu. Ancak 7 Eylül 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan bir kararla Türkiye saat değişikliği durduruldu. 30 Ekim 2016 tarihi itibarıyla saatler geri alınmadı ve Türkiye kalıcı olarak yaz saati uygulamasını benimsemiş oldu. Karar, dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından "enerji tasarrufu" amacıyla alındı. Yapılan açıklamalarda sabit saat uygulamasıyla yıllık 1,3 milyar kilovatsaat civarında enerji tasarrufu sağlanacağı iddia edildi. Böylece kamu binalarında, okullarda ve büyük ya da küçük işletmelerde, ofislerde elektrik tüketiminin azaltılması hedefleniyordu.
Ne kadar tasarruf sağlandı
Türkiye'nin Ekim 2016'da kalıcı yaz saati uygulamasına geçmesinden bu yana, resmi kaynaklara göre önemli ölçüde enerji tasarrufu sağlandı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından Kasım 2024'te yapılan açıklamaya göre Ekim 2016 ile Mart 2024 tarihleri arasında yaklaşık 11,252 milyar kilovatsaat (kWh) enerji tasarrufu elde edildi. Bu tasarrufun maddi karşılığı ise yaklaşık 20 milyar Türk lirası olarak hesaplanıyor. Ayrıca Enerji Verimliliği Derneği Genel Başkanı Ahmet Erdem de benzer şekilde, 2016'dan itibaren uygulanan kalıcı yaz saati sayesinde 11 milyar kWh enerji tasarrufu sağlandığını ve bunun 20 milyar liranın üzerinde bir maddi kazanç getirdiğini belirtti. Daha önce, Mart 2022'de dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, uygulamanın ilk altı yılında yaklaşık 8,3 milyar kWh enerji tasarrufu sağlandığını ve bunun yaklaşık 9,2 milyar liralık bir kazanca denk geldiğini ifade etmişti.
Uygulamanın ilk yıllarında enerji verimliliğine dair olumlu raporlar yayımlansa da kamuoyunun önemli bir kısmı bu kararın olumsuz etkilerini gündeme getirdi. Özellikle kış aylarında, sabah saat 08.30’a kadar havanın aydınlanmaması; öğrenci ve çalışanların karanlıkta yola çıkmasına neden oldu. Bu durum yalnızca psikolojik anlamda bir sıkıntı değil, aynı zamanda güvenlik riski olarak da değerlendirildi. Bazı eğitim sendikaları, uygulamanın özellikle küçük yaştaki öğrenciler üzerinde olumsuz etkiler yarattığını belirterek geri dönüş çağrısında bulundu. Uzman görüşlerine başvurulduğunda da uyku ve biyolojik ritim bozuklukları öne çıktı. Buna göre “Karanlıkta uyanmak, vücut saati ile çevresel saat arasındaki uyumsuzluğu artırarak depresyon, yorgunluk, dikkat eksikliği gibi sorunlara yol açabilir.” dendi.

Türkiye gibi ülkeler var
Türkiye’nin bu kararında yalnız olmadığı da görülüyor. Son 10 yılda farklı nedenlerle yaz saati uygulamasından vazgeçen başka ülkeler de mevcut. Bu ülkeler arasında Rusya, Azerbaycan, Suriye ve İran gibi Türkiye'nin bölgesel komşuları da yer alıyor.
Rusya, 2011’de kalıcı yaz saatine geçmiş ancak 2014’te geri adım atarak kalıcı kış saatine dönmüştü. Halkın şikayetleri ve biyolojik ritim bozukluklarına dair veriler bu kararda etkili olmuştu.
Azerbaycan, 2016’da Türkiye ile aynı yıl yaz saati uygulamasını kaldırarak sabit saate geçti. Karar, Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi’nin tavsiyesi üzerine alındı.
İran, 2022 yılında uygulamayı tamamen kaldırdı. Özellikle muhafazakar çevrelerde yaz saati uygulaması Batılı bir dayatma olarak görülüyordu.
Suriye ise iç savaş koşulları ve alt yapı sorunları nedeniyle 2022 yılında yaz saati uygulamasına son verdi. Sabit saat, kamu hizmetlerinin yeniden yapılandırılmasında çok daha işlevsel görüldü.
Bu örnekler, Türkiye’nin kararının sadece yerel değil, bölgesel bir eğilimle de örtüştüğünü gösteriyor.
Öte yandan Avrupa Birliği, 2019 yılında yaz saati uygulamasının kaldırılması konusunda üye ülkelerin karar vermesine olanak sağlayacak bir düzenlemeyi gündeme getirdi. Ancak üye ülkeler arasında görüş birliği sağlanamadığı için uygulama halen sürüyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde ise bazı eyaletler sabit saate geçmeyi tartışıyor. Bu küresel tartışmalar, zamanın sadece fiziksel değil, aynı zamanda sosyal ve psikolojik bir boyutu olduğunu gözler önüne seriyor. Hangi saat diliminde kalınacağı kararı, artık sadece “enerji” değil, sağlık, eğitim, üretkenlik ve yaşam kalitesi gibi birçok parametreyle birlikte değerlendiriliyor.

Kalıcı yaz saatinin avantajlarına dair tartışmalar
Kalıcı yaz saati uygulamasının bazı avantajları elbette mevcut. Gün ışığından daha uzun süre yararlanmak, akşam saatlerinde daha aydınlık bir hava elde etmek, sosyal yaşamı canlandırmak ve bazı sektörlerde verimliliği artırmak gibi faydalar öne çıkıyor.
Ancak uygulamanın özellikle kış aylarında sabah karanlığı nedeniyle sağlık, eğitim ve trafik güvenliği üzerinde olumsuz etkiler yarattığı da bir gerçek. Hatta bazı uzmanlar, bu uygulamanın “tek başına enerji tasarrufu” sağlamaktan uzak olduğunu, teknolojik çözümlerle desteklenmediği sürece anlamlı sonuçlar üretmediğini de savunuyor.
Türkiye’nin 2016 yılında aldığı “kalıcı yaz saati” kararı, zaman yönetimi ve enerji politikaları açısından önemli bir dönüm noktası. Uygulamanın etkileri hala tartışılmakta olsa da Türkiye bu konuda kararlılığını sürdürüyor.
Gelecekte teknolojik gelişmeler, yapay zeka temelli enerji yönetimi sistemleri ve esnek çalışma modelleriyle birlikte saat kavramı elbette çok daha farklı boyutlar kazanabilir. Ancak bugünden bakıldığında, yaz saati uygulamasından vazgeçme sürecinin “zaman” algısının sadece mekanik değil, sosyal bir fenomen oluşuyla bağlantılı olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.