Öğrenmenin sınırı yok! Burada okuyacaklarınız belki daha önce hiç duymadığınız, ilginç ve pek bilinmeyen şeyler.
Yaşarken öyle tuhaf, garip, ilginç hatta acayip şeyler öğreniriz ki kimini unutur gideriz kimi de aklımızın bir köşesinde hep kalır. Burada size tarihten, ülkelerden, hayvanlar ve bitkiler aleminden bu tür bilgiler derleyip sunmaya çalıştık. Umarız hoşunuza gider.
Flamingolar ve yumuşak hayvanlar
Flamingoları bilirsiniz. Albenili ve kibar rengiyle bu kuşların en önemli özellikleri ince uzun bacaklarıyla suyu adımlamaları olsa gerek. Bilmediğiniz ise şu: Flamingolar yürürken zannedilenin aksine dizlerini değil ayak bileklerini kırar! Flamingolarla ilgili bir gerçek daha: Bu güzel kuş, ancak kafasını baş aşağı konuma getirdiğinde yemek yiyebilir. Haydi bu neyse de hayvanlar aleminde bir denizanası türünün ölümsüz olmasına ne dersiniz? Bu denizanası türü, cinsel olgunluğa eriştikten sonra bebek haline geri döner. Sonra yine büyür, yine cinsel olgunluğa erişir ve yine bebek haline döner. En şanslı canlı bu olsa gerek. Ölmediği gibi yaşlılık nedir, onu da hiç bilmez. Bu yumuşak canlılar biraz farklı anlaşılan. Örneğin salyangozlar… İsterlerse üç yıl uyuyabildiklerini biliyor muydunuz? Ya ahtapotların üç kalbi olduğunu?
Köpek balıkları mı katil?
Canlıları, zararlı olup olmadığına bakmadan yok eden tek varlık insan! İşte bir örnek: Köpek balıklarının her yıl öldürdüğü insan sayısı 10’u bulmaz. İnsanlar ise yılda 100 milyon köpek balığı öldürür. Kim daha zararlı galiba tartışmak gerek. Başka bir örnek daha: Pek de sevimli bulmadığımız o yarasalar var ya, onların her biri saatte 1000 tane böcek yer. Evlerimize tonlarca sinek ve böcek ilacı sıkacağımıza birer yarasa mı beslesek acaba? Aslında yarasalarla uyum içinde yaşayabiliriz çünkü onlar da bizim türden, yani memeli. Hatta uçan tek memeli! Bu arada uçuyorlar çünkü ayak kemikleri o kadar ince ki, üzerine basıp yürüyemezler çünkü kırılır! Böcek demişken karıncaların her yerde boy göstermesine şu bilgiyi öğrendikten sonra şaşırmayacaksınız: Dünyadaki her bir insan başına bir milyon karınca düşer. Eh, karıncalardan kurtulmak için boşuna uğraşmayın işte.
Kavgaya varını yoğunu koymak!
Hayvanlar aleminden birkaç garip bilgiyle bu bölümü tamamlayalım: Mavi balinaların her birinin kilosu yetişkin üç filin ağırlığına eşit. Kış masallarının değişmez varlığı ren geyiklerinin gözleri kış aylarında ve karda düşük ışık seviyelerinde daha iyi görmeleri için maviye dönüşüyor. Denizhıyarları düşmanlarıyla kavgaya tutuşunca iç organlarını rakibine fırlatıyor çünkü bu iç organları fena halde zehirli. Neyse ki aynı organlar yeniden oluşuyor. Ve son bilgi: Tembel Hayvan olarak bilinen ve sadece Orta ve Güney Amerika’da yaşayan otobur canlılar aldıkları nefesi 40 dakika tutabiliyorlar. Tembellikten herhalde. “Nefes al, sonra ver, sonra yine al; kim uğraşacak şimdi? 40 dakika tutarım daha iyi.” diye düşünüyor olabilir.
Yiyoruz ama tanımıyoruz
Meyvelerin ve sebzelerin dünyası da hayvanlarınki kadar garip bilgilerle dolu. Örneğin elmalar… Market raflarına özenle dizilmiş, pırıl pırıl parlayan, o iştah açıcı, taptaze elmalar var ya hani. Eğer söz konusu satış yeri marketler ise o kadar taze olmayabiliyor. Çünkü elmalar market raflarına gelmeden önce toplanıyor, balmumuyla kaplanıyor, sıcak havayla kurutuluyor ve derin dondurucuya konuyor. Aradan altı ila 12 ay arası bir zaman geçtikten sonra market rafına diziliyor. Yalnız panik yok, bu durum elma zengini ülkemiz için pek geçerli değil. Elma, kökenleri Asya’ya dayanan, oradan tüm dünyaya yayılan bir meyve. Yapılan arkeolojik araştırmalarda bulunan mağara resimleri de insanoğlunun ta Taş Devri’nden bu yana elma yediğini kanıtlıyor. Bu arada elma, şeftali ve ahududunun gül ile aynı familyadan geldiğini de belirtelim. Siz hangisini seversiniz bilmiyoruz ama günümüzde tüm dünyada yaklaşık 7500 farklı elma türü var. Aslında tür sayısı çok daha fazlaymış, yok ola ola bu kadarı kalmış. Örneğin 1900’lerin başında ve sadece ABD’de 14 bin farklı elma çeşidi varmış. Elma ile ilgili bir küçük bilgi daha: Türkiye, Çin ve ABD’nin ardından dünyanın en fazla elma üretilen ülkesi olarak üçüncü sırada! (İtiraf edin, bunu bilmiyordunuz.)
Savaşta bile çay molası
Tarihte kısa bir gezintiye çıkma zamanı geldi. Aslında tarih sayfaları arasında o kadar çok acayip bilgi var ki yazının tamamını onlara ayırmak gerekir ama biz birkaç tanesiyle yetinelim. Örneğin Hitler’in Nobel Barış Ödülü’ne aday olduğunu kaçınız biliyor? Hitler, 1939 yılında İsveçli parlamenter E.G.C. Brandt tarafından Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi. Aslında niyeti hicivdi çünkü kendisi iflah olmaz bir faşistti ve o sıralar İsveç’teki rejime bir anlamda sataşmak niyetindeydi. Karşı atak hemen geldi: Bir grup İsveçli parlamenter de Brandt’a karşı İngiliz Başbakanı Neville Chamberlain’i ödüle aday gösterdi. Brandt’ın niyeti pek doğru anlaşılmadı ve iyi de karşılanmadı, ağır eleştirilere uğradı. O da Hitler’in adaylığını 1 Şubat 1939’da ödül komitesine yazdığı bir mektupla geri çekti. Zaten o yıl ödüle layık görülen de olmadı.
Hitler deyince savaş akla geliyor. O zaman soralım: Dünyanın en kısa savaşı ne kadar sürdü? Sadece 38 dakika! 1896’da, İngiliz hakimiyetindeki Zanzibar’da yine İngilizler’in seçtirdiği sultan ölünce, halk kendi iradesiyle yeni bir sultanı başa geçirdi: Sultan Halid bin Bargash. Ancak bu durum İngilizleri huzursuz etti ve yeni Sultan’ın çekilmesi için baskı uygulamaya başladılar. Yeni Sultan dişli çıkmıştı, çekilmeyi kabul etmedi. Gerilim arttıkça arttı ve sonuç olarak İngiliz savaş gemileri Sultan’ın sarayını 38 dakika kadar bombaladı. Sultan tahtı bırakmak zorunda kaldı ve yurt dışına kaçtı. Özeti bile kısacık süren bu savaşın adı da Anglo-Zanzibar Savaşı.
İngilizler demişken bu milletin çay tutkusunu bilmeyen yoktur herhalde. İşte bu nedenle İngiliz tanklarının içinde bile çay yapmak için gerekli donanım mevcut. Bu sayede İngiliz askerleri savaşıp, vuruşup, tank çevresine toplanıyor ve hayati ihtiyaçları olan çay ve kahveden mahrum kalmıyor. Tam da İngiliz işi… İngilizlerin yedi iklim dört bucak dünyada pek çok toprağı işgal ettiği bir gerçek. Peki, siz “yanlışlıkla işgal etme” diye bir şey duymuş muydunuz? Evet, bu da yaşandı. 2007’de İsviçreli 170 piyade eri, bir eğitim sırasında herhangi bir işaret, uyarı vb. bulunmayan bir arazide 1,5 kilometre yol aldı. Oysa komşu ülke Lichtenstein’ın topraklarına girmişlerdi. Ne yaptıklarını anlayınca hemen ülkelerine geri döndüler. Lichtenstein’dan da resmen özür dilendi. Olay kapandı.
Hız trenlerinin amacı: Günahtan korumak
Bırakalım savaşı, askerleri, gerilimi; daha eğlenceli şeylere bakalım biraz da. Örneğin lunaparklardaki o hız trenleri… Sizi tepelere kadar çıkarıp bir anda hızla aşağı kaydıran ve yüreğinizi ağzınıza getiren bu hız trenleri aslında Amerikalıları günahtan korumak için icat edilmiş. Efendim şöyle; 1880’li yıllarda Amerikalı iş adamı LaMarcus Thompson halkın barlar, genelevler gibi yerlere gitmesinden ve sürekli günah işlemesinden öyle huzursuz olmuş ki New York’taki Coney Island’da tarihin ilk hız trenini inşa ettirip halka hem temiz hava alabilcekleri hem eğlenebilecekleri hem de günahtan uzak duracaklari bir alternatif sunmak istemiş.
Çikolata da bazıları için en az hız treni kadar keyif verici sayılır. “Çikolata yemeden yaşayamam” diyenlerdenseniz şu bilgi ilginizi çekecek: Belçika, çikolatanın piri sayılan birkaç ülkeden biri. Başkent Brüksel’deki havaalanı ise dünyada en çok çikolata satılan yer! Öyle ki bu havaalanında her yıl 800 tondan fazla çikolata satılıyor!
İlginç bir Avrupa turuna çıkıyoruz
Salgın nedeniyle yerimizden kıpırdayamıyoruz, bari ilginç bilgilerle donatılmış küçük bir Avrupa turu yaparak yazıyı noktalayalım:
● Dünyanın toprakları en küçük ülkesi Vatikan! Öyle ki yüzölçümü 0,49 km2. Yani? Yarım kilometre kare bile değil. Zaten nüfusu da 1000 kişi bile değil.
● Estonya tam bir ada zengini. Ülke hakimiyetinde 2000’i aşkın ada var. Gerçi çoğu yerleşime açık bile değil ama olsun.
● Sivrisinekleri sevmiyorsanız (gerçi kim sever, o ayrı konu ya) yaşayacağınız yer belli: İzlanda! Tüm dünyada 3000’i aşkın türde sivrisinek varken bu ada ülkesinde bir tane bile sivrisinek yok. O soğukta olmaz tabii ama küresel ısınma İzlandalıları her an sivrisinekle tanıştırabilir.
● İskoçya’da kışın beyaz örtüsü karı tanımlamak için tam 421 farklı kelime var! Öğrenmek bir ömür alır doğrusu.
Rüya gibi kaleler
● Kaleleri sever misiniz? Şöyle kaleler ama: Zamanında bir ailenin malikanesi olan, topraklarının ortasında yer alan kaleler. Gözünüzün önüne hep İngiliz, Alman, Fransız kaleleri geliyor biliyoruz ama size bir kale cenneti önereceğiz: Çek Cumhuriyeti! Bu ülkede 934 tane kale var. Bitmedi! 1187 tane de şato var. İstatistiklere göre günde bir kaleyi ziyaret etseniz, tamamını gezmek 2,5 sene sürüyor!
● Macaristan’a giderseniz “Haydi şerefe, sağlığınıza!” vs. deyip kadehleri tokuşturmayın, düşman kazanırsınız. Macarlar bu hareketi sevmiyor çünkü kadeh tokuşturmayı 1848 yılında Avusturyalılara yenildikleri zaman bırakmışlar. Avusturyalılar bira bardaklarını tokuşturarak galibiyetlerini kutladıkları için Macarlar o günden sonra bu işten vaz geçmiş.
● Avrupa’nın en uzun sahil şeridi Norveç’te. Haritaya bakmak bile bunun doğru olduğunu anlamaya yeterli. Girintili çıkıntılı, dantel gibi işlenmiş bir kıyı şeridi ve eşsiz fiyortlarla Norveç’in sahil şeridi 100 bin kilometreden uzun ve bu haliyle Kanada’nın ardından dünyanın ikinci uzun kıyı şeridine sahip.
Sekiz milyonu aşkın nesne!
● Türk topraklarından ve dünyanın dört bir köşesinden tarihi ve arkeolojik eserler kaçıran İngilizler bunları en çok British Museum’da sergiliyor. Yalnız buraya dikkat; müzede sergilenen eserler, müze koleksiyonunun sadece yüzde birini oluşturuyor. Koleksiyondaki sekiz milyonu aşkın nesnenin bir kısmı dönüşümlü olarak ziyaretçiyle buluşuyor.
● İsviçre’de Pazar günleri çim biçmek kanunen yasak! Sadece o da değil araba yıkamak, çamaşır yıkamak gibi işler de yasak. Çünkü İsviçre yasalarına göre Pazar dinlenmeye ayrılmış bir gün ve herkesin sinir bozucu ev işlerinden uzak durmaya hakkı var.
● Dünyanın en küçük ve en fazla ülke barındıran kıtası Avrupa’da 200’ü aşkın dil konuşulduğunu biliyor muydunuz? Bunların sadece 24 tanesi resmi dil olarak kabul edilmiş. İngilizce, Fransızca ve Almanca ise ayrıcalıklı; onlar kıtanın “prosedürel” dilleri ve kıta halklarının yüzde 38’i bu üç dili konuşabiliyor.
● Bulgaristan, Avrupa’nın en eski isme sahip ülkesi! Pek çok AB ülkesi zaman içinde ismini değiştirmiş ama Bulgaristan ismi, MS 681 yılından bu yana hep Bulgaristan olarak kalmış.
● Yağmur ormanları hep Ekvator kuşağında yer alıyor sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Avrupa’da da bir tane yağmur ormanı var. Bosna Hersek’teki Perućica Yağmur Ormanı Avrupa’nın akciğerlerinden biri ve UNESCO’nun da Dünya Miras Alanı listesinde.
Quick Yurt Dışı Seyahat Sigortası
Yurt Dışı seyahatlerinizde koronavirüs ile ilgili karşılaşabileceğiniz riskleri de teminat altına alan Quick Yurt Dışı Seyahat Sigortası ile güvendesin. Quick Yurt Dışı Seyahat Sigortası Covid-19 Destek Paketi, yurt dışı seyahatiniz sırasında Covid-19 tanısı konulması durumunda sizi güvence altına alıyor.
Vize başvurularında da kullanabileceğin sigortanı 2 dakikada al, poliçen e-posta adresine hemen gelsin.
Detaylı bilgi için:
quicksigorta.com/seyahat-sigortasi