Devir artık daha çok şeye sahip olmanın değil, daha çok tecrübe edinmenin devri. Y ve Z kuşağı gezginlerin radarındaki akım “travel hacking” de işte bu amaca hizmet ediyor.
Sosyal medyanın gücünü her geçen gün biraz daha artırmasından mıdır bilinmez, gençler seyahat edip yepyeni yerler keşfetmeyi, yeni tecrübeler yaşamayı artık her şeyden daha fazla önemsiyor. Hâl böyle olunca, daha fazla mal edinmekten ziyade ileride anlatacak daha fazla hikaye biriktirmenin makbul görüldüğü günümüzde herkes “daha fazla” seyahat edebilmenin yollarını arıyor. İşte seyahat endüstrisinin açıklarını bulup, bu açıkları daha fazla seyahat deneyimine dönüştürmeyi amaçlayan “travel hacking” akımı bu yüzden dünya çapında dalga dalga yayılıyor.
Kısaca travel hacking
Bugünlerde sıkça duyduğumuz bir kavram olan “travel hacking” en kısa anlatımla, minimum para harcayarak maksimum seyahat etmek için uygulanan bazı taktikleri içeren bir akım. Ucuza seyahat etme uzmanları, yani “travel hackerlar” kendi keşfettikleri veya kendileri gibi kısıtlı bütçelerle çok seyahat etmeyi amaçlayan kişilerden öğrendikleri yolları kullanarak, normalde çok daha pahalıya mal olacak bir seyahati ciddi anlamda ucuza getirebiliyor.
En masum “hacker”lar!
Hem dünyada hem de ülkemizde sayıları hızla artan travel hacker’lar için modern dünyanın en masum hacker’ları dersek abartmış sayılmayız! Çünkü ucuz seyahati amaç edinen bu kişiler hiç kimseye ya da hiçbir kuruma zarar vermeksizin seyahat endüstrisinin açıklarını buluyor ve yoğun araştırmalar sonucunda buldukları bu açıklardan faydalanıyor.
Travel hacker dendiği zaman aklınıza sadece üniversite öğrencileri ya da maddi durumu çok da iyi olmayan sırt çantalı gezginler gelmesin. Çünkü travel hacker camiası aslında sadece bu gruplarla sınırlı değil. Düzenli geliri olan beyaz yakalılardan, seyahat blogger’ları ve girişimcilere kadar pek çok farklı sosyal sınıftan seyahat sever daha az para harcayarak daha çok yer görme yolunu seçiyor. Çünkü standart bir turist gibi gezmek yerine travel hacker olmak hem kişinin daha çok seyahat ederek daha çok deneyim yaşamasının hem de konfor alanından çıkarak kendi bilişsel esnekliğini arttırmasının yolunu açıyor.
Günden güne büyüyen travel hacking kervanına katılmak ise işin en eğlenceli yanı. Özellikle Facebook’ta kurulan kapalı gruplar, deyim yerindeyse bu işin “kurdu” olmuş binlerce seyahat tutkununu bir araya getiriyor. 2800 üyeli “Travel Hacks Türkiye” ve 15 binden fazla üyeye sahip “Gezgin Fırsatları” gruplarında ücretsiz kampanya kodlarından hava yolu firmalarının gizli fırsatlarına, hatta ücretsiz seyahat armağan eden yarışma duyurularına kadar pek çok şey bulmak mümkün. Bu gruplarda ucuz seyahat konusunda denenmiş tavsiyeler de sunuluyor. Hatta yalnız seyahat eden bazı gezginler grup aracılığıyla daha kalabalık ve daha uygun fiyatlı seyahatler organize ediyor.
Travel hacking nasıl yapılıyor?
Travel hacking, bir seyahatin A’dan Z’ye tüm unsurlarını daha ucuza getirmenin bütün yollarını kapsıyor. Örneğin, uzak bir ülkeye uçak bileti almadan önce hava yolu şirketlerinin özel kampanyalarını öğrenmek için e-posta bültenlerine abone olmak da bir tür travel hacking! Ya da gitmek istediğiniz yere direkt uçmak yerine, farklı hava yolu firmalarında alacağınız bağlantılı uçuşlarla hem seyahat bütçenizi rahatlatmak hem de ara duraklarda yeni yerler görmek de travel hacking sayılabilir.
Travel hacking elbette yalnızca uçak bileti alırken başvurulan bir yöntem değil. Travel hacking konusunda dünyanın en tanınmış ismi olan Matthew Kepnes’e göre (nam-ı diğer Nomadic Matt) gerçek bir travel hacker gibi seyahat etmek için “paylaşım” ruhuna sahip olmak gerekiyor. Yani bireysel düşünmek yerine elindeki kaynakları başkalarının paylaşımına açmak ya da bunun tersini yapmak aslında seyahat giderlerini büyük ölçüde azaltıyor.
Paylaşımlı konaklamanın gücü adına!
Ortalama bir seyahatte bütçemizin büyük kısmını otel yani konaklama masraflarına harcıyoruz. Hal böyleyken –bazen sadece uyumak için- kullandığımız otel odasına ayırdığımız para, gittiğimiz yerde daha az deneyim yaşayabilmemize neden oluyor. Bu nedenle paylaşımlı konaklama platformu Couchsurfing dünya çapındaki travel hacker’ların favorisi oldu. Öncelikle bir profil açarak kaydolunan Couchsurfing’te sistem şöyle işliyor: Siz yaşadığınız evi –dilediğiniz şartları sunarak- ücretsiz ya da cüzi ücretli şekilde konaklamaya açıyorsunuz. Şehrinizi ziyaret eden gezginler, sizi Couchsurfing profiliniz aracılığıyla bularak evinizde konaklıyor ve ayrıldıktan sonra siteye ev sahipliğinize ilişkin yorumlar bırakıyor. Site üzerinden ne kadar olumlu değerlendirme alırsanız sizin de seyahatlerinizde paylaşımlı konaklama imkanı bulmanız o kadar kolaylaşıyor.
Yine son yıllarda konaklama sektöründe oyunun kurallarını değiştiren AirBnb ise, kullanıcılara evlerini bir otel, pansiyon gibi işletme imkanı sunuyor. Tüm evin ya da sadece bir odanın kiraya verilebildiği bu platformda ödemeler site üzerinden kredi kartıyla alınıyor. AirBnb özellikle otel odalarına fazla para vermek istemeyen ve dilediği muhitte lokal bir evde kalmak isteyen gezginler tarafından çok fazla kullanılıyor.
“Daha çok tasarruf, daha çok deneyim”
Özellikle büyük şehirleri keşfederken ya da bir ülkeyi boydan boya gezerken yerel ulaşımla ilgili indirim ve fırsatlar son derece faydalı oluyor. Örneğin özellikle Avrupa ve Uzak Doğu ülkelerinde çok yaygın kullanılan “Rail Pass” yani kombine tren biletlerinden edinerek her seyahat için ayrı bilet almadan daha çok yer görmek mümkün oluyor. Bu kombine tren biletleri arasında en çok bilineni elbette InterRail. Herhangi bir yaş sınırı olmaksızın tüm gezginlere açık olan bu sistem, InterRail üyesi 30 ülkeyi trenlerle gezmenizi sağlarken; her bütçeye uygun tam kombine ya da kısıtlı kombine seçenekleri sunuyor. Yine şehir içi ulaşımda kullanılan günlük / haftalık / aylık turist kartları, bu anlamda gezginlerin imdadına yetişiyor. Ayrıca tüm bu ucuz ulaşım alternatiflerine ek olarak online araç paylaşım platformu BlaBlaCar ya da Avrupa’nın en geniş otobüs hattına sahip olan FlixBus’ı kullanmak da seçenekler arasında yer alıyor.
Travel hacker’ların en iddialı olduğu konular arasında elbette yeme-içme konusunu ucuza getirmek geliyor. Bunun için turistlerin yoğun olarak bulunduğu semtlerde yemek yerine, yerel halkın vakit geçirdiği restoranları tercih edebileceğiniz gibi birbirinden leziz sokak yemekleri sunan festival, kermes ve benzeri açık hava pazarlarını da deneyebilirsiniz. Eğer yeme-içme konusunda daha fazla tasarruf yapmak istiyorsanız konaklamanızı otel ya da hostel’den ziyade AirBnb üzerinden hallederek marketten aldığınız malzemelerle kendi yemeğinizi kendiniz pişirebilirsiniz.